• (bkz: ironi)

    lütfen, ali beye kulak verelim. yapılır mı hiç bunlar? herkese gaz verelim, uçsunlar hep. özellikle kendilerini bir şey sansınlar ki ünlü olmalarından ötürü egoları şişik kalsın. bak diyorum, lütfen diyorum, ali atıf bir diyorum.

    (bkz: ayıp lan)
  • (bkz: ali atıf 3d)

    avatardan sonra hiç bir şeyin eski tadı yok.
  • ben hala kendilerinin "eksi sozlugu bitirecek hakim ariyorum" cumlesinde kaldim.bu cumle problemi kendisinden cikarip "kendimi" gundemimin ortasina oturtmama sebep olmustur.yok yani sen okulu bitir kalk 4000 km otedeki bir ulkeye calismaya gel.mis gibi okulda prof olmak varken.ne olacak bende 10 sene sonra prof.dr.frkkk kimligimle ogrencilerimden ogrenirdim hakim-savci-avukat arasindaki farklari.
    not:degdimi be hocam uzaktan gorenlerin mesut sandigi su hayatimda bir ozelestiriye daha sebep olmaya.
  • ekşi sözlük konulu ikinci yazısı,

    "internet hukuku, internet ahlakı, internet kazancının vergilemesi, internet kazancı hâlâ tartışılmakta olan konular.
    iki gün önce kendini internetin "kutsal bilgi kaynağı" olarak hatta "sözlük" olarak konumlandıran ekşi sözlük'le ilgili önemli bir sorundan söz ettim. bazı yanlış anlamalar olmuş yeniden yazayım.

    ekşi sözlük "anonim" bir bilgi kaynağı ve türkçe bilgi arayanlar için çok önemli bir kazanım.

    burada sorunumuz yok. kapanmasını isteyen falan da yok. eğer böyle bir istekte bulunduğumu düşünen varsa yanlış anlamış ya da art niyetli!

    benim sorunum kendi "madde"lerimle, kendi sayfalarımla, benimle ilgili geleceğe bırakılan mesajla (madde) ilgili...

    yazdıklarım, yaptıklarım, konuştuklarım, algımla ilgili olarak insanların ne düşünmesini, ne konuşmasını ne de düşündüklerini yazmasını engelleyebilirim.

    tabii küfür, hakaret, aşağılama, iftira içermediği sürece...

    sorunum sözlüğün yarattığı birikimli etki. biri adınızı yazdığında sizle ilgili yazılmış on yıl önceki subjektif yorumu bile okuyabilir. (internetin organik yapısı böyle ama burada bir 'endorser' var ve bu endorser durumu inorganik hale getiriyor. farklılık burada.)

    sayfalarca yazılmış "ekşi" görüş sonucunda da sizi özgür iradesiyle tanıyacağından daha farklı tanıyabilir.

    düşünün ki yıllar önce o görüşü yazan kişi bugün görüşünü bile değiştirmiş olabilir. ama onun yazdığı "subjektif" yorumlar (bazen aşağılamalar, iftiralar) başkalarını sizin hakkınızda olumsuz şekilde etkilemeye devam ediyor.

    bu etki "deneyle" kanıtlanabilir de...

    tesadüfî seçilmiş 30 kişiye bir kişiyle ilgili ekşi sözlük maddelerini okutursunuz, daha sonra da anlamsal farklılık ölçeği ile o kişinin imajını ölçersiniz. 30 kişilik kontrol grubu üzerinde de ekşi sözlük'ü okutmadan imaj ölçersiniz. arada fark olma olasılığı yüksek. bu durumda ekşi sözlük'ün kişinin itibarına verdiği zararı kanıtlanır.

    sözünü ettiğim "davranışsallık" budur. henüz mahkemelerimiz bu tür davranışsal etki araştırmaları üzerinden karar vermiyor. oysa bugünün iletişim ve internet çağında, "çamur at izi kalsın" mutlaka hukukun davranışsal araştırmaları kanıt olarak kullanması gerekir.

    ekşi sözlük'e karşı bu tür bir davayı kabul edecek hakim arayışım da bu yüzdendir.

    bu arada iki üç gün ekşi sözlük ve mekaniği üzerine düşününce başka konularda da hak iddia edeceğime karar verdim.

    ekşi sözlük reklam alan bir mecra. site trafiğini arttıran unsurlar da tanınan kişiler. ekşi sözlük yazarları yorum girdikçe, başkaları da girip okuyor, trafik artıyor. ekşi sözlük'ün sahibi de sayfaları reklam verene pazarlayıp gelir elde ediyor

    bu durumda ekşi sözlük'ün tanınan kişilere bir tür pay ödemesi gerekmez mi? çünkü ekşi sözlük bir iş modeli ve ünlüler de bu modelin malzemesi...

    alın size hukuki bir konu daha?

    not: herkesi eleştirmeyi çok seven ekşi sözlük yazarları kendileri eleştirilince çılgına dönüyorlar. ne ilginç değil mi? oysa yazılarıma bakıyorum, onlara ne hakaret etmişim, ne küfretmişim ne de aşağılamışım. sadece işlerini "iyi" yaptıkları için hakkımı mahkemeler önünde arayacağımı söylüyorum. ne sakıncası var?"

    http://www.bugun.com.tr/…ksi-bir-konu-makalesi.aspx

    `------------------------------------------------`

    ekşi sözlük'ün okunma sebebi olarak ünlü kişiler hakkında yazılanlar olduğunu söylemiş ve bu yüzden ekşi sözlük'ün tanınan kişilere de para vermesi gerektiğini belirtmiş. en çok buna güldüm, ali atıf bey tanınanı filan bırak bu ssg bize bile zırnık koklatmıyor, eğer iyi bi hakim bulursan haber ver biz de ssg'den üç beş kuruş bir şey koparırız belki.
  • tam bir reklamcı mantığı ve bakış açısıyla, akademik anlamda reklamcı bilgisi ile bir yazı kaleme almış.. yazının sonu nereye varacak diye okurken "bana da reklam gelirlerinden para verin" mantığına bağlandı..
    o yorumları yazan yazarlara para verilmiyorken, hakkında yazılan kişiye para vermek saçma gibi.

    ayrıca insanlar, bir kaç yıl daha geçtikten sonra, "internet ve internetteki yorumlar" olgusunu öğrendikçe, bu kültürü kaptıkça, hakkında yorumlar okuduğu kişiyi kafada direk yanlış imaj ile etiketleme olayını da aşacaklardır bence.
    mesala kendimden örnek vereyim.. ekşi sözlük ile ilk tanıştığım yıllarda (2002-2003 oluyor), burada okuduğum yorumlar sebebi ile bir insanı kafada direk eleyebiliyordum.. ancak geçen 10 yılda internet ve internet kültürünün "piçi" oldum..
    ve artık neyi ciddiye alacağımı, neyi almayacağımı biliyorum.. yorumlara nasıl yaklaşacağımı biliyorum.. birisi hakkında kötü bir şey yazıldığı zaman ciddiye alınıp alınmayacağını anlıyorum..
    bu mantığı oturttum kafamda..

    önümüzdeki 10 yılda bir çok insan, hatta hemen hemen her insan bunu anlayacaktır zaten.
    bahssettiği konu o kadar da tehlikeli bir durum değil bence.
  • ekşi sözlükten telif hakkı isteyen kişi. ssg de reklamları aa1, nihat doğan vb sayesinde alıyordu zaten tabi. gazetler falan da telif versin o zaman her adı geçene. bunlar nerden para kazanacağını şaşırmış vay anam vay.
    (bkz: get out of here)
  • okumaya bile gerek kalmadan yorumlanabilecek yazılar yazan adam gibi adam biricik maradonam. haksızsın şekerim kabul et.
  • önerdiği deney ile gece gece yarmıştır. atıf hocam, o zaman benim de bir deney önerim var: nutella başlığını okutalım 30 kişilik bir gruba, ardından başka bir gruba hiçbir şey okutmayalım, sonra her iki gruba da nutella yedirelim, bakalım hangi grup nutella'yı daha çok beğenecek??

    ama sen bir nutella olamamışsan, ben ne yapayım?
hesabın var mı? giriş yap