• milli istihbarat teşkilatı'na haber verilmesi gereken olay.
  • yaşadım.
    gözlerimle gördüm patlamayı. içimde hissettim o basıncı. kulaklarımın uğultusu hala geçmedi. bakmadım ben o yöne bir daha. 200 metre mesafe ya vardı ya yoktu. insanlardaki o panik koşuşturma çığlıklar... unutamam. kendimi bir dükkanın içine attım ikinci bomba ihtimaline karşı. aileme haber verdim hemen, haberleri daha görmemişlerdi. sonra arkadaşlarım şunlar bunlar derken onlara cevap verdim. yarım saatim bir pasajın alt katında oraya gelenleri sakinleştirmeye çalışmakla geçti. ambulans sesleri. ben bu kadar acısını 10 kasımlar dışında duymamıştım sirenin. sakin kalabildiğime şaşırıyorum hala.
    eve yeni gelebildim. taksi bulmak mucizeydi. otobüsler aktarma otostop ve yürüyüş derken bu saati buldu.
    patlama anı hala gözlerimin önünde. uğultusu hala geçmedi kulaklarımın. çığlıklar ağlamalar unutulacak gibi değil.

    durağım başka yerde diye yaşıyorum.
    bombacı orospu çocuğunun canı orada patlatmak istedi diye yaşıyorum.
    diğer insanlardan 3-5 dakika daha önce oradan geçtim diye yaşıyorum.
    5 dakika geç çıkmadığım için yaşıyorum. film şeridi hikayesi gerçekmiş bunu öğrendim.

    yaşıyorum ama şansa.

    hayatta 5 dakika insana bir ömür verebilirmiş.

    şu an bir sayıdan ibaret olabilirdim...

    çığlıklar, patlama sesi, alevler... unutamam... siz de unutmayın!
  • patlamanın göğe yükselen alevden mantarını gördüm. üzerimize yağan cam ve metal parçalarından korunmak için refleks olarak yere yattım. kulağım sağır olmuştu, çınlamadan başka bir şey yoktu. üzerimdeki kan benim mi başkasının mı bilmiyordum. önceden, kurşunla vurulan insanların ilk dakikalarda şokun etkisiyle ve yaranın sıcağıyla acıyı fark etmediklerini, vurulduklarını anlamadıklarını duymuştum. kollarımı yokladım, vücudumu yokladım. üzerimdeki camlar yüzünden iki gözümün de yerinde olup olmadığını yokladım. iki kadına iyi misiniz diye sordum. biz iyiyiz de siz iyi misiniz deyip alnımı işaret ettiler. küçük bir çizik ve biraz kan. insanlar kaçışıyordu. dehşet içinde yüzlerce insan.

    yaşıyor olduğuna sevinemiyorsun. bir saniye içinde onlarca şey düşünüyorsun. belki de öldüm diyorsun. emin olamıyorsun.
    o an ne arzuların, ne kavgalı olduğun hayat, başarısızlıkların, ilkeler ve son gördüğün gülümseme, hiçbiri umurunda olmuyor. bitiyor bir şeyler ve "son sözünü" söyleme hakkı tanımıyor hayat. veda edemiyorsun.
    bu şekilde ölmek istemiyorum diyorsun. annen üzülür.
    tanıdığım insanlar burada değildi. sevdiklerim hayatta diyorsun.

    patlama hakkında sosyal medyada duyarlılık gösteren, korkmuş ve öfkeli insanlar olduğunu, hemen klavyelerine sarılıp bir şeyleri lanetlediklerini biliyorsun. içinden gelmedi yazmak. soluduğun o şey her neyse canını yakıyor ve patlamadan saatler sonra bile kıvırcık saçlarının arasından cam parçaları ayıkladın. yaşıyorsun ve bunun ne kadar süreceğini bilmiyorsun. ölebilirsin. yaşam için amaç edindiğin hiçbir şeyi gerçekleştiremeden, amaçların için çalıştığına hiçbir insanı tanık edemeden ölebilirsin.

    şu an, bu yazıyı okuyan sen, beni tanımıyorsun. öldüğümde istatistik olurum senin için. benim de tıpkı senin gibi uyandığımı, zihnimde düşünceler gezdiğini, duygularım olduğunu anlama yetin yok. sadece bu bozuk camın ardından bakıyorsun. anlama yetisi olanlar kafalarını önlerine eğdi ve dünyayı değiştirmek için senin çocukça bulduğun biçimde çabalıyor, kararlılık gösteriyor.sen sadece öfkeleniyorsun. kimin yaşayıp kimin öleceğini bilmiyoruz ama bir potansiyeli olan, dünyaya bir değer üretecek olan insanlar ölebiliyor. sen izliyorsun. şimdi sorum şu; sen yaşadığını mı sanıyorsun?
    her canlı ölümü tadacaktır ama sadece bazıları yaşamayı tadar.
  • 150 metre arkamızda olan patlama. o kadar şiddetli bir gürültü ve basınç geliyor ki zaman kavramı kalkıyor ortadan. ardından üzerimize camlar, talaşlar yağmaya başladı. etraftaki kaos, ağlayanların ardından insan uzuvlarını fark ediyorsunuz...ve insanları sakinleştirmeye, yardım etmeye başlıyor, ikinci bomba olma ihtimaline karşı insanları güvenli gördüğün yerlere yönlendiriyorsun. sonra koku ve sıcaklık var. derin nefes alıp sigara yaktım ardından. telefonumu açtım haber verdim aileme. ben de aradım, "çok şükür" diyorsun. sonra ölenler ve yaralanları düşünüyorsun. hissizlik oluşuyor. onların yakınları, canları ne halde kimbilir? eve şimdi geldim. sakince düşündüm. bütün cephelerde savaşmış, her türlü ölümü, kaosu, savaşı yaşamış atatürk'ün neden "medeniyet medeniyet medeniyet....barış...barış...barış...." dediğini anlamanın ötesinde yeniden idrak ediyorsun. ortadoğu pisliğine hırsları yüzünden bizi sokanlara lanet ediyor, bizi oradan çıkartıp medeni bir ülke olmamız için kurtuluş savaşı verenleri tek tek yeniden düşünüyorsun.

    velhasıl dostum, cumhuriyete "90 yıllık enkaz" diyenlerin, cumhuriyetin başkenti ankara'yı cesetlerle ve patlamış otobüslerin "enkazıyla" başbaşa bıraktıklarını acı acı izliyorsun...
  • - twitter üzerinden "patlama sesi var" açılışı
    - heyecanlı haber sunan spiker
    - ölü ve yaralı varsa yalandan yas tutma
    - hiçbir sorumluluk sahibi olmaması
    - en işe yarar örgüte ihale etme çabası
    - yayın yasağı
    - iki gün sonra unutma, başkanlık sisteminin faydaları, lider ülke, ümmet şahlandı vs haberleri..

    allah topumuzun belasını verdi kabul etsek de etmesek de. umarım can kaybı olmaz.

    edit: ve tabi ki rtük yayın yasağı getirdi.

    edit 2: maalesef ilk resmi açıklamaya göre 27 insanımızı kaybettik, 75 de yaralımız var.

    edit 3: 150 civarında ölü henüz resmi kaynaklarca açıklanmasa da, internette dolaşıyor. umarım doğru değildir, ama klasik "alıştıra alıştıra söyleme" politikasına bakarsak 27 ile kalmayacağı kesin. eserinizle gurur duyun irade sahipleri.

    edit 4: sabah itibariyle yitirdiğimiz insanımız 34 kişi. iktidarınız dininiz ve paranız yerin dibine batsın
  • bir orospu çocuğunun ülkeyi getirdiği hale bakın. ulan seni patlatsalardı sıfatını siktiğimin çocuğu. bu kadar insanın acısını nasıl taşıyorsun. ulan şeytan olsan bu kadar kötü olamazdın

    edit : bir ateist olarak ölenlere allahtan rahmet diliyorum. umarım bir öteki dünya vardır ve sevdiklerinizle burada geçiremediğiniz güzel günleri orada geçirirsiniz. geride kalanlara ne diyeyim ki, söylenecek sözmü var...... sadece hüzün var..... sadece acı var
  • ben şemdinli'de öğretmenlik yapıyorum, memleketim ankara.

    eş dost beni arayacağına ben onları arıyorum, iyi misiniz evde misiniz diye.

    ülkeyi bu hale getirenlerin allâh bin kere belasını versin.
  • ''defalarca yazdık bir daha yazalım
    -türkiye'nin 671 bin 275 askeri ,256 bin emniyet görevlisi,10 bin milli istihbarat elemanı var .
    .-bu rakamlara göre türkiye kişi başına düşen polis sayısında dünyada 2.
    -en güçlü ordusu sıralamasında ise 8.sırada.
    -savaş durumunda askere çağırılabilecek nüfus'u (41,637,773 ) ile 4. sırada .1.3 milyarlık nüfusa sahip çin ve 1,2 milyar nüfusa sahip hindistan'ın olduğu yerde dördüncülükten bahsediyorum...
    -milli savunma bakanlığının bütçesi 22 milyar 764 milyon 255 bin
    -milli istihbarat teşkilatının bütçesi 1 milyar 229 milyon lira (bilinen)
    -emniyet genel müdürlüğü bütçesi 16 milyar 577 milyon .
    .
    bu bütçeyi türk milleti verdiği vergilerle karşılıyor.ayrıca paha biçilemeyecek bir değerle kendi evladını askere gerektiğinde ölüme davulla zurnayla göndererek güvenlik sistemine paha biçilemez psikolojik katma değer sağlıyor.
    şimdi soruyorum türkiye bunları neden yaşıyor?
    sakın fransa'da ,abd'de de terör saldırırsı oluyor diye bir açıklama yapmayın, bakın bakalım son 50 yılda onlarda kaç terör saldırısı olmuş ,biz de kaç saldırı düzenlenmiş ?'' ülkü sincar (yazıya dokunulmamıştır.)
  • kalabalık yerlere gidersen bomba patlar ölürsün, tenha yerlere gidersen tecavüze uğrarsın. her iki durumda da suçlu sen olursun. istifa et diyince de gülerler suratına suratına...
  • anam babam aradı, eş dost aradı, ben aradım falan. sordular iyi misiniz diye. yalandan iyiyiz dedim.
    iyi değilim amk. ben o patlayan çicekçiden ilk defa çicek aldığım kadınla evliyim lan. bir pazar günü hava kararırken almıştım, tam da bu akşam üstü gibi bir havada. odtü dolmuşuna yürümüştük beraber, yüzünde güller açmıştı meleğimin. bugün yine odtüdeyiz,gezmek için.oğlum sordu az önce "baba ne zaman eve gidecez?" diye. "biz bugün eve gideceğiz de bazı insanlar evlerine gidemeyecek malesef" dedim, tutamadım kendimi. ben hayattayım diye iyi olamam. can pazarı var. yok olan çicekler var, hayatlar var. 12 yıl önceki ben ve eşim yokuz artık öldük akşamüstü. sen de yoksun bu yüzden oğlum.

    ozancan edit: gaziantep'liymiş güzel kardeşim, fen lisesi kazanıp yatılı okumuş, sonra odtü ee kazanmış. aynı benim gibi dedim öğrenince,fen lisesi,odtü ee,yatılı tek fark adanalıyım dedim. odtü ee'de hazırlık okuyormuş. aynı ben dedim. hayatımın balayısıydı o hazırlık, param yoktu ama kaç yıllık sınav yarışları sonrası vaktim vardı artık. özel ders veriyormuş okurken de, yok artık dedim aynı hayatı 12 yıl geriden yaşıyormuş dedim. 2 gece geçti patlamadan sonra, ocaklara alev düştü de ben seni unutamıyorum ozancan, sen başka üzdün beni. needdin sen gardaş, daha doğrusu needdiler lan sana.okulu bitirecektin, mühendis olacaktın, meslektaş olacaktık ve beraber çalışacaktık belki de, belki abilik yapacaktım sana. napayım bilmiyorum senin için, ananın babanın yanına gitsem ben de oğlunuz olsam desem, dolduramam ki yerini. bir oğlum var aslan parçası, doldurmaz başka hiçbirşey onun yerini bilirim. bir oğlum daha olsun istedim bugün, adını ozan koyayım. her baktığımda hatırlayayım seni istedim, unutmayayım seni istedim. abisinin bomba kelimesini öğrendiği gün, o bombayla göçen giden bir delikanlının ismini taşısın istedim oğlum. o bomba patlamasaydı belki sen odtü ye gelecektin biz ordayken, belki tanışacaktık. belkilerle geçiyor bugünlerim. bunlara sebep olanlar da, çanak tutanlar da ölemesinler, ölmek istesinler ama ölemesin.
hesabın var mı? giriş yap