• daha yeni gitmeye başladım bu salonlardan birine ve tüm trollüğümle duvardaki bodyci abileri göstererek "hocam ben böyle olmak istemiyorum brad pitt gibi vücudum olsun yeter" dedim. hoca siktir git der gibi güldü zaten.
  • gavuristan'daki örneklerini görünce, memlekettekiler çocuk bahçesi gibi görünüyor. 87 koşu bandına 1 squat rack anca düşüyor bizde.
  • bu sporu bilmeyen, hayatında herhangi bir spor aktivitesinin yanından geçmemiş tembel tiplerin sıkça bok attığı salonlardır. aynı zamanda ego mastürbasyonu ile alakası olmayan en ciddi sporlar içerisindedir.
  • ilk gitmeye başladığım zamanlarda duvardaki resimlerden kendimce en normalini göstererek "hocam ben çok abartmak istemiyorum, bu resim kadar olsam yeter" dediğimde "o gördüğün avrupa şampiyonu" cevabını alıp dumura uğradığım salondur.
  • yardımseverliğin, arkadaş canlısı olmanın,zeka çeviklik ahlakın ne bileyim kadirşinaslığın maksimuma ulaştığı yerlerdir.
    yardımlar, "hocam şöyle yapsan daha iyi olur"lar, "hepsi sende bas bas"lar ın havada uçuşur. sokakta olsa yanındakini dürtüp "bak lan ne yapıyo dallama" denilecek hareketler yapanlara kıyamaz kimse, hatalar düzeltilir; bir birlik beraberlik havası hakimdir. severim bunu, hiç kavga görmemişimdir mesela, o yoğun testosteron ve taşak kokusu içerisinde şaşkınlık vericidir. dövüş sporları dersleri de -sparring filan harici- gayet dostane geçer mesela, kimse hırsla, düşmanca vurmaz karşısındakine sparring bile olsa. o sakin adamlar sonra çıkar trafikte barda kavga eder, çok saçma gelir bana hep.
  • pokemon kaynayan yerler.

    edit: sanırım yanlış anlaşılmış bu entry nin yazarı da vücut geliştirme salonuna giden biridir. yukarıdaki cümle adı geçen çizgifilmdeki gym lere gönderme olarak yazılmıştır.
  • totalde 20-30 ton agirlik barindirmasi lazim en az. daha azlari fitness salonu oluyor. ulkede genelde 4-5 tonluk salonlar boldur. kadinli erkekli olur buralari.

    30-40 tonluk salonlara da genel de bodyci derler. okuz gibi abiler orda olur.
  • genelde herkesin yanlış yaptığı yerdir sahiden de. çünkü kısa sürede maksimum ağırlığa çıkma hedefi ile hareketleri nizami yapmaz. nizami yapsa 3 ağırlık zor kaldırcağı makinede 6 ağırlık kaldırır mesela.

    adam alır 10 kg ağırlığı 2 eline. biceps çalışcak sözde. öne arkaya doğru öyle bir yaylanırki o salınıma bırak 10 kg ağırlığı, 30 kg koysan gene gider yani.

    tüm vücudu ile yapar hareketi. bi sikime yaramaz tabi. 1 ay sonra bırakır zaten sporu o adam.

    öyle işte.
  • vakti zamanında ilgilendiğim bir sporun kendine has kokusu, dekoru, insan modelleri, müzik zevki çeşnisiyle; ambiyansı insan kaslarını ekstradan çalıştıran, ''tseee tseeee'' diye seslerle yankılanan salonlarıdır bunlar.
    özellikle yaz mevsiminin cıvıl cıvıl geçtiği, milletin sokaklarda hawaii gömleklerle, aynı desenli şortlarla ve hatta öztürkçesiyle ''don atlet'' dolaştığı bir şehirde yaşıyorsanız dolar taşar bu salonlar, millet 4*8 dumbbell çalışmak için kaldırımlara çıkar.

    salona gelen yurdum gençliğinin çoğunun lise döneminde ''sıçarım babuş ya ne gençlik ve spor bayramı gel okeye kaçalım'' demiş olma olasıkları yüksek olmakla beraber bunlar; ''heyyy kızlar bakın vücuda, iç açıların toplamı 180 ehi ehi'' gibi cümlelerle sosyal hayata atılırlar, kan ağlarlar, dumur olurlar. onları geçin. ama bir de azınlık vardır ki onlar temiz çocuklardır. sağlam kafa sağlam trapezlerin üzerinde bulunur düsturunu hareket noktası belleyip; omuz basarlar, benhc press çalışırlar.

    ''tseeee tseeee'' işte bu ses nefes alıp verme tekniğidir ki işin başlangıç meridyenidir. sonrası hikaye. programa göre çalış dur. fazla asılmamak -yani ağırlıklara- iyidir, kaslar dinlenirken gelişir-miş çünkü.

    öyle fazla kas-ma-malıdır. proteindi, steroidti geç bunları anam babam. bandanası, pembe eşofmanı ile ceylan gibi twistin üzerinde sağa sola sağa sola bir hatun kişi dönedursun, bak yiğiter nasıl çalışıyor. nasıl performans ibresi sınırları aşıyor..bench presste arkadaş 90kg. 3*8 basıyorsa buna bir 10 kg daha ekleyin. ama 10 kg da neymiş demeyin sakın en ufak konsantrasyon kaybında dübürden çıkan bağırsakla hastaneye zor yetiştirirsiniz mazallah..

    bu salonlarda genelde ''dıstıkı dıstıkı ooo yeaa castıkı castıkı yeppa'' tarzı yabancı pop müzik tercih edilir ki; millet havaya girsin, cümle alem ''vay anam vay babaya bak herakles gibi'' diyerek kendiğini izlediğini düşünsün, şişen pazularla akşam diskoda ne yapabilirimin düşleri kurulsun. önce müzik diyerek, fırlama djlerin olduğu frekanslar dinlenilmez zira en ufak bir espriye kahakaha tufanı, herifin ağırlık altında kalmasına neden olabilir.

    çalıştığınız salon ortalama bir vatandaşa ''tseee tseee, hassiiktitrr ana ana belimm'' profesyonelliğinde hizmet sunan bir mekansa ter kokusundan bahsetmeye gerek görmüyorum..

    sporu tamamlamışsınız, almış duşu, çekmişsiniz bodyyi, sırt çantası da omuzda bu salonun kapısından çıkarken yaşadığınız vücut dinginliğiyle bulut olmuş sanırsınız kendinizi.

    ''baba ya bişey sorcam peki eee uçkur diyorlar hani eee bişey oluyor mu'' diyenler içinse; ''yok canım evvaliyatında birşey yoksa sonrasında da sorun olmuyor. o buluttan muson yağmuru olur, sağanak sağanak yağarsın.''
hesabın var mı? giriş yap