• başlıkta bahsi geçen kızlarımız bittabi tipik türk kızlarını(bundan sonra ttk olarak anılacaktır) ifade etmektedir. bu bir genellemedir ve her genelleme kadar hem doğru hem de yanlıştır. (fakat bu kavramın hakikate temas ettiği şu deneyle ispatlanabilir: elinize kalem kağıt alın veya bir notepad penceresi açın ve arkadaşınız, kardeşiniz, sevgiliniz vs. aklınıza gelen ilk on türk kızını listeleyin ve aşağıdaki özelliklere sahip olup olmadıklarına göre değerlendirin. göreceksiniz ki listedeki şahısların en 7-8’i tipik kategoriye girmektedir. geri kalanların ise göçmen, izmir havalisinden ve kafkas ırklarına mensup olduğuna hayret etmeyi ise daha sonraya bırakın.)

    şimdi, ttk’daki mükemmellik sanrısına geçmeden önce ttk nedir ne değildir buna cevap bulmak gerekecektir:

    ön not : ttk’yı eleştirdiğimiz noktalara getiren şey; hepimizin yakındığı türk aile yapısı, kırılamayan babaerkil kültürel dokudur. ttk’nın yetiştirilme sürecinde maruz kaldığı; aile, çevre, toplum ve el ne der baskısı, erkek iştihası, evlilik dayatması, cinsel kimliğin ötelenmesi, töre, tipik türk erkeği babanın zulmü ve sair baskılar kızımızın-kızlarımızın psikesini alt üst etmiştir. bu baskılar karşısında onlar da yaşayakalmak için kendilerine dahiyane abuk çözümler üretmişlerdir. biraz klişe kaçacak ama ttk; bir 3. dünya ülkesinde, ayağı doğunun bataklığında, batıya bakmakla yükümlü tutulmuş, bu topraklarda dişi olmakla lanetlenmiş bir topluluktur. aşağıda sıralanan özelliklerin pek çoğu bu lanetin çamurudur ve ona göre değerlendirilmesi gerekir.

    1. ttk eziktir, özgürlükten korkar, asla sorumluluk almaz. yetiştirilme çağlarında maruz kaldığı aşırı baskıdan mütevellit ne yapacağını şaşırmış bir haldedir. özgürüm diyenin de özgürlükten anladığı kelebek formatında çiçekten çiçeğe konmaktır(bkz: #4068620) onlarla beraber olmak; bastırdıkları her şeyle, tüm karanlık yanlarıyla, iyileşmez acılarıyla beraber olmaktır. ttk’dan sevgili yapmak demek ebedi bir hastayı avutmaya gönüllü olmak demektir.

    2. ttk baba travması ndan muzdaripdir. babasından ve ailesinden gördüğü baskıdan, cefadan kurtulmak ister ve fakat travmanın bir de öteki yönü vardır; aynı zamanda sevgi duyduğu bir insan olarak babasının davranış kalıplarının özlemini hayatında karşılaştığı tüm erkeklerde arar. ttk için doğru erkek, inkar etse de babası gibi olan bir erkektir. kızımız stockholm sendromunun esiri olmuştur. maço erkek arayışı baba-kız ilişkisinin yeniden ve yeniden üretilmesine hizmet eder.

    3. ttk’ların bedenleri ekseriyetle amorftur. boy ortalamaları 158 i geçmez. yüzleri asimetrik, belirgin bir çizgiden uzak ve çoğunlukla ablaktır. boyu kısmen uzun olanların dahi bacakları orantısız şekilde kısadır. iddia edilenin aksine büyük kalçaları yoktur. normal kiloda bir ttk’nın kalçaları geniş ama tahta gibidir. bel benzeri bir yapıya sahip değildirler.

    4. tenleri oldukça esmer olup ciltleri çoğunlukla bozuktur(çilli-sivilceli-pürüsüzlükten uzak-kalın…vs). gözleri albeniden yoksun bir kahverengi olup saçları parlaklıktan ve sağlıktan uzaktır.

    5. “kara” oldukları yetmezmiş gibi; kumsalda malak gibi yatmak ve solaryumda mazohistçe yanmak suretiyle hepten marsığa dönerler. bunu ciltlerindeki bozuklukları ve tüylerini gizlemek için yapmalarına rağmen ileri sürdükleri açıklama; bronz tenin daha çekici olduğu yönünde olur. ilginçtir; bu açıklamaya kendilerini de inandırırlar. gerçek şu ki ancak bir arap taşşağı kadar çekici olabilmektedirler.

    6. hepsi eninde sonunda saçını sarıya boyatır. bu salgından en az etkileneni saçına gölge attırır veya sarışın olduğunu iddia ederek sarışın olur(!). istisnasız hepsi; sarışınların daha çekici olduğunu, sarı saçların kendilerine yakıştığını, tipik türk erkeklerindeki sarışın hastalığı nedeniyle bunu yaptıklarını söylerler. hâlbuki biz tipik türk erkekleri, yeryüzündeki diğer tüm erkekler gibi beyaz, ince, pürüzsüz ve yumuşak tenli hatunları arzulamaktayızdır. dünya kuruldu kurulalı bu böyledir, “arthur schopenhauer”den bu yana da yüzlerce kez bilimsel olarak ispatlanmıştır. bu ten özelliklerine sahip hatunlar genellikle slav ve kuzey avrupa ırklarında yoğunlaşmaktadır ve ilginçtir bu ırkların kadınların pek çoğunun saçları sarıdır. iş bu nedenledir ki sarı saç, hatunda aranan özelliklerin varlığına delalet eden bir simgeye dönüşmüştür. işte ttk’nın yanılgısı buradan doğmakta, simgeyi esas sanmaktadır. gerçek şu ki; bok rengi saçları olsa dahi beyaz, ince ve yumuşak bir tene sahip hatunun evrensel beğeniye mazhar olacağı açıktır ve el'an olmaktadır da. maalesef ttk, karaya çalan esmer ve bozuk cildine, sarıyla alakası olmayan kalın kaşlarına ve abuk göz rengine bakmadan saçlarını sarıya boyatmakta ve yine ancak üzerine sarı peruk geçirilmiş bir arap taşşağı kadar çekici olabilmektedir. bu kızlarımızın bizde uyandırdığı tek kanaat; basitlik ve ucuzluktur, başka bir şey değil.

    7. ttk çocukça hayallerin esiridir. beş yaşından sonra evlilik hayalleriyle yaşar. kendini geliştirmek, saygın bir meslek edinmek çoğu zaman sonuncu sırada gelir amaçları arasında ve ancak iyi bir evliliğe hizmet etmesi şartıyla anlamlıdır.

    8. 23-24 yaşlarından sonra tanıştıkları her erkeğe potansiyel koca gözüyle bakarlar ve bu yüzden erkeklerle sağlıklı herhangi bir ilişki geliştiremezler. (bkz: evlilik obsesyonu)

    9. erkeklerden hem nefret eder hem de onlarsız bir hayatı tasavvur edemezler. en kültürlü ve kariyer sahibi olanı dahi “kocam olsun da sinek kadar olsun” mottosunu zihnine nakşetmiştir.

    10. en bağnazından tutunda en özgür cinsel yaşantıya sahip olanına ve dahi en amelesine kadar hepsi ama hepsi ilk adımı erkeğin atması gerektiğine inanır. erkekten hoşlandığını, ona ilgisini asla ve asla belli etmez. (sebebi 1. maddede açıklanmıştır, sorumluluk almazlar) bu durum sebebinden bağımsızlaşmış, mücerret bir slogan haline gelmiştir. “niye” diye dahi soramazsınız, bir cevap da gelmez zaten ama öyle den gayrı… halbuki; en öküz erkek bile hafif bir tebessümü verekliğe yormaz, tanışma yolunda gösterilecek abartısız ve seviyeli bir çabayı arkadaşlarına “bu kız iş hacım, motor” şeklinde yorumlamaz.

    11. hepsi, türk erkeklerinin duyarsız, hanzo ve kaba olduğundan yakınır ama hiçbiri ona saygı gösteren, duyarlı, özgürlüklerine saygılı bir erkeği gerçek bir erkek olarak kabul etmez. ona it muamelesi yapan, yani bazen baba şefkatiyle çocuk sever gibi seven, bazen döven, azarlayan, aşağılayan erkeklere bayılırlar ve yine bu halde dahi erkeklerin duyarsızlığından ve kabalığından şikâyet ederler büyük bir zevkle. yaşadıkları baba travmasının aynını erkekleriyle de yaşamak isterler. pek çok türk erkeğini yapmacık maçoluklara, sahte korumacı baba rolleri oynamaya zorlarlar. ilişkiyi bir hasta-doktor ilişkisine çevirirler.

    12. her erkeği kadın ruhunu anlamakla yükümlü sayarlar. kadın ruhu dediğimiz şey, büyük oranda baba travmasının yeniden ve yeniden üretilmesinden türeyen ve burada saydığımız ve sayacağımız diğer saçma paradigmaların toplamıdır. erkek bunları hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olarak kabullenmeli ve bu hasta ruhu incitmemelidir. “niye ki?” sorusunun cevabı yoktur, öyledir. “hiç çekemem abi, kusura bakma” diyen onur sahibi erkekler gaylikle yargılanır.

    13. ttk, ilişkilerini başından sonuna kadar yalanlar üzerine inşa eder. tanışma, ısınma ve ilerleyen boyutlarda tartışarak, uzlaşarak aşılması gereken sorunları yalanlarla öteler ve zerre vicdan azabı duymadan bu yalanları mezara kadar taşır.

    14. ttk için ilişki demek gerilim demektir, kaos, kavga ve mücadele demektir. anlaşılmaz bir zevk alırlar bundan…saçma kaprislerle, tepki alacağını bildiği şeyleri yaparak kavga çıkarmaktan ve daha sonra kedi gibi sırnaşıp barışmaktan orgazm keyfi alırlar. erkeğin sürekli gerilim hattında tutulması gerektiğini düşünürler.

    15. “kaçan kovalanır” oyununu oynamaktan bıkmazlar, usanmazlar. allahım.. bezdirirler, hayata kahrettirirler.

    16. kapı gıcırtısına göbek atabilme yetisini haizdirler. tarkan ve türevlerini ve bir dinleminlik sikindirik ne kadar pop/arabesk şarkı varsa ezbere bilirler, bunların liriklerine sokratı mezarında ters döndürecek anlamlar yüklerler.

    17. kendilerini geliştirme çabası içine girmez, gazete okumaz, güncel olayları dahi takip etmezler. okudukları kitaplar ticari aşk kitapları (aşk tüccarlarının kitapları) ve bazen korsana düşerek başarısını kanıtlamış(!) “ben de okudum onu” diyebilmelerini sağlayan şeylerdir. ilgi alanları ve kültür seviyelerinden mütevellit onlarla tatlı ve anlamlı bir sohbet yapmanız olanaksızdır, meğer ki gülben ergen’in selülitleri, reha muhtarın extrem başarıları ilginizi çekmiyorsa…

    18. gece, gündüz, çarşıda, pazarda, yürüyüşte, alışverişte, yemekte ve sair her yerde ağır makyajlıdırlar. küpe, bok püsür tüm abuk aksesuarları üstündedir. manikürsüz, pedikürsüz adımlarını dışarıya atmazlar. zemin müsaitse ayakkabılar kesinlikle topukludur. bu konuda onlara her hangi bir eleştiri getirmek kesin terk nedenidir. makyajına laf söylemektense ölmüş anasına küfretmek evladır. bu garip ve komik bakımlılık anlayışları o derece hayatidir yani.

    19. kendileriyle ilgilenen, ilgilenmeyen, kesen, süzen, tanışmaya çalışan, nefret eden, söven her erkeğin kendilerini bafilemek istediklerini sanırlar ve dahi canı gönülden inanıp korkarlar. bacaklarının arasında dünyanın en değerli şeyini taşıdıkları sanrısı, hasta psikelerinin üstünü örtmelerini sağlayan aşağılık bir özgüven ve kişiliklerini bir arada tutan korkuyu sağlar.

    20. her daim kimlik bunalımları yaşarlar ama bunu asla kimlikleriyle ilişkilendiremezler. ttk yetişkin olmamaya mahkûm edilmiş mitolojik bir ergendir.

    21. maksimum 50 iq’ya sahip, düzgün cümle kuramayacak kadar insan kavramının uzağına düşmüş hanzoların laf atmasından, cinsel tacizinden ve sarkıntılık çabasından hareketle tüm erkeklerin sapık olduğu sonucu çıkarabilecek kadar sosyolojik ilimlere vakıftırlar(!)

    22. deli gibi kıskanılmak, bir çocuk gibi sahiplenilmek, yönetilmek ve ezilmek isterler. hayatlarına ilişkin tüm kararların erkek tarafından alınmasını ister ama bundan da şikayetlenmekten çekinmezler. ilk buluşmadan sonra eve varıp varmadığının merak edilmesini bekleyecek kadar safdil, giyimine kuşamına müdahale edilmesini, arkadaşlıklarına karışılmasını bekleyecek kadar zavallıdırlar. bu tarz hareketleri bekler ama bunlardan şikayet etmekten de büyük zevk alırlar. bunları yapmayana katlanamaz, erkek olarak görmez, bu saygılı erkeğe kısa sürede yol verirler.

    23. ttk her daim rejimdedir. ama biraz ondan biraz bundan mantığıyla hadisenin bokunu çıkarır, kilolarına asla hakim olamazlar. nasıl erkek için her dakika seks düşünüyor deniliyorsa ttk da her dakika kilosunu ve nasıl göründüğünü düşünüyor desek yanlış bir şey söylüyor olmayız. yansıtma özelliği olan her şeyde kendi suretlerine bakarlar.(kellerinde böyle bir işlevselliği vardır) yolda yürürken aklından geçen tek şey kıçlarının nasıl göründüğüdür. hiç bir sorun, hiç bir kaygı, kesinlikle ama kesinlikle onun kilosu ve görünümüne ilişkin kaygılarının önüne geçmez, geçemez. bu konuda duymak istediklerini söyleyen kişi adolf hitler bile olsa onu canından çok sever, kendine kanka yapar. kısmen güzel ttk ların kankaların sürekli götlerinde dönüp “ay ne güzel olmuşsun görülmeyi görülmeyi, ipek gömleğin tiril tiril olmuş tatlı vücudla eğleşi eğleşi” diyen çirkin kızlar olması rastlantı değildir.

    24. nihai amaçları; aile kurmak, çocuk yapmak, pasif bir ev kızı hayatı yaşamaktır. zerre üretmeden; emtiayı, kendilerini ve kocalarını tüketecekleri, kocalarının kendilerini güzel güzel ezeceği ve bundan zevkle şikayetlenecekleri, mutsuz olacakları, acı çekerek iç huzuru yakalayacakları bir hayatı arzularlar.

    25. cinselliklerini, (ttk için yeniden kavramlaştırırsak; “erkeklerin onlara yönelik doymak bilmez iştihalarını”) bir nimet olarak görür ve bunu sonuna kadar sömürürler. bu arada cinsel ayrımcılıktan şikayetlenmeyi de ihmal etmezler ama. eser miktardaki cinsel içgüdülerini asla kendilerini tatmin için değil, bir araç olarak; erkeği kendine bağlamak, onu kaybetmemek için kullanırlar. kızın “verme”si aslında erkeğin kalesine atılmış bir goldür. kukularını zevk aracı olarak değil silah olarak kullanırlar; öldürmek, bağlamak, mecbur etmek, kahretmek ve yok etmek için.

    26. erkeklerini asla tam olarak beğenmezler, onları sürekli başkalarıyla karşılaştırırlar ve bunu da erkeklerine söylemekten, ima etmekten çekinmezler. aynı şeyi erkeğin yapması kesin terk sebebidir. misal “duydun mu, filanca hanım yaman malak emzirmesi yapıyormuş” diyemezsiniz.(misal yani) (bkz: böyle misal olmaz olsun)

    27. erkek seçiminde, diğer kızları çatlatmalarını sağlayacak bir erkek diğerlerinden on fersah öndedir. yakışıklılık, meslek, güç, karizma bu arayış anlamında şekillenen fiktif olgulardır. yani kız/erkek ilişkilerinde rekabet kızla erkek arasında değil kızla kız arasındadır. erkekler bu catfight da silahtan öte bir anlam taşımazlar.

    28. kendi hayatlarındaki incir çekirdeğinde mikroskopla dahi görünmeyecek sorun(!)ları size acımasızca anlatır ve ilgiyle dinlemenizi beklerler. yeni aldıkları pantolona uyan bir kemer bulma süreci avrupa birliğine entegrasyon sürecinden daha çetindir, kriterler zorludur, sürecin içselleştirilmesi için konu üzerinde uzun uzun durulmalı, uzman şahısların görüşü alınmalıdır. ttk, küçük bir karın ağrısı için opera besteleyebilir, işyerindeki bir salağın sarfettiği iki kelime üzerine tüm gün sürecek bir etimoloji sempozyumu düzenleyebilirler.

    29. çocukça davranır, çocuk gibi düşünür, çocuk gibi konuşurlar. kendilerini insanlığa davet ettiğinizde motto bellidir: “..ama içimdeki çocuğu öldürmek istemiyorummmmm…” bu çocuk taklidi saçmalığını nefret edildiğini bile bile yaparlar çünkü bu sayede o pek utandıkları cinselliklerini de perdelemekte, erkeğin zihnini bulandırmaktadırlar. bu yüzdendir ki türk erkekleri çocuktan, çocuk yapmaktan, her türlü çocukluktan tiksinmiştir, bunalmıştır.

    30. kendileri gerçek bir kadın olmanın gereklerini yerine getirmedikleri halde ilişkide karşı tarafın gerçek bir erkek olmasını beklerler. yani bir erkeğin kadında aradığı hiçbir özelliğe sahip olmasalar da, sahip olduklarını vermeseler de(aklınıza sadece cinsellik gelmesin) erkekten; güçlü, paralı, arabalı, irade ve özgüven sahibi, duyarlı ve sevecen vs. olmasını beklerler. tüm dünyanın işlevsiz varlıklarına hizmet etmek için yaratıldığını düşünürler.

    31. bir sürü şeye hakları olduklarını düşünürler ama zerre emek sarf etmezler. beleşçidirler, beklerler, beklerler ve beklerler… erkekler sömürülmek için yaratılmış, onlara muhtaç kölelerdir. hesap ödeme konusuna girmek istemiyorum.

    32. ilişkinin hiçbir boyutunda güven uyandırmazlar, güven duygusunun huzurunu yaşatmazlar. sizi sevdiğini itiraf ettiğinde dahi elinin altında bir sürü “yedek” bulundururlar. yedeklerini asla küstürmez, her daim tetikte bekletirler. yedeğe alma işlemi; “ya çok iyisin, ama bence sevgili olmayalım, fakat arkadaş olarak seni kaybetmek istemiyorum” cümlesiyle tekemmül eder ve kız ehli namussa evlenene kadar, ayarı bozuksa menopoza kadar sürer. erkeklerin bu yedekleme işleminin üzerindeki örtüye saf saf inandığını düşünecek kadar da saftırlar.

    33. sadakat kavramını ağızlarına besmeleyle alırlar ama bilhassa evlendikten sonra cinsel sadakatin anasını ağlatır ve bundan zerre vicdan azabı duymazlar. öyle ya; kocaları duyarsız, erken boşalan zalimlerdir ve aldatılmayı hak ederler. ne kadar aldatan erkek varsa o kadar aldatan kadın vardır gerçeğini ve bekar erkeklerle yatan evli kadın sayısındaki akıl almaz sayıyı göz ardı edip utanmadan “aşağılık erkekler, hepsi aynı” türküsünü çığırırlar.

    34. ttk eleştiriye sonuna kadar kapalıdır.(ki bu başlık konusuyla ilgilidir)

    35. ttk alınganlıkta milletler arası şampiyondur. bora boka alınmakta gerçek bir maharet gösterir ancak çok ciddi tavizler karşısında barış kapısını aralarlar.

    36. ttk için naz yapmak, tabii hukuk kaynaklı bir haktır ve sorgulanamaz. (ki bu da başlık konusuyla ilgilidir)

    37. ttk’nı tavlamak oldukça kolaydır (bkz: kız tavlama teknikleri) ve elde tutmak içinde yeterince ezmek-kötü davranmak ve onun güvende hissetmesine engel olmak kâfidir. duyduğu tedirginliği ve huzursuzluğu aşk sanacaktır. (bkz: #9713642)

    38. (türk) erkeği için emeklilik mezarda ttk için ise evlendiğinde başlar.(al bundy)

    39. ttk dünyada kendi dışındaki hiçbir gerçekliğin varlığını kabul etmez. kendisi dünyanın merkezi ve efendisidir. bulunamayan o meşhur hint kumaşı işte o’dur.(ki başlık konusunun ana ekseni de budur heralde. aşağıda değinilecektir.)

    40. en beter yanları ise; içten pazarlıklılık, sonu gelmez politik tavırlar, sinsilik, çıkar hesapları ve yalancılıktır. o yalan ki; absürd varoluşları için ekmek gibi, su gibi… maddiyatçılık, samimiyetten uzaklık, bencillik ve kibir, bir karınca için hüngür hüngür ağlayan ama bir hayatı mahvetmekte beis görmeyen sahte duygusallık, sonu gelmez ali cengiz oyunları… tüm bunlarla; erkeği dişi milletinden tiksintiye, mertliğin cari olduğu varsayılan futbol manyaklığına, kahvehane-kumar esaretine, içkiye, televizyon karşısında mal bakışlara, yabancı kadın düşkünlüğüne, evden ne şekilde olursa olsun kaçışa sevk eder. tipiğinden türlü çeşidine erkeği erkek yapan, “karı gibi adam”lıktan uzak tutan işte yukarıda bahsi geçen cinliklerden, kepazeliklerden uzaklıktır, mertliktir, özü sözü bir olmaktır.

    son not: tipik türk erkeği de ttk’nın oluşumunda payı olan şeylerden nasiplenmiş, kafasına vurularak yetiştirilmiş, ezik, özgüvensiz varoluşlardır. kısaca; hepimiz aynı kazanda kaynamaktayız.

    işte ttk’mız bunun gibi bir şeydir ve gönülsüzde olsak –elimiz mahkum- kabulumüzdür, başımıza taçtır. zira biz türk erkekleri de pek matah şeyler değiliz.

    gelgelelim ttk; tüm bu abuk niteliklerine rağmen kendini mükemmel bulmakta, kendiyle barışık olduğunu, topyekün bir iyilik timsali olduğunu, en mükemmeli hak ettiğini iddia etmektedir. buna o denli can-ı gönülden inanmaktadırlar ki size uzun uzun anlatabilirler açıklayıcı misallerle. duru bir zihinle toplumu ve kendilerini değerlendirmiş, eşsiz varoluşlarının ayırdına varmış, bu aydınlanma anını müteakip tüm insanlığın bu mükemmellik sunağından kana kana içmesi için ışığı biz erkeklere saçmaya karar vermişlerdir. (bkz: nur sağanağı) şahsi deneyimlerimde karşıma çıkan ttk’lar “kendimi mükemmel buluyorum” cümlesini soğukkanlı bir şekilde, zerre şüphe duymadan, idrak ve tefsir edilmiş bir hakikat gibi yüzüme çarpmışlar, bana dumurun zirvelerini yaşatmışlardır. pek çok insandan daha bu absürdlüğü duymam üzerine şaşkınlığım merak ve korkuya dönmüştür.

    bu nasıl bir psikolojidir, nasıl bir ruh halidir a dostlar… sinirine hakim olamayan bir kul bu söz üzerine ttk’nın boş böğrüne zidane diye kafayı gömse bu suç olur mu?

    mükemmel sıfatını hak etmiş birinin “kendimi mükemmel buluyorum” demesi dahi onun tiksinç varlıklar kategorisine alınmasını gerektirirken, ttk’nın bu savı karşısında ne yapmak, onları nasıl bir kategoriye sokmak gerekir?

    evet, kimseden “ben berbat bir insanım, beş para etmem” demesi beklenemez fakat kişinin kendini bilmesi, hatasını doğrusunu, eksiğini fazlasını minimal ölçülerde de olsa tartması insan olmanın bir nişanesi değil midir?

    yine bu mükemmellik sanrısı bir pazarlama hilesi olsa; yani koftiden kendine güvenen, kendiyle barışık insan imajı çizmek için dile getirilse amenna diyecek, bu tarz amerikan kibirli birey bencilliği sığırlıklarına alışkın insanlar olarak doğal karşılamasak bile gülüp geçeceğizdir. lakin ttk’nınki bir pazarlama değil, şeksiz şüphesiz bir inançtır. bu hakikate biat etmemizi, seçilmiş kavmin önünde saygıyla eğilmemizi beklemektedirler. ne diyelim;

    (bkz: allah versin)

    konuyla ilgisi nedeniyle tetkiki elzem diğer başlıklar:

    (bkz: tipik turk kizi)
    (bkz: turk kizlari)
    (bkz: turk kizlarinin tipik ozellikleri)
    (bkz: turk kizlarinin zenci olma tutkusu)
    (bkz: turk kizlarinin sarisin olma tutkusu)
    (bkz: gotu kalkik turk kizlari)
    (bkz: turk kizinin kendini dunyanin merkezi sanmasi)
    (bkz: turk tipi kizlari begenmemek)
    (bkz: avrupali kiz ile turk kizi arasindaki farklar)
    (bkz: tipik turk kizini kendine asik etmenin 10 yolu)
    (bkz: turk kizlari tedavulden kalksin rus kizlar gelsin)
    (bkz: yeni turk kizi)
  • erkekleri mükemmel sayıya yönlendiren davranışlar bütünü (bkz: 31)
  • bunun üzerine kaç öbek laf edilecek türk kızı tarafından bilemem ama üstüne laf edilmesi dahi türk kızı tarafından inanılmaz itici, kaba saba, daha da diretenler içinse ezik vs. gibi diyaloglarla sonlandırılmaya çalışılıyor. genelde argüman "yok toplum yok bilmem ne damgası yedirilmeler yok şu yok bu"larla, olmadı erkeklere mümkünse giydirmeler, yetmedi annelerine sıçramalarla daha da olmadı ilgilendiği yabancı kızlarla sataşmalarla sürdürülüp, bir aklanma ve reddedişe yönelim var.

    her şeyden en önce kafada bir ayırım yapılmalı: bir adam bir yarası olduğu için mi sataşıyor, yoksa gerçekten bir problem var mı? ve bunlardan hangisi oluyor?

    sadece 24 saat önce, yaşadığım bir manzara. buyrun.

    alışveriş merkezinde bir fast-food ürünüyle karnımı doyurmak istiyorum. masama oturdum, önümde koca bir kolon var. görüş açımda ise sadece bir masa var ve bu masa 8-10 m uzağımda. bu masaya mini etekli bir kız oturdu. görüş açım içinde kolon dışında sadece bu masa olduğundan ister istemez göz teması oluyor, o an çok aç olduğumdan yemekten başka birşey düşünmüyorum. kız ilk etapta bana baktı, sonra sürekli mini eteğini çekiştirdi, ardından da sert sert baktı ve nihayetinde masayı terketti. şimdi bu gerizekalı kendini korumaya çalışan masum kız, bense bakan bir sapık şeklinde ilan etti, kalakaldım. ama tüm düşüncem yemeğimi yemek. şimdi ben bunu "eleştirirsem" (bakın genellemiyorum bile) ben kadına eziyet eden, baskıcı türk toplumunda önüne gelene "ırspı" deyip kızdan yüz bulamayınca çemkiren ezik bir tip olacağım. hatta oldum kiminiz tarafından.

    ben ve benim gibi milyonlara yakın türk adamı bu manzaraları günde en az bir kez yaşıyor, ve de "hasbin" çekip gidiyor. sonra bir kısmımız kadına daha da düşman olurken bir kısmımız yabancı kadınların şehvet dolu(!) bedenleriyle fanteziler kuruyor, bir kısmımız ise çevresindeki kadına nefret besliyor.

    "aman biz x yapsak da ırspı oluruz y yapsak da ırspı oluruz"," z den dolayı baskı görüyoruz ", "k dan dolayı deneyimimiz olunca böyle yapıyoruz" la bir yere ne yazık ki kaçılmıyor. onu gerçekten yaşayan kadın var, bir de bunları yaşamayıp argüman olarak sunan ve kaçmaya çabalayan, ama hatalı olan da var. bu hoşnutsuzluğu yaratan adam var, yaratılan hoşnutsuzluktan nasibini alan normal adam var.

    bunları ayıklayamadıkça, daha çok genellenir, daha çok zamanda yabancı kadınlar hasretle beklenir, daha çok uzun süre " türk kızları mükemmeldir bak seeeennn!" diye yerden yere atılır, düşman ilan edilirsiniz erkekleriniz tarafından.

    tüm sözlerim meclis dışarı (sözlük) olup, anlamadan yapılan kötülemenizin bunları örtmeyeceğini söylerim. sadece düşünelim, ve herkes hatasına eğilsin, erkek ve kadın.

    düzelti: yazım.
  • öncelikle kızlarımıza daha ondört bilemedin onbeş yaşlarında verilen nasihatlere bakalım.

    baba: aman kızım sen sen ol, sakın erkeklerle yakın ilişki içine girme. onlara güvenme. iletişime gireceğin adamları dikkatli seç (ki herif haklı) üstü kapalı da olsa cinsellik hakeza. (sakın)

    anne: aman kızım sen sen ol, yarın birgün işi gücü, tahsili olmayan adamı kapımıza koca diye getirme. ailemize yakışmayan adamla sakın ha bizi uğraştırma. (kendi saraydan çıktı a.q. ayrıca çoğu anne için damadın vasfı, konu komşu ziyaretinde kızımız da şununla beraber diyebilmek için. yoksa adam puştmuş, orospu çocuğuymuş o ikinci planda)

    akraba*: aman kızım sen sen ol, birlikte olacağın adamı iyi seç. sakın evlenmeden sakın birşey yapma. bak kaseti çıkıyor. bilmemnesi çıkıyor maazallah.

    konu komşu: aman kızım sen sen ol, parası pulu olmayanı boşver. aşkmış, meşkmiş hikaye bunlar. en fazla beş sene sonra bitiyor. bak benimkine şimdi suratıma bakmıyor. o yüzden gençsin güzelsin bul paralı birini kendini kurtar, gerisi hikaye. (teyzemiz kızın gençliğini kıskanıyor besbelli. şu günkü tecrübeleriyle eline fırsat geçse, ah o fırsat eline bir daha geçse neler yapacak neler ama gitti güzelim yıllar gelmez daha. o da ne yapsın, nasihat veriyor anca. zaten her köşe başında da bir fabrikatör oğlu var ya, sallıyor o yüzden bul paralı birini diye. sanki kolay a.q.)

    ağbi: sen sen ol benim çevremden biriyle çıkma. beni ele güne rezil etme. (sanki kız suç işliyor)
    aslında olaya en realistik bakan ağbi. eninde sonunda o kızın bir flörtü olacağını, ara sıra koklaşacağını biliyor. kendi ırkını da tanıdığı için de diyor ki bari benim çevremden biri olmasın. özel anları çevremde anlatılmasın. falancanın kardeşini bizim falanca hapur hupur yemiş demesinler. ki o da haklı çünkü bunlar yaşanıyor.

    farkettiniz mi bilmiyorum birlikte olacağı erkek konusunda fikir yürütmeyen tek bir kişi var o da kızın kendisi.

    sonuç: bu kalıp sayesinde;

    *cinsellikten korkan ya da gerektiğinde silah olarak kullanan.

    *diplomayı iş değil koca bulmak için alan.

    *parası olmayana bakmayıp otuzuncu doğum gününü yalnız geçiren.

    *cinselliğin bir kabahat olduğu kafasına kazınan; mükemmeliyeti arayan ama aradıkları, toplumun yüzde beşini bile oluşturmadığı için bulamayan türk kızları, yolun başında taca çıkartılan yüzde doksanbeş türk erkeği. ne diyelim seçim onların.

    bu olayın türk erkeklerini ilgilendiren kısmı ise kızlar böyle müşkülpesent davrandıkları için yalnız kalan türk erkekleridir herhalde. ki esas arıza türk kızlarının aşırı kendini beğenmişliklerinden kaynaklanan erkeklere karşı nezaket dışı davranışlarıdır. erkekler artık diyor ki; ''tamam anladık hepiniz uçmuşsunuz bizlere bakmıyorsunuz. bari artık aşağılamayın.''

    kimi erkek bu durumu sineye çekiyor. kimisi ise yok rus, yok moldovyalı gelsin tribinde. yazık ulan aslında.

    yazarın kısa notu: hiçbir zaman unutmamak gerekir ki eninde sonunda birbirimize muhtacız. herkes insan ya. herkes insan...
  • hic unutmam bir muhterem arkadas meclisinde onemli ve soylu bir buyugumuz bu konu ile ilgili olarak:

    "hepiniz mi prensessiniz mina koyim, hepimiz mi fakir bahcivanin bebesiyiz" demistir.

    gizli kimligi icin:

    (bkz: ford babafingorn)
    (bkz: mighty babafingorn)
  • türk annelerinin kızlarına kuzgunların yavrularına yaptığı muameleyi yapmalarından kaynaklı çözümsüz sanrıdır. hele de anne ev hanımı falansa, çocuklarından ve kocasından başka bi varlığı veya övüncü yoksa o zaman durum daha patolojik hale gelir. kız eli yüzü düzgün denecek kadar güzelse bütün konu komşu ortamlarında, altın günlerinde bir övülür ki duyan kızı adriana lima sanar. ha yok kız güzel değil de bir parça çalışkansa o daha fena, o zaman da komşunun kızı miss turkey olsa kar etmez zira bizim kızımız çok zekidir, çok çalışkandır, aldığı notlar ikiyse beş söylenir, kazandığı üniversite abartılır da abartılır, aldığı maaş üçse on söylenir falan filan.. peki efendim kızımız ne eli yüzü düzgün ne de çalışkan veya zekiyse? o zaman da mutlaka çok terbiyeli, hatır gönül bilen, görgülü, vefalı, sosyal, güzel kek yapan bilmemnedir, bulun bulabileceğiniz kadar sıfat...böyle ortamlarda büyüyen kız bir erkeğin kendisinden daha iyi bir eş/sevgili/partner bulma ihtimalini düşünemez, onun sözde güzelliği veya muhteşem iq'su veya harika aşçılığı dünyada hiçbir zengin kocanın parasıyla satın alınamaz. mükemmel kızımız aynı zamanda konu komşu ortamlarında konu komşu kızlarıyla kıran kırana bir rekabet içindedir. annesine sorarsan o zehra teyzenin kızından daha güzel, fatma teyzenin kızından daha başarılı, ayşe teyzenin kızından daha bilmemnedir. ee kızımız büyüyünce bütün kız arkadaşlarını içten içe kıskanıp dıştan dışa "ay o kim ya ben daha daha daha fazlayım" demeçleri verir. kızlarımızın erkeklere yaptığı sonu gelmez işkencelere değinmek bile istemiyorum. o işkencelere her nasılsa katlanan zavallı bir koca bulunduğunda da onun kocası en yakışıklıdır, onun kocası ona en iyi davranır, hep şımartır, parası yoksa bile var gibi yapılır, parası varsa zaten notr dame'ın kamburu bile olabilir önemli değildir... ve bu müstakbel türk annesi kendi kızına da annesinden gördüğü muameleyi yapar, döngü devam eder...

    edit: http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=137262
  • mukemmel degil bircogu ama genel profili turk erkegine oldukca fazla bence. ciddi bir durum bu.
    disari ciktigimda 15 20 tane vaaauv diyebilecegim guzellikte kadin goruyorsam 1 tane yakisikli erkek gormuyorum. hayir cok yakisikli diye atip tuttugunuz hemcinslerinizin bile genelde sadece fizigi iyi oluyor. radyasyon yemis gibisiniz hala da turk kizi turk kizi.
  • tüm suç, bir zamanlar nelere sebebiyet vereceği düşünülmeden yazılmış masallarındır. küçükken annesinden beyaz atlı prensini bekleyen hatunların masalını dinleyen hanım kızlarımız, büyüdüklerinde de "beyaz atlı prens" ayarında bir mükemmel adamı arama/ bekleme sanrısı içerisine düşerler. imdi, "bu masallar dünya masallarında da var be kadın. mevzuu bahis olan türk kızlarıdır" dersiniz şayet, şu şekilde cevap vermeyi deneyebilirim: beyaz atlı prens masalı dinlesin dinlemesin her türk kızı -konuya resmin bütününden bakacak olursak- tarihsel sürecin getirdiği sosyo-ekonomik yaşam tarzından dolayı anne tarafından küçükken hep "sen de benim gibi ezilme, gidip de en fakirini en hayırsızını bulma yavrum. zengiiin, yakışıklıı, erdemliii, sadııkkk birini buldun mu kaçırma kızım" şeklinde büyütülmüştür. hanım kızlarımız, bunun pek de mümkün olmayacağını idrak edinceye kadar bu mükemmellik sanrısının içine kaçınılmaz olarak düşerler. sonra bakıp, bekleye bekleye kaktüse dönmemek için elbette mükemmelin çok çok altında bir adam bulurlar. derken bir bakmışsınız onlar da kızlarına aynı "masal"ları anlatır olmuşlar. ve bu sanrı böyle sürüüüüp gitmiiişş...
  • bahsedilen mükemmelik sanrısının türk kızlarının kendilerini mükemmel sanması mı yoksa türk kızlarının bir gün mükemmel erkeği bulacağı sanrısı mı olduğu merak konusudur. şayet ikincisiyse yazıktır, günahtır...
hesabın var mı? giriş yap