41 entry daha
  • olayın dış politikada baskı unsuru olmasına kayıtsız bir şekilde, bu yazarların, adalet isteyenlerin bir kısmı, isteyen ermenilerin anadoluya türkiye'ye dönebilmeleri için tüm maddi, sosyal, hukuki ve güvenlik ortamlarının sağlanmasını ve sonrasında bu yüz yıllık fecaat telafi edilmese bile buna yaklaşabilmek için elden gelenin yapılması gerektiğini düşünmektedir. yani ermenilerden geri dönmek isteyenlere malları aynen iade edilemese de muadili mesela toprak arazi olarak sağlanmalıdır. dönmek istemeyenlere de (eğer almanya gibi öyle bir ekonomik güce ulaşırsak) kaybedilen insanların canına paha biçilemez ama arazileri mülkleri için maddi tazminat ödenmelidir. tüm tapu kadastro kabak gibi ortadadır. türkiye eşrafının yarısının ilk zenginliğinin temelinde başlangıç sermayesi ermeni mülkleri vs.sidir. (bkz: ermeni mülklerinin yağmalanması)

    balkanlardaki türkler, kafkaslarda çeçenler çerkesler filistinlilere kim tazminat ödüyor denmesin, bu mesele türkiye halkı ile şanslıysa buradan sürülmüş şansızsa imha edilmiş ermenilerin torunları arasındadır. balkan müslümanlarını öldüren bulgarlar, sırplar, yunanlılar, siyonistler, türkler ve ermenliler arasından bir alışveriş meselesi bir önce sen ver meselesi değildir. biz kime karşı haksızsak ona karşı mesulüz. balkan girit türkünün filistinli kardeşinin hesabını sorma samimiyetine de öyle kavuşursun. aksi takdirde "demek öyle, cezayir soykırımı da var o zaman" pespayeliğine düşmüş, müslüman kardeşlerinin katlini batılılarla münazaranda ihtiyaç duyduğu için aklına getiren riyakar ve şark kurnazı olursun.

    adalet diye bir şey vardır ve ülke halk olarak kendimizi tarihte ayrıcalıklı bir yerde görmek istiyorsak tüm o uluslararası siyaset ve ayak oyunlarının kavramlarını ve reflekslerini bırakıp mazlum ve mağdurların hakkını, ve başlarına gelenin hakikiliğini teslim ve ikrar etmemiz ve acıyı ve üzüntüyü paylaştığımızı ilan etmemiz gerekir.
  • bilenler bilir suadiyenin belli yerlerinde ermeni yoğunluğu vardır. orda inanılmaz sıcak ilişkiler kurduğumuz ermeni aile dostlarımız vardır.
    daha bir günden bir güne onların ağzından bile duymadığım şeyleri bazen ben burda konuyla en alakasız yazarlardan okuyorum.

    çünkü buralarda iskan edip hayata tutunmuş ermeni dostlarımız bile diyor ki; bunlar insanın vicdanına bırakılacak şeyler, ne deşmenin anlamı var, ne de konuyu açıp siz türk dostlarımızı da bizden uzaklaştırmalarına. ben hep söylemişimdir, benim dostluklarım devletlerin politikalarıyla filan alakalı değildir. ve zerre de gocunmam bu konular için.
    ama bir ermeni büyüğümüz, dostumuz ister istemez bu konu açıldığında türk dostlarını kaybedebileceğini düşünüyor. vicdana bırakalım insanlar zaten bizi sevdikçe o önyargı kalmaz diyor. ve bu insanlar suadiye'de en güzel dostluklarını da türklerle kurabilmiş insanlardır.

    sevan nişanyan ya da ayarındaki kimseler bi bellemişler, türklerin resmi ideolojisi tamamen ermeni kini üzerine kurulu diye.
    arkadaş bu mantık nedir ya? sen kendi içindeki nefreti nasıl böyle saçarsın ortaya genelleyerek?
    daha bir günden bir güne "ha ermeni mi boşver o zaman" dememiş insanım. hrant dink öldüğünde, hepimiz ermeniyiz sloganı hariç en derin üzüntülerimi paylaşmış insanım.

    neymiş devlet bu bilinçle yetiştiriyor. ermeni düşmanlığı devlet politikasıymış.
    yahu buna bi cevap veririm de gerek bile yok. ermeniler kendileri söylüyorlar, ermenistan devletinin varı yoğu bu diaspora. yayılmak istiyor ermenistan, doğuyu bu yüzden türk devletinin değil kendisinin diye görüyor hala. vazgeçmemiş bu politikadan.

    yahu bakın bunu ermeni dostlarım diyor. ben desem faşistlikle suçlanırım. ama adamlar bunu kendileri diyor. ermenistan ülkesinin politikalarını bu yüzden sevmiyorum ben. bu yüzden boş diyorum. hemen faşistsin diyorlar. yahu iyi politika yapana, iyi yaklaşım gösterene niye saygı ve sevgi beslemeyim?

    ermenistan kendi nesillerini hep bu diaspora üzerine yetiştiriyor. ermeni devletinin politikası zaten bu.
    biz de bırakın ermenilere yönelik bir resmi ideolojik propaganda örneğini. çoğu insan, çoğu genç, çoğu öğrenci bir ya da iki kez duymuş.
    onlar da ya işte "kuru kuruya yeaa onu kürtler yapmış" diyor, ya da benim arkadaşın büyük büyük babaannesi ermeniymiş öldürmüşler var yani böyle bi şey diye şehir efsanesi tadında olaya yaklaşıyor.

    tek bir ermeni tanımadan, muhabbet etmeden argümansız; vardır ya da yoktur sığlığında bu konuyu konuşmakla çözülmüyor ki bu iş.
    insanların vicdanına bırakmıcaz bunu anlaşıldı. ama ondan da kötüsü diyalogların önünü kesecek kadar sığ bir argümanı var bazı kesimlerin.
    vardır bu diyor. niye vardır dediğimizde görmüyor musun devletimiz bu kin politikasını kendi güdüyor diyor. nasıl bir kin politikasıymış bu arkadaş.
    adamlar ülkesini kurar kurmaz tanıyan devlet mi kin gütmüş. ermeniler kendileri bugün kabul ediyor, bizim bütün olayımız diaspora diye.
    kendi nesillerine dayatmış bu ideolojiyi. ama bizimkiler, onlar değil yav biz yapıyoruz diyor. ne diyim abi, gerçekleri görmek istemeyene ne desen anlamsız.
    herkes kendi fikrini sunsun paylaşsın, tartışalım. ama işte bizim içerideki sığ bazı kesimler, abi var bu doğru diyor başka bir şey demiyor.

    bize soruyor sonra. ermenilerin iddia ettiği gibi değil, rakamlar abartı diyoruz. haa bak bak gördün mü inkar etti, onursuz politikaların resmi söylemlerin parçası bir insan daha diyor.
    ne denebilir ki, habire bir süreç kilitleme anlayışı. hayır yani, kabul bile edecekseniz, ermeni devletinin de bu konularda hatalı olduğunu kendinize itiraf edin. edemiyor musunuz gidin bi kaç tane ermeni ile oturun konuşun.
    meselenin özü bi neymiş anlayın.
    ermeni devletinin doğuyu hala türklerin olarak görmediğini bilin.
    isviçredeki ermeni soykırımı yoktur diyenlerin tablolarını bi görün.
    ermenilerin isyanları sonucu tehcire neden olan tarihi süreçleri inceleyin.

    bu anadolu; muhacirinden arnavutuna, çerkesine pek çok insanın güvenli limanı oldu.
    ermeni milleti sadık millet ünvanını aldı. tehcirin doğruluğu yanlışlığı tartışılır, ancak at gözlüğü takarak "kabul ediyorum işte var mı? bilmem nece akrabamın babaannesi ölmüş daha nolsun" demekle tarihi süreçler yorumlanmaz.

    herkesin vicdanı bu süreçleri yorumlamaya yetecektir. ama sizinki vicdanları kendi haline bırakmaktan çok, zıtlaşmaya meyilli politikalarla şov vari ermeniden de öte ermenilik yapmak gibi oluyor. buna da öz be öz ermeni dostlar bile şaşıyor.
  • (bkz: otisabi)

    kabul etmekle kalmiyorum, hem sagdan hem de soldan herkes tarafindan kabul edilmesi gerektigini de dusunuyorum. dahasi soykirim'i kabul etmeden gelecege donuk saglikli, samimi, ahlakli ve bilimsel bir siyaset ya da kimlik belirlemenin mumkun olmayacagini dusunuyorum.

    mesele 'kabul etmek', cunku sorumlulugu tanimamiz, buyuk bir suc'a ve kabahat'e, o suc ve kabahat'ten yana haksiz ve ahlaksiz bir kazanc elde edecek sekilde ortak oldugumuzu teslim etmemiz gerekiyor. ozur dileyebilecek olgunlugu gosterebilme disinda bu suc ve kabahat'in yarattigi surekli gerilim sebebiyle soykirim'i kabul etmemiz gerekiyor. cunku reddederkenki tavrimiz o kadar sinirlayici ve saldirgan ki surekli olarak bu iddia ile karsilastigimiz icin kendimizi hep ayni tepkileri verirken hatirliyor, iyiden iyiye bu tepkisel tavri sahipleniyor, kendimizi artik paranoyak/agresif kisilik ile tanimlamak zorunda kaliyoruz. tanimladigimizi unuttugumuz, etki-tepki silsilesinin ucunu kacirdigimiz yerde ise artik gecmisini sadece kendi gerek-sartlari ile hatirlamaya yanasan, cevresindeki herkesin her sekil ve sartta kendisine komplo yaptigini, surekli oyuna getirildigimizi sanan insanlar olarak yasiyoruz.

    korkak oldugu icin militarist, militarist oldugu icin fasizan, fasizan oldugu icin saldirgan/tahammulsuz bir dizi ozelligin entelektuel ve ideolojik olarak 'tutarli' durdugu tek alan da fasizm oldugu icin anaakim siyasette sol ya da sag fark etmeksizin fasizan bir cizgiye savruluyoruz. bugun askeri dikta, sivil dikta derken iki tarafin da yoneticilerinin degil de yiginlarinin birbirinden esit derecede suphelenmesinin altinda da boylelikle yasatilan su varsayim var: birisi bizden degilse bizi yok etmeye gudulenmistir.

    kemalist'in dinci'den, dinci'nin kemalist'ten bekledigi; liberal'in sosyalist'ten, sosyalist'in liberal'den umdugu seylerin ozetle hep ayni 'keskin uc'a bastirilmasinin sebebi bu ucu en keskin ve kizgin bir sekilde yasattigimiz bu musterek mirasimiz olmali.

    ermeni soykirim'i, soykirimi mumkun kilan yikici, saldirgan tavir ile tanimli, tam tersi ile degil. bu yerlesik durum'u bu ornek ile kabullenmek adina da sag'dan sol'dan herkesin soykirim'i kabul edebilecek cesaret ve ahlak'a sahip olup olmadigini sorgulamasi gerekiyor. sorun gercekten de budur: ''eger soykirim olduysa, ispatlanabilirse, kabul etmeye; kabul ettikten sonra bu gercekle yasamaya hazir miyiz?''

    edit: son cumleyi biraz daha dusundum, soruyu az daha kicini basina cevirerek netlestirmem gerekiyor: ''soykirim'i kabul etmeme nedenimiz gercekten de ispatlanmamis olmasiyla mi alakali? reddedilemeyecek kadar sahih ve ikna edici somut ve pozitif delillerle ispat edilebilseydi dahi kabul edebilecek miydik? kabul ettikten sonraki hayatimiz nasil olacakti?

    simdi bir saniye icin kalkanlari indirin. bir an icin yanilabiliyor olma ihtimalini degerlendirmeye alin ve dusunun. dusundunuz mu? akliniza gelen alternatif evrende nasil bir hayat surdurecek gibi goruyorsunuz kendinizi? akliniza gelen tablo kafa dusurucu ise, depro'nun doruguysa, bu size ne anlatiyor? bunu sundan soruyorum: bana yanildigimi kabul etmek zor geliyor. hic bir zaman da kolay olmamistir. soykirim'in da varligini kabul etmek hic kolay bir secim degil. hele hele bugun soykirim'dan sorumlu (ve ci-karli) bir tarafta yasamis, uretilmis olmayi kabul etmek hic cazip ya da olumlayici degil. dusunsene: katilin goygoycususun, 1000 ayri yoldan beynini yikayan adama tempo tutmussun, 6 yasinda bir cocukken dahi tam bir sahtekarlik oldugunu dusundugun ve hic bir numarasini yemeyecegini sandigin milli egitim mufredati'nin ve ruhunun urunuymussun. boyle bir gercegi kim ruhu kararmadan kabul edebilir?

    peki bir de bunun ustune yeniden cark ettigimi dusunun. ben dusunuyorum. tum okuduklarima, bildiklerime ragmen yaniliyor olma ihtimaline, evvelce cok kerelere yanilmam dedigim konularda yanildigim sabit oldugundan, inaniyorum. ve bu yuzden bazen ''emperyalistler, liboslar, hristiyanlar, batililar'in etkisinde'' beynimin yikandigi ve de bu yuzden icinde bulundugum derin gafleti anlayamayisim gibi ihtimallerin de mumkun oldugunu degerlendirmeye alip, evham edebiliyorum. edince de illa ki kafam dusuyor. ilk basta hakli oldugum bir konuda sonra dusunup, arastirarak yanilmak ihtimali...bunu kabul ettigim hayatta surekli olarak mutsuzum. ''nasil bu kadar kek gibi yanilmis olabilirim? diyorum. ''nasil olup da o inandiklarima inanmisim? nasil olur da inandigim seyler bu kadar gerzo oldugu halde bana gorunmez kalmis?'' diye kendime soruyorum, kendime sordugum sorulardan ayri yanitlardan ayri korkuyorum. durduk yere bir takim kitaplar okuduktan sonra haksiz yere ariza cikartmis ecdadima katil demisim. goz gore gore emperyalist masasi olmusum. bunu kabul ettikten sonra gelecek olan hayat (yani soykirim'i kabul eden turkiye'lilere turkiye'nin genel bakisinin mahkum ettigi hayat) beni kabul edilmez bir kimlik'e mahkum ediyor. bir zamanlar ermeni soykirim'ini reddeden, sonra kabul eden, sonra bir daha reddeden bir adam olacagim. bir insan bu denli net bir sekilde ''calisilmis'' sapsallik travmasinin ardindan nasil bir kimlik insa edebilir kendine?

    ama etmesi gerekse, edebilse, ilkinden (yani katil'le ayni taraftan oldugunu kabul etmekten) daha mi zor olurdu?
  • tarih pislikle doludur, bunu en gerizekalı vatansever milliyetçi bile başka ülkelerin, düşmanın, ötekinin tarihini okuduğu zaman görebilir. ola ki bir gün kendi tarihini de apolejetik, avukat argümanları ve gözlüğü ile okumayı bıraksın o zaman bunun görülmesi zor değil. o zaman kendi tarihinden utanmak diye bir şey olmadığını, olanın olması gerekenin evrensel, insanlık tarihini yeryüzü tarihini bilmek ve bu bilgi ile kendine bir insanlık ve ahlak inşa etmek, en azından bu pisliğe bir kelimeleriyle katkıda bulunmaktan kaçınmak olduğunu görebilir. belki o zaman ermeni soykırımının kabulünün dünya tarhinde çokça başa gelmiş bir işin bir enstantanesi olduğunu söyleyenlere, misal bu sözlük yazarlarına katılma cesaretini ve dürüstlüğünü gösterebilir.
  • kim kardashian ı sikeriz lan belki diye umutlanan yazarlardır.
  • rusya ile savaş halindeydik, ermeniler içimizden insanlardı, biz rusya ile savaşırken ermeniler rusya'ya destek çıktı, bu destek sonucu ermeniler türklere karşı tavır aldıkları için öldürüldüler şeklinde düşünen yazarlardır.
  • (bkz: guru)
  • (bkz: ritsos)
  • (bkz: dev)
542 entry daha
hesabın var mı? giriş yap