• kendisinde olmasa bile ailesinden birinde kesin türk kanı var, adam rüşvet skandalları oldu istifa etmedi şeçim konuşmasında ise tanrı, allah filan diyerek konuşma yaptı tipik türk siyasetçesi gibi bizim memlekete gelse gram yabancılık çekmez.
  • dunya sampiyonu italya'ya dunya kupasini kendisi vermemek gibi bir cocukluk yapabilmis "baskan"dir. fabio cannavaro'nun fourfourtwo dergisine verdigi roportajda bunu sormuslar, onun duyduguna gore fifa zidane'in jubilesi sebebiyle fransa'ya ozel bir sampiyonluk toreni hazirlamis, kupayi da italya alinca sepp blatter'in morali cok bozulmus ve kupayi kendi vermemis. suna bak ya, fifa baskani olacak bu bi de, utanmasa kupayi kapip fransa soyunma odasina kaciracak, cocuk musun be adam? ayrica fransa'ya ozel toren hazirlamak ne demek? istersen butun fransa takiminin jubilesi olsun, sen tarafsiz olman gereken bir kurulusken, daha finalin sonucu bile belli degilken nasil iki finalistten birine ozel toren hazilarsin? senin tarafsizligina kim inanir artik? oh kapak olsun!
  • ---
    previously on b612: (bkz: joao havalange/#19689673)
    ---

    1998'de fifa başkanlığına seçilmesi konusunda ingiliz araştırmacı yazar david yallop (bkz: how they stole the game) der ki:

    «johansson'a* tembih ettim: "blatter bir şey yapmıyor, onun için çalışanlar var. oy satın alıyor. sizin oylarınızı." kitabımda önemli bir isme parmak basıyorum: katar futbol federasyonu başkanı bin hammam. bu adam her 20 oy için 50.000 dolar dağıttı. dosyalarıma bakıp bu rüşveti kabul eden ülkeleri gösterebilirim size. mesela kenya var listede ve birçok diğer doğu afrika ülkesi. veya tacikistan, hatta ismi '-istan' ile biten hemen hemen tüm ülkeler.»

    blatter'ı daha iyi anlamak için alman gazeteci jens weinrich'e de kulak verelim:

    «aslında blatter para peşinde koşmuyor. 'güç' peşinde koşuyor. dünyanın ilgi odağı olmak, dünya liderleriyle yan yana durmak istiyor. bana bir keresinde futbolun dünyadaki tüm dinlerden daha önemli olduğunu söylemişti. demek istediği şuydu: "ben futbolun papasıyım." kendisini dünyanın hakimi olarak görüyor.»

    blatter yönetiminde fifa'ya üye ülke sayısı 208'e çıkmış. bu sayı dünyadaki bağımsız resmi devlet sayısından daha fazla. ve bu 208 ülkenin tümünün, başkanlık seçimlerinde ve dünya kupası'nın hangi ülkede düzenleneceğine dair oylamalarda, birer oy hakkı var. bu ülkelerden biri örneğin, henüz bağımsızlığını bile kazanamamış, karayiplerdeki anguilla adası. söz yine weinrich'de:

    «anguilla'nın nüfusu yaklaşık 12.000. oraya tatile gittim ve tek bir futbol sahasına rastlayamadım. ada küçücük zaten, uzunluğu 12 kilometre. bir zaman sonra bir fifa kongresinde anguilla futbol federasyonu başkanı raymond guichard ile tanıştım. kendisine anguilla'ya gittiğimi söylediğimde, şaşırdı, ve bana hemen bir teklifte bulundu: adanın en iyi otelinde bedava tatil yapabilecektim. laf lafı açtı ve anladım ki guichard, fifa'nın üye federasyonlara dağıttığı yıllık 250.000 dolarlık desteği, anguilla federasyonunun genel sekreteri olan karısıyla birlikte, kendi cebine indiriyormuş. alın size anguilla. adada futbol oynanmıyor, ama fifa bazında anguilla federasyonunun sonuçta bir oy hakkı var, almanya, hollanda, brezilya, abd, ingiltere gibi. anlayacağınız - anguilla blatter için çok önemli.»

    kaynak: kro reporter.

    ---
    to be continued: (bkz: fifa/#19690744)
    ---
  • "oğlumla fifanın bahçesinde otururken ikimiz de en sevdiğimiz başkanlar olurduk. oğlum ben olurdu, ben ise aziz yıldırım"

    sepp blatter
  • "doktorlar rüşvet almayı bırakmazsam başkanlık yapamayacağımı söylediler. ben de başkanlığı bıraktım. şaka lan ikisini de bırakmadım. "

    sepp blatter
  • kendisine bağlı kimselerin yaptığı kura düzenbazlığına tanık olan, bunu bilen, buna göz yuman ama kura çekmemiş olmakla övünen kimse.

    eğitim fakültelerinde okutulan kohlenberg'in ahlak kuramı vardır. bu kurama göre ahlaki gelişim 6 basamaktır. 1 ve 2. basamak çocuklarda, 3. ve 4. basamak yetişkinlerde, 5. ve 6. basamak ise çok ileri düzeyde etik değerlere sahip olan insanlarda görülür.

    bu adamın bu ahlak anlayışı ancak 2. basamağa sahip çocuklarda görülen yargı tipi ve aynı adam etik değerlerin en üst düzeyde olması gereken, 211 üye ülkeye sahip, milyarlarca dolara ve milyonlarca futbolcuya hüküm süren bir kuruma 17 yıl başkanlık yaptı.
  • öyle bir düşüşü vardır ki 20 yıllık gülme ihtiyacınızı karşılayabilir.

    http://video.tr.eurosport.com/…id156462/video.shtml
  • *italya'nin kupayi almasini hala hazmedememis olsa gerek ki penaltilari kaldirma yoluna basvuracakmis bu sefer de, cok once demis de ben yeni goruyorum haberleri, iyi ki gormemisim, butun kupa keyfini pic edecekmis. neyse ne diyor pasa "adil olmayan bu uygulamaya son verecek her olasılığı değerlendireceğiz. penaltılar, takım performansını bireysel becerilerle geri plana iten bir faktör".

    simdi takim performansini geri itiyormus, kardesim sen bu takimlara birbirlerine agir basmalari icin 120 dakika vermedin mi? performanslari denk gelmedi mi? o zaman artik birak da bireysel yenetekler tartilsin. hem 30 haziran 2006 almanya arjantin macinda da gorduk ki penalti atmak da kurtarmak da ayri bir calisma urunu artik. ne yapacakmis cozum olarak kornerlere bakacakmis, az faul yapana bakacakmis, bak bak bak, bunlarin hepsi futbolun esas amaci cunku. kardesim biz winning eleven oynarken bunlari yapana guluyoruz be. herif yenilmis, "bak benim 5 korner fazlam var oyunu domine etmisim" diyor da hadi ordan diyoruz, sen bunu nasil gercek hayata sokmaya calisirsin?

    baska onerileri de var pasanin, ne diyor, 90 dakikadan sonra iki takimdan da adam cikartmaya baslayacaklarmis. cunku 120 dakikanin sonunda kramplar icinde yatan futbolcular degil kendisi, bir de adam cikartacak ki sahadaki herifler daha da yorulsun, bacaklari falan kopsun. sahada bikac kisi daha olmeden rahat etmeyecek sanirim sayin blatter.

    ha bir de sayin blatter'in penaltilara alternatif olarak onerdigi cozumler arasinda bir tanesi var kiiii: yazi-tura! vallahi bravo ya, ben takim performansini degerlendirirken bu onemli kriteri nasil unutmusum? yazi-turada dogru tarafi secmek gerceken modern futbolun gereklerinden, ah essek kafam ah! omer urundul de kendine ceki duzen versin artik: "bunlar modern futbolun gerekleri abidin. alan daraltacaksin, kollektif oynacaksin, yazi tura'da tura diyeceksin."

    kendisine artik bunlari gecmesini tavsiye ediyorum, italya kupayi almis muzesine goturmustur, artik aglamayi kessin lutfen. illa eski defterleri kurcalamak istiyorsa 2002'de kore'nin gectigi turlarin, o hakemlerin hesabini versin bi zahmet futbol kamuoyuna. ha bir de son olarak kendisine bir sorum olacak:

    o 5 penaltinin 5'i de girdi mi ha? girdi mi canim?
  • türkiye-isviçre maçındaki* olayları araştıran komisyonunun başına isviçreli birini getirecek kadar utanmaz bir adammış bu. fatih terim'in söylediği gibi böylesine gerilimli bir maçta çıkan olaylar hakkında (olayların tatsız olduğu açık olsa da) maçın bitiminden sadece saatler sonra televizyona çıkıp açıklama yapan, bu açıklamaları yaparken "bir isviçreli olarak" konuştuğunu açıkça belirten, görmediği olaylar hakkında ahkam kesip oracıkta yargısını da veren, kendini futbolun tanrısı zanneden ve bağlı bulunduğu kurumun tahtına yapışarak rant sağladığı çok açık olan terbiyesiz insandır.
  • futbolun melih gökçek'i.
hesabın var mı? giriş yap