103 entry daha
  • cem yılmaz'ın baş yapıtı. bugüne kadar yaptığı komedi filmleri içinde en komik olanı. adam işi öğrenmiş sonunda. arog ve gora'ya da gülmüştüm fakat bu sefer, geçen seferlerde adını koyamadığım eksiklik yoktu.

    --- spoiler ---

    . red kit'i köksal engür'ün seslendirmesi
    . kentucky fried chicken
    . fourty rivers ilk aklıma gelen süper sahnelerdi

    --- spoiler ---
  • cem yılmaz $ovlarından herhangi birisi gibi izlendiğinde ele$tirmenin fazla bir anlamının olmayacağı filmdir. gi$eye oynanan ve mesaj iddiası olmayan bir filmdir. (her ne kadar mesaj iddası olmasa da epey mesaj var haliyle.)

    filme cem yılmaz ve diğer oyuncuları seyredip gülmek için giderseniz kesinlikle memnun ayrılırsınız. geçirdiğiniz 2 saate ve salonda yediğinize içtiğinize değer bir filmdir.

    --- spoiler ---
    cola turka sponsorluğunda çekildiğinden midir bilemiyorum ama coca cola'nın ağır ele$tirildiği film olmu$tur. sanki cola'yı ilk türkler yapmı$ da sonra onlar bizden (ç)almı$lar gibi.
    cem yılmaz filmde osmanlı imparatorluğu'nu abd'ye * ezdirmemi$tir. film boyunca dünyadaki yaygın türk imajını düzeltmekle uğra$mı$tır.
    bulunduğum salondaki izleyiciye göre yazacak olursam: filmde yapılan göndermelerin birçoğuna gülünmeyip küfürlere salonca gülünmü$tür. bunun sebebi izleyenlerin ya$ları ve ilgi alanlarının western filmlerine ve tarihe olan uzaklığı gibi duruyordu. arka arkaya gönderme yapmak, zaten bunları anında çözemeyecek seyirciyi yordu ve ara sıra hikayeden uzakla$tırdı. (buna en iyi ispat mısır ve içecek tüketiminin o anlarda artmasıydı. ha$ır hu$ur ws. seslerinin artması da denebilir.)

    filmde güldürü unsurlarını 3 farklı kategori altında toplayabiliriz.
    * western filmlerinde kullanılan klasikle$mi$ sahne ve replikler,
    * tarihi bilgiler üzerine yapılan espriler,
    * günümüzden bazı olay ve davranı$ların 120 yıl öncesine adaptasyonu.

    koskoca salonda tek ba$ına güldüğüm sahneler de olmadı değil.
    (megalomanlık yaptığımı dü$ünmezseniz çok sevineceğim.)
    mesela:
    *cem yılmaz'ın wanted ilanı çizen ozan güven'e isim tavsiye ederken arayı$a girdiğinde elindeki viskinin markasının jack daniel's olduğunu $ıp diye tahmin** edip ardından ozan güven'e vereceği ismin bu olacağını sezmi$tim ve bu isim söylendiği anda bir tek ben güldüm.
    * şerif lloyd'un * azılı bir kovboy arayı$ının sonucunda getirttiği kovboy'un brokebacklı bilmem kim olmasına da yine bir tek ben güldüm. (bkz: brokeback mountain)
    *$erif lloyd'un* aziz vefa'yi* kilisedeki ak$am vaazina davet etmesine aziz vefa'nin ak$am ezani okundu mu? diye $a$irarak kar$ilik vermesine de bir tek ben güldüm.

    filmden bazi güzel replikler $u $ekildeydi:
    * - sipsi. dü$tü. i$in yoksa 10 dakika ara.
    * - sor bakayim mr and mrs brown piknikten gelmi$ler mi?
    * - 20 yil sonra amerikan mandasina gireceksiniz.
    - baban amerikan mandası diye anana demiştir.
    * totem'e ithafen: - folklorik olarak sana saygim vardir ama sana asla tapmam.
    * - "istenmeyen tüy" kadin ismidir.
    * - yancıların hesabını ayrı yaz.

    filmde osmanli sahne / eğlence sanatlarina ve ki$ilerine saygi duru$unda bulunulmasi gayet güzel olmu$tur.
    misafir oyuncu olarak emektar sanatçilara*** rol verilmesi de ayni $ekilde güzel olmu$tur.

    filmin geçtiği yil olan 1881 hangi amaçla seçildi bilemiyorum ama bu tarihin ayni zamanda atatürk'ün doğum yılı olmasi sebebiyle küçük bir gönderme yapilabilirdi. $ahsen film boyunca bekledim.

    bir de cüneyt arkin'in filmlerinde oynadiği tarihi karakterlerde bizans imparatoru ve diğerleriyle yaptiği konu$malari çağri$tiran sahneler hatirina ustalara saygi $eklinde bir rol alsaydi fena olmazdi bence. ye$ilçam'da ata en iyi binenlerdendir ne de olsa.

    --- spoiler ---

    p.s.: tüm film boyunca demet evgarcansu dere ne kadar da deği$mi$ ulan diye seyrettim. yuh olsun bana.

    2010 yılının ilk günü * her $ey dahil 20 liraya*, 2 saat boyunca, tıka basa dolu salonda kâh tek ba$ına, kâh beraberce kahkaha atarak, gülerek veya gülümseyerek eğlenceli zaman geçirdiğim ve ardından bu kadar uzun bir entry girdiğim bir film olmu$tur.
    daha ne olsun ki?
  • direkt bu film hakkında yorum yapmak yerine şöyle bişey söyleyim.

    cem yılmaz'ın her filmine koşarak gitmek. sonra filmi biraz ''yavan'' bulmak. sevememek. yeni filme yine koşarak gitmek. değişik lan. vallaa. ama gene de cem yılmaz sıçsa da onu gidip seyredeceğini bilmek.
  • filmin sonuna konan skeç tarzı bölümler oldukça akıllıcaydı. filmin sonunda dudak büküp "ıhh komik değil, recep ivedik daha komik" diye triplere giren insanların bile salondan memnun ayrılmalarına sebebiyet verdi. "aranıyor" esprisine ve onu diyiş tarzına bak halen gülüyorum. öyle yani.

    filme gelirsek;

    --- spoiler ---

    başarılı bir film, kim ne derse desin. komik de. lemi ve aziz'in osmanlı olmanın kanıtlarını sunduğu sahnedeki oyunculukarı ders niteleğinde okutulacak cinsten. sonra gora'dan yadigar kalan, sürekli dilimizden düşmeyen repliklerin arasına yenileri de eklendi bu filmle birlikte. mesela "heaa sırta bak, tıpkı bizim hamal hasan". iğrenç espiriler de olmazsa olmazdı hani. ses çıkarılmamalı. arog'daki bayan "yalan söylüyorsun"un yerini bu filmde "çak" almış, bence yine olmamış. ama cem yılmaz ısrar ediyor, vardır inşallah bir bildiği. at-kelebek ilişkisini ben herkesin anladığını düşündüm ne yalan söyleyeyim. salondakiler güldü gibime geldi. bilemiyorum, o kadar da ince değildi. barizdi lan. neyse, dediğim gibi; güzeldi. komikti. bence bu ikisi yeterli.

    --- spoiler ---
  • en yoğun gidilebilecek seans olmasından kaynaklı, yer konusunda sıkıntı olacağı kuşkusuyla spontane bi şekilde sinemaya gidildi. sinema önündeki kalabalık umutsuzluğa açılan yelkeni gerdi de gerdi. fakat gişe görevlisine ulaştığımda sorumun karşılığı ''ohoo baya yer var'' olunca, şaşkınlıkla, sevinci aynı anda yaşadım. peki bu kalabalık neyin nesiydi ki.. sonradan öğrendim, neşeli hayat kalabalığıymış, şaşkınlığım iki kat daha arttı. bu ruhsal durumda filme girmem ile ilintili midir bilemeyeceğim, fakat izlediğim en ''kaliteli'' ve en ''komik'' cem yılmaz filmiydi. daha önceki filmlerde soluk almadan güldüğüm sahneleri içeriyordu ve başarılıydı, fakat bu filmin büyüsü çok farklı. cem yılmaz'ın büyük bir sıçrama yaptığı filmdir. plansız gidilmesinden kaynaklı, herhangi bir tribe bürünmeden ''ohh cem yılmaz filmine girdim, şimdi çene kaslarım ümüğe varıncaya kadar gülerim'' yaklaşımından uzak izledim ve baya eğlendim, tavsiye ederim.
  • --- spoiler ---

    a.r.o.g'taki gereksiz futbol sahnesi gibi, farklı şeriflere gidip para alma sahneleri de çok uzatılmış. bu bölümde sıkıldıklarımızın acısını çıkartmak ilk bölümde mümkün olmadı. ikinci bölüme 'işin yoksa 10 dakika ara' esprisinin de etkisiyle daha neşeli girdik. film de öyle gitti. ince espriler, akıllıca göndermeler yapıldı. başrol oyuncuları bir araya gelip diyaloğa girmeye başlayınca film açıldı. izlerken pek farketmesem de zafer algöz feci yardırdı, ki ben kendisinin bu kadar aşmış bi oyuncu olduğunu bu filmle anladım. demet evgarsa başlarda girmeye çalışıp giremediği 'erkeksi kadın silahşör' modundan iyice sıyrıldı, direkt kendisi oldu. hatta bir ara 1 kadın 1 erkek'teki halini andırdı bana... uğur polat'ın gay kovboy tiplemesi beni benden aldı, resmen apayrı bir neşe kattı filme. yılmaz köksal'ı bir şerif rolünde görünce başrollerde falan oynayacak diye ödüp patladı ama allahtan olmadı öyle bir şey.
    ve ilk kez bir cem yılmaz eseri onu bu kadar yansıtıyor. adam bütün içini dökmüş. bu sefer espri anlayışından daha ötesinde kendini koymuş ortaya. biraz da isyan etmiş belli ki. küfür ve argoda a.r.o.g'ta yapamadığı kadar coşmuş, dar alanda yaşayan bazı ibnelere hareket çekmiştir. sansürün her alanda bu kadar tavan yaptığı şu günlerde bu benim çok hoşuma gitti. toplumda hoş karşılanmayacak her lafında, her hareketinde içimin yağları eridi valla.
    şöyle bir toparlamak istedim ama yapamayacağım sevgili sinemaseverler.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    izledikten sonra adamlar yapmış abi diyeceksiniz..

    --- spoiler ---

    yapmış abi, daha çok izletir.
  • öncelikle filme gidilmeden önce cem yılmaz'ın stand up gösterilerinden birine gidilmediğinin kafaya iyice bir yerleştirilmesi lazım. sonuçta bir senaryo var , bir kurgu var , hikayenin anlatıldığı bir süreç var... bütün bunlar olurken filmin her dakikasında gülmüyorsunuz tabi ki. insanların filme gülmek için gelmesi normal, kimsenin ''cem yılmaz'ın filmini izleyeceğim, hayata bakışım değişecek'' diye filme gelmediğini biliyoruz fakat izlenilen şeyin sinema filmi olduğu unutulmamalı. oyunculuklar , dekorlar , mekanlar , kostümler hepsi çok önemli ve yahşi batı'da bütün bunlar iyi oturtulmuş.

    kısacası gülmekten ölmedik ama beğendik. ellerine sağlık.
  • filmin sonundaki kamera arkasımsı skeç bölümleri, filmin en güzel kısmıydı kesinlikle. cem yılmaz'ın vücutsal özgüveni (yağlı güreş sahnelerindeki) ve demet evgar'ın mimikleri helal olsun dedirten cinsten.

    --- spoiler ---

    ozan güven devam niteliğindeki nunçaku'lu komedide oynamıcakmış, öyle dedi. haha

    --- spoiler ---

    (bkz: nunçaku)
  • espriler, göndermeler ve görsel olarak bakıldığında tüm beklentileri karşılayan başarılı bir cem yılmaz komedisi. bizim tayfanın kendilerine taktıkları kızılderili isimlerinden kfc'sine johnnie walker'dan brokeback'ine kadar bir çok yaracak göndermenin bulunduğu amacına ulaşan güzel bir film. birde zenci karakter sahnesinde bir an back to the future'u hatırlattı bana. * birde filmdeki zenci kardeşimiz bir zamanlar bbg yarışmasına katılan ali galiba. *

    edit: çoğu kişiden johnnie walker değil jack daniels'ti tepkisini almaktayım ama sözlük ahalisi şerifin oğlu tiplemesi ile johnnie walker amblemine biraz baksanız karşılıklı ve adamın lakabı olan yürüyen johnnie olduğunu göz önünde bulundurursanız durumun böyle olduğu ortaya çıkmaktadır.
607 entry daha
hesabın var mı? giriş yap