• beyaz renkli yavru bir tanesinin evimde takılmasına bir müddet müsaade ettiğim, ama kendisi banyoda yaşamaya başladıktan sonra duş almak, kaka yapmak, diş fırçalamak gibi hayati fonksiyonlarımı zorlaştırdığı için günün birinde dışarı salmak zorunda kaldığım sevimli bir canlı. yalnız kendisi biraz malca bir hayvandır. göze kilitlenme hadisesi vardır, siz ona baktıkça o da size bakar. bu esnada elinizi uzatıp kolayca yakalayabilirsiniz.
  • semender adaptasyonu güçlü bir hayvandır. vücudunda bulunan bazı salgılar yardımıyla ateşin içinde kalabildiği söylendiği gibi, su altında dakikalarca kalabildiği, hatta toğrağın içinde bile günlerce hareketsiz yaşayabildiği de söylenir.
    lakin gelin görün ki bu hayvancağızın savunma mekanizması neredeyse hiç gelişmemiştir. nerde bir semender görseniz elinize alıp sıkarak hakkın rahmetine kavuşturabilirsiniz.*

    bunun yanında, efsaneye göre kendisi bir bedenin dünyayı yaratan ateş yandığında kopan yarısı olarak görülür. diğer yarısı da akreptir. akrep ki savunma mekanizması oldukça gelişmiş, en ufak etkiye ölümcül tepkilerle karşılık veren bir hayvan olup, adaptasyon konusunda oldukça geridedir. yine aynı efsanede, semender umuttur, yaşamı devam ettirmek için elinden geleni yapar. akrep ise umutsuzdur, ateşin sönebilme ihtimalini bile göz önünde bulundurmadan kendini öldürür, onun görevi diğer yarısını gelen tehlikelere karşı korumak, savunmaktır. bu iki hayvanın birleştiğinde mükemmel canlıyı oluşturacağına inanılır akrep ve semender efsanesinde.
  • sam (ateş) ve der (içinde) kelimelerinden ortaya çıktığı da söylenmektedir.batı dillerinde salamandra-salamander biçimlerinde bulunmasıysa latince kökenli olabilir mi ya da kim kimden hacılamış acep dedirtiyor.çürük kütüklerin içine saklanan bu mahlukatlar şömine yakılınca can havliyle kütüklerden dışarı fırlamak suretiyle çevredekilerin altına sıçmasına sebep olurmuş dolayısıyla ateş hayvanı gibi mitolojik bir özellik kazanmış zamanla.mantova şehrindeki gonzaga ailesinin gözde sembollerindendir ayrıca her köşe başında çıkar karşınıza.
  • bi ara (2 hafta kadar) beslediğim, sevimli ama evcil olmayan hayvan.

    gözlemlerim:

    - internette saklanmayı sevdiği yazıyordu. yani büyük bir yaşam alanı lazım ona. hem karalar, hem sular olacak. benle uzun süre kalmadığı için böyle bir alan sağlayamadım bilrmiyorum.
    -eminönünden alınmıştı, asla yem yemiyordu. eminönünden alırsanız kontrol edin alırken.
    - ben pişmiş/ çiğ et , kıyma gibi et ürünleri verdim. cımbızla ağzına uzatıyordum. bir süre yeme bakıyordu, takip ediyordu derken en sonunda alıp yiyordu. ne kadar yemesi gerektiğini kendiniz deneyerek anlarsınız.
    - yemek yedikten sonra ağırlaşıyordu. çok hareket etmiyordu fakat yinede geceleri kafesinin üzerini kapatmayı ihmal etmeyin nedenini anlatacağım.
    - ele gelip sevilecek bir hayvan değil, gövdesi hassas. seveceğim derken hayvanı öldürmeyin.
    - sakın hayvanı küçük akvaryumda beslemeyin. hem alan çok küçük hem de tamamen su. bu hayvanın karada da vakit geçirmesi lazım.
    kaplumbağa yuvası tarzı yuvalar alabilirsiniz ben öyle yaptım. fakat bu da hayvana eziyet. çok küçük alanı oluyor. bu nedenle sürekli kafesten kaçmaya çalışıp kafesin sağına soluna tırmanabilir.
    - su sıcaklığı 20 derece civarında olmalı. yazın zaman zaman suyunu azaltıp buzdolabından su ekleyebilirsiniz ya da kafesinin üzerine buz koyabilirsiniz. hangisinin daha etkili olduğunu deneyerek gözlemlersiniz.
    - kafesi küçük olursa her gün değiştirmenizi tavsiye ederim. ben öyle yaptım.
    - hayvanın suyunu içme suyu vermenize gerek yok ama musluk suyunu önceden bir sürahiye koyup dinlendirin. isterseniz buzdolabına koyar vermeden bir süre önce çıkartırsınız gerekli ısıya ulaşınca verirsiniz.
    - kafesin kapağını kapatın çünkü kaçabiliyor. bizim evdeki iki kere kaçmıştı. ilkinde ben evde yoktum aramışlar epey en son mutfakta ekmek poşetinden çıkmış hergele. ikincide de yine mutfakta poşetlerden tekinin üzerinden çıkmış. hala aklım almıyor karada paytak paytak yürüyen bu hayvan nasıl masadan aşağı indi, o kadar halıları geçti de mutfağa gitti gece gece. bulamasak ölürdü, belki ölüsünü bile bulamazdık.

    şu an aklıma bunlar geldi. eğer sorunuz olursa yeşilimi yakın.
    alacak olanlara tavsiyem uzun süre bakacaksanız küçük kafes alıp hayvana eziyet etmeyin. hatta hiç almayın alırsanız gidip yaşayacağı bir yere salın yazık günah.

    he bu arada sonunda ne olduğunu mu merak ediyorsunuz?
    --- spoiler ---

    ataşehirde nezahat gökyiğit botanik bahçesindeki havuzlardan birine birakildi
    --- spoiler ---
  • "ateşde karar eyledi gerçi ki semender
    suz-i dil ü can ruk’asına olmaya hamil."

    (ateş içinde yaşamaya karar verdi semender,
    aşkın gönlü ve canı yakan gömleğini giymemek için)

    fatih sultan mehmet
  • amfibi yani çiftyaşamlılara dahil olan kuyruklu kurbağalar altsınıfı.
  • kendisini yiyen kurbağayı zehirleyip öldüren (evet kurbağanın midesindeyken zehirleyip öldürdü) ve kurbağa ölünce ağzından geri çıkıp hayatına devam eden hayvan. ayrıca turuncu göğsü yılanları bile caydırmaya yetiyor. (bkz: nat geo wild)
  • ateşte yanmadığına, hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan.
  • en kisa zamanda bir adet edinip hayatimin bundan sonraki surecini kendisine adamak istedigim mahlukat. simdilik resimlerine bakip seviyoruz digital digital ...
  • almancası "salamander" olan, çok sevdiğim sürüngen çeşidi.

    ayrıca "aşıklar da semenderler gibi ateşte ikamet ederler" demiş şeyhülislam yahya efendi. güzel demiş..
hesabın var mı? giriş yap