• sezaryenci doktorlara ne ara geldik, konumuz baska biseydi. o bolumu kimse tartismiyor, daha cok para alayim diye ve normal doguma gore cok daha rahat bi is oldugundan (kadin bagirip cagirmiyor, uyuyor, citir citir kesip dikiyosun kafan rahat) inatla hastalarina sezaryen oneren jinekologlarin varligi ayri konu. gerci ben de onu diyorum iste, halbuki doktor kadini karsisina alip dese ki, "hanim hanim sen sezaryen olursan bu aldigin kilolari nah verirsin, normal dogur, ebru salliyla 2 hafta pilates yap, tas gibi cik ortaliga, sonra vajinani da toparlariz hic dert etme ;) opt kib bye" hicbi sorun kalmicak. ama doktor ne diyor? "yemeyecegin yarraahahaah tamam tamam.

    ha unuttum en cok da kocalar arkasinda bu secimin onu da soyleyeyim. cay bardaginda kasik karistirmak diye bi tabir var filan.
    :/

    daha once bahsettigim gibi asiri stres ve panik sorununun olmadigini varsayarsak da, vajinasinin bozulacagindan kaygilanmasi sacma bisey degildir. vucut bu sonucta, senelerce yap kegelleri, fistik gibi vajina sahibi ol, sonra bi cocuk dogur ortalik toz duman olsun. bak annelikle ilgili bisey degil bu, cocugum olsun canimi yesin, ama varsa bi yolu, bana minimum zarari vererek dogurmayi tercih ederim, neden etmeyeyim ki gayet normal. ve sezaryenin dezavantajlarini iyi bilmiyorsam, beni adam gibi bilgilendirecek durust bi doktorum ya da baska bi kaynagim yoksa sezaryen olurum. ama konuyla yeterince ilgilenmis olsam ve dogru bilgilere sahip olsam, vajinoplastide doktorlarin harikalar yarattigini biliyor olsam, sezaryenin alinmicak bi risk oldugunu bilir ve vajinoplastiye emegi gecmis tum doktorlarin ruhuna fatiha okuyarak normal normal dogururum. ya ama yine de cok acir be. bilmiyorum :/
  • bi gun bi doktor yiyemeyecegi bi yarragin altina yatmis ve dolayisiyla cok ayip etmis. sonra psikolojiden cok iyi anlayan bi yazarla tanisip kufurlesmeye baslamislar ve keske bi sosyal devletin vatandasi olsak diye bagirarak birbirlerinin agzini kirmislar. bi de bi kadin aksam eve gelmis demis iste bi film izliym sonra yatarim belki. film bitmis filan, huzur icinde bi sigara yakiym de sozluge bakim ne var ne yok demis bu, ama sonra cikamamis bi turlu. mal iste, tuhaf tuhaf adamlarla biseyler anlatmaya kasip 5 tane daha sigara icmis. ustunden 2 saat gecmis falan sistem mistem cokmus tam o sirada bi kadin vajinasi bozulmasin diye sezaryenle dogum yapmaya karar vermis. boyle bi hikaye vardi orda duydum ilk, cok yarrak bi hareket bence.
  • - sart miydi cocuk? hic mi düsünmedin beni?
    - tamam lan bozulma sezaryenle dogururum.

    (bkz: vajina diyaloglari)
  • düşüncenin doğrusunu, yanlışını tartışmadan aklıma şu soru geliyor:

    benzeri bir durum erkekler için olsaydı, onların seçimleri ne olurdu? bana nedense onlar da sezaryeni tercih ederler gibi geliyor.*
  • olaya bilim ışığında baktık ve uzaman sorduk
    sezaryen mi normal doğum mu? ;
    http://www.uzmantv.com/…ler-neye-gore-karar-vermeli

    sezaryen rahim sarkmasını önler mi? ;
    http://www.uzmantv.com/…n-rahim-sarkmasini-onler-mi

    edit: doktorlar önermiyor, tabi bu erkeklerin tiksindirik yorumlarına sempati duymaya yol açmıyor elbet.
  • şimdi epizyotomi diye birşey var. epizyotomiyi yaptırmasan çocuk içerde kalsa gecikilse dert, veya epizyotomi yaptırmadığın için ıkındığında vajina anüse kadar yırtılsa, bu sefer gaz ve dışkı tutamama sorunları da var (tamiri var da tam randıman sağlanamayabiliniyor). vajinanın normal doğumdan sonra kendi kendine toplaması beklenir ama toplamayabiliyor da, bardakda çay kaşığı hesabı denilir ya hep, ilk çocuğunu normal doğuranlar, ikinci çocuğu, illa sezaryen gerektirmiyorsa, normal yollardan daha rahat doğuruyorlar genelde, bazen yolda bile çıkabiliyor fırlangaçlar, düşünün işte vajina rahatlamış ilk doğumdan sonra, ferah ferah içerisi, bunu da unutmamak gerekir (bunun da tamiri var ama 2. operasyon şart). ayrıca normal doğum eyleminin bilinen en ağrı verici olaylardan olduğu da söylenir. bunlar işin korkutucu kısmı.

    gel gelelim bilimsel olarak mümkün olduğunca normal doğum tavsiye edilir ama bu tavsiyelerden veren jinekologlardan hamile kalanlarından bazıları jinekolog arkadaşlarına gidip beni kes diyorsa bunlar neden böyle diyor diye oturup düşünmek de gerekir . kendi uzmanınıza sormayın, bir taraf belli bir sebepten ağır basmıyorsa kararı size bırakacaktır. sonra herhangi bir terslik de vay sen böyle dedin de böyle oldu dersiniz diye o riski almayacaklardır.

    sezaryen işinde ise bikini altında kalacak ve gözükmeyecek 10-15 cm lik bir kesi izi, verilmesi zor kilolar, olası rahim problemleriniz, anestezi komplikasyonları filan olabilir ama dediğim gibi jinekologlar kendileri için sezaryen tercih edince alınabilecek riskler diye görüyorum ben bunları.

    son olarak diyelim pişman oldunuz ve 2. çocuğumda normal yapacam ben diyorsunuz. bu pek mümkün olmayabilir. çocuğu çıkarmak için kesilen rahim kısmı sonra dikiliyor ama rahminizde o kısımda muhtemelen zayıflık olacaktır. işte siz normal doğum yapmaya çalışırken ve siz ıkınırken rahminiz önceki kesilen yerinden yırtılırsa sizin ve çocuğunuzun hayatı tehlikeye girer ki jinekologların pek alamayacağı bir riskdir bu. o bakımdan doktorunuz size şiddetle sezaryeni önerecektir ki normali de budur.

    olaya vajina yönünden bakarsak sezaryeni mantıklı buluyorum ki erkeğin ve kadının vajinayı da düşünmesi gayet doğal. sen sadece çocuk yapmak için sevişiyorsan bilmem. olay çok boyutlu, vajina boyutu yanında çocuk, rahim, anestezi, psikiyatrik, pisikolojik, estetik.... iyice öğrenip karar vermek lazım. öyle burda tek tek yazmakla bitecek iş değil. yeterince bilgi sahibi olduğumu düşündüğüm bir konuda ve bazı jinekologların da kendileri için sezaryen tercih ettiklerini gördüğümden dolayı fikrimi söyleyip bırakayım ben en iyisi. ben olsam sezaryen olurum.
  • açık açık saçmalığın daniskasıdır bu eylem. annemden örnek vericem: ben sezaryenle doğmuşum ve anneme ne zaman "anne nasıl bi doğumdu" diye sorsam ağzıma sıçası gelir. hayatımın en kötü günlerinden birisiydi diye de ekler. peki neden mi böyle diyor annem? çünkü benim üstüme 7 tane çocuk doğurmuş bir annedir benim annem (normal doğum).

    ps: merak edenler olabilir; annem yapı ressamı ve akdenizliyiz.
  • sırf vajinaya ayıp olmasın diye bu kadar kasmaya gerek yok bence.
  • anladık ki bu düşüncenin sebebi sadece cahillik değil aynı zamanda sabit fikirlilikmiş. zira azıcık açık görüşlü olan, at gözlüğü takmamış biri sırf merakından google'da iki arama yapar, iki kitap karıştırırdı.

    öncelikle, yazılıp çizilenler sonucunda, benim söylediklerimden "sezaryene tümüyle karşıyım" sonucunu çıkaran varsa dönsün yeniden okusun. eğer, normal doğum için şartlar yeterince gelişmemişse sezaryen yöntemi tercih edilir. ha, doktorlar bunu çok iyi kullanıp, yalan yanlış verilerle sizi sezaryene yönlendirebilirler; o kısım sağlık sisteminin kontrolsüz olması ve doktorun şerefsiz olmasıyla alakalıdır. nasıl ki bademcikleriniz iltihaplandığında "şişmiş, alalım bunları" diyen doktor olabileceği gibi, durumunuzu çözümsüzmüş gibi gösterip bunu ranta çeviren doktorlar da vardır.
    şartlar dedik, çok merak eden giden jinekoloğu ile konuşur, google'da arar, wikipedia'ya bakar. örneğin leğen kemiğinin yapısı, çocuğun büyüklüğü, kafa çapı, çocuğun anne karnındaki duruşu (ters geliyor olabilir) bunlardan bazılarıdır. psikolojik nedenler de bunlara dahil edilebilir. ancak, bilinçsizsiz ve bilgisizlik sebebiyle etki altında kalmış bir annede suç psiklolojinin değil doktorun ve anneyi bu duruma getiren çevrenindir. anne, çocuk sahibi olmadan önce annelik bilincine sahip olmalı, sosyal devlet de bu süreci etkin şekilde kontrol etmelidir.

    herkes birşeyler söylemiş, ama neredeyse kimse sezaryenin çocuk üstündeki olumsuzluklarına değinmenmemiş:

    bir bebeğin dünyaya gelmesi 9 ay 10 günlük bir süre alır. ama bu süre her doğumda aynı değildir. siz, jinekoloğunuzla doğumu planlarken bu süreyi dikkate alırsınız. ancak, çocuk beklenenden erken ya da geç gelebilir. erken geldiğinde çözümü var. ama hesapladığınız zamanda kesilip doğum yaptığınız için çocuğunuzun gerçek doğum günü ve saati mi asla bilemeyeceksiniz. bunun en önemli tarafı, çocuğun gelişimini tam olarak tamamlanmasının beklenmemesidir.
    bu nedenle sezaryenle doğan çocukların bağışılık sistemi, normal doğumla dünyaya gelmiş çocuklara göre daha zayıftır. sezaryenle doğan çocukların bronşit olma ihtimali yüksektir. sezaryenle doğan çocukların alerjik astım olma ihtimalleri de yüksektir.
    konu ile ilgili haberlere göz atın:

    "sezaryen ve astım"
    http://www.tumgazeteler.com/?a=4394964
    http://www.tumgazeteler.com/?a=4393604
    http://www.tumgazeteler.com/?a=4399558
    http://www.tumgazeteler.com/?a=1337395

    "sezaryen genetik yapıyı değiştiriyor"
    http://www.tumgazeteler.com/?a=5255210

    "gereksiz yere sezaryen yaptıran bebeğinde bronşit riskini göze alır"
    http://www.tumgazeteler.com/?a=802459

    bunları okuyup da hala "ben kendimi düşünürüm. çocuk doğurmak için mi yaşıyorsun?" diyebilen biri varsa bunlar anne/baba adayı değil 10 yaşına bunlardan bir haber bir çocuktur. cidden, estetik sebepler yüzünden, bebeği için bu riskleri göze alabilecek bir kadın varsa lütfen anne olmasın. bir bebeğe sahip olmanın belki en kolay, en kutsal aşamasını, sırf bencilliği için kolaya kaçarak geçiren ve bebeğini hiç düşünmeyen kadının ileride neler yapacağını tahmin edemiyorum.

    edit: aynı şeyi tekrar tekrar belirtmekten bıktım.
    "zorunlu hallerde sezayen gereklidir" diyoruz. kordonun dolanması da bunlardan biri. peki bir doğumda kordonun kafaya dolanması yüzde kaçlık bir ihtimal?
    "ben astım olmadım ki" cümlesine ayrı koptum. "sigara içmek akciğer kanseri yapıyor. ben 30 yıldır içiyorum. birşey olmadı" diyen bir adamın cümlesi ne kadar mantıklıysa bu cümle de o kadar mantıklı.
    niye olmadığını da açıklıyayım istersen, havada kalmasın. çünkü sezaryen tam doğum vakti geldiğinde yapılmış. yani diğerleri gibi aylarca öncesinden planlanmamış. yani en doğrusu yapılmış, doğum vakti geldiğinde terslik görüldüğü için tercih edilmiş.

    abd'deki durumu bilen, ayrıca eşi abd'de doğum yapmış bir arkadaşımla da konuyu konuşmuş biri olarak söylebilirim ki, orada doktorlar bizdekilerden daha fazla hastayı bilgilendiriyorlar. ayrıca anne adayının sezaryen yapabilmesi için tercihine bakılmıyor, sezaryen gerektiren durumu için rapor alması şart koşuluyor. öyle bir durum söz konusu değil ise annenin normal doğum yapması mecburiyet.

    daha ilginci, bazı insanlar kocasını hiçe sayıp bebeği hakkında her türlü hakkın kendinde olduğunu düşünebiliyor, erkeğine de söz hakkı vermiyor(muş). senin kocan adam değil de iskele babasıysa bize ne?
  • en başta böyle bir istek bunu istiyeni kötü bir anne yapmaz bence kim ne derse ne desin. gelelim sezeryanle ilgili ortaya atılan görüşlere. ben göbek kordonumu boynuma doladığım için annem "1980" yılında zorunlu bir sezaryenle beni dünyaya getirdi. ayrıc en yakın 3 arkadaşım da sezaryenle doğum yaptı o yüzden bu konuda oldukça tecrübeye ve doktor görüşüne sahibim diyebilirim.

    öncelikle söyliyim sezaryen sonrası "aman kiloların kalır, yer eder, veremezsin laflarına inanmayın zira azcık resjim ve sporla vücut anında toplanıyo. sezaryenle doğum yapanın sütü geç gelir savı küllien yalan, gördüğüm vakaların hepsi doğurdukları an emzirmeye başladılar. anneyle çocuğun bağı geç kurulurmuş efendim, yok yeaaaa bırakın allasen be! anneme sordum "bağımız geç mi kuruldu seninle" diye, "ben seni karnıma ilk düştüğün anda sevmeye başladım nerden çıktığın ne önemi var dedi". keza diğer arkadaşlarımın hepsi de bebeklerini görünce hüngür şakır ağladılar. o yüzden geçiniz bunları.

    efendim sezaryenle doğanın ciğerleri gelişmezmiş, bronşit, astım, alerji sık görülürmüş. bunlar urban legend güzellerim. yok öle ciğerlerin gelişmemesi falan. (ha kalkıp da aman daha fazla şişmanlamayayım, vücudum bozulmasın gibi saçma sapan düşünceler geliştirip 2-3 hafta öncesinden doğurmaya kalkarsanız o zaman tabi ki ciğer gelişmez ama bu sezaryenin suçu değil direk annenin hatasıdır ona bişi demem) bol keseden sallamayın yani. aha ben 1980 yılında daha teknoloji yerlerde sürünürken bu yöntemle doğdum (daha ultrason yoktu bea!) ne hayatımda bronşit gördüm, ne astımı var ne de en ufak bi maddeye alerjim var? yaknı arkadaşlarımın bebelerinde de şu ana kadar bu tür bir hastalık görünmedi. sezaryenle doğan çocukların iqsu düşük olur lafına ise sadece gülüyorum, bunu bizzat doktora sormuştum ne kadar doğrudur diye. doktorun söylediğine göre normal doğumda bebek vajinadan geçerken kafası sıkıştığı için zekayı belirleyen boz maddede yok olma oranı daha fazla oluyormuş. yine doktora normal doğuım mu sezaryen mi diye sorduğumuzda, "benim görüşüme göre normal doğum anne için, sezaryen ise bebek için daha faydalı demişti".

    bir konuyu yüzeysel olarak bilip de sırf savını desteklemek adına etrafı yanlış bilgilendirmek doğru değil kanımca. bence bir anne adayının - bebeğe herhangi bir zarar gelmediği sürece- bir parça da kendi güzelliğini düşünmesi gayet normal. (burda zayıf kalmak için bütün hamileliği boyunca kiwi yiyen ya da yukarda da söylediğim gibi 8 aylıkken doğuran bazı denyoları kesinlikle bu gruba dahil etmiyorum söyliyim).

    buraya kadar son derece bilimsel ve kibar bir dille yazdım şimdi yazımın özetini söliim: "kim folofolloş bi vajina ister ki yaw? "ay diktirirken dar diktirirsin kız diyenlere de burdan yok yeaaa demek istiyorum, ordan bilmem kaç kilo çocuk çıkmış abi nası toplanır bi daha orası? bence bu başlıkta entry giren erkeklerin hepsine bok yemek düşüyo. huyları kurusun herzamanki gibi hissetmedikleri ve yaşamadıkları bir durum hakkında pek de güzel atıp tutuyolar. aynı olayı pms konusunda da yapıyolar. (neyse şimdi pms'e hiç girmiim zira o başlı başına bir konu hehehehehe) ne de olsa bekara karı boşamak kolay tabi di mi?

    sonuç olarak diceğim şudur ki; herkesin kararı kendinedir, bebeğe bir zarar gelmediği sürece isteyen normal doğum yapar, isteyen sezaryenle doğurur, bize de tebrik etmek kalır.
hesabın var mı? giriş yap