• program suresi bekledigimizden cok daha kisa tutuldu (ya ali nesin surpriz oldu ya da israil askeri fotograflari beklenenden uzun surdu). o yuzden soylemek istedigim, soylemeyi planladigim bir yigin sey kaldi (google sansuru de dahil olmak uzere).

    3 konuk oldugumuzdan da bu kafamdaki sure planiyla ortusmedi. canli yayinda araya girme ve soz kesme mesrebine alismadigimdan da cok az sey soylemis oldum neticede.

    allahtan diger iki konuk tuna ve kaan'di da benim eksik kaldigim yerlerde tamamlayici olabildiler. diger konuklar alakasiz insanlar da olabilirdi.

    "hukuki moderasyon var, her sey yazilamiyor burada" benim ilk one cikarmak istedigim bir bakis acisi degildi. her site ofisinde bir hukuk burosu istihdam etme luksune sahip olamaz. elestiriye odaklanma sebebim bu oldu. elestiriye acik ve yasal duzenlemeleri duzgun bir toplumda moderasyona da ihtiyac yoktur.

    benzer firsatlar cikarsa bunu daha net ifade edebilecegim insallah yarabbi.
  • bu programla bana "tyler durden isen kulubunun basina gec, yok tyler durden ben isem emrediyorum kulubunun basina gec" seklinde bir misyon bicme sozkonusu.

    benim gozumde tv, tamamen sozlugu, internet'i tanimayan kesime hitap kosesidir. sozlugu internet'i bilen adama benim cok daha etkili ve etkin ulasma yollarim var zaten. "bi de size buradan sesleneyim dedim naber?" gibi bir andavallik olabilir mi?

    bu hedef kitle secimi otomatikman universite/lise ve hatta ilkogretim gencliginin cogunu eliyor. hic elemese en azindan sozlugu her ay takip eden 6 milyon kisiyi eliyor.

    geriye kalan kesim icin ise "burada 26,000 yazar var", "ayni cati altinda bambaska gorusten insanlar bariniyor", "elestiriye hazimsiz ve onu sunmaya korkarak yetisen bir kusak oldugumuz" gibi tespitlerin sozkonusu hedef kesim icin "ee bunlar bildik seyler, normal bu, bizim mahallede var" olarak algilandigini dusunmuyorum. kesinlikle yeterli degil ama bana lutfedilmis 5 dakikada internet'i ve eksi sozluk'u tanimayan kesime ne verilebilirdi, ve o 5 dakika icinde fazlasi verilseydi ne verim alinabilirdi bilmiyorum. olsa olsa biraz daha canli yayin yirtigi olup 10 dakikaya cikar bir de "sansur neden kotudur" uzerine bana klise ama hedef kitleye yeni bir seylerden bahsederdim.

    "ciddi bir seyler konusulacakmis"in bir yanilgi oldugu programin 20 dakikada bitmesiyle tescillendi, o daha once soyledigim uzere bize de surpriz oldu. o konuda hayal kirikliklarinizi ntv'ye, ovgulerinizi bana iletiniz.
  • sözlük standartlarına göre içerdiği başlık belli bir sayıyı geçtği için program hakkındaki kısa yorumumu buradan (da) yapıyorum:

    önce özet:

    tuna kiremitçi sözlükte yazar olduğu 2-3 sene içinde edindiği üstünkörü izlenimleri uzun soluklu bir tahlil'e ince bir katman halinde yaydıktan kısa süre sonra program hakkı devrim'in kontrolüne geçti. devrim, bir maruzatı olduğunu daha en baştan belli etmişti. çok bekletmedi açıktan açığa ssg'yi sorguya çekmeye başladı, ne kadar kazandığını netleştirdikten sonra kendi hakkı'nı aramaya başladı. hakkı'nı ararken, dile getirirken herkesin hakkı'nı savunduğuna inandığı belli oluyordu. böylelikle program bir ''medya'dan dertli yakarış'' ekspozisyonuna dönüştü, süre yetmeyince öyle de nihayetlendi.

    kanzuk'la 2006'da katıldığımız aa1 programında da tastamam aynı şey olmuştu. o dönem gündemdeki bir mesele (o dönemki saçma sapan yargı kararı, sansür vesaire neyse o) konuşulacak diye gittiydik, aa1 5 dakika önce asistan kızın önüne dürttüğü dosya'ya program arasında şöyle bir baktıktan sonra lafı ivedilikle

    ''bakın ben size benim hakkımda ne demişler bir iki örnek vereyim..bana misal sinema'da mısır pörtleği yiyor diyorlar sözlükte. ben mısır pörtleği yemem? niye böyle diyorlar? bu yalan haberdir, medya'da insanın itibarını, haysiyetini karalama çalışmasıdır! şimdi bunu okuyan çocuğum beni sinemada mısır pörtleği yiyor diye bilecek (ki mekaniği aynen bu akışta bir yakarıştı) sözlük ve internetteki espri (ruh manasında diyordu) bu şekilde değerlendirilebilmeli''

    'ye getirdiydi. (aa1'in bu dönem sözlükte de üzerine gidilen [(bkz: #7183000) banvit] meselesi sebebiyle eleştirildiğini de göz önünde bulundurursak meseleyi mısır pörtleğine, cipse getirmesi daha manidar oluyor.)

    aa1 gibi hakkı devrim'in de bu fırsatı kaçırmayıp meseleyi bir şekilde kendisine bağlayacağı, kendisine bundan neredeyse 15 sene önce leman'da ''kokuşmuş, plastiği solmuş ansiklopedi entelektüeli'' diyen nihat genç'in ismini hatırlamıyorları oynarken hiç fark edilmeyeceğini umduğu gibi, programı bir kanguru mahkemesine çevirmesinden kimsenin rahatsızlık duymayacağına hükmedeceği de en başından belliydi. niye belliydi? e ssg dedi işte: eleştiriyle yaşamayı öğrenmemiz lazım. öğrenmeye tenezzül edebilecek kadar yarın ve yaşamdan ümitli olan herkese tavsiye ediyorum.
  • tanıtım yazısından sanırsın ki adamlar matrix'i yeniden çevirecek.
  • - istediğimiz bir kontrol düzeyi yok, hukuken yükümlü olduğumuz bir kontrol düzeyi var.

    ssg.
  • dövüşün yaşandığı anlarda orada adeta nakamiçi ekolayzır gibi bulunacağım.
    hak yensin istemem.

    (bkz: oradaydım)
  • "fatih altayli kosesinde yazdigi yaziyi sozlukte yazsaydi yazarligi silinirdi.." ile ssg'nin kroseleri indirmeye basladigi kapisma..
  • tuna kiremitçi sözlüğü artık takip etmediğini o kadar üzerine basa basa ve sık tekrarladı ki, sözlük okuyorum diye pankart açsa daha iyiydi. hehe.
  • ve sezyum inciden bahsetti. bütün inciciler o anda boşaldı sanırım.
  • ssg'ye karşı yapılan yorumlardan anladığım tek bir şey var:

    ekşi sözlük, 11 yıllık geçmişine rağmen, "zamanının ötesinde" şu an.
hesabın var mı? giriş yap