• içerde kavga çıktığında çok tehlikeli olabilen mekan. herkes birbirine dumbell'la halterin zopasıyla saldırabilir. yapılması gereken en mantıklı şey, koşu bandına binip oradan uzaklaşmak.
  • dershane gibi seviyelere ayrılmalı bu ortamlar.

    ben fitness, wellness peşinde bir insan olarak bir elinde protein tozlu biberon ile benim aletten kalkmamı bekleyen, o esnada da yaptığım egzersizi küçümseyen yarmayı görmek istemiyorum.
    steroid mağduru fındık taşaklı gitsin bir alt katta damacana ebadındaki kolunu daha da şişirmek için petrol tankeri kaldırsın. ben insan olmak istiyorum kardeşim.
    hulk gibi olmuşun amına koyayım, patlangaç olmuşun, insan formundan çıkmışsın. tişörtlere, gömleklere, pantolonlara, binalara sığmıyorsun. hasta olmuşsun, anomali olmuş sende...

    tersınden söleyelim; benim derdim adriana lima olmak, sen pamela anderson olmak peşindesin. az daha şişir memeleri olacaksın zaten.

    body building ile fitness ayrılsın artık.
  • keyifli bir mekan aslında. ter döküp, sinir stresi azaltmakla birlikte ilginç diyaloglar da seriveriyor önünüze. bir kız var 17-18 yaşlarında lise son sınıf öğrencisi, kilolu diye tabir edilen cinsten.

    kırklı yaşların başında bir hatun kıza "sınav stresi yüzünden mi böyle oldun" dedi şak diye. kız da olağanca masumiyetiyle "yok hep böyleydim ben" diye geçiştirmeye çabaladı. kadın inatla "hmm o zaman metabolizman yavaş" dedi. kız da yüzünde kırgınlık dolu bir ifadeyle "metabolizmam da yavaş ben de yavaşım" dedi. kadın iki dakikada huzursuz etti kızı, tüm keyfini kaçırdı.

    hayır anlamadığım tamam densizsin de ne diye kendi için bir şeyler yapmaya çalışan, onca sınav, okul stresinin arasında sporla bir nebze rahatlamaya çalışan kızdan ne istiyorsun be kadın? git arkasından konuş, yanına kendin gibi birini bulup bakışlarınla taciz et ama bu kadar bariz rahatsız etme işte. belki kötü niyetli de değilsin ama küçük yahu o daha, uğraşma.
  • 8 yıldır düzenli olarak takıldığım sıcak mekan. dana önce spor salonuna gitmediyseniz, düşündüğünüz önyargıların neredeyse tamamı yanlıştır. örneklendirmek gerekirse:

    1- orada kaslı yarma gibi adamlar olma olasılığı %1,
    2- sizin fazla kilolarınız veya zayıflığınız orada imsenin gözüne batmaz, çünkü spor yapanların hepsi sizin gibi bir ideale ulaşmak için yapıyorlar.
    3- spor salonları dans kursları, ingilizce kursları gibi pahalı değildir. ortalama olarak aylık 70-80 tl civarıdır.
    4- spor salonuna gidenler kafayı vücuduyla bozmuş beynini çalıştırmayan isnanlar değildir, büyük çoğunluğu üniversitede okuyan gençlerdir. ayrıca salonda yaptığınız ağırlık çalışması sizi mental olarak rahatlatır.
    5- eğer bir bayansanız orada erkekler aç, köpek gibi size bakmayacaktır zira herkes spor süresince postu kurtarmanın derdinde...
    6- pek çok bayan erkek arkadaş bulmak için dolaylı yoldan spor salonuna gelir. amaç önce güzel bir fiziğe sahip olup sonra iyi bir erkek arkadaş bulmaktır. bu arkadaşların hedeflerindeki vücudu elde etmeden salon içerisinden erkek arkadaş bulduklarına defalarca şahit oldum. (sonuçta bardan bulacağınız bir adam spor salonndan bulacağınızdan daha iyi olmayacaktır.)
    7- spor salonunda saatlerinizi harcamazsınız. yapacağınız programlar sizin performansınıza göre 45 dk. ile 1 saat 15 dk. arasında değişir.
    8- spor salonuna sadece kilo vermek isteyenler gitmez. ben kilo alma amaçlı olarak başladım ve 22 kilo aldım. şu anda vücut ağırlığımın yeterli olduğunu düşündüğüm içins adece formumu koruyorum.
    9- sadece belli ek gıdalar ile sonuca ulaşılabilir mantığı yanlıştır. ben şu ana kadar hiçbir takviye besin almadan istediğime ulaştım. ben yapabildiysem herkes yapabilir.
    10- spor salonları genel itibariyle pis mekanlar değildir. neredeyse tüm salonlar duş imkanı sunar. ter havlusu kullanımı ile kişisel hijyeninizin seviyesini siz belirleyebilirsiniz.

    daha yazabilecek pek çok örnek var fakat genel bilgi edinilmesi açısından yazdıklarım yeterli. tüm spor yapan arkadaşlarıma kolay gelsin...
  • tanımadığım insanlara karşı yüzyüze durduğumda oldukça mesafeli davrandığını sanan bana bile kendimi arkadaş canlısı hissettiren mekan.

    her yerde öyle mi bilmiyorum (daha önce gittiğim spor salonlarında nasıldı hatırlamıyorum, yanımda arkadaşlarım olurdu hep) ama benim gittiğim spor salonunda insanlar attıkları ter kadar mavi kan kazanıyorlar sanırım. en fit olanlar aynı zamanda en ulaşılmaz olanlar gibi bir hava var. tamam benim de derdim spor salonuna gidip beş çayı ambiansı yakalamak değil (kendi halimde çabalıyorum işte); ama eskaza gözgöze geldiğim insanlara çıkarken "iyi akşamlar" dediğimde en azından bir gülümseme görmek istiyorum. ama hayır, sanırsın herkes nasa'nın astronotluk seçmelerine katılacak. bir ciddiyet bir ciddiyet; jerome, jerome the metronome tadında takılıyorlar. ben de aralarında dersi kaynatmaya uğraşan öğrenci. ilk bir-iki gün böyle geçti, şimdi benim de tek kaşım havada, poker face spor denemelerindeyim.

    neden kendimize eziyet ediyoruz onu da anlamış değilim. spor benim bildiğim insana mutluluk veren bir şeydir. böyle kendini beğenme hormonu diye bir hormonu (bu kadar yüksek seviyede) salgıladığına ilk kez şahit oluyorum. kafam kadar pazu yaptığında insanlara iyi akşamlar demekten kendini azad ettiğini düşünecek kadar mutsuz oluyorsan yapma arkadaşım spor falan. ya da yürüyüş bandı bir kadına nasıl ulaşılmaz bir kimlik ve karizma sağlayabilir ki? konya yoluna bakarak; fönlü saçlarını savurarak (arada da yandaki batta koşanı keserek); göz kalemin akmasın diye aynada kontrol ederek yürüyorsun işte. ötesi yok bunun. daha neyin tafrası bu anlamadım ben.
  • benim gibi sosyalleşme korkusu taşıyan insanların tercih etmemesi gereken mekanlardır. insanları hiç takmıyormuş gibi görünüp aslında takıyorsanız uzak durmanız gerekmektedir. çünkü bu salonlarda ne kadar sosyalleşmek istemediğiniz insan varsa bir çoğu belli gruplar halinde buralarda yuvalanmışlardır. bu salonları sık sık bırakmamın sebebi spor yapmaktan nefret ediyor olmam değil böyle insanların varlığını fazlasıyla hissetmemdir. bu can sıkıcı insanların içinde oflaya, puflaya o hareketleri yapmak, acaba bakıyorlar mı , bakmıyorlar mı kaygısı taşımak insanı sıkıntıdan sıkıntıya sokar. talihim genellikle spor yapacağım saatlere karar vermemde pek yanımda olmaz. iş çıkışlarında tenha olur, ev hanımları yuvalarına çekilmiştir diyerek tercih edilen saatler bu defa kuaförden önce spor yapması gerektiğine inanan, canı sıkılan, sahte sarışın zengin kadınlarla dolup taşmıştır. her defasında farklı saç modelleriyle dikkat çekip, iki hareket yaptı diye kendini dünya güzeli sanan kadınlardır. bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ısrarlı bir şekilde sizinle arkadaşlık kurmaya çalışmaları, sizin çevreyle ilgilenmeyen tavrınız karşısında ısrarlarına devam etmeleri spor salonlarını katlanılmaz kılmaktadır. bunların bir de erkek modelleri vardır. tek kaşları havada, spor manyağı bu modeller, iki ağırlık kaldırıp ayna karşısında kaslarını kontrol ederler. karşı konulamaz sandıkları kazanova hareketleriyle arkadaşlık kurma çabaları az önce bahsettiğim kadınlardan çok daha sıkıcıdır. hiç bir şey yapmayıp öylece salonun ortasında durmaları bile varlıklarının katlanılmaz olduğu konusunda ikna edicidir. paralı erkek sevdalısı kızların bu salonları tercih etmesi ve bu sahte kazanovalarla halip galip olmaları daha mantıklıdır. her tencerenin bir kapağı vardır tezinden yola çıkarak birbirleri için biçilmiş kaftandırlar. bütün bu sosyalleşmeyi reddettiğim tipler sayesinde spor salonlarından uzak durmayı kendime bir borç bilir, sporun ve sporcunun yanında olmayı salık veririm...` : sporun ve sporcunun dostu `
  • --- spoiler ---

    malum kis aylari geldi catti, bazisi paparazziye yakalandi basen gobek ne varsa ortaya cikti, kimi sadece araba lastigini degistirirken gotcatali gozukerek durumu kurtardi, bazilari sevdicegi etkilemek adina salona yazildi... evet iste hikaye tam da burada basliyor...

    --- spoiler ---

    tanim: vucut gelistirmek, saglikli yasamak, insanlarla kaynasmak, mutlu mesut olmak adina vucudunuza yatirim yaptiginiz salonlarin genel adidir.

    buraya uye olan, kankasina yanci olup gelen, salonu enistesinin oldugu icin burasi benim tadinda dolasanlar cok. ama hepsinde olmasa da cogunda ortak olan bir aksiyon var. o da uye olduktan belli bir sure sonra sener sen misali topuklari kicina vura vura kacmak.. peki bunu onlemek icin neler yapilabilir..

    bu arada bir kisminiz azmedip kacmiyor evet. mamafi ortada vucuda dair bir gelisim olmuyorsa ya asagida aklima gelen hatalardan birini yapiyorsunuz, ya da "spor yapiyorum abicim vucut istiyor" diyerek kahveye, yemegin yaninda kolaya, ekmege tatliya abaniyorsunuz... bi ara duzenli beslenme ile ilgili bildiklerimi paylasirim ama su an konudan sapmayalim.

    spor salonuna giderken asagida yaptiklarinizi yapmazsaniz bence bazi seyleri duzeltebilirsiniz. evet hadi bakalim. sure tutun basliyoruz.

    1 yalniz calismak

    kizlar bu konuda daha sansli ama erkekler genelde spor salonuna koloni seklinde degil yalniz gider. aslina bakarsaniz son duzluge beraber gireceginiz bir ekuri ile spora gitmek her zaman ise yarar. misal; o arkadasin bench pres yaparken son sette yamulup agirligin altinda kalmak uzereyken pamuk prensesteki peri misali bara parmagi ile yapacagi ufak dokunuslari hayatinizi kurtarir. son seti cikarmanizi saglar.

    2. muzik dinlememek

    steve jobs'u zengin etmek icin ipod ya da iphone aldiniz ama salona gelirken getirmediniz mi? aferin size. o zaman bi kosu geri donun ve muzik calan aletiniz her ne ise alip geri gelin.

    simdi itirazlar gelebilir hemen aciklamayi yapistiralim.evet bazi duzgun spor salonlari dj barindirir ama cogu zaman house ya da tekno calarlar-o da belirli yogunlugun oldugu saatlerde- 24 saat gonullu calan dj ben daha gormedim. goren varsa haber ucursun.- ki bu da sizi motive etmeye yetmeyebilir.

    hadi simdi gel (emrah sarkisi gibi oldu bu gerci neyse) ufak bi test yapalim. spor yaparken ya da calisirken bile rahatsiz edici sohbetler duymak yerine kulaginda su asagidaki muzigi duysan, beni bile havaya kaldirmaz misin... evet dedin duydum (yalan soylemek cok kotu sey der babam)

    http://www.youtube.com/watch?v=vawbq6v4rrk&ob=av2n

    konfucyus tadinda ek bilgi: 134 bpm ustu sarkilar insani spor yaparken kendini iyi hissettirir. ben degil spor arastirmalari boyle soyluyor. isteyen acip okur. yalanci degilim bennn ( sezercik pic degilim ben tadinda okunacak )

    3. agirliklari asiri yuksek tutmak

    ego boktan bisi... sizden once bench presste 150 kg kaldiran adami gorup ben de yaparim diyerek sacmalamanin, haftanin 6 gununu spor salonunda geciren kadini gorup ne var ben de yaparim diyerek cosmanin hiyarlikta golden globe almak istemiyorsaniz kimseye faydasi dokunmaz... kas denen naneyi gelistirmenin en onemli sarti dogru agirligi kullanmaktir. gereginden fazla agirlikla calismak-ki kaldiramazsiniz- hareketi dogru yapamamaniza, form dusuklugune sebep olur. kas kaybetmek bile olasidir.

    4. surekli ayni antremani yapmak

    oncelikle bununla ilgili bi ara guzel bisiler karalamistim. acip okuyabilirsin (bkz: kas yapmak/@al da at dercesine)

    insan vucudu bulundugu ortama adapte olma konusunda gercekten mucizevi bir sekilde yeteneklidir. bu yuzden bir antreman programina basladiktan sonra ilk 2 hafta kaslar oncekine oranla cok daha hizli gelisir ama sonrasinda bu gelisim yavaslar. (nnoldu niye durduk) antremanda yaptiginiz hareketleri, set ve tekrar sayilarini degistirmek harcadiginiz cabanin karsiligini daha cabuk almanizi saglar.

    5. uzun sureli calismak

    bir antrenman sırasında testosteron hormon seviyesi 40 dakika boyunca artar. (vuhuww) daha sonra kortizol hormonu salgılanmaya başlanır. bu, kas gelişimini sınırlayan bir hormondur. ağırlık antrenmanlarınızın en fazla bir saat surmesine dikkat edin. kardiyo antrenmanlarınızda da daha kısa surede daha yogun bir calisma yapmaya gayret edin.

    6 hareket aralığını az tutmak

    spor salonunda bazen denk gelirsiniz. ozellikle personal trainer kullanmayan bir adam/kadin bench preste halteri yada dumbell'i sadece yarı yola kadar kaldırarak seti bitirir. iyi bir calışma yaptığını zanneder. ancak hareketleri hareket aralığının tamamını kullanarak yapmak kas gelişimi acisindan en idealidir. tabii, her tekrarı doğru formda yapmanız gerektiğini de soylememe gerek yok di mi?

    7. sadece bazı kasları çalıştırmak

    burada bazıdan kasıt kaslar ne mi? tabii ki gögüs, biseps(ön kol) ve karın kasları gibi her erkeğin/kadının en çok önem verdiği kaslar. ancak bu kasları çalıştırırken diğer kas gruplarına piç mualemesi yapmak ve onları aynı oranda çalıştırmamak dengesiz bir kas gelişimine neden olur. bu da kas ve eklem sakatlıklarına neden olur. 2 ay sonra bi ton para döktüğünüz salona veda edersiniz. para ödemeye devam ederseniz de spor salonunun en çok sevdiği üye olursunuz. para veren ve gelmeyen...

    8 mekik cekmenin baklavalari cikaracagina inanmak

    oncelikle sirali otogaz sistemleri tadinda bkz verelim. (bkz: six pack/@al da at dercesine)

    baklava cikarmak istiyorsaniz denklemi iyi kurun.

    1.abdominal hareketleri< cardio

    2.abdominal hareketleri, duzenli ama tek duze olmamali

    if else, go to 1.

    butun bu sayilanlara ilave olarak en basta( once toz ve gaz bulutuyduk hani) soylenen duzenli beslenmeyi de ihmal etmezseniz, spor salonu sahibi sizden nefret eder. cunku hem salonu en verimli siz kullanir, hem de kisa surede hedeflerinize ulasip salon sahibine kas goz atmaya baslarsiniz.

    sevgiyle ve saglikla kalin.
  • bir spor salonuna kasım ayından beri devam eden ve amacı başlarda kilo vermek olan, daha sonra sporu seven ve iyi gözlemci olduğuna inandığım bünyeme göre spor salonu insanları, geliş amaçlarına göre aşağıdaki gibidir.

    a-sporcular
    i-eski profesyoneller
    ii-profesyoneliğin kıyısından dönmüşler
    iii-amatörler

    b-hevesliler
    i-kilo vermek isteyenler
    ii-kas yapmak isteyenler
    iii-ortam peşindekiler.

    şimdi bu gurupları kısaca tanıyalım.

    a-sporcular:

    i-eski profesyoneller :
    bunlar genelde ağabeydir. bakarsınız adamın tipine mesela eski bir basketçidir, uzun boylu, kır saçlı ve karizmatik olurlar. sporlarını yaparlar pek başka bir şeyle ilgilenmezler. arada bir aptalca spor yapan gençlere “o öyle yapılmaz ben yıllarca bilmem ne gücünde spor yaptım derler. kendi aralarında bir ekipleri vardır, ekibe kaynamak kolay değildir. genelde antrenmana eski forma ve spor malzemeleriyle gelirler. karizmadırlar, efendirler ve 40 yaş civarında ağabeylerdirler. bileklik, eldiven gibi aksesuarları değişmezdir.

    ii-profesyonelliğin kıyısından dönmüşler:
    bu ağabeyler genelde 30 yaş civarı ağabeylerdir. okul takında, mahalle takımında amatörde spor yapmışlardır, ancak eğitim, evlilik, askerlik, sakatlık gibi mevzular yüzünden spordan bir dönem uzaklaşmışlardır. göbekleri çıktığından hem eski günleri anmak hem de formda kalmak adına spor yaparlar. genelde bir basketbol maçında, masa tenisinde falan etkin oyunları sonucunda eski profesyoneller tarafından “halilciğim şutların çok iyi oynadın mı sen bir yerlerde” sorularını duyarlar. o anda guruları okşanır ve “ sorma murat abi ya bizim peder dövmeyeydi tam telekom, dsi vb. takımlar beni istiyordu, sonra şte okul mokul derken uzaklaştık.” cevabını verirler. spor malzemesi kullanırlar genelde, yani forma, şort falan tam sporluk yani sadece spor yaparken giyilen malzemelerdir. mutlaka eldiven, bileklik gibi profesyonel araçları eski de olsa vardır.

    iii-amatörler:
    bu ağabeyler genel olarak sporun kıyısından köşesinden az geçmiş veya benim gibi 30 yaşından sonra önce kısa sürede sonuç almak adına başlamış ama sonradan sporu sevmiş zevk alan geyik tiplerdir. salona gelirler sporlarını yaparlar, kafeteryada muhabbet ederler eski profosyenellere korkarak, kıyısından dönmüşlere ise saygıyla bakarlar. basketbol sahasının yanında, masa tensinin dibinde, squash sahasının karşısında bulabilirsiniz bunları. genelde adam eksikse “katılır mısın?” sorularını duyarlar. genelde “ben pek zevk vermem, çok anlamam ama katılırım benden çok beklentiniz olmasın” cevabını kullanırlar. becerikli değil ama eğlencelidirler. sporun zevkini geç yaşta aldıklarından yer yer basketbol sahasında, yer yer masa tenisi oynarken, kah squash raketi elinde, kah spinning salonunda, kah ağırlık çalışırken, kah koşu bandında bunlara rastlayabilirsiniz. kıyafet olarak genelde marka ama markanın alt segmenti kıyafetleri kullanırlar. kullandıkları kıyafetler takım tişörtleri, dışarıda da giyilebilecek tişörtler, şortlar ve ayakkabılardır. bu kıyafetler önce salonda ve dışarıda arkasından yatakta pijama olarak kullanılırlar.

    b- hevesliler

    i-kilo vermek isteyenler:
    kilo vermek isteyen kadın ve erkekler genel olarak sporu sevmeyen, ama şu kilolardan kurtulayım yazın mayo giyeceğiz, sahilde cihan pehlivanı gibi dolaşmak olmaz modandadırlar. genelde bu arkadaşları koşu bantlarında, bisikletlerde, eliptiklerde, yer yer stüdyo derslerinde, saunada, buhar banyosunda görebilirsiniz. kıyafetleri genelde dışarıda o anda giyilen veya pijama olarak giyilen kıyafetlerdir. eğer sporu severlerse amatörler kategorisine geçiş yaparlar. sporu sevmeyenler ise en fazla üç ay içerisinde salondan koparlar, arada bir gelirler vicdan azabı yaşarlar ama asla kesin bir dönüş olamaz. hedefledikleri kilonun yaklaşık yarısını verirler.

    ii-kas yapmak isteyenler.
    bunlar ortamdaki kaslı atletli ağabeylere takılırlar. “abi maşallah ne vücut yapmışsın” sorularını sorarlar. tavsiyeler alırlar, takriben bir hafta on gün içerisinde soyunma odasında muz yerken, protein tozu kullanırken bu arkadaşları bulabilirsiniz. ilk başta dışarıda giyilen tişörtlerle başladıkları salona daha sonra kas yapabilitelerine streç tişörtler, atlerler ile devam ederler. başarı oranları yüzde 27 civarındadır. spor salonuna ilk üç dört ay haftada dört gün gelmelerine rağmen daha sonra başarısız olanlar kendilerini kilo vermek isteyen veya amatörler gurbunda bulup zamanla salondan silinip giderler. üyelik süreleri olan bir yılın son üç ayında hiç ortada gözükmezler. eğer başarılı olanlar gurubunda iseler zamanla amatörler, profesyonelliğin kıyısından dönenler veya ortam peşindekiler gurubuna katılırlar.

    iii-ortam peşindekiler:
    bu guruptakileri kadın veya erkek olarak ayırmak yersizdir. genelde bu arkadaşların vücutları düzgündür. mesela erkek olanların göbeği yoktu. ama hafif kas yapacağım ayağına salona gelirler. kadın olanlar ise ya çok hafif kilolu veya normal kiloludurlar, onlara da sorduğunuzda genelde “fit olmak lazım şekerim” cevabını alırsınız. birbirlerini çabuk bulurlar, muhabbet ortamlarını hiç kaçırmazlar, genelde kafeterya önlerinde, koşu bandı yanlarında veya bisikletlerde karşılaşabilirsiniz. kıyafet olarak markalı, ve yeni kıyafetleri seçerler. asla eski kıyafetle, makyajsız veya jölesiz bu arkadaşlarla karşılaşamazsınız. her daim ahzırdırlar, çıkışta bir şeyler mi içsek, yahu bilmem ne filmini çok övüyorlar bir baksak mı? sözleri ağızlarından düşmez. ortam yapmayı beceremeyenleri arada bir amatörler gurubunda görebilirsiniz. ama ortam zehri bir defa kanlarına karıştığından asla o gurupta daimi olamazlar. bir de bunların içerisinde salonda spor yapıp ortamı dışarıdaki sosyal çevrelerinden tipi düzelterek yapmak isteyenler vardır. ortam yaptılar ise bekar olanlar evlenebilir, evlenene kadar salona takılıp daha sonra salondan buldukları ruh eşi ile mutluluğa kanat çırparken, ya partnerleriyle beraber salona devam ederler veya evlerinin çifti olurlar. ortam kuramayanlar ise ya başka bir salonda veya aynı salonda üyelik sürelerini uzatarak ortam arayışlarına devam ederler. genel olarak eğlenceli insanlardır.

    tanım: altı aylık gözlemlerime göre üyelik amaçlarına göre yukarıdaki gurupları misafir eden spor yapma sağlıklı yaşama yeridir.
  • erkeklerin kızlarla konuşmasının yasak olduğu yer.

    bizim hocadan biliyorum. ben ne zaman bir kızla muhabbet etsem. soğuyorsunuz, çok ara vermeyin diyerek muhabbete limon sıkıyor. bir gün dövecem, hadi hayırlısı...

    notto: sevdiye hanım, sen şahitsin
  • cinsel mekanlardir spor salonlari. bir kere ter var, tempo var. ustune yuksek sesli nefes alip vermeyi, ve ara sira sagdan soldan gelen ah'lama, oh'lama ve ogurmeleri katabiliriz. e beden gayet on planda, bedeni iyilestirmek, guzellestirmek, bakim onarimini yapmak, yikamak yaglamak icin bulunuyoruz burada. illa dapdaracik giyinmek lazim degil, biliyoruz bi kere spor salonu beden mekani. ha bire birbirini suzen kadin ve erkekler var, en muhimi. (tabi genelde kadinlar daha az.) iki alet arasinda dinlenirken ortaliga kesik atanlar, sagda solda dolananlar, muhabbet kurmaya calisanlar hic eksik degil. zaten sosyal bir ortam, baska turlusunu bekleyemeyiz: her sosyal ortamda oldugu gibi bir "hmm belki bugun bi hatun/herif tavlarim laan" niyeti illa ki mevcuttur. birinde olmasa oburkusunde. efendim minderde esnerken, yok bacak arkalarini calistirirken, $inav cekerken, yahut mekik olsun, her turlu inmeli cikmali ve yatmali kalkmali harekette *insanin ici bi tuhaf olabilir. hayir bir de ritmik gidiyor anasini satiim. caktirmadan yandakiyle senkron yakalamissin mesela. ama gozlerine bakma sakin haa, yoksa olmaz, oyun bozulur. farkinda degil gibi takil. bu cinsel hava bir yandan rahatsiz etmekte (lan millet de bana boyle mi bakiyo lan?), bazen gereksiz bir "self-awareness" (oz-farkindalik?) yaratmakta (gotum gobeem cok mi cikiyo, bakan var mi?), ama ote yandan hosuma da gitmekte (ehe ehe nerden bilcekler lan, dunyanin en ozguvenli dudugu gibi davrandiktan sonra, dur accik daha oyniim kafada.) lan yoksa bi sapik ben miyim lan bak killandim simdi.
hesabın var mı? giriş yap