• mekan moskova metrosu: amuaa goduumun karısı onca iş atmaya banamısın demedi, benden iyisini mi bulacak anayını ziktiim.
    diğer kişi: siktret baba yav şimdi gider iyisinden iki tane orospu buluruz.
    karşıda oturan bir yerli: gardaş türkmüsüz, men azeriyem.
  • kurcalanmaması gereken şeylerin ancak kurcalandıktan sonra görülebileceği yerlerine yazılan cümle( örnek hard disk power supply gibi parçaların iç kapağı, deodorant kutularının iç yüzeyi vb.)
  • mekan: ingiltere, londra'da türklerin yoğun olduğu bir mahaldeki kahvehane
    kahveye bir ingiliz girer, oturur, çıraktan çay ister.
    çırak: ustaa şu turiste bir çay çieek.
  • yokuşu boşta inerken yüzünde gülümseme oluşan her ferde sorulacak nadide soru
  • ingiltere'nin güneyinde bir otobüs durağı.. arkadaş otobüsten iner ve yürürken bir kız buna kazayla (bkz: bodoslama) çarpar. bu da onune baksana .mnı .ikicem der. kız da derhal başparmağını işaret ve orta parmağın arasına koyarak, elini bilekten sallarken, "nah .ikersin" diye karşılık verir. birbirlerine kızmazlar, yürür giderler. yabanci memlekette de olsa küfür etmemeye çalışmak gerekli.

    yıllar sonra: abbas güçlü gibi bitirmişiz yazımızı, hay allah, ıhı ıhı*.
  • yer: adelaide

    otobus kacirilmistir mecburi taksiye binilecektir. bir taksi gorulur ama sol serittedir. durmassa durmasin bisi kaybetmem dusuncesi ile el hava kaldirilir. taksi 3 serit birden atlayarak trafigin agzina sicar. kapi acilir. adama bakilir.
    -abi turksun dimi?
    -ooo kardes nerden anladin? sendemi turksun?
    -...
  • yer: dc++ ın [.420 hub] adlı hubın main chat penceresi..

    <[420]jacopastorius> what is the difference betweeen being active or passive on dc++?
    <ertucool> active is active and passive is passive
    <[420]jacopastorius> türk müsün?
    <ertucool> ben türküm
  • viyanada bir telefon bayii:
    - haben sie altmışikion? (sizde altmışikion var mı?)
    - türksün di mi
  • arkadasla ucsb yaz okulunda sirada beklerken bir amerikali yaklasir
    -hi. are you turkish (selam, türk müsünüz?)
    -yeah. how did you understand (evet, nerden anladın?)
    -you are wearing turkish shoes (türk ayakkabısı giyiyosunuz)
    -these are dexter. american shoe (bunlar dexter, amerikan ayakkabısı)
    -yes but i was in summer school with some turkish guys last summer. they were all wearing these shoes. (evet ama geçen yaz bazı türklerle beraber yaz okulundaydım, hepsi bu ayakkabılardan giyiyolardı)
    -????? (?????)
  • puslu, yağmurlu tipik bir manchester sabahında otobüse binilir.. bir süre sonra otobüs şoförünün şüpheli hareketleri dikkat çekmeye daha da önemlisi tanıdık gelmeye başlar.. zira o sırada dışarıda yürümekte olan arkadaşını gören otobüsün şoförü, onunla korna çalarak iletişim kurmaya çalışmaktadır..

    "dıt dı dı dıt dıt dı dı dı dııııııııııııııııııt!"

    melodisi eşliğinde bir süre devam eder muhabbet.. arkadaşı eliyle koluyla bir şeyler anlatır, bizimki ise dıııtlar.. ta ki arkadaşı bir ara sokağa girene dek..

    ben ise kendime "acaba olabilir mi?" diye sorarken, sorularımın yanıtını almakta gecikmem.. kırmızı ışıkta belli ki canı sıkılan abimiz, direksiyona vurarak ağrı dağın eteğini söylemeye başlar.. uçan güvercinler olarak yola devam ederiz..
hesabın var mı? giriş yap