• sgk'nın aklı sıra eczacıyı ve birliğini cezalandırmaya çalışırken farketmeden ( ya da yok ya farkederek , nasıl olsa umurlarında değil ) halkı cezalandırmasıyla sonuçlanacak olay. ama asıl vahim olan şudur ; kardeşim bu ülkede insanların sendikalaşarak ortak hareket etme hakkı yok sayılıyor. al sana demokratik sosyal hukuk devleti veya guguk devleti . bilemedim bak şimdi ben de.
  • sosyal devlet olgusundan yüzlerce ışık yılı uzakta olduğumuzun göstergesi olan acınası, tüyler ürperten olay. işin korkutucu yanı ise, her geçen an halkçılıktan, devletçilikten daha da uzaklaşmamız. bu işin sonu nereye varır bilmiyorum, aslında biliyorum ama, söylemeye dilim varmıyor maalesef ki.
  • öncelikle (bkz: #17541453)

    sevgili blue black in dediği gibi eczacılar bu anlaşmayı imzalamaz, ödeyebilen vatandaş nakitle eczaneden ilacını almaya başlarsa, 24.000 eczacının işine bile gelir bu. eskiden neydi, bugün sattığı ilacın parasını devletten en erken 3 ay sonra alıyordu, keyfi kesintilerin peşinde koşmak zorunda kalıyordu. herkes ilaçta karın yüksekliğinden dem vurmuş, o karın nasıl birşey olduğunu da görürdük artık. ha, sırtına vurulmuş 3 aylık mali yükü hafifletmek için mal fazlası ile aldığı ilaçlar gözünüze mi battı, onları da almayalım canım ciğerim.

    bir günden bir güne kimse, bu ilaç üreticileri 1 liralık maliyeti olan ilacı neden depoya 5 liraya satıyor diye sormadı. eh, eczacı da depocunun koyduğu fiyattan alıyor, devletin belirlediği fiyattan satıyor. burda eczacının satış fiyatına bir etkisi olmadığını anlamaksa hep çok zor geldi birilerine..

    ha, 3 yıl devlette çalıştım, hiç abartmıyorum, 100 liralık ilaçları, ihaleyle 10 liraya alıyorduk, hastadan yine 100 lira tahsil edildiğinde de kimse mal fazlası, kar marjı yüksekliği bıdıbıdı demiyordu. bunu yapan da kendi devletimizdi.

    kimse, doktor-eczacı-sağlık çalışanı vs verilen promosyonların, yani ilaçta reklamın fiyata maliyet ve gider olarak yansımasını umursamadı. umursaması gereken yine devletti. bir kalemde istese, promosyonu, mal fazlasını yasaklayabilirdi. yapmadı..

    bir tek kim umursadı biliyor musunuz, eczacılar ve türk eczacıları birliği, başından beri ilaçta reklama hayır diyen, ilaçta ücretlendirme yerine meslek hakkını savunan bir tek onlardı. hatta bugün bile.. bazı radyolarda benim de duyduğum reçetesiz satılan ilaçlara dair reklamların da kaldırılması için danıştaya yaptığı yürütmeyi durdurma kararı da yeni kabul edilmiş. yoksa biz daha çok dinlerdik, her derde deva ama neyle etkileştiği kime uygun olduğu bilnmeyen ilaçlardan zarar gören insanları..
    http://www.recete.org/?modul=haberdetay&id=1175809

    sgknın yoluyla gidilirse ne olacak biliyor musunuz; artık, doktor protokolü yazmayı mı unutmuş, hooop kesinti, kaşe-mühür mü eksik, hooop kesinti, dozda hata mı var..ödeme bile yapmazsın. bugüne kadar tüm bu işlerde sizin yerinize doktor, kaşe, mühür, doz peşinde koşan eczacınız da biraz tatil yapar.
    sırf bu kesintilerle uğraşmamak için pek çok eczacının kalfalarına kontrol ettirdikten sonra koliyle reçeteyi evine götürüp tek tek kontrol ettiğini biliyor musunuz? kazandığı her kuruşta eczacının alınteri var. şimdiye kadar kamunun sağlık giderlerinde yükü hep eczacılar sırtladı, bunu da kimse anlamadı. şimdiden sonra herkes kendi yükünü sırtlayacak, ben dahil.

    ilaç ucuzlayacak diye sevinip hükümete methiyeler düzen zırcahil vatandaşa da, gelir bildiriminde yaptırımları çok daha zayıf olduğu için az kazanıyor görünüp, promosyonun ve paranın alasını götüren, üstüne eczacıyı küçümseyen doktora da kızıyorum. meğer gelir vergini düzgün vermek ayıplanacak birşeymiş bu ülkede. sevgili doktorlarımızın çalıştığı özel hastanelerin pek çoğu ne yapıyor biliyor musunuz, daha az vergi verebilmek için çalışanlarının maaşlarını olduğunun çok altında gösteriyor, bir doktor bakıyorsunuz 1000-1500 lira para alıyor çalıştığı kurumdan. oysa hakediş denilen birşey var ve baktığı hasta yazdığı tahlil üzerinden pay alıyorlar. maaş bile değil adı..

    eczacılar bu ülkenin belki de en iyi örgütlenmiş meslek grubudur. sgk nın değil, hükümetimizin yapmaya çalıştığı, her saçmalayışında iyi kötü karşısına dikilen bu örgütü aradan çıkarmak, tek tek istediği dayatmayı yapabileceği eczacıyla başbaşa kalmaktır. artık ondan sonra vur patlasın çal oynasın.

    defaatle söyledik, sağlıkta özelleştirme olmaz. özel hastane olmaz, özel doktor olmaz. ilaç parayla satılmaz. sağlık hepimizin öncelikli hakkıdır. eğer ki bunun için çalışıyor, prim ödüyorsanız devletinizin sizden tekrar katılım payı, özel iletişim vergisi, eğitime katkı vs adı altında para alması yasal değildir. bunu yasalaştıranlar hakkında yazacaklarım göte girebilir, siz anlayın.

    deveye sormuşlar boynun neden eğri, nerem doğru ki hesabı, biz nasıl maliyetini çoktan çıkarmış bir köprüden geçmek için para veriyor, memurlarımız nasıl zorunlu tasarrufa teşvik ediliyor, özel kurumlarımız nasıl asgari geçim indirimi kadar maaşlarda indirim yapıyorsa ve sesini yükseltmesi gereken vatandaş kendini sokaklara atmıyorsa, aksine sokağa çıkan insanları çıkçıkçık diye küçümsüyorsa..beter olalım inşallah hepimiz. daha aç, daha sefil, daha muhtaç olalım. kendi ülkemizde yabancı kalalım. gelsin çokuluslu şirketler bizi tepe tepe sürsünler kullansınlar. kim vurduya gidelim, faili meçhul olalım. 10 yılda bir darbe olsun, besmelesiz anayasa bile diyemeyelim, atatürk 2 metrelik bir adammış sanalım, elitist laikçilerle baskıcı dinlerin arasında kalalım. bin beter olalım.

    eczacı kim ya, memleketin çivisi çıkmış, bir tek onu gören gözler de kör olsun.
  • çalışanların maaşlarından her ay sigorta kesintisi yapıp , sağlık harcamalarını bu kesintilerle yapan bir kurumun , bir ay sonra bu vatandaşların ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin ilaç ücretlerini kişilere elden yatırmak istemesidir. çektikleri ihtarnameyle en azından bir süreliğine de olsa bunu göze almıştır bu kurum.

    gel gelelim bu kurumun sormluluklarından en önemlisi, en sade tabirle; sigorta bedellerini maaşları elinde geçmeden aldığı vatandaşların yüksek meblağlar tutabilecek sağlık harcamalarına para vermemelerini sağlamaktır.

    buna rağmen bu kurumun özel hastanelere gidenlerin %70 ücretlerini ödemesi, muayene katılım payı, bedeli ödenecek ilaçlar listesi yayımlayıp diğer ilaçların ücretlerini karşılamamak gibi vatandaşın cebinden ekstra para çıkaracak enteresan ve kendi varlığıyla çelişen uygulamaları vardır.

    görevleri olan tek işi yapmamak gibi bir bahaneleri olamaz, olmamalıdır.

    4 aralıkta eczacılar bu kuruma ihtar çekmiş , nöbetci eczaneler bırakarak vatandaşı magdur etmemeyi amaçlayan bir eylemde bulunmştur.

    bugun sgk görüyorum ve arttırıyorum demiş ancak vatandaşları zerre kadar düşünmemiştir.

    bütün eczaneler açık olduğu bir tarihte mağdur olan yine vatandaş olacaktır.

    buna inat; mağdur etmemek için uğraşan kişiler yine eczacılar olacaktır.
  • örgütlendikleri, haklarını aradıkları, söylenmesi gerekenleri yüksek sesle söyledikleri için eczacıları susturma yolunda yapılabilecek en güzel çirkeflik... 4 aralıktaki kepenk kapatma eyleminin sonrasında sözlükteki entryleri okuyunca yuh demiştim. olayın gidişatını anlamak bir yana neden eylem yapıldığını bile anlamamışlardı. bu olayın ucunun kendilerine dokunacağını da anlayabileceklerini sanmıyorum. zincir eczanelere geçişin ilk basamağını attılar bu arada hükümet yanlısı eczanelerde bayağı para kazanıp küçük birer gemicik alırlar sanırsam kendilerine...
  • kendini tanrı zanneden akp iktidarının, eczacıları, eylem yaptıkları için cezalandırma biçimi. artık tek tek anlaşma yapılacakmış.

    ama ergenekon işi de olabilir bu sözleşme iptali. sgk içine sızan ergenekon ajanları, sözleşmeyi iptal ederek, halkın anlaşmalı bir kaç eczanede kuyruklar oluşturmasını sağlayacak, uğur dündar yönetimindeki star haber, milleti hükümet aleyhine gazlayacak ve insanlar akp'ye karşı ayakalanması sağlanıp, küfürler savurarak sokağa dökülmek suretiyle, darbeye zemin hazırlanmış olacak. bence savcılar bu konu üzerine de eğilmeliler.
  • sağlık sektörünün yandaşlara transferi engellemeler dolayısıyla biraz yavaş ilerliyordu, bazı terbiyesiz, haddini bilmez meslek örgütleri bunu yavaşlatıyorlardı. iktidardaki süre de kısaldığına göre bazı işleri hızlandırıp operasyonu bir an önce tamamlamakta fayda var. ufukta erken seçim görünüyor, rüzgar tersten esiyor, ne olacağı belli olmaz recebim. hedefteki* ittifaklar* açıkta kalmasın sonra.
  • eczacıların, halkın sağlığını hiç umursamadığına inan bireylere göre bu olay sgk'nıni bireylerin parasının savaşını vermesidir.
    he ya tabi, zaten sgk'nında işi gücü yok senin cebini düşünüyodu.
    bak güzel kardeşim.
    sen eczaneye gidince, reçetene yazılan ilacını alamamanın sebebi zaten sgk! almak istediğin zaman fiyat farkı ödemek zorunda kalıyorsun, peki nereye biliyo musun? sgk'ya! senin cebindeki paranın derdine düşen sgk'ya.
    eczacıda sana öneriyor ki, istersen fiyat farkı verme, yani cebinden para verme, onun yerine muadilini al. ( ha yok mu her meslekteki gibi bunda da şerefsizler, kendilerine kar çıkarmaya çalışan insanlar, var. ama sen bunu genele vurupta, eczacılar senin savaşını verirken bunu bütün eczacılara yayarsan yaptığına ayıp derler.
    gazete dilinden anlayanlar için, yılmaz özdil'den geliyor; sözlerini de yazayım tam olsun;

    size bi reçete yazayım...

    *

    10 kuruşa satılan ilacı 3 kuruşa alacağız ama, bunun karşılığında, 10 eczanenin 3’ü kapanacak, hangisini tercih edersiniz?

    *

    eczaneler kapanır.

    *

    çünkü, bırakın yıllardır mahallenizde “en faydalı komşu” bildiğiniz eczacının iflas etmesini, 3 kuruşluk şahsi menfaat için babasını bile satan bir toplum haline getirildik.

    *

    hiç çevirme suratını...

    sana soruyorum:

    dünyanın en pahalı benzinini, dünyanın en pahalı elektriğini, dünyanın en pahalı doğalgazını kullanan, dünyanın en yüksek vergisini ödeyen ülke... nasıl olur da, avrupa’nın en ucuz ilacını kullanır?
    hiç merak etmiyor musun kardeşim, nereden gelir bu değirmenin suyu?

    *

    avrupa’da 5 ülke seçiyorlar, o 5 ülkenin ilaç fiyatlarından yola çıkarak, bizim ilaçların fiyatını belirliyorlar. ancak, ne sihirdir ne keramet, işte burada maharet...

    *

    mesela, kalp ilacı... bakıyor, en ucuz portekiz’de, portekiz’in fiyatını seçiyor. romatizma ilacı, bakıyor, en ucuz yunanistan’da, yunanistan’ın fiyatını seçiyor. o romatizma ilacı, ispanya’da daha pahalıymış, ilgilenmiyor, işine neresi gelirse, orayı seçiyor.

    *

    mesela, aspirin... bakıyor, en ucuz fransa’da, şak, fransa’nın fiyatını seçiyor. halbuki, fransa eczacısını kolluyor, sübvanse ediyor, ciro düştüğünde fransız eczacısı çökmüyor. vatandaşının sağlığını düşünen fransa, eczacısının da “vatandaş” olduğunu unutmuyor.

    *

    üstelik...

    zurnanın asıl zırt dediği yer.

    *

    dün yaşanan bir vaka...

    tansiyon hastasına ilaç yazmış doktor. hasta, en yüksek risk grubunda, ilacın dozu en yüksek doz, raporunda yazıyor. hasta eczaneye geliyor, sistemi açıyor eczacı, bakıyor, o ilacı alırsa hasta, 61 lira fark ödemek zorunda... ödeyemiyor. tekrar sistemi açıyor eczacı, en ucuz eşdeğerini tıklıyor. en ucuzu alırsa hasta, hiç fark ödemeyecek ama, o en ucuz ilaç, en düşük doz... yani, hiç fark ödemeyecek ama, büyük ihtimalle yakında ölecek.

    *

    ekmek var, 400 gram... ekmek var, 100 gram... ikisi de ekmek mi?
    ekmek. doy da göreyim!

    *

    demem o ki...

    sen, ilaç fiyatları ucuzladığı için eczacının isyan ettiğini sanıyorsun ama, o eczacı, aslında senin için kavga veriyor, senin için çırpınıyor. mecbur kalırsa, gözlük satacak, vitamin satacak, bi şekilde hayatını devam ettirecek elbet...

    sana şimdiden allah rahmet eylesin.
  • padişah fermanıdır.
hesabın var mı? giriş yap