504 entry daha
  • ekşi sözlük konulu ikinci yazısı,

    "internet hukuku, internet ahlakı, internet kazancının vergilemesi, internet kazancı hâlâ tartışılmakta olan konular.
    iki gün önce kendini internetin "kutsal bilgi kaynağı" olarak hatta "sözlük" olarak konumlandıran ekşi sözlük'le ilgili önemli bir sorundan söz ettim. bazı yanlış anlamalar olmuş yeniden yazayım.

    ekşi sözlük "anonim" bir bilgi kaynağı ve türkçe bilgi arayanlar için çok önemli bir kazanım.

    burada sorunumuz yok. kapanmasını isteyen falan da yok. eğer böyle bir istekte bulunduğumu düşünen varsa yanlış anlamış ya da art niyetli!

    benim sorunum kendi "madde"lerimle, kendi sayfalarımla, benimle ilgili geleceğe bırakılan mesajla (madde) ilgili...

    yazdıklarım, yaptıklarım, konuştuklarım, algımla ilgili olarak insanların ne düşünmesini, ne konuşmasını ne de düşündüklerini yazmasını engelleyebilirim.

    tabii küfür, hakaret, aşağılama, iftira içermediği sürece...

    sorunum sözlüğün yarattığı birikimli etki. biri adınızı yazdığında sizle ilgili yazılmış on yıl önceki subjektif yorumu bile okuyabilir. (internetin organik yapısı böyle ama burada bir 'endorser' var ve bu endorser durumu inorganik hale getiriyor. farklılık burada.)

    sayfalarca yazılmış "ekşi" görüş sonucunda da sizi özgür iradesiyle tanıyacağından daha farklı tanıyabilir.

    düşünün ki yıllar önce o görüşü yazan kişi bugün görüşünü bile değiştirmiş olabilir. ama onun yazdığı "subjektif" yorumlar (bazen aşağılamalar, iftiralar) başkalarını sizin hakkınızda olumsuz şekilde etkilemeye devam ediyor.

    bu etki "deneyle" kanıtlanabilir de...

    tesadüfî seçilmiş 30 kişiye bir kişiyle ilgili ekşi sözlük maddelerini okutursunuz, daha sonra da anlamsal farklılık ölçeği ile o kişinin imajını ölçersiniz. 30 kişilik kontrol grubu üzerinde de ekşi sözlük'ü okutmadan imaj ölçersiniz. arada fark olma olasılığı yüksek. bu durumda ekşi sözlük'ün kişinin itibarına verdiği zararı kanıtlanır.

    sözünü ettiğim "davranışsallık" budur. henüz mahkemelerimiz bu tür davranışsal etki araştırmaları üzerinden karar vermiyor. oysa bugünün iletişim ve internet çağında, "çamur at izi kalsın" mutlaka hukukun davranışsal araştırmaları kanıt olarak kullanması gerekir.

    ekşi sözlük'e karşı bu tür bir davayı kabul edecek hakim arayışım da bu yüzdendir.

    bu arada iki üç gün ekşi sözlük ve mekaniği üzerine düşününce başka konularda da hak iddia edeceğime karar verdim.

    ekşi sözlük reklam alan bir mecra. site trafiğini arttıran unsurlar da tanınan kişiler. ekşi sözlük yazarları yorum girdikçe, başkaları da girip okuyor, trafik artıyor. ekşi sözlük'ün sahibi de sayfaları reklam verene pazarlayıp gelir elde ediyor

    bu durumda ekşi sözlük'ün tanınan kişilere bir tür pay ödemesi gerekmez mi? çünkü ekşi sözlük bir iş modeli ve ünlüler de bu modelin malzemesi...

    alın size hukuki bir konu daha?

    not: herkesi eleştirmeyi çok seven ekşi sözlük yazarları kendileri eleştirilince çılgına dönüyorlar. ne ilginç değil mi? oysa yazılarıma bakıyorum, onlara ne hakaret etmişim, ne küfretmişim ne de aşağılamışım. sadece işlerini "iyi" yaptıkları için hakkımı mahkemeler önünde arayacağımı söylüyorum. ne sakıncası var?"

    http://www.bugun.com.tr/…ksi-bir-konu-makalesi.aspx

    `------------------------------------------------`

    ekşi sözlük'ün okunma sebebi olarak ünlü kişiler hakkında yazılanlar olduğunu söylemiş ve bu yüzden ekşi sözlük'ün tanınan kişilere de para vermesi gerektiğini belirtmiş. en çok buna güldüm, ali atıf bey tanınanı filan bırak bu ssg bize bile zırnık koklatmıyor, eğer iyi bi hakim bulursan haber ver biz de ssg'den üç beş kuruş bir şey koparırız belki.
  • tam bir reklamcı mantığı ve bakış açısıyla, akademik anlamda reklamcı bilgisi ile bir yazı kaleme almış.. yazının sonu nereye varacak diye okurken "bana da reklam gelirlerinden para verin" mantığına bağlandı..
    o yorumları yazan yazarlara para verilmiyorken, hakkında yazılan kişiye para vermek saçma gibi.

    ayrıca insanlar, bir kaç yıl daha geçtikten sonra, "internet ve internetteki yorumlar" olgusunu öğrendikçe, bu kültürü kaptıkça, hakkında yorumlar okuduğu kişiyi kafada direk yanlış imaj ile etiketleme olayını da aşacaklardır bence.
    mesala kendimden örnek vereyim.. ekşi sözlük ile ilk tanıştığım yıllarda (2002-2003 oluyor), burada okuduğum yorumlar sebebi ile bir insanı kafada direk eleyebiliyordum.. ancak geçen 10 yılda internet ve internet kültürünün "piçi" oldum..
    ve artık neyi ciddiye alacağımı, neyi almayacağımı biliyorum.. yorumlara nasıl yaklaşacağımı biliyorum.. birisi hakkında kötü bir şey yazıldığı zaman ciddiye alınıp alınmayacağını anlıyorum..
    bu mantığı oturttum kafamda..

    önümüzdeki 10 yılda bir çok insan, hatta hemen hemen her insan bunu anlayacaktır zaten.
    bahssettiği konu o kadar da tehlikeli bir durum değil bence.
  • ekşi sözlükten telif hakkı isteyen kişi. ssg de reklamları aa1, nihat doğan vb sayesinde alıyordu zaten tabi. gazetler falan da telif versin o zaman her adı geçene. bunlar nerden para kazanacağını şaşırmış vay anam vay.
    (bkz: get out of here)
  • okumaya bile gerek kalmadan yorumlanabilecek yazılar yazan adam gibi adam biricik maradonam. haksızsın şekerim kabul et.
  • önerdiği deney ile gece gece yarmıştır. atıf hocam, o zaman benim de bir deney önerim var: nutella başlığını okutalım 30 kişilik bir gruba, ardından başka bir gruba hiçbir şey okutmayalım, sonra her iki gruba da nutella yedirelim, bakalım hangi grup nutella'yı daha çok beğenecek??

    ama sen bir nutella olamamışsan, ben ne yapayım?
  • uzun zamandir ekranlarda gorunmedigi, popularitesi duraklama donemine girdigi icin, donemin populer hareketlerinden birini yaparak eksisozluge saldiran insan. (ya da ben uzun zamandir hic ekranlarda gormedim bilemeyecegim.) eskiden "biz cok fakirdik" edebiyati cok tutarken, simdi gercek isi ele$tirmek olan insanlar, ele$tirildikleri icin, arkalarindan gulundukleri icin, populeriteleri dustugu icin, medyadan ilgi cekecekleri hareketlerden bir hareket haline geldi. assagi yukari her kesimden parcalar olusturan eksisozluk, insanlarin ilgisini uyandirmada en kolay hedef haline geldi. bir kur$ununuz var du$unun, ve nereye atsam diye du$unuyorsunuz, attiginizi vurmak istiyorsunuz, nereye atarsiniz? kitlesi geni$ bir yere atardim ben olsam. bir zamanlar degi$ik konu$uyor diye takip edilen insanlar kendilerini tekrar edince boyle oluyor sanirim. tebrikler hocam, ba$ardiniz. an itibariyle 715.entryinizi kazandiniz.
  • ali atıf bir'in yazılarında bolca bahsettiği, ama bahsetmesine rağmen anlamadığı şey şu; evet burada kendisi hakkında yazılanlar yazanların birçoğunun kendi görüşü. adı üstünde görüş. ben falanca hakkında yıllar önce yazılana görüşlere bakıp "aa şu adam da ne malmış ya" demiyorum. çünkü görüş bu. ha eğer ortada somut bilgi veren varsa ve bu somut bilgi de olumsuzluklar içeriyorsa, kusura bakmasın ama yapacak birşey yok. bu somut bilgileri de ali atıf bir kendi yazdığı yazılarında booolca veriyor.
  • belli ki, imaj kaygısıyla dolmuş taşmış kendisi, imajının bozulacağını düşünüyor. daha da kötüsü, bozulacak bir imajının olduğunu düşünüyor.
  • bugün itibariyla yazdığı yazısında ekşi sözlükten bahsederken bir alttan alma, orta yol bulma gayreti sezinlediğim reklamcı. ancak bunlar bizden şukela almanıza yetmez ali atıf bir. dediğiniz gibi senelerdir yazılıyor burada sizin hakkınızda ancak sandığınız gibi zaman içinde size karşı duygularımızda/düşüncelerimizde bir değişiklik yok maalesef... çünkü biz en önemli olayları bile 3 gün sonra unutan sıradan türk vatandaşı değiliz. ve hatta başkaları da olmasın diye yazıyoruz bu sözlüğü. gerektiğinde açıp okunsun, kişinin vakti zamanında neler söylediği, yaptığı da göz önünde bulundurularak yargıya varılsın diye uğraşıyoruz.

    takdir edersiniz ki bir kitap okunurken değerlendirme, okunan son bir kaç sayfa üzerinden değil, kitabın bütünü ele alınarak yapılır. siz de şu anda kendi romanınızı yazmaktasınız an be an. beğenmediyseniz önce bir dönüp aynaya bakın lütfen...
207 entry daha
hesabın var mı? giriş yap