• bu gemilerde, ameliyat masaları, tıbbi cihazlar var. hepsi ama hepsi de insanların insan olmaktan doğan haklarıyla ilgili. bu gemilerde koltuk değnekleri var. yaşlılar için, engelliler için. muhtemelen israil füzesiyle ayğını kaybetmiş gençler için. bu gemilerde evsizler için ev var. çünkü evler bombalanıyor. inşaat demiri var. çünkü tanklar evleri kökünden söküyor.

    bu gemilerde yahudiler, müslümanlar, hıristiyanlar, allahsızlar var. hepsinin derdi, insanlığın gözü önündeki bu vahşetin açtığı yaralara pansuman yapabilmek. çünkü şimdilik ameliyat mümkün değil. şimdilik kanserli hücreyle yaşamaya mecburuz. onun da günü gelecek elbet.

    bu gemilerde demonte çocuk parkları var. çocuklar eğlensin diye. okul yok, nintendo, play statiton yok. lüks yok. bildiğin iki demir bir plastikten çocuk parkları. sütü, peyniri, ultrason cihazını geçtim en çok da bu parklar için istiyorum bu gemilerin ulaşmasını. parkta oynasınlar, gülerek büyüsünler diye.

    ama israil ve onun yalakası uluslararası kurumlar ve kan yalakası devletler bu küçücük yardımları engellemek için bildikleri bütün hukuk numaralarını çekecekler. taciz edecekler, kanunlar uyduracaklar. türkiye'de birileri yardımlara burun kıvıracak, altında hinlik arayacaklar. israil yalakalığında çığır açacaklar. öyle adamlar var ki, parayla tutsan bu performansı sergileyemezler. "israil'in uluslararası hukuktan doğan müdahale haklarını" sayıp dökecekler. neden? gemiler geçmesin diye. insanlar ölsün diye. bu insanların suçu büyük çünkü: arz-ı mevud sınırlarında doğmak ve yahudi olmamak.

    bu gemiler ulaşacak.

    onlar yüzümüze sikik hukuklarını okuyacak biz de bildiğimiz bütün duaları okuyacağız. hodri meydan.
  • masum bir yardım hikayesinden, korsan gösterisine döndü. cinayet işlendi akdeniz'de.

    hadi bakalım şimdi görelim bu işin kaç minute olduğunu. kameralar önünde bir gözü kalk gidelim, diğeri bok yeme otur bakışı atarak one minute çıkışları yapmaya benzemiyor bu iş.

    hodri meydan. gösterin bakalım dünya'ya bu işin bedeli kaç minute?
  • gölgesinde yaşadıkları deniz gezmiş'lerin kemiklerini sızlatan bir güruh'u ortaya çıkaran kampanya olmuştur.

    bu örümcekleşmiş beyinlere göre bu eylemi destekleyen kendileri haricindeki bütün dünya solu da ya akp'ye hizmet etmektedir ya el kaide'ye.

    adam canını ortaya koymuş, cebine helalleştiği kızının pastel boya resmini koymuş, belki de geri dönemeyeceği bir yola çıkmış, bizim parlak beyinli

    sözlükçümüz "deniz feneri yolunu aydınlatsın" diyerek laf oyunlu esprili laf sokacak aklısıra!

    kuruluş amacı ve varlık sebebi vadedilmiş topraklarını almak, alırken etrafında yanında çevresinde ne kadar insan varsa kökünü kazımak! olan bir

    sözde devlet!'in karşısına 6 adet erzak ve sivil dolu gemi ile dikilmenin altında binbir türlü ali cengiz oyunu senaryosu arayacak kadar aciz kalmışlara

    diyeceğim şudur;

    herşeyi unut, insan olduğunu unutma.
  • hamas'a yardim ediliyor falan dedik de, uluslarasi sularda israilliler, sivillerin, silahsiz insanlarin üzerine ateş acabilecek bir mezalime bürünmüş durumda. bu kadari şerefsizlik, bu kadari da kimin ne olduğunun göstergesi. mustahak size hamas gibi bir terorist örgüt.. gaddarliktan başka bir şey değil..

    tüm bu insani yardim işinin palavra, hamas'a terorist örgüte yardim olduğunu, gerçekten provakasyon yapmak istenmeyip, yardım yapilmak istense bunun kizilay tarafindan yapilabilecegini düşündüm ama bu mudahale, sivillere ateş açmak, yapilacak iş değil..

    tüm dünyanin gözü önünde, büyük bir utanç israil.. tebrikler..
  • amaçları siyasi değil diyenin alnını karışlarlar. o söylemler politik avantaj sağlamak için yoksa alayımız biliyoruz ki yardım yanında ablukaya dikkat çekmek, israil devletini zor duruma düşürmek istiyorlar. az bile, yapsınlar. bunları format dalgasına kurban gitmemek için yazdım yoksa asıl, sağda solda modernist takılan über ilericilerle derdim. din tahakkümüne karşı duruş diye soslayıp sol yanımıza sattıkları modernizm ve batıcılıktan tiksindim. filistin'in hali ortadayken daha hala hamas'tı, islam'dı, bok püsür bahanesiyle "öncelik dini yıkmak" diye zortlayanlara kafam girsin müsadenizle. öyle de seviyesizim bu bahiste kardeşim.
  • böyle bir yardım konvoyuna hangi devlet olursa olsun saldırırdı demek bi sik ifade etmemektedir.

    tüm devletler katildir. bu olay da bunun ispatıdır! meşruiyet hayranlığına gerek yok! cinayeti meşru görmeyi miden nasıl alıyor ha?
  • keşke bizim de o gemide bir tuzumuz olsaydı dedirten yardımdır.

    bugün ne olur bilinmez, israil hangi saçmalıklara yol açar o da bilinmez, ihh'nin samiyeti-samimiyetsizliği de bir kenara (tartışma konusu olduğundan diyorum) çok büyük saygı duyulması gereken bir olaydır ve benim gibi kişileri de bu saygı karşısında aciz bırakarak "keşke" dedirtmiştir. kaç gemi insan ölümü de göze alarak yola çıkıyor ve bu karardan da dönmüyor, buna saygı duyulur.
  • adalet sevdalısı kimi "özgür düşünen" şahıslar tarafından haksız eleştirilere boğulan eylem.
    o yardımı oraya götürmek elbette siyasi bir eylemdir. zaten avrupalı sosyalistler de, ihh da israil'in koskoca bir 1.5 milyonluk kitleyi 760 m2'lik ufacık bir alanda 6dan 12 metreye kadar olan duvarlar arasında "esir" tutmasına karşı olduklarından dolayı bu eylemi gerçekleştirmektedirler. insanî sıkıntıları gidermek bir yana, bu sıkıntıların kaynağını yok etmek elbette esas gayeyi teşkil edecektir. kaldı ki başka yollardan yardım götürmek de pek mümkün değildir. filistin meselesi hakkında etraflı bir malumatı olmadan konuşmak eğer zûl kabul edilseydi, en azndan bu konuda ağzını açanlar yardım yollarının nasıl tıkalı olduğunu bilirlerdi. gazze sadece mısıra, denize ve israil'e sınırı olan bir toprak parçasıdır. israil üzerinden gönderilen konvoylar ne hikmetse o esir aldığı halklardan kimsenin ölmesini istemeyen adil israil devleti tarafından ya gazze'ye ulaştırılmamakta, ya da aylar boyu süren "incelemelerden sonra" çok büyük eksikliklerle ulaştırılmaktadır. bu sebeple israil kanalından yapılan yardımlar işlevsiz kalmaktadır.

    bu gemi seferinden önce yine ihh önderliğinde avrupalı sivil toplum kuruluşlarıyla ortak olarak düzenlenen konvoy da mısır kanalından gazze'ye yardım ulaştırmaya çabalamıştır. israil'in zamanında tasmaladığı mısır yardımın eriştirilmesine izin vermemiş ve yardım gönüllülerinin kampına iki tane mısır polisini saklayıp "gönüllüler polislerimizi esir aldı" demeye dahi çalışacak kadar çirkefleşmişlerdir. neticede yardımlar gazze'ye eriştirilse bile gerçekten çok zor, çileli ve riskli bir seferin sonucunda eriştirilebilmiştir. hem de ambargoyu yapan israil tarafından değil, korkusundan onun köpekliğine soyunan mısır hükumeti tarafından böyle bir cebre maruz kalmak daha onur kırıcıdır.

    işte bu son yardım kampanyası da, direkt olarak gazze'ye ulaşmayı hedefleyen bir yardım kampanyasıdır.

    mantıklı olarak düşündüğümüzde buradaki esas amacın belli bir süre sonra ister istemez tükenecek olan yardım malzemelerini gazze'ye ulaştırmaktan daha öte ve kutsal bir amaç olduğu açık. gazze'ye bu malzemelerin ulaştırılabilmesidnen daha önemlisi, gazze'ye bu malzemelerin ulaştırılmasına gerek kalmamasıdır. gazze'nin eski günlerdeki gibi mazotunu, demirini, çimentosunu, ilacını, gıdasını temin edip üretmeye başlayarak zoraki bir asalaklıktan kurtarılması gerekmekte. elbette gazze'yi ördüğü duvarlar vasıtasıyla bu berbat ve yoksul pozisyona sokan israil, gazze'ye yardım ulaştırma kampyansında siyasî bir hedef olarak şekillenecek. zaten sen o yardımı hangi kanal vasıtasıyla götürürsen götür, israil2in eline teslim etmediğin taktirde yine siyasî bir eylem yapmış olacaksın. fakat siyasî bir eylem haline gelmesi eylemin şanına zeval getirmek bir yana, eylemi daha da yüce bir hale getirir. bataklıkta sinek avlamaktansa, bataklığı kurutmaya çalışan bir grup insanın şuan gazze yollarında olduğunu bilmek biz geri kalan insanlara iyi hissettiriyor.

    terör ise, kaos ortamı yaratmak değil, korkuyla sindirmek marifetiyle fikirlerini dikta etmek manasını taşımaktadır. burada kimse kimseyi tehdit etmediğinden terörden bahsetmek abesle iştigal, cahillik, cühelalıktır.
  • sözlük'teki yansımasına bakınca şunu görüyorum:

    bir tarafta insanlık adına bir şeyler yapılıyor olmasından dolayı bir nebze ferahlamış olan bir grup var. diğer tarafta ise, hayatındaki en büyük başarısı ona buna laf sokmak olan, her şeyin aksini iddia ederek muhalif ve -sözümona- devrimci vesaire olduğunu iddia eden bomboş balon tipler var. karşısındakileri insan değil, hata yumağı ve yanlışlıklar silsilesi olarak algılayan, aşağılamadan veya hakaret etmeden herhangi bir fikir beyanında bulunamayan bu balon taraftaki insan müsveddelerini ciddiye alan ilk grup, dilleri döndüğünce "şu anda hiçbir siyasi duruşun, kavganın, politikanın, düşüncenin önemi yok, şu an sadece sivil yaşamı korumak var, insanlığın temel konuları var, yaşama hakkı var" içerikli laflar etseler de, giden 3 ekmek yerine o 3 ekmeğin oyun olduğu iddiasını sürdürme derdindeki laf ebelerince çapraz ateşe tabi tutuluyorlar.

    buradan ilk gruba seslenmek istedim:
    stargazer, çamaşırsuyu gibi tiplerle uğraşacak kadar zamanınız boşsa, o boş vaktinizde gidip üç kuruş daha yardım toplayın. boş yere vakit kaybediyorsunuz, karşınızdakilere dönüp bir daha bakın, ne dediğimi anlayacaksınız.

    ne diyordum? hah evet,
    "gören de aklı başında insanlarla tartışılıyor sanacak. peh!"

    şu yardım kampanyasından bahsederken utanmadan "onların hepsi arap, hepsi pis müslüman, başlarında da hamas var, uluslararası kurallar nedeniyle o karasularını geçemesiniz, israil'in hakları var bi kerem" diyen adam, bir de utanmadan devrimciyim, solcuyum demiyor mu, şaşkına dönüyorum. neyse ki solun ne olduğunu bilenler var sanırım hala...

    edit: zzzzzzzz (klavyemdeki arızasından dolayı özür diliyorum, ctrl+v sağolsun, her yere z yapıştırdım)
  • bu olayda tek suçlu israil değil mi?

    yok artık, ben yanlış okudum sanırım. onlarca yıl insanlara işkence eden, yok eden, katleden, duvarlar örüp hapseden, aç ve susuz bırakan israil, yıllardır gerçekleştirdiklerine büyük bir tepki vermeyi ve tüm dünyanın dikkatini o noktaya çekmeyi de hedeflemiş bir yardım konvoyuna saldırınca, bu olayların tek sorumlusu israil değil öyle mi?

    senin aklını, izanını... neyse...

    verdiğiniz tepkiler için söyleyebileceklerim çok, ama beyniniz ölçüsünde anlatmaya çalışayım:
    sokak ortasında karısını bıçaklayan adamı uzaktan izleyip müdahale etmeyen esnaf ne yapıyorsa, şu anda siz de onu yapıyorsunuz. kadıncağızı kurtarmak için araya girip de bir iki bıçak darbesi almış adama bakıp "lan niye giriyorsun araya, bıçaklanacağın belliydi" diyor, oksijen israfını sürdürüp "zaten bıçaklayan adam tek suçlu değil, karı koca arasına girilmez" diye laf sıçıyorsunuz. hoş, durum itibarıyla karı-koca mevzusu da yok. adam kiracı olarak girdiği evin sahibini bir kümese hapsetmiş, bu da yetmemiş, içeri girip bıçaklıyor...
hesabın var mı? giriş yap