• yılmaz özdil'den hiç hazzetmesem de (*):

    "açın gazetelerin internet sayfalarını, bu haberin altına yapılan yorumları okuyun...yumruğunu “adaletin tokmağı” yerine koyup, ahmet türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu... çünkü, teröristi meşru hale getiren “açılım” saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da “eşkıyayı kahraman” yapmaya başladı."

    paragrafında "yumruk atanı" "eşkıya" olarak tanımlamış özdil, ve diğer tarafın taraftarlarının bu eşkıyayı kahraman ilan ettiğini söylemiş. her ne kadar özdil'in bu yumruktan büyük keyif aldığına, "adaletin tokmağı" olarak ifade ettiği yumruğun kendi "adalet" görüşünün tokmağı olduğuna inansam da yazıdan bunu çıkaramıyoruz.

    ama bu ülkede hrant dink'in yazısını okuyup "adaletin tokmağının" nasıl çalıştığını bilenler, bu tokmağın yılmaz özdil yazısına nasıl çalışacağını adları gibi bilirler, zira: (bkz: hukuk/@asdf hjkl).

    (*): (bkz: yılmaz özdil/@asdf hjkl)

    edit: yazıdaki esas yanlış "bu ülkenin çocuklarına ateş edip öldürmek “demokratik hak” kabul ediliyorsa, parti liderine girişmek niye “ırkçılık” oluyor?" ve "entel dantel barlarında kafası karışmış kızlara şirin görünmek için “esefle kınıyorum” da diyebiliriz." cümlelerinde.
  • yazdığı paragrafın doğruluğunu inkar ettiğim yazar. faşist eşkıya kahraman oluyorsa, açılımdan dolayı değil faşizmin iyiden iyiye popüler olmaya başlamasından dolayıdır. faşizmin popülerleşmesine de "demokratik açılımın" sebep olduğunu düşünmek mümkün değil. kabaca demokratik açılım paketinin çok işe yaramadığını, ama her türlü demokratikleşme karşıtını yek-vücut yaptığını söyleyebiliriz belki. burada da suçlu olarak açılımı görenleri erkut abi'ye havale ediyorum.

    vurgulamaya çalıştığım bu paragrafın, her ne kadar yanlış olsa da, suç teşkil etmediği; etse de zaten muhtemelen yazarının suçlu bulunmayacağı.
  • milli hislerin ve "bizi dövdülerse herkesi dövsün"cülerin uluuu tercümanı, adalet tokmakçısı, dimağı "siyaset "arenası" ibaresindeki "arena" kelimesini en fazla birinci anlamında anlayabilecek kadar ileri gidebilecek, genel kültürü, bilgisi, görgüsü bir pulu anca dolduracak, e-mail'iyle müsemma zat: yozdil.
  • bugün açığa alınan samsun emniyet müdürü hakkında yazmış

    --- spoiler ---

    “ailem çiftçiydi. adapazarı’nda köyde doğdum. elektriği suyu yoktu. ilkokulda beş sınıf birlikte okuyorduk. ortaokulu istanbul’da amcamın yanında okudum.

    dayım ankara’da toplum polisiydi, sınava gir dedi, polis koleji’ni kazandım. devletin ekmeğiyle büyüdüm. ayakkabıyı orada gördüm. diş macununu, bornozu ilk orada gördüm. hatta çok ilginçtir, sınava girerken 44 kilo olmam gerekiyormuş, basküle çıktım, bir kilom eksik... çocuğum tabii, korkuyorum... bir amca geldi, sınav kuruluna bağırdı, beni kolumdan tuttu, kantine götürdü, iki tane kola içirdi, geri getirip basküle çıkardı, kilom tam geldi... ‘işte kazandı’ dedi. meğer kolejin müdürüymüş, tanımam etmem, rahmetli sayesinde polis oldum.”
    *
    hiç tanımadığı adaletli bir emniyet mensubu sayesinde polis olan bu gariban çocuk kim?
    *
    az sabır...
    *
    “akademi’de çok kaliteli hocalarla eğitildik; hukuk fakültesi’nden, siyasal’dan profesörler geliyordu. 70’li yıllar, sıkıntılıydı... polisler sağcı solcu diye bölünmüştü. güvenlik zafiyetine yol açıyordu. polisin güvenilirliği zedelendi. hükümetler değişiyor, odacıdan müdüre tüm polisler sürülüyordu. baba diye baktığımız devlet, evlatlarını öz ve üvey diye ayırıyordu. o dönemki tayinleri yapanlar, şimdi sağda solda avukatlık yapıyor; yine de canları
    sağ olsun.”
    *
    bu sözlerin sahibi, ankara’da, ordu’da, erzurum’da, hakkâri’de, batman’da, denizli’de görev yaptı. karakolda da çalıştı, istihbaratta da... lisan öğrenmeye abd’ye giden ilk ekiptendi. hırsızlığa da baktı, teröre de... polis akademisi’nde ders verdi. hücreevi de bastı, bar pavyon da... lojmanı karakolun üst katında olmasına rağmen, bir hafta evine gidemediği, çocuklarını günlerce göremediği dönemler oldu. sadece
    işini yaptı, daima takdir
    edildi, hep yükseldi, sicili tertemiz... dev-yol,
    dev-sol, ibda-c, hizbullah, pkk’yla mücadele etti.
    *
    iyi de kim?
    az daha devam...
    *
    “terörün sağcısı solcusu olmaz. insan öldüren,
    siyasi amaçla yapıyorsa
    bu işi, teröristtir.”
    *
    “ibda-c’yle hizbullah’la karşılaştığımızda şaşırdık. polisin o zamanlar, dini referans alan örgütler hakkında bilgisi yoktu. kimdir, nasıl yaşarlar, nasıl örgütlenirler, bilmiyorduk. camileri okul yaptılar, çocukları aşıladılar.
    doğu’da yeşerip, batı’ya ilerlediler. inanılmaz profesyoneldiler. kavramları yerli yerine koyabilmek için aylarımızı yıllarımızı harcadık.”
    *
    gaffar okkan adı geçince, gözleri doluyor... bölgeyi anlatmaya devam ediyor.
    *
    “sorunun sosyolojik boyutu var. her sakallı bunlardandır, her kürt pkk’lıdır demek çok yanlış... vatandaş, potansiyel tehlike olarak görülmemeli. biz gençken, bunları görünce terörist, onlar bizi görünce faşist diye bakıyordu. böyle bir yere varmak mümkün değil. devlet olarak kollarımızı herkese açmalıyız. vatandaşın tümünü kucaklamalıyız.”
    *
    “doğal gelişime izin verirsek, her şeyin hallolacağını düşünüyorum. otuz yıllık meslek hayatımda, bu düşüncemi doğrulayan yüzlerce olay gördüm. insanları anlamak lazım. topluma saygı göstermek lazım. her şeye rağmen, ülkemin geleceğini
    parlak görüyorum.”
    *
    evet... kimdir?
    *
    samsun emniyet müdürü muzaffer erkan... görevden alınan emniyet müdürü.
    *
    yukarıdaki sözlerini, 2005 yılında, polis bilimleri dergisi için yapılan “türkiye’de terör üzerine sözlü tarih çalışması”ndan aldım.
    *
    tanımam etmem...
    *
    bu polisi yediler.
    *
    köyden çıkan, namuslu polisler tarafından elinden tutulan, devleti baba bilen, hayatının tamamını kelle koltukta yaşayan, evlatlarına haram lokma yedirmeyen... “sorunun sosyolojik boyutu var, insanları kucaklamalıyız” diyen
    polisi, yediler.
    *
    söyledik...
    böyle bu işler.
    gazeteci, prof, sendikacı, hukukçu, işadamı, asker...
    sıra namuslu polise geldi.

    --- spoiler ---

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14435016.asp
  • zekası, analizleri, yorumlarının niteliği türkiye ortalamasının bile altındadır. bu kadar vasat olanın, kendisine bu kadar alan yaratabilmiş olması üzerine düşünmemiz gerekiyor. nasıl oluyor da, böyle etikten, diyalektikten, insandan anlamayan bir insan*, kendini tüm bunlardan anlar sanıp, bir de üzerine bizi kendisine maruz bırakıyor.

    (bkz: ah müjgan ah)
  • reha muhtar özdilin "yumruk" yazısıyla ilgili olarak şöyle demiş :
    reha muhtar (vatan): “böyle komik benzetmeler yapılmaz. türk’e yapılan saldırıyı ‘toplumsal infial kontenjanından’ haklı göstermek için ‘pkk da terör yapıyor!.. ona neden ses çıkarmıyorsunuz?’ diye yorum yapılmaz. pkk bir terör örgütü. ‘pkk’ya ses çıkarmıyorsunuz’ deyip, toplumsal infial ve hassasiyetleri arkana alıp, türk’e yapılan saldırıyı ‘anlaşılabilir’ kılmak faşist bir anlayıştır.

    ahmet türk yada bdp , dtp , hadep , hep ,dep........... bunları pkk ile bir tutmamak için tamamen kör ve sağır olmak gerekir. açık açık mitinglerde muhattap imralı diye bağıran bir partinin eski başkanı pkklı değilse nedir. yumruk olayı karşılıklı tepkiler olayın insani boyutu eleştirilir . pkk üzerinden ahmet altan tarzı entellektüel prim yapmaya çalışmak son zamanların en moda tarzı oldu. atatürk aslında şöyledi , aslında çanakkalede böyle oldu , aslında ermeni olayı şöyleydi. böyle başlayan yazılar yazmak kaliteli yazar görüntüsü için farz oldu. elin oğlu anasının nikahında arjantinde zikinde olmadığı bir tarihsel olayı hıristiyan alemine yaransın diye soykırım diye kabul ediyor diğer ülkeler milliyetçiliğin kralını yapıp burnundan kıl aldırmıyor sen hala barbar türkiye muhabbeti yapıyorsun. tarih toplumsal olaylar sorgulanır yazılıp çizilir ama bunu yaparken tarafsız davranmak gerekir. sen kürt milliyetçiliğini , yakılan otobüslerde can verenleri , pkk içindeki tecavüzleri baskıları , pkk olayı yüzünden yapılmayan yatırımları , taşlanan arabaları yazma neden çünkü hepsi özgürlükçü devrimci tepkisi entellektüel değeri var. yılmaz özdil yazısında açık açık eleştiri yapılıyorsa iki tarafada eşit düzeyde yapılsın demiş . bu konuyla ilgili entryleri inceleyin pkk olayları ile ilgili entryler hiç popüler değil çünkü karma yok orda yazmanın pek bir faydası yok yaz güzel güzel ahmet altan tarzı entryini misal ben sana yardımcı olayım sokakta milletin senelerce borç harç biriktirip aldığı arabasını ters çevirip yakan insanların sosyo ekonomik durumuyla entry gir bak nasıl parselliyosun karmaları.

    edit : bu yazıyı zaman ötesine gönderen arkadaşlara anlamasalarda yazımın yumruk olayıyla ilgili değil tarafsız gazetecilikle ilgili olduğunu hatırlatırım.
  • hayatında güneydoğuya gitmemiş, hadi olmadı en azından orası ve orada olanlar hakkında bir kitap dahi alıp okumamış canım liberallerimin saldırmaktan zevk aldığı, kaliteli yazar. "hadi o'nu da içeri alın, apoyu salın" diyesi geliyor insanın. bu kadar da karnını doyurduğu toprağa nankörlük olmaz ki kardeşim....
  • 2005 yılında polis dergisine verilen söyleşiyi gündeme getirerek, samsun tezgahının arkasındaki oyuna ışık tutmuş gazetecidir. lakin o ışığın sığ beyinleri aydınlatması mümkün değil.
  • cengiz çandar çok güzel tabir etmiş bu ve benzerlerini: medyanın ogün samast'ları.
hesabın var mı? giriş yap