kar şiiri
-
karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın
toprakta bir karış karı görünce
kar içinde yanan karı anlayacaksın
allah kar gibi gökten yağınca
karlar sıcak sıcak saçlarına değince
başını önüne eğince
benim bu şiirimi anlayacaksın
bu adam o adam gelip gider
senin ellerinde rüyam gelip gider
her affın içinde bir intikam gelir gider
bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
öyle kar yağdı ki elim üşüdü
ruhum seni düşününce ışıdı
her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
--- sezai karakoç --- -
üstad sezai karakoçun ocak 1953'te yazmış olduğu şiir. "her şeyi beni anlayınca anlayacaksın" diyen şair bir sosyal içerik ve bir yoksulluk ihtivası da sızdırıyor içimize. mustafa kutlu nun dediği gibi, "şiir karın doyurmaz ama kalbi harekete geçirir" bu da öyle bir şiir.
-
celal fedai den karı-koca kelimeleri için şöyle şeyler okumuştum: ‘koca’ dağ gibidir, erkeğin bilgeliğine işaret eder, kadın da o kocanın ‘karı’dır. dağın üzerine düşer, üzerini örter.
şimdi;
“karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın”
diye başlayan şiiri bir de böyle okuyunca sanırsın ortalığı yel almış götürüyor. -
çok şiirler okudum lakin bu pek özge:
kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze, inceden.
sesin nerede kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerede kaldı? kar içindesin
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni, uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram.
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
ahmet muhip bey -
bunu karlı bir günde okumak bahtına erişmiş idim:
kar altında hüzün denemesi
dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi.
o insan ve tabiat çağını.
dön bana ve dinle!
kuşlar uçuşuyor içimde.
loş bir keman solosu gibi
kuşların uçuştuğunu içimde,
dön bana ve dinle.
karanlık denizlerin dibinde,
birtakım incilerin olduğunu
birtakım incilere ve hatıralara
neden bağlı olduğumuzu unutma.
duy beni ve dinle!
denizler boğuşuyor içimde.
unutma diyorum ama sen anla,
anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara...
erdem bayazıt -
ismet özeli unutmamak lazım:
neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak
(bkz: karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak) -
ahmet muhip dıranasın şiiri. cemal süreya yorumuyla dinleyince daha bir güzel.
şuradan dinleyebilirsiniz.
kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze, inceden.
sesin nerede kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerede kaldı? kar içindesin
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni, uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram.
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın. -
sezai karakoç imzası taşıyanı olağanüstü güzellikte olan şiirdir. hele son dörtlük ve son mısra kelimelerle anlatılmaz.
karın yağdığını görünce
kar tutan toprağı anlayacaksın
toprakta bir karış karı görünce
kar içinde yanan karı anlayacaksın
allah kar gibi gökten yağınca
karlar sıcak sıcak saçlarına değince
başını önüne eğince
benim bu şiirimi anlayacaksın
bu adam o adam gelip gider
senin ellerinde rüyam gelip gider
her affın içinde bir intikam gelir gider
bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi
öyle kar yağdı ki elim üşüdü
ruhum seni düşününce ışıdı
her şeyi beni anlayınca anlayacaksın -
snow falls upon us from the night's deep veil,
from a thought so rainy, dark, and pale,
together with the forest's distant hum,
and at full gallop, in a pure blue sum,
snow descends upon us, ever so frail.
where has your voice gone, your everyday sound,
for the forgotten beautiful songs around,
on this snowy night, from afar, from the road,
like the wind, from ancient anatolia, bestowed,
where has your voice gone? ın the snow, you're found!
not morning's blue, nor evening's tender hue!
don't wake me up; i cannot wake enough,
for the ones we loved and lost
for the god's sake, for the sake of sky and sea's reign!
let the snowfall gently on us a lot! -
ahmet muhip dranas'ın kar şiiri, zirvedir. gerçi üstteki bir entry de var ama ne demiş eskiler
et' tekrar-u ahsen
velevkâne yüzseksen
(güzel bir şeyi yüzseksen kere tekrarlasan da güzeldir.)
buyursunlar, bir tadımlık, lezzetli mi lezzetli bir türkçe;
kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanllık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze inceden
sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
rüzgâr gibi tâ eski anadolu’dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap