• okuduğum tek türü a.maalouf'un semerkand'ı olandır.

    aşırı tarih merakı olan bir insanım. her coğrafyanın her devrini hayatımın bir dönemi obsesyon haline getirip incik incik etmişimdir.

    tarihi romanlar da beni doğal olarak aşırı çekiyor. ama aynı zamanda da itiyor. neçün? çünkü romanı yazan zattın bana yükleyeceği güçlü önyargıların tarih algımı karman çorman etmesinden korkuyorum. nesnelliği aşırı önem veren biri olarak sıkıcı akademik metinleri okumayı daima tercih edeceğim. hikayelerin beynimize girmekte çok özel kapıları var. tarihi bir dönemi, karakter roman kurgusundan okuduğunuz zaman karakterler size hikayenin verdiği duygularla birlikte gelip beyninize kazınacak. dolayısı ile karakterleri hiç görmemiş, yaşamamış, özel hayatını, gerçek motivasyonlarını bilmeyen bir insanın size aktardığı şeyi kafanıza kazımış olacaksınız. dönemle ilgili detayları unuttuğunuz bir anda ise aklınızda sadece karakterlere yüklenen duygular kalacak ve çağrıştıracağınız tek şey o olacak.

    diğer yandan bunların dizi veya filme aktarılmasına gayet sıcak bakıyorum. tokugawa ieyasu'nun hikayesinden esinlenen "shogun" dizi bu anlamda harika bir örnek. ayrıca siz ne kadar dönemi kurcalamış biri olduğunuz için kim kimden esinlenmiş biliyor olsanız da karakterlerin hepsinin ismi farklı, kurgu da olay akışının birebiri değil. böylece olayın kurgu olduğu gerçeğini unutma ihtimaliniz azalıyor. eğer shogun'da ana karakter toranaga değil de tokugawa olsaydı, işte o zaman popüler kültür vesilesi ile olaya temas eden herkes dizinin taşıdığı bütün duyguları tarihe önyargıya çevirecekti.

    velhasıl, tarihi romanları okumayı çok isterim ama olmaz. yapamam. aşkımız imkansız. beni zehirlemenden korkuyorum tarihi roman.
  • biri romanın kahramanının ölümünden yıllar sonra yapılmış camide namaz kıldırır, birinde derviş şeyhine hıh diye trip atar, biri domates biber yedirir böyle acayip bir tür.
  • çocukken keyifle okunan kitaplar. büyüyünce kötülenen, kızılan hatta yazarına hakaret edilen romanlar.

    doğrusu tuhaf bir değer anlayışımız var. insan çocukken severek okuduğu kitabın hatırasına hürmet etmez mi?
  • konusunu tarihi olaylardan alan, kimi zaman tarihi kahramanlari roman kisisi haline getiren roman turudur. tarih ogrenmek icin okunmamalidir, cunku konusunu tarihten de alsa, sonucta bir kurmacadir, gercekcilik iddasi yoktur. bununla birlikte, bu iddanin disinda bir kurmaca olarak okundugunda, tarihi olaylara da yeni bir bakis acisi getirmenizi saglar. tarih kitaplarindaki soluk yuzler canlanmaya basliyor, romanda yazildigi gibi ya da degil, onlarin da etiyle kaniyla insan oldugunu, zaaflari, korkulari oldugunu, motivasyonlari, inanclari oldugunu hissediyor, bir nevi duygudaslik gelistiriyorsunuz. bu isin duygusal yonu. edebiyat acisindansa hem cok guzel hem de kotu ornekleri var, her zaman oldugu gibi.
  • (bkz: kar) ` : orhan pamuk`
  • bu konuda ingilizce arastirmalar yapmis biri icin: (bkz: franco moretti)
  • tarihsel romanla karıştırılan roman türü. tarihsel romanın, tarihte yaşanmış bir olayı anlattığı ifadesinden yola çıkılarak bu iki roman türünün aynı olduğu sanılır. ancak bugünü anlatan bir roman da yarın tarihsel olacaktır. ya da dünü anlatan bir roman tarihseldir.

    bir romanın tarihi olması ise, romanın yazıldığı günden eski bir zamanı anlatması ve romanın işleyişi içinde "tarihe malolmuş" bir karakterin, ön planda veya arka planda görünüyor olmasıdır. diğer karakterlerin hepsi uydurma olabilirse de, gerçekten yaşamış karakterlerin roman örgüsü içerisinde yer alması beklenir.

    (bkz: sultan hamid düşerken)
  • ahmet ümit, ihsan oktay anar, amin maalouf, iskender pala... gibi çeşitli yazarların hemen hemen tüm eserlerini tükettiğim benzer romanlar için tavsiye dilendiğim edebiyat türü.
hesabın var mı? giriş yap