• ataturk'un 6 ilkesinden biri.. buna göre herkes kanun önünde eşittir, oy kullanma hakkına sahiptir, demokrasi vs..
  • anayasaya 'sosyal devlet' anlayışının yerleşmesini sağlamış olan ilke.kişilere ya da zümrelere herhangi bir ayrıcalık tanımaksızın herkesin eşit olması,sınıfsal ayrımların olmaması ve toplumsal dayanışma gibi esaslara dayanmaktadır.
    atatürk bu ilkeyle ilgili olarak:
    ''bizim nazarımızda çiftçi,çoban,işçi,tüccar,sanatkar,asker,doktor;velhasıl herhangi bir sosyal müessesede faal bir vatandaşın hak,menfaat ve hürriyeti eşittir.devlete bu anlayışla azami faydalı olmak ve milletin emniyet ve idaresinin mahaline sarf edebilmek,bizce bizim anladığımız anlamda halk hükümeti idaresiyle mümkün olur.''demiştir.
  • "mustafa kemal'in demokrasi anlayışı, kemalizmin en önemli ilkelerinden olan "halkçılık"tan da soyutlanamaz. atatürk başlangıçta halkçılığı şu şekilde tanımlıyordu: "bugünkü varlığımızın asıl niteliği milletin genel eğilimlerini ispat etmiştir. o da halkçılıktır, halk hükümetidir, hükümetlerin halkın eline geçmesidir." ama zamanla bu ilkenin de içeriği gelişti ve halk partisi'nin programlarında üç öğeyi içermeye başladı: siyasal demokrasi, yasalar önünde eşitlik, sınıf çatışmalarının kabul edilmemesi ve toplumun dayanışma içerisinde gelişmesi.

    osmanlı imparatorluğu'nun çöküş döneminde girişilen reformlar, hep devleti kurtarmak amacına dönüktü. oysa mustafa kemal, halka güç kazandırmadan, halka dayanıp onun yaratıcı gücünden yararlanmadan çağdaş bir topluma ulaşılamayacağının bilincindeydi. 1922'de meclis kürsüsünden şunları söylüyordu: "türkiye'nin gerçek sahibi ve efendini, gerçek üretici olan köylüdür... diyebilirim ki, bugünkü yıkım ve yoksulluğun biricik nedeni bu gerçeğin gafili bulunmuş olmamızdır. gerçekten, yedi yüz yıldan beri dünyanın çeşitli ülkelerine göndererek, kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurduğumuz ve buna karşılık her zaman aşağılama ve alçaltma ile karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve bağışlarına karşı iyilik bilmezlik, küstahlık, zorbalıkla uşak durumuna indirmek istediğimiz bu soylu sahibin önünde büyük bir utanç ve saygıyla gerçek durumumuzu alalım."

    mustafa kemal, gene kurtuluş savaşı yıllarında meclis önünde yaptığı bir konuşmada, halkçılığın toplumsal-ekonomik içeriğini şöyle açıklıyordu: "toplumsal uğraş yönünden düşündüğümüz zaman, biz yaşamını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan kimseleriz, zavallı bir halkız! kendimizi bilelim. kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya zorunlu olan bir halkız! bundan ötürü her birimizin hakkı vardır. yetkisi vardır. fakat çalışmakla bir hakkı elde ederiz. yoksa arka üstü yatmak ve yaşamını çalışmaktan uzak geçirmek isteyen kişilerin bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur. o halde söyleyiniz baylar! halkçılık toplumsal düzenini emeğine, hukukuna dayatmak isteyen bir toplumsal uğraştır."

    kemalizm, seçkinciliğe karşı bir ideolojidir. halkçılık ilkesinden hareketle yapılan birçok reform, osmanlı geleneğinin ürünü olan seçkin-halk ikilemini aşmaya yöneliktir. bu amaçla girişilen en önemli atılımlardan birisi, "türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak" amacıyla gerçekleştirilen "dil devrimi", yani dilde arılaştırma çabalarıdır. sadece seçkinlerin anladığı arapça-farsça yüklü osmanlıca terk edilmiş, türetme ile zenginleştirilmiş türkçe, yazı ve bilim dili olmaya başlamıştır. aslında öğrenilmesi güç olan eski yazının yerine latin alfabesinin kabulü, halkın eğitimini kolaylaştırmak amacını da taşımıştır.

    kemalist halkçılık, "ayrıcalıksız, sınıfsız" bir toplum öngörüyordu. fakat bu, toplumsal sınıflan kaldırmayı amaçlayan marksist anlayışı yansıtmıyordu. kurtuluş savaşı türkiyesinde marksist anlamda bir "egemen sınıf" ve işçi sınıfı bulunmadığı varsayımından hareket etmekteydi. öyleyse var olmayan bir sınıf çatışması ve ayrıcalıklı toplum kesimleri yaratılmamalıydı. ekonomik gelişmeyi sağlamak için toplumdaki tüm olanaklar değerlendirilmeye çalışılırken bu beklentiye ters düşen bir durumun doğması, kemalizmin, suna kili'nin vurgulamaya özen gösterdiği bir temel özelliğinin gözden kaçmasına neden olmamalıdır: "atatürkçülük, herhangi bir sınıfın egemenliğini reddeden, ılımlı toplumculuğu öngören, her türlü sömürüye karşı bir dünya görüşüdür. atatürkçü halkçılık, yönetimde, siyasada, kalkınmada, gelirlerin dağılımında, devlet ve ulus olanaklarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesini amaçlar."

    "peki halk nedir?" sorusunun yanıtını ise biz verelim: halk, ayrıcalıklara sahip bulunmayan toplum kesimlerinin toplamıdır!"
    ___
    ahmet taner kışlalı - siyasal sistemler- siyasal uzlaşma ve çatışma adlı kitaptan alıntıdır
    başı ve devamı için (bkz: kemalizm/#18267896)
    (bkz: milliyetçilik/#18267887)
    (bkz: cumhuriyetçilik/#18267834)
    (bkz: laiklik/#18267878)
    (bkz: devletçilik/#18267857)
    (bkz: halkçılık/#18267843)
    (bkz: devrimcilik/#18267848)
  • bildiğin popülizm.
    halkçılık ile popülizmin eşanlamlı olduğuna ikna olmayan bir dimağ ya halkçılık ilkesini yanlış biliyordur ya popülizm kelimesinin anlamını yanlış biliyordur ya da ikisini de kısmen yanlış biliyordur.
  • gerici bir siyasi cercevedir.
  • 2010 yılı itibariyle atatürk'ün en yanlış anlamlar yüklenen ilkesidir. zira bu ilkenin sadece adını bilenler, "halkın çıkarlarını korumak", "halktan yana olmak" gibi bir anlama geldiğini düşünmektedirler.

    halbuki, iki savaş arası dönemin korporatist politikalarının bir parçası olan söz konusu ilke, çerçevesini emile durkheim'ın çizdiği dayanışmacı (solidarist) ideolojinin tipik bir yansımasıydı. serbest piyasanın söz konusu olmadığı bu sosyoekonomik düzende, her meslek grubu devlet tarafından koordine edilmek ve firmalar diğerleriyle rekabet etmek yerine işbölümüne giderek elbirliği ile ülkenin kalkınmasına hizmet etmek durumundaydı.

    atatürk'ün halkçılık ilkesinin terk edilmesi, ilk olarak 1950'li yıllarda adnan menderes'in başbakanlığı döneminde olmuştur.

    halkçılık ilkesini, kemalist literatürün birincil kaynaklarından alıntılara yer vererek açıklayan bir değerlendirme için bkz.: http://derinsular.com/kemalizm-3-halkcilik/

    (bkz: okuyanla okumayan bir olur mu)

    (bkz: kemalizm/@derinsular)
  • atatürk ilkesinin ötesinde bir siyasi temayül olarak halkçılık. elitizmin karşıt kavramı sözde halkçılık. halkı sevmek, bayağı olanı beğenmek, fakiri sevmek, altta olanı aşağılamamak için abartılı biçimde sevgi gösterisinde bulunma
    (bkz: sublimasyon)

    şiirdeki günümüz karşılığı hakan arslanbenzer
    islami edebiyatta karşılığı kaçak çay ve iran taverna müziği sevdası
    fotoğraftaki karşılığı sümüklü çocuk veya mevsimlik toplu işçi fotoğrafı
    eylemci soldaki karşılığı tekel işçileriyle halay

    bu tavır fazlasıyla burjuva bir tavır. bir kere popülist ve daha da önemlisi aristokrasiye özenmiş olduğundan burjuva. yukarıdaki örneklerde burjuva sınıf atlamak için canını dişine takan.

    avama, halka içten içe duyulan sempati ve burjuvayı küçümseyerek beğenmeme radikal aristokrasinin tekelinde. pisliğin bulaşmasından hiç mi ama hiç korkmadan bayağı olanı sevmek ve bayağı olandan farklı olduğu iddiasında olup kendi gibi olmaya çalışanı aşağılamak için insanın baya baya mavi kanlı olması lazım.

    ne zaman biri elit olmaya laf atsa ben hemen orada elit olmak için yanan tutuşan bir iç görürüm. siz de bakın. halkçı olduğu iddiası olan aslında o halkın sahibi olduğu iddiası olandır. ve halkı sevdiği iddiası olan onun tabi olma imkanını sevendir.

    kedi uzanamadığı ciğere murdar der ve ciğeri bulursa herkesten önce yer.
  • kemalist anlayışta halkçılık * halkçılık ilkesi hangi ideolojiye ait olursa olsun salt bir anlam taşır ,eşitlik.yani demem o ki ; halkçılık adından da anlaşılacağı üzere halkın üzerinde yoğunlaşan , her ferdi eşit gören , görülmesini sağlayan bir ilkeyi ifade eder. lakin ne kemalizmde ne osmanlı imparatorluğu için halkçılıktan söz edilemez. diktanın olduğu ,tek liderin yüceltildiği hiçbir sistemde halkçılıktan bahsedemeyiz.örneğin ; cumhuriyet halk partisinin 6 okundan birisi halkçılık ilkesidir ayrıca cumhuriyetçilik ilkesinin hemen yanında yer aldığı belirtilir. ne var ki tek parti rejimi hangi dönemde halk için halkla çalışmıştır ki sorarım size? osmanlı imparatorluğu içinde aynı durum söz konusu , hatta vaziyet daha vahim. çünkü halk - hükümdar ilişkisinden söz etmek imkansız .işin korkunç yanı kimse padişahı tanımıyor bile . sözdedir halkçılık sözde , liderlik , hükümdarlık zulmü de baskıyı da beraberinde getirir halk kimin umrunda !
  • bir tarafta başbakan yardımcısı yumruklanıyor ve kusuru olduğu gerekçesi ile polis müdürü dahil, bir grup polis memuru açığa alınıyor. diğer tarafta kocası tarafından ölümle tehdit edilmiş kadınlar, savcılık emri ile polis tarafından koruma altına alınmış olmasına rağmen öldürülüyor. bırakın ortada açığa alınmış bir polis memurunu, açılan soruşturma bile yok.

    tersten bir tanım oldu ama halkçılık bu demek değil işte.
hesabın var mı? giriş yap