• doğru yanıt: rosenbergler!

    national guardian gazetesinin new york'taki bürosunda iki manşet hazırlanmıştı: 'rosenbergler idam edildi' ve 'rosenbergler kurtarıldı' !..

    1950 yılının 17 temmuz günü tutuklanan julius rosenberg rus casusu olmakla suçlanır. çok değil, 11 ağustos gününde, karısı ethel de aynı suçtan tutuklanarak ölüm cezasıyla yargılanır. savcı, ethel rosenberg 'in erkek kardeşi david greenglass 'ın çalıştığı new mexico'daki araştırma merkezinden atom bilgilerini rosenbergler'e verdiğini, onların da bu bilgileri ruslara ilettiğini iddia eder.

    suçlamaların yapıldığı 1950'li yıllar, amerika ile sovyetler birliği arasında soğuk savaş döneminin başlangıcıdır. sömürge politikalarını tüm dünyaya yayma çabasında olan amerika, kendisiyle işbirliği yapacak iktidarları 'müttefik' ülkelerde işbaşına getirirken evinde de muhalif sesleri susturmakta kararlıdır. bu amaçla görevlendirilen senatör mccarthy , abd'de güvenliği tehdit eden insan sayısının küsürü küsürüne '57.205.081' kişi olduğunu açıklayarak gözdağı vermektedir!

    'gomunist, vatan haini'

    rosenbergler'in yargılanmasına giden süreç 1947 yılında çıkan 'taft hartley' yasasıyla başlamıştır. bu yasaya göre devrimci insanların sendikalarda görev almaları engelleniyor, memurların grev hakkı kaldırılıyor ve işçi grevlerine büyük kısıtlamalar getiriliyordu. rosenbergler, işte böylesi bir dönemde düşüncelerinden dolayı ülkemizdeki söylemle 'gomunist, vatan haini' ilan edilirler.

    mahkeme rosenbergler'i uydurma delillerle suçlu bularak jürinin kararından sonra ölüm cezasına çarptırır. kararın duyulmasının ardından tüm dünyadan amerika'ya protesto mektupları yağmaya başlar. insanlar bu karara isyan etmekte ve cinayeti durdurmak için sokaklara, meydanlara dökülmektedir. bu beklenmeyen durum karşısında amerika rosenbergler'le pazarlığa oturur; rosenbergler'e suçlamaları kabul etmeleri halinde tüm dünyanın adalet dağıtıcısı olan amerika'nın 'imajının' düzeleceği, karşılığında da ölüm cezalarının kaldırılacağı teklifi yapılır. rosenberg çifti her seferinde bu teklifi reddeder. öyle ki, ethel rosenberg, yaşamının bağışlanacağı yönünde yapılan teklife şu karşılığı verir: ''ey yoldan çıkmış para yiyiciler, ey satılmışlar, ey bu güzel dünyamızı kirleten iğrenç, kötü insanlar, işte size yanıt: sizin lanetlenmiş lütfunuza başım eğik yaşamaktansa kocamla birlikte ölmeyi yeğlerim.''

    rosenbergler'in infazında bulunan devlet bakanı william a. carroll, ''bir çift güvercin'' in cansız bedenleri taşınırken yaptığı açıklamayla herkesin kanını dondurur: ''rosenbergler'e, boyun eğip, suçu kabullenmeleri halinde hattın öbür ucunda washington'ın olduğu telefon ile idamın durdurulacağı ve de kendilerini bekleyen oğulları 6 yaşındaki robert ile 10 yaşındaki michael 'e kavuşacaklarını söyledik...''

    yaşam ve ölüm sınırında yapılan bu teklife rosenbergler'in verdiği yanıtı bakan şöyle açıklar: ''peki ya suçsuzluğumuza inanan onca insan, onlar da bizim çocuklarımız değil mi? satar mıyız hiç onları!..''

    bugün 19 haziran!.. on binlerce genç insan üniversite sınavına giriyor bugün... alacakları puanlar karşılığında seçim yapacaklar... rosenbergler'in seçime zorlandıkları bir günde sınava girdiklerini bilmeden!... bugün telefonlarla eş, dost aranılacak, sınavın nasıl geçtiği konuşulacak... telefonlar çalacak gün boyu, oktay rifat 'ın rosenbergler için yazdığı şu dizeler anımsanmadan:

    hatırlayın onların vahşetini

    her telefon çalışında kesik kesik

    bugün on binlerce genç insan bir mayın tarlasında yürümeye zorlanacak! şaşırtmalı sorular arasından kan ter içinde geçmeye zorlanacaklar... ''aşağıdakilerden hangisi değildir?'' ... işte tuzağı haber veren bir soru!.. ''doğru yanıt, b... bilemedin, c!..''

    buuuuuummm!!!

    bugün on binlerce genç insanın yarınları, umutları sakat bırakılacak. hem de, tarih boyunca tek amaçları insanlığa hizmet etmek olan onca bilim insanının emekleri arasına kurulan mayınlara bastırılmaya zorlanarak!..

    ''doğru yanıt, a... bilemeden, d!..''

    buuuuuummm!!!

    anneden çocuklarına şiir

    o ysa ethel rosenberg, ölümünden önce çocukları için bir şiir yazmıştır. onların çocukları ki yalnızca robert ve michael değil, kardeşliğe ve barışa inanan tüm insanlardır. işte, yalan söyleyip çocuklarına koşmak yerine, kendilerine inanan insanları terk etmeyen ve ölüme yürüyen bir annenin yazdığı dizeler:

    bir gün öğreneceksiniz evlatlarım, öğrenec eksiniz,

    neden kestik şarkımızı yarıda,

    neden kitabımızı açık bıraktık, işimizi tamamlamadan

    neden gittik toprak altında uyumaya

    ağlamayın artık evlatlarım, ağlamayın.

    yalanlar ve pislikler neden sarmış dört bir yanı?

    neden bu gözyaşları, bu zulüm neden?

    öğrenecek bir gün bunu bütün dünya.

    yeryüzü gülümseyecek, evlatlarım, gülümseyecek

    ve sevinçler yeşerecek mezarımızın üstünde

    savaşlar sona erecek, dünya mutlu olacak

    kardeşliğin ve barışın koynunda.

    çalışın evlatlarım, çalışın ve bir anıt dikin;

    sevgiye ve sevince bir anıt,

    insanlık onuruna ve inanca,

    sizin adınıza koruduğumuz ve çocuklarınız adına!..

    mahkeme rosenbergler'in 18 haziran 1953 tarihinde öldürülmesini kararlaştırmıştı... ama rosenbergler, o gün değil, bir gün önce ya da sonra ölmeyi istediler. infaza az bir süre kala istekleri kabul edilir ve 19 haziran'da öldürülmelerine karar verilir...

    rosenbergler 18 haziran günü öldürülmek istememişlerdi; çünkü o gün evlilik yıldönümleriydi!

    bugün 19 haziran... bugünün bir tek doğru yanıtı vardır: rosenbergler!..

    sunay akın
    cumhuriyet, 19.06.2005, s15
  • bir çift güvercin havalansa...

    "korkunç gerçek şu ki, bizim davamız ilerici insanları felç etmek için bahane olarak kullanılıyor..."

    ikinci paylaşım savaşı'nın ardından amerika birleşik devletleri yıllarca "soğuk savaş" olarak ifade edilecek bir döneme giriyordu. 1950'li yıllar komünist avcısı faşizmin, gericiliğin, mccarthy'nin, sovyetler birliği'ne karşı kışkırtmaların, kore savaşı'nın, aşırı silahlanmanın amerika'sıdır. ekonomik krizin yol açtığı yoksulluk, faşist eğilimlerin yaygınlaşmasına karşı direniş ve sosyalist sovyetler birliği'nin kazanımları, bu dönemde abd'de komünist hareketi güçlendirmişti. abd komünist partisi'nin 1930'da 7500 üyesi varken, bu sayı 1939'da yaklaşık 100.000'e çıkmıştı. yeni hükümet, mccarthy gibi faşist politikacılarının onayıyla ülkeye bir korku hayaleti saldı. bu hayaletin ismi "komünizm"di. kısa süre içerisinde "polis devleti" önlemleri uygulamaya konuldu. adalet sistemi de buna uydu ve tüm yurttaşların özgürlük ve temel anayasal haklarını tehdit etmeye başladı. abd'nin bu dönemde dünyaya karşı asıl tehdit aracı atom bombası tekeliydi. ikinci paylaşım savaşı sırasında japonya'nın hiroşima ve nagazaki kentlerine atılan atom bombaları bunun göstergesi olmuştu. fakat 1949 yılında sovyetler birliği ilk atom bombası denemesini yapınca abd'nin tekeli kırılmış ve bu alandaki politikaları iflas etmişti. yaşanan teknolojik yenilginin örtbas edilmesi için abd'nin bir komploya ihtiyacı vardı. komplonun amacı; sovyet atom araştırmalarının temelinin sosyalist bilginlerin başarıları değil de abd'den çalınan bilgiler olduğunun kamuoyuna gösterilmesiydi. abd'de mutlaka sovyetler birliği'nin casusları olmalı ve bu casuslar sırları sovyetler birliği'ne kaçırılmalıydı. çünkü abd kendi dışında kimsenin atom bombası yapabileceğine inanmıyordu. aynı günlerde fbi'nin denetimi altında ve senatör mccarthy yönetiminde ülkede büyük bir oyun sahnelenmeye başlamıştı: "abd'de bir rus casusluk ağı vardır, yoksa bile yaratılmalıdır".

    komünistlere ve ilerici insanlara karşı cadı avında 6000 fbi elemanı, 1800 adalet bakanlığı memuru, amerikan silahlı kuvvetlerinin 22 000 güvenlik elemanı, 16 000 maliye bakanlığı memuru ve diğer hükümet kurumlarının 7000 güvenlik elemanı kullanıldı. binlerce amerikalı siyasi düşüncelerinden dolayı mahkûm oldu, hapishaneye girmek, işlerini yitirmek zorunda kaldı ve bir daha iş bulamadı. abd komünist partisi politbürosu'nun 12 üyesi tutuklandı, bunlardan 10'u 5'er yıl ağır hapis ve yüksek para cezalarına çarptırıldı. yüzbinlerce insan şu günlerde de modasını yitirmeyen "amerika'yı yıkıcı faaliyetlerden koruma" adına fişlendi, suçlandı, hapse atıldı, julius ve ethel rosenberg örneğinde olduğu gibi bazıları katledildi. julius ve ethel, bu kampanyaya bağlı bir komplo ile tutuklandı, tarihe hukuksuzluğun en büyük örneklerinden biri olarak geçen bir mahkeme sonucunda da idam edildi.

    ethel rosenberg 28 eylül 1915'te, abd'nin en yoksul semtlerinden birinde, manhattan'ın lower east side semtinde doğdu. rusya göçmeni babası ve avusturya göçmeni annesi, ikisi de ortodoks yahudi'ydi. ethel ailenin en büyük çocuğuydı, üç erkek kardeşi daha vardı: samuel, bernard ve david. david, ethel'in geleceğinde çok büyük rol oynayacaktı. ethel yetenekli bir öğrenciydi ve liseye devam edebildi. öğrencilik dönemi boyunca iyi bir oyunculuk yeteneğine de sahip olduğu görüldü. üniversite eğitimi almayı düşünüyordu, fakat 30'lu yıllardaki ağır ekonomik buhran ve anne-babasının yoksulluğu nedeniyle bunu başaramadı. bir yandan iş ararken, bir amatör tiyatro grubuna girip şarkı söylemeye başladı. iş bulamayınca, muhasebe ve sekreterlik kursuna kaydoldu. kursu bitirdikten sonra yarım günlük bir iş buldu. burada ilk kez komünist ve devrimci kadın, erkek işçilerle karşılaştı. çalıştığı işyerinde grev komitesine seçildi, direnişlere katıldı. işten atıldı ama haklarını arayarak tekrar işine dönmeyi başardı. sanatsal yeteneğini, şarkı söylemeyi, sosyal ve siyasi yaşamıyla birleştirmeyi de başardı. mitinglerde de şarkı söyledi. 1936 yılbaşında julius ile bir işçi toplantısında tanıştı ve birbirlerine aşık oldular. 1939 yılında evlendiler.

    ethel, 1940'ta daha sonra davasını çok etkileyecek olan komünist partisi'nin bir seçim çağrısını imzaladı. fbi, anti-komünist cadı avında kapsamında ethel'i de bu imza nedeniyle fişlemekten geri durmadı. dosyasına ikinci "mim", istatistik dairesi'ne sırf kızlık soyadıyla iş başvurusunda bulunduğu için kondu ki o zamanlar evli kadınların iş bulma konusunda nerdeyse hiçbir şansı yoktu. ethel çok derin bir antifaşist yaklaşıma sahipti. kırklı yıllarda, faşizmin saldırısına uğrayanları desteklemek için çeşitli komitelerde çalıştı. ev işleriyle ve çok ciddiye aldığı çocuklarının eğitimiyle de uğraştı. çocuklarıyla otoriter değil, dostluğa dayalı bir ilişki geliştirmeye çalıştı. bu, o zamanki koşullar için olağanüstü bir şeydi.

    beş kardeşin en küçüğü julius rosenberg ise 12 mayıs 1918'de doğdu. babası harry ve annesi sophie çarlık rusyası'ndan göçmüşlerdi. julius'un anne ve babası da ortodoks yahudi'ydi. julius başarılı bir öğrenciydi ve new york city college'a devam edip, mühendislik bilimleri okudu. elektrik mühendisi oldu. üniversitede "genç komünistler birliği" ile temasa girdi ve bu birliğe üye oldu. sanayi sendikasında örgütlü olan julius, 1939'da komünist partisi üyesi oldu ve kendi semtindeki bir parti örgütünde çalıştı. kamu sektöründe kendine bir iş buldu. cadı avcılarının komünistlere karşı ağlarını genişlettikleri bu dönemde julius 1941'de iki kez "sadakat testi"nden geçmek zorunda kaldı. soruşturmalar sırasında komünist partisi'ne üyeliğini inkâr etti. komünist avcılarının ana karargâhı fbi, 1945'te komünist partisi'ne üye olduğu için julius'un işine son verdirdi. işsizlik yüzünden rosenbergler'in mali durumu acı bir şekilde kötüleştikten sonra, julius, ethel'in en küçük erkek kardeşi, kayınbiraderi david greenglass ile birlikte küçük bir tamirhane açtı fakat bu işyeri kısa bir süre içerisinde iflas etti. üstelik david, birlikte yapmış oldukları yatırımları ondan geri istiyordu. aralarında para nedeniyle sorun çıkmıştı. bütün bunlar olurken julius, siyasi eylemlere ve kampanyalara katılmaya devam etti.

    atom bombası, küçük kardeş david ve komplo!

    rosenberg ailesi işte tam bu sırada komplo ile yüz yüze geldiler. komplo, 1945'te tutuklanan bir abd komünist partisi üyesinin, sorgulamalar sonucunda casusluk faaliyeti içerisinde 80 kişinin ismini fbi'ya açıklamasına ve bu soruşturmanın ethel'in küçük kardeşi david greenglass'a kadar ulaşmasına dayandırıldı. bundan sonrası planlanmış bir oyunun parçalarıydı. rosenbergler için ölüm kararı anlamına gelecek olan bir casusluk iddiası uyduruldu. esas şahit, ethel rosenberg'in kardeşi david greenglass idi, bir başka satılık şahit ise, david'in karısı gelin ruth olmuştu. david greenglass, gençliğinde, abd komünist partisi'nin gençlik örgütü üyesiydi. askerlik hizmeti sırasında, atom bombasının gizlice üretildiği yer olan los alamos'ta işleme makineleri fabrikasında çalışmış, terhis edilirken uranyum ve bazı aletler çalmış ve sonra da yakalanmıştı. böylece fbi'nin şantajlarına müthiş uygun bir duruma gelmişti. david, casusluk iddiasıyla tutuklandı ve hapishanede iddia makamlarının "profesyonel baş şahidi" harry gold'un yanındaki hücreye konuldu. iki yalancı, 8 ay boyunca -daha sonra anlaşılacağı üzere- atom bombası yapımı üzerine kitaplar incelediler, ifadelerinde neler söyleyecekleri hakkında anlaşma ve savcıyla birlikte rosenbergler ve julius'un üniversiteden arkadaşı morton sobell aleyhine iddianame uydurma olanağına sahip oldular. david greenglass ve karısı, davada rosenbergler'le doğrudan ilişki içinde bulunan biricik şahitler durumundaydı. david karısıyla birlikte, ablası ve eniştesi hakkında tanıklık etmeyi kabul ederek itiraflarda bulunmuştu. savcının gösterdiği şahitler arasında onlar dışında hiçbiri, rosenbergler'le hiçbir zaman doğrudan temasa geçmemişlerdi.

    yargılama ve hüküm

    iddia çok basitti: rosenbergler, david'den aldıkları atom bombasının yapımına ilişkin bilgileri casus harry gold'a vermişler, gold'da bu bilgileri sovyetler birliği konsolos yardımcısı anatoli yakovlev'e iletmişti. basının şiddetli saldırıları altında 8 mart 1951'de başlayan ve tüm dikkatleri üzerine çeken bir yargılama sonunda ethel ve julius rosenberg ölüme mahkûm edildi. hâkim kaufmann'ın gerekçeli kararı nefretin dilini, soğuk savaşın ve tam bir hukuksuzluğun dilini konuşuyordu. rosenbergler'in "suç"u için elle tutulur tek bir kanıt yoktu. daha kasıtlısı yapılamayacak bir biçimde yürütülen bir yargılamada, hukuk adına karar verecek olan hâkim, julius'u peşinen komünist olarak damgalayıp jüriyi kışkırttı. julius ve ethel lehine sonuçlanan tüm sorgularda hâkim, yorumlarıyla soğuk savaşın siyasi-ideolojik değerlendirmesini geçerli kıldı. ortada rosenbergler aleyhine, abd'nin sovyetler birliği'nin atom bombasını geliştirmesinin "suçluları"nı ortaya sunma şartlanmışlığı dışında hiçbir şey yoktu. gerek savcılar ve gerekse hâkim kaufmann ve daha sonraki davanın tüm yeniden görülme girişimlerindeki tüm diğer hâkimler washington tarafından yönlendirildi. 200 000'den fazla sayfayı kapsayan fbi dosyaları, cia notları, dava belgeleri ve kopyalar bu tavrı kanıtlıyordu. aleyhte "esas kanıt", güya bombanın mekanizmasını gösteren çocuksu bir krokiydi. amerikalı atom fizikçisi ve nobel ödülü sahibi prof. urey bile abd başkanına gönderdiği mektupta davanın her türlü mantığa ve adalete aykırı olmasını yanı sıra, david greenglass gibi bir kişinin atom bombasının fiziğini, kimyasını ve matematiğini herhangi bir kimseye kesinlikle veremeyecek durumda olduğunu söylüyordu.

    rosenbergler 29 mart'ta jüri tarafından "suçlu" bulundu ve 5 nisan'da hâkim kaufmann tarafından ölüme mahkûm edildi. morton sobell "suç ortağı" olarak 30 yıl hapse mahkûm edildi. aleyhte esas tanık olan david greenglass 15 yıla mahkûm oldu, erken tahliye edildi ve kendisine yeni bir kimlik verildi. casusluk faaliyetinde bulunduğunu itiraf eden karısı ruth hakkında dava bile açılmadı. onyıllar sonra yayınlanan belgeler her şeyin baştan sona fbi ve devlet tarafından planlanmış, kotarılmış ve uygulanmış olduğunu kanıtlıyordu.

    11 nisan'da ethel, idam edilinceye kadar bir daha terk etmeyeceği sing sing cezaevinin idamlıklar kanadına kondu. daha sonra julius da buraya getirildi. her biri için 100 bin dolarlık kefalet konuldu ama rosenbergler bu parayı hiçbir zaman bulamadılar. bir anda "normal" yaşamlarından koparılıp alınan, zindana atılan, yalan ve iftiralar ağıyla karşı karşıya kalan ethel ve julius, bu davada masumiyetlerini kanıtlamak için büyük bir güç gösterdiler. sendika avukatı emanuel "manny" bloch, bu konuda onların dostu ve avukatı haline geldi. sonraki birkaç yılda tüm enerjisini ve çalışmasını rosenbergler'in savunmasına ayırdı.

    julius ve ethel, mahkûmiyetlerinden sonra da pes etmediler. hukuku incelediler, yargılama usulü sorunlarında uzman haline geldiler ve avukatlarıyla birlikte sürekli yeni dava dilekçeleri hazırladılar. amerikan yargıtayı, davanın yeniden incelenmesini tam beş kez reddetti. yeni bir mahkeme daha yoktu ve daha yüksek hiçbir adli merci de kararı incelemiyordu. çok sayıda usûl hatası en titiz bir şekilde kanıtlanmış olmasına, onları aklayan yeni kanıtlar sunulmasına rağmen, amerikan adaleti, devletin sadık emireri olmaya devam etti. idam hukuken dört kez ertelendi. bu gaddar oyuna 18 haziran'a kadar devam edildi. idamdan bir gün önce, bir hâkimin idamın ertelenmesi kararı üzerine yine bir ümit ışığı doğdu, fakat bu karar bir başka mahkeme tarafından derhal iptal edildi.

    şantaj ve direniş

    rosenbergler, sadece davanın yeniden görülmesi için ellerinden geleni yapmakla uğraşmadılar. tekrar tekrar, amerikan adalet ve devlet temsilcilerinin bir pazarlığa yanaşma yönündeki baskı ve çabalarına da direndiler. özellikle ethel, annesi tessie greenglass'in, ifade verip kendisini ve özellikle de kardeşini "kurtarması" yönündeki manevi şantajlarına maruz kaldı. annesi fbi'nin planına uygun olarak ethel'i hapishanede sadece iki kez ziyaret etti ama ethel'in tavrını değiştiremedi. rosenbergler idamlarından kısa süre öncesine kadar tekrar tekrar şantajlara maruz kaldılar. ifade vermelerine karşılık yaşamları bağışlanacaktı. teklif buydu. idamlarından 11 gün önce hükümet adına bir aracı olan mr. bennett, sing sing hapishanesine geldi. görüşme hapishane kurallarının aksine hiçbir şahit olmadan yapıldı. rosenbergler şantaja boyun eğmediler. bu ziyaret hükümet tarafından resmen yalanlanacak, fakat daha sonra yayınlanan belgelerde kanıtlanacaktı. ethel ve julius, görüşme hakkında avukatlarına şu bilgiyi vermişlerdi: "bennett: ‘hükümetle işbirliği yapmaya hazır olursanız, elde af için bir gerekçe olurdu.' ethel ona şöyle yanıt verdi: ‘elektrikli sandalyede idam edilme tehdidiyle ne sizin saygınlığınızı kurtaracak kadar gözümüzü korkutabilirsiniz, ne de biz yurttaşlar olarak hakkımız olan adaleti talep etmek yerine çirkin, kirli bir pazarlık yaparak gittikçe daha sık uygulanır hale gelen antidemokratik polis devleti yöntemlerine ortak oluruz. bu hitler almanya'sında geçerli olabilir, ama özgürlük ülkesinde değil. gerçekten büyük ve gerçekten onurlu bir ulusun görevi, haksızlığı gidermektir, haksızlığa uğramış olanlardan, istemeye istemeye hayatlarını bağışlamak için haraç talep etmek değil."

    kendilerinden washington'a bir telefon açarak özür dileyip af talep etmeleri karşılığında evlerine, 6 ve 10 yaşındaki çocuklarına kavuşabilecekleri söylenmiş ancak ethel "ya suçsuzluğumuza inanan milyonlarca insan ne olacak?" diyerek bu teklifi reddetmişti.

    dayanışma

    rosenbergler'e karşı davanın ve kararın amerikan basınındaki yansıması, nerdeyse tek bir günün bile kışkırtıcı bir makale yayınlanmadan geçmemesi şeklinde oldu. tüm mizansenin amacı da zaten buydu. amerikan kamuoyunu, halkını sovyetler birliği'ne karşı kışkırtmak, ülkede anti-komünist program havasını kaynama noktasına getirmek ve kore savaşını komünizme karşı intikam seferi olarak satmak, amaçlanan buydu ve amerikan medyası, gazeteleri ve radyo istasyonları bu işe dört elle sarıldılar. rosenbergler'e karşı cıvık, kışkırtıcı makaleler yayınlamakta birbiriyle yarıştılar. ethel ve julius'un yorulmak bilmez avukatı emanuel bloch, gerçeğin mutlaka yaygınlaştırılması gerektiği olduğu bilinciyle arayışlara koyuldu. sadece gerçeği, julius ve ethel'in ifadelerini, davanın gözden geçirilmesine yönelik hukuki dilekçeleri basan gazeteleri aradı. ağustos 1951'de, 58 000 tirajlı sol bir gazete olan "national guardian" konuyla ilgili olarak "amerika'nın dreyfus olayı" başlıklı ilk makaleyi yayınladı. bu, kin ve iftira örtüsünü kaldıran ilk röportajdı. tüm dünyada yankı bulan bir kampanyanın başlangıcıydı. kasımda new york'ta, rosenbergler'in bir komşusunun oturma odasında, "rosenbergler'e adalet için ulusal komite" oluşturuldu. bu komitenin birçok kentte şubeleri oluşturuldu. julius'un kardeşleri tüm güçlerini komiteleri geliştirmeye verdiler. ilk büyük açık toplantı 12 mart 1952'de new york'ta pythian temple'da yapıldı. gösterilen ilgi, dayanışma, julius ve ethel için çok büyük bir öneme sahipti. tüm mektuplarında, bu dayanışmanın kendilerine yeniden yeniden cesaret toplamada ne denli yardımcı olduğunu vurgulamışlardı.

    sosyalist devletler, komünist, devrimci ve ilerici dünya hareketi sesini yükseltti. ethel ve julius'u kurtarmak için dünya çapında bir protesto ve uluslararası dayanışma kuşağı oluştu. "national guardian", ethel ve julius'un "ölüm evinden mektuplar"ını yayınlamaya başladı. beyaz saray'a üç milyonu aşkın telgraf ulaştı. thomas mann'dan albert einstein'e, jean paul sartre'dan anna seghers'e ilerici kültürün ve bilimin önde gelen kişileri seslerini yükseltti. fransa ve italya, hatta katolik kilisesinin başı papa bile, abd hükümetine rosenbergler'i affetme çağrısı yaptı. işte bugünlerde hollanda'nın rotterdam kentinde genç bir hollandalı anne, bayan van haaren, yeni doğan kızına ethel julia adını verdi. ethel, bunu genç kadının ve bebeğinin resminin de yer aldığı bir gazete haberinden öğrendi. mektubunda ona şöyle teşekkür ediyordu:

    "bayan van haaren için,
    sing sing'den hollanda'ya! binlerce mil uzaklık, binlerce mil su, binlerce insan ayırıyor bizi akan kanlarla ve kölelikle, durmak bilmez çalışma ve zahmetle dolu koca bir dünyanın yarısı. yine de insan kalbinin aşamayacağı hiçbir uzaklık, yeni yaşamın sevinçli çığlığının yeniden cesaret ve yeniden umut veremeyeceği hiçbir zorlu mücadele yok... sevgili sıcak yürekli kız kardeşim, fiziken benim çocuğum olmasa da, adını sevginin koyduğu talihsizliğimin bu çocuğunu sizinle birlikte paylaşabilir miyim? o halde cesurca şarkını söyle, cesurca şarkını söyle, güçlü hollandalı kızcığım ve büyük atlas okyanusu'nun öbür yakasında, oradaki uyuyanları uyandır. cani deniz, tehlikelerle dolu dalgalarını her kumsala çarptırıyor."

    ethel, bayan van haaren'in cevabını hiçbir zaman okuyamayacaktı. çünkü cevap gelmeden önce katledilmişti.

    ethel ve julius iki yıl aynı cezaevinde, bir koridorla ayrılmış hücrelerde kaldılar, birbirlerini haftada sadece bir kez iki saatliğine görebildiler. iki ayrı demir kafes içinde, birbiriyle konuşabiliyorlardı fakat birbirine dokunmaları yasaklanmıştı. sadece idamlarından kısa bir süre önce birbirlerini sarılabildiler. birbirlerine duydukları derin ilgi, sevgi ve saygı, cezaevi hücresinin yalnızlığı ve mahkeme kararlarının bir öyle, bir böyle şekillenmesi karşısında ve her an idam edilme perspektifiyle onların tutunacak dalı oldu.

    ethel ve julius 19 haziran 1953'te elektrikli sandalyede idam edildi.

    ethel ve julius komünist liderler değildi, mücadele içerisinde sınanmış ileri, deneyimli kadrolar ya da devrimciler değildi. ethel ve julius, büyük insanlık mücadelesinin sıra neferleriydi. insanlığın kurtuluşu davasına eğilimli ve bağlıydılar. mektuplarında kendilerinden sık sık "sade insanlar" diye bahsettiler. onlar sade insanlardı, tarihi yapan sade insanlar. onlar emperyalizmden ve onun kültüründen dünyalar kadar ilerideydi, çünkü onlar düşüncelerini, insanlığı ve ideallerini savundular. ethel ve julius yaşamı seviyorlardı. fakat özsaygıya ve inançlarına bağlılığa daha da büyük değer biçtiler.

    david greenglass mahkemede yalan söylediğini, ethel ve julius'un suçsuz olduğunu yıllar sonra itiraf etti.

    notlar:

    "barış, ekmek ve gül için savaşta, celladı sakin bir onurla, güvenle ve geleceğe bakarak bekliyoruz. inancımızı yitirmeyeceğiz. her zaman olduğu gibi." (avukata gönderilen son mektuptan)

    "...(kendimi) davamızla ilgili hayallere kaptırmıyorum, çünkü biliyorum ki ancak halkın örgütlü baskısı bizi kurtarabilir ve iki masum insanın öldürülmesine yol açacak korkunç siyasi suçu açığa çıkarabilir. biz gerçekte herhangi bir suç işlemediğimiz için, bu rezil komploya alet olmaya ve sırf ülkemizdeki savaş isterisi tırmandırılıp dünya barışı perspektifleri kötüleştirilsin diye başka masum ilerici insanlara karşı yalancı şahitlik yapmaya yanaşmayacağız." (julius, ölüm evinden mektuplar)

    "sevgili kocacığım, (...) bu alçaklık ve rezalete duyduğum hisleri herhangi bir şekilde dile getirmek zorundayım. güzel yurdum, başın eğik, özgürlük güneşi battı, halkın yas tutuyor! faşizm tehlikesi dev gibi ve tehditkâr bir şekilde üstünde yükseliyor, toplama kampları şimdiden hazırlanıyor! ah, kız ve erkek kardeşlerim, altında yaşamak zorunda kaldığınız bu korkunç tehlikeyi kaçınız kavrayacak; kaçınız korkuyla haykıracak: ‘mahvolduk!'. kaçınız birleşik öfkeyle ayaklanıp bu haksızlığı telafi edeceksiniz." (ethel, ölüm evinden mektuplar)

    "şu konuda gayet açık olmalıyız ki, biricik umudumuz halktadır. bizi tehdit eden idam kararının çıplak terörü bunda hiçbir şeyi değiştirmez. sadece halk, bu legal linç cinayetini engelleyebilir..." (ethel, ölüm evinden mektuplar)

    kaynakça:
    - the murder of the rosenbergs, stanley walkovsky
    - mccarthyism, spartacus educational
  • o zamanki baskan eisenhower in " milyonlarca insanin hayatini tehlikeye attigi icin, insan oldurmekten cok daha buyuk bir suc " diyerek sucladigi insanlar. atom bombasi yapimindaki selahiyet kendisine kimler tarafindan verildiyse onu da hic bilmiyoruz. tam boyle kel kele cirt demis hesabi iste....
  • nikita kruscev'in, anilarinda sovyetler birligi'nin atom bombasini elde etmesine yaptiklari katkidan dolayi tesekkur edilmis insanlar.

    http://query.nytimes.com/…03ff936a1575ac0a966958260

    nitekim iclerinden julius rosenberg'in sovyet casusu olarak calistigi, gerek soguk savas sonrasi deklasifiye edilen venona telgraflari sonucu, gerekse o donemde rosenberg ile irtibati saglayan kgb casusu olan aleksandr feklisov'un 1997 yilinda bizzat yaptigi itiraflar sonucu, hicbir supheye yer birakmayacak sekilde anlasilmistir.

    http://www.law.umkc.edu/…trials/rosenb/ros_bfek.htm
    http://www.atomicheritage.org/…tent&task=view&id=39
    http://www.timesonline.co.uk/…es/article2780359.ece

    ethel rosenberg'in ise sucu dogrudan islemedigi, ancak ve ancak goz yumdugu veya destekledigi kanitlanabilmistir - bu nedenle kendisine verilen olum cezasinin asiri olmus olabilecegi kabul edilir.
  • ortaya ardi ardina cikmaya baslayan kanitlara ve tanik ifadelerine gore julius rosenberg'in casus oldugu supheye yer birakmayacak sekilde kesinlesmistir.

    bizzat kendi oglunun agzindan:
    http://www.cnn.com/…18/rosenberg.sons.ap/index.html
  • sol -veya komunist- ideolojiye hizmet ettikleri için ardlarından ağıtlar yakılan, barış(!) türküleri söylenen casus çift. öyle bir hava var ki, sanki amerika da idam edilen veya suçsuz yere mahkum edilen ilk ve tek insan bunlar.. ruslar kendi ağızlarıyla ajan olduklarını itiraf etmiş, ailesi kabullenmiş, ama işgüzarlar hala çiçek böcek edebiyatında, suçsuzdular masumdular teranesinde.. yaptıklarının cesaret işi olduğu muhakkak, soğuk savaşın herşeyi mübah eylediği dönemde yaptıkları rusya için de büyük başarıdır. ama nihayetinde 2 casustular ve geçmişte veya bugün yakayı ele veren binlerce casusun başına ne geldiyse onların da başına o gelmiştir. hal böyleyken, fillerin tepiştiği çimen olmaktan başka bir vasfı olmayan türk vatandaşları neden "yemişler ulan birbirlerini işte" diyerek geçemiyor ? sovyet rusya yıkılalı 20 sene oldu, bizim solcular rus taşak yalayıcılığını ne zaman bırakmayı planlıyorlar acaba ?
  • çirkin akıl yürütmelerle ölümleri bir meşruiyet çabasına dönüştürülmüştür. evet julias ajandı, bu onun öldürülmesini aklıyor mu, eğer biri devlete karşı suç işlediyse ölümü meşru mudur? (karısının onun suçundan öldürülmesini saymıyorum bile) lütfen rasyonel düşünmeye çalışın bi iki dakika. gidin şu filmi izleyin mesela:

    (bkz: krotki film o zabijaniu)
  • casusluk yapmış olsalar bile, hatta öyleyse esas casusluk yaptıkları için dünya barışına katkıda bulunmuş iki insan. bu silahların dengeli dağılımı olmasaydı abd'nin yapabileceklerinin hiçbir sınırı olmayacak, dünya çok daha büyük bir vahşet zinciriyle karşılaşacaktı. dengeleyici sovyet etkisi olmasaydı belki de sovyetler birliği yıkılacak ve kapitalizm çalışan haklarında düzeltmelere gitmeye tenezzül etmeyecekti. eğer bu bir casusluk faaliyetiyse bile milyarlarca insana yararı olmuş bir eylemdi. bunun için ölümü göze almış olmaları bile onurlu bir bedeldir.
  • 1950-60'lar amerikası ve meşhur davalarından biri, mahkeme tutanakları tüyler ürpertici olabilir çoğu zaman, bir diğeri için:
    (bkz: the chicago seven trial)
hesabın var mı? giriş yap