• evet zevkli olduğu, marjinal bir tercih olduğu, değişik olduğu muhakkaktır ancak ne var ki tatil genelde yaz aylarında yapılır ve tatil yapılan yerler sıcaktır, çadırlar ise sabahları güneşin doğuşuyla beraber muhteşem bir sera etkisi gösterme olayına sahiptirler. sevgililer terler içinde uyanır, ortam sırılsıklamdır. daha bitmedi, bunun yanı sıra rahat osuramazsın, ayakların kokabilir vs. vs. fantezi olmaktan öteye geçmemesi şiddetle tavsiye edilir.
  • tehlikelidir, çadır kafanıza yıkılabilir ve boğulabilirsiniz, kazık göte girebilir, dağdan kurt iner sizi yir vs vs ... çok tehlikelidir yani.
  • surekli; "yahu sen bu silahi niye gezdiriyosun yaninda" diyen sevgilinin, "silah yaninda di mi?" demesine yol acar.
  • çadır edebiyatı 25'ten sonra azalarak bitmeli diye düşünüyorum.

    hadi gençken bi atraksiyon bi enerji ama...
    ilerleyen zamanlarda çekilmez bir hal alıyor.
    o sabah güneşin alnında terli terli uyanma olsun, istediğin gibi duş alamama wc kullanamama falan filan derken ''ağa biz tatile mi geldik doğa ile mücadeleye mi?'' diye bir sual kaplıyor dört bir yanını. yemişim çadırını arkadaş. ben duşumu alır, klimayı açar mis gibi uzanırım yatağın üstünde. tatildeki ideal konforlu barınma budur.
  • çadır tatili paylaşmayı ve dayanışmayı zorunlu kılar. tadı da oradadır. biri su doldurmaya gittiyse diğeri sofrayı hazırlar. yıldızların altında ağustos böcekleri korosunun konser eşliğinde içilen şarabın tadını bir daha alamazsın. sohbet muhabbetle gecenin ileri saatlerinde uyku nedir bilemezsin. sabaha doğru serin rüzgarlar sırtını bağrını okşamaya başladığında sıcacık çadırda şehvetle sabah güneşini karşıladığında az bir uykuyla ama dinç bir kafa ve bedenle uyanırsın.
  • çadırda kalmamış kişiler yorum yapmamalı ki yazan herkes çadırda kalmaya bok atmış. kardeş onun önünde sinekliği var, hiçbir böcek giremez. boyutuna göre satılan çadırlar var, boyunuza göre aldığınızda sıkışma durumu da olmuyor. dağ, taş yerine kamp alanları var ayı da çıkmaz karşına. üstelik elektrik, banyo imkanı sağlıyor sana. sen bir hafta beton yığını bodrum'da tatil yapıyorum sanıyorsun. üstüne 40-50bin lira veriyorsun. senin gibi olmayan akıllı insanlar ise patara'da, olimpos'ta veya başka nice doğa harikası yerlerde, ağaçların arasına günlüğü bazen kişi başı 70 liraya en güzel tatilini yapıyor sevgilisi ile.

    anlamadığım, deneyimi olmayan insanların sözde bilgi kaynağı dediği bir yerde cahilliğini ortaya vurması ve bunu aşırı özgüveni ile söylemesi ne kadar salakça ve bir o kadar ahmakça
  • görünen o ki bunu deneyimleyenlerden çok hayatında hiç çadırda kalmamışlar tarafından yorum yapılan bir başlık haline gelmiş. kulaktan duyma veya sağda solda okunan sinek, sıcak hava, börtü böcek gibi üç beş klişe kötü tecrübe kopyalanıp yapıştırılmış sürekli.

    çadır kampı doğru ekipman ve araç gereçlerle yapıldığında cidden çok keyifli bir aktivitedir. zor yanları tabii ki var ancak iyi yanları daha akılda kalıcı. doğayla iç içe bir kamp deneyimini mutlaka yaşayın derim ben. otele her zaman gidersiniz.
  • kesinlikle yapmayın
    nedenlerini sıralıyorum

    gece güzel gecer sonrasında tuvalet ihtiyacı temizlenme ihtiyacı doğar bu çok zordur
    sabaha doğru güneş ışınları o çadırı (bkz: venüs)gezegeninden daha sıcak yapar (450)
    haşere kemirgen olur
    sabah uyandin dişlerini fircalayacaksin yüzünü yikayacaksin bunu yapamazsın
    yemek kahvaltı zaten başlı başına dert
    bunları sağlayan kamp merkezleri var fakat o zaman da millet ile iç içe olursunuz
    gene de rahatsızlık verir

    benden size tavsiye geceyi çadırda geçirin sevistikten sonra otele geçin uyuyun
  • olabilecek en güzel şeylerden biri yapamadık bir zamanlar hayallerimizdi..
  • filmlerde veya komedi dizilerinde görüp heves eden sevgi pıtırcıklarını hayata döndüren aktivite.

    çadır olayını baştan açalım. apartmanın bahçesi gibi etrafı çevrili, yapay, uyduruk bir yere para ödeyip elektrik, su, buzdolabı gibi imkanların olduğu bahçeye çadır kurmak konu dışı. onu yapana kadar evinin balkonuna kur çadırı. hiç değilse alemin adamına para bayılmazsın.

    normal çadır kampı olayı ise bayağı bayağı iştir. şehir çocuklarına gelmez, piremseslere ve berkecan familyasına da gelmez. gerçi bu tayfa da arabayla gidip arabanın yanına çadır kuruyor. ben bayağı hamal gibi sırtında malzemeleri taşıyıp ilkel şartlarda çadırdan bahsediyorum. bunu yaparken bir kere hatun biraz delikanlı olacak. tırnağı kırıldı diye ağlayanla o iş olmaz. hele ayağını falan burkarsa hayatının pişmanlığını yaşarsın. karnı biraz acıkınca trip atanla olmaz. yorulunca küsenle olmaz. gece korkup uyutmayanla olmaz.

    bu işi tarlada çalışıp yorulunca ağaç gölgesinde kuru ekmekle domates, peynir yemek gibi düşüneceksin. onun nasıl tatlı gittiğini sadece yaşayan bilir. bu da aynı. öyle pahalı ekipmanlar, bir şeyler, aynalı gözlükler, batonlar, 12 mevsim çadırlar falan komik kaçıyor biraz. ortamlarda "ağbi kamp yaptık yğaa" demek için yapıldığı 10 km uzaktan anlaşılıyor. bak mesela hemen 5 adım gidip arabadan çıkarıp su içmekle yürüdükçe ağırlaşmasına rağmen taşıdığın suyu içmek bile acayip fark eder. gerçi bu da para-çokomel eğrisi gibi. kahır çekmek bir yere kadar zevki artırsa da her elini attığın şeyde külfet çıkıyorsa lanet ettirebilir. o ayar önemli. hatun da bu dengede en önemli faktör. o yüzden sağlam hatun ilk şart.

    sonra mekan seçimi var. temel ihtiyaçları iyi belirlemek önemli. kamp kuralları kesinlikle belirlenmeli. acil durumda yapılacaklar belirlenmeli. hazır kızı dağ başında denk getirmişken gece gündüz seks döner diye düşünürsen ağlarsın. o da belki olur ama bence asıl zevki böyle bir deneyimi paylaştığın kişi olması. eğer o denge yakalanabilirse ilişkiyi kuvvetlendiren bir şey olur. ipin ucu kaçarsa "ayy bi daha aslaaaa" olur. deneyim ve eğlence için gidiliyorsa mantıklı, seks ve yakınlaşma umuduyla gidiliyorsa fazla riskli bence.

    edit: aklıma gelmişken "illa dizilerden, filmlerden görmem lazım" diyenlere de beğenerek seyrettiğim yapımı* (bkz: doğada dımdızlak) önereyim. en azından gerçeklere daha uygun.
hesabın var mı? giriş yap