• geçirdiği kaza ile herkesi üzmüş yönetmen.

    motor kullanmakla bok gibi paranın bağlantısını hiç anlamasam da; kendisi bir bağımsız film yönetmeni olup, tam tersi bulunduğu sektörün en "bok gibi parası olmayacak" alanında faaliyet göstermeyi tercih etmiştir...

    anlamsızca acurla macurla benzeştirip ölümle pençeleşen bir insan üzerinden boktan geyik çevirenler bir yana; kaza yapmış demek bile aslında çok doğru değil. zira aşırı hızla giden bir araç ve içindeki "...." arkadan kendisine çarpıp yoluna devam etmiş. kendisi kask vs takmakta olduğundan minimal zararla atlatacakken, bir başka araç duramayarak veya görmeyerek yerdeyken kendisine çarpmıştır.

    umudumuz en kısa sürede iyileşmesi...
  • ölümüne yeterince inanmazsak geri çevrilebilirmiş gibi gelen adamlardan.
  • kazadan bi kac gun once..
    istiklal caddesi'nde..
    oturdugum mekanda uzaktan gordugum..
    ama hem mesafeden hem de gerizekalica bi usengeclikten dolayi seslenmedigim icin beni simdi kahreden arkadasim..

    daha sinema yoluna sapmadan once de gerceklerden bahsederdi..
    suyun derin yerlerini severdi..
    ve bugun aklimizin ermedigi bi sebepten dolayi gitti..

    o gun seninle konusmak icin son sansimmis seyf..
    umarim aklimizin ermedigi baska bi sansim daha olur..

    ve merak etme..
    olmemeye calisan gerizekalilara inat..
    yasamaya calismak adina..
    hep surulecek o motosiklet..

    selamlar abisi..
  • bir parmak bal çalıp giden..

    'daha önce hiç entry girmeyenler şimdi nasıl da yazıyor bakın' tandanslı birkaç entry okudum. bu nasıl bir zihniyet çok merak ediyorum, nasıl bir değerlendirme. kim böylesi bir üzüntünün ardından, kim ve ne için bunu yapma gereği duyar ki gerçek anlamda üzülmüş olmaktan başka..bırakın insanlar üzüntülerini paylaşabilsin, samimiyetlerini ancak kendi vicdanları sorgulayabilir, bir başka sözlük yazarı değil.

    filmlerini izledim, seni tanımazdım ama çok üzüldüm. günlerdir aklımdaydın, sessizce ve umutla bekledim, olmadı.
  • kavanozların dibi göründü
    çörek otu ve susam sam sam sam...
    bütün bu poğaçalar, kurabiyeler
    beni içime kapatan

    kapıyı açasım yok
    dışarı çıkasım da

    kör taklidi yapıyorum
    tıpkı ağaçlar gibi
    hiçbir yere gitmemek için

    sakin - hamur işleri

    bizim büyük çaresizliğimizdir.

    huzurla.
  • doktorlar tarafından uyandırıldığı ve durumunun iyiye gittiği söylenmişti. artık bunu nasıl kesin bir telakki olarak aldıysam, tamamen iyileşeceğine ve artık bir problemin kalmadığına kani olmuşum. unutmuşum. geçenlerde yolda yürürken hiç tanımadığım iki kadının, ortak bir tanıdıklarının geçirdiği motosiklet kazasından bahsettiğini duyunca yeniden aklıma geldi, yeni bir haber vardır belki diye açtım baktım, ilk günlerdeki haberlerin üstüne pek bir haber bulamadım, taburcu olduğunu veya taburcu olmaya hazırlandığını düşünüp meseleyi kendimce kapattım. meğer öyle değilmiş durum. bugün hayatını kaybettiğini duyunca dank etti kafama.

    sinema ile alakam izleyici olmaktan daha fazlası değil, yani öyle sinema eğitiminde falan pek gözüm yok, fakat seyfi teoman'ın lodz film akademisi'nde eğitim aldığını öğrendiğimden beri ''yaa ne güzel'' sempatisiyle, pek kindar olmayan bir ''ne şanslıymış'' hasedi arasında gidip gelmiştim. ama sempati kısmı daha ağır basmış olacak ki ''bizim büyük çaresizliğimiz'' geçen yıl berlin film festivali yarışma bölümüne seçilince resmen sevinmiştim. hatta festival bittikten sonra, film hakkında bir şeyler yazılıp yazılmadığını kontrol bile etmiştim. beğenilsin istemiştim.

    velhasıl kelam, bugün öldüğünü öğrenmiş oldum. kalmak ölmekten daha mı kolay ya da kalanlar ölenlerden daha mı şanslı bilmiyorum ya, keşke böyle olmasaydı.
  • son butonuna korka korka basar olmuştum. seyfi teoman başlığa bir şey yazılmamışsa günüm rahat geçiyordu. çok ama çok uzun zamandır ölüm acısını hissetmiyordum. gene hissetmesem iyiydi ama biz ne dilersek dileyelim, kader yazılanı okur. yüzünde samimiyet ve masumiyet barındıran ender insanlardandı. şahsen tanışmıyorduk, zirve görüşmesini saymazsak. özellikle annesine ve eşine allah'tan sabır diliyorum. bunu ummuyordum. iyileşecek diye bekliyordum hep. iyileşecek ve kendisne, biz çok endişelendik ama sonunda "gerçekten" aramızdasın, diyeceğimi düşünmüştüm.

    kaderde ne yazıyor olursa olsun, bir şey yazıyor mu ondan da emin değilim, vade dolunca elden bir şey gelsin gelmesin, iyi insanlar erken ölür geyiğinin de allah belasını versin, umurumda değil, motosikletten nefret ediyorum. acı biraz soğusun, gene ölüm doğal bir şey diyeceğim, ama şu an değil. şu an sadece, acziyetimi(zi) unutuncaya kadar ağlamak, ağlamak, ağlamak...

    ve fısıldamak: o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler
  • memlekete vücudunu teşhir etmekten başka hiçbir katkıda sağlamayan bir mankenin ayağı burkulsa anbean haber yapan medya, seyfi teoman gibi geleceği çok parlak ve dahi genç yaşına rağmen birçok değerli esere imza atmış bir yönetmenle ilgili ancak bilgi kırıntısı veriyor.

    en son kanamasının devam ettiği ancak 18 nisan günü uyandırılıp durumunun kontrol edileceği yazıyordu.

    üzgünüm, hem kaybetme ihtimalini bile düşünmek istemiyorum hem de yaşadığım boktan ülkeye giderek daha fazla nefret besliyorum.
  • bir sinemacının, doğum gününde motorsiklet kazası geçirmesi ve bu kaza sonucu yaşamını kaybetmesi ne kadar acı ve ne büyük bir trajedi. trafikte motosiklet sürücülerine saygı göstermeyen canavarlar yüzünden gencecik bir insan öldü belki de.
  • su an bizim buyuk caresizligimizdir ama hayatta on dakika aralar var. ikinci perdeye acacak gozunu...
hesabın var mı? giriş yap