• akp diktatörlüğünün organik solcusu. bir takım akçeli işleri de olduğundan şüpheleniliyor. bunları zaten biliyorduk değil mi? o zaman yeni meseleye geçelim:

    güvenlik amiriyle beraber devrimci öğrencilere el hareketi çeken bir adam. hareketin cinsiyetçiliğini geçiyorum (hahahahhaha), bari bu toprakların hareketini çek roni bey, iki parmağın arasına başparmak kıstırıver gari.

    "istanbul üniversitesi’nde “ifade özgürlüğü konferansı” adı altında düzenlenen etkinliğe katılmak üzere gelen akp’li bakan suat kılıç’ı ve ikiyüzlü akp politikalarını protesto eden üniversiteliler etkinlik çıkışında, “konferans” konuşmacılarından roni margulies’e rastladı. o esnada güvenlik şube polis amiri ile yan yana görüntülenen margulies, protestocu öğrencilere el hareketi yaptı. bu an kolektif basın merkezi muhabirinin onbjektifine takıldı"

    http://www.sendika.org/…ten-protestocu-ogrencilere/
  • roni margulies'i yolda görsem yüzümü çeviririm artık, ben herhangi bir yerde otururken masama gelse kalkarım o masadan, bir panele gitsem ve panalde o konuşmaya başlasa, kalkar giderim, sinemada yanımdaki koltuğa otursa yerimi değiştiririm, "nereye?" diyenlere, "panel bitti," derim, "ben bu adamı dinleyemem" derim. ithamlarına cevap vermeyi hakaret sayarım. ama kişisel politik tavırlarımızdır bunlar. ne liberalizmle, ne sol liberalizmle ne de benzer siyasal akımlarla böyle tartışilmaz.

    ama roni'ye gidip bir panelde, hem de ihd'nin düzenlediği bir panelde, hem de barış konulu bir panelde, hem de çok uzun zaman sonra öğrenci muhalefetinin etkili sayilabilecek bir toplumsal meşruiyet ve haklılık zemini elde ettiği hükümeti telaşlandırdığı bir konjonktürde, hükümetin yeni üniversite düzenine ilişkin uygulamalarını ertelemeyi planladığı bir evrede, vicdanı olan eski yeni tüm demokratların ve sosyalistlerin öğrencilerin yaninda yer aldığı, onları iktidarın ve polisin şerrinden korumaya çalıştığı bu günlerde, etkili ve haklı bir muhalif gençlik hareketi yaratmanın işaretlerinin görüldüğü şu zamanlarda roni margulies'e yumurta atılmaz. roni marguies'i ancak yok sayabilirsiniz, panelinden çıkarsınız, alkışlarsınız, konuşma yaparsınız, yazdığı yazıları götürüp okulunuzun olmadı ihd'nin duvarına asar "bu adamı neden çağırıyorsunuz çanakkale'ye" diye kizarsiniz. roni margulies'in kendisine değil fotoğrafina yumurta atar, yumurtalı fotoğrafini alır panelde dağıtırsınız. böyle bir panelde, öyle bir yerde, barışı konuşmak için dinleyici olarak gelmiş insanlarla birlikte yapacaklarınız bunlardır. roni'yi ve benzerlerini yok sayarsınız, kınarsınız, eleştirirsiniz. kendinize ve değerlerinize zarar vermezsiniz, sahip olduğunuz çok kırılgan ve baskı altındaki toplumsa desteği kendi elinizle yok etmezsiniz.
    çünkü yumurtacı gençlik hareketi başka bir şeydir, demokratik öğrenci hareketi başka bir şey. birinden sürekli olarak kendisine, kendi siyasal pozisyonuna, politik aklına ve eylemlerine referans veren bir omlet çikar, diğerinden fkf çikar, odtü-ötk çikar, istanbul üniversitelerinin amfi komiteleri çikar, özerk demokratik üniversite çikar.

    dedim ya yok hükmündedir roni margulies, gördüğüm yerde çikarım. bu beni bağlar. ama gördüğüm yerde yumurta çakarım diyebilecek cesarete ise ancak körler sahip olur. bu tip bir politik cesaretten ise kalıcı, devrimci ve özgürlükçü bir gençlik muhalefeti doğmaz.
  • her gerçek sosyalist gibi, emekçiler için en önemli iktisadi göstergenin gsmh rakamları olduğunu biliyor.
  • ilhan selçuk hakkında bulunduğu suç duyurusunu çok beğendiğim yazar-şair..

    çok hoşuma giden suç duyurusu ile ilgili metni aşağıdaki gibidir:

    suç duyurusu: azmettiricileri açıklıyoruz

    ilhan selçuk 25 ocak perşembe günü menfur gazetesinin menfur köşesinde şöyle yazdı:

    “‘hepimiz ermeniyiz...’
    kimileri bu gösteriye tepki duydu...
    - bu ne demek lan?.. hepimiz ermeni mi olduk şimdi?
    - güzel bir davranış bu; bizim çoğunluğun vicdanındaki derin insan sevgisini vurguluyor...
    peki, gerçekten hepimiz ermeni miyiz?
    - hepimiz rum'uz..
    - hepimiz gürcü’yüz..
    - hepimiz yahudi’yiz..
    - hepimiz süryani’yiz..
    - hepimiz laz'ız..
    - hepimiz kürt'üz..
    - hepimiz çerkes'iz..
    - hepimiz abaza’yız..
    - hepimiz ermeni’yiz..
    vesaire...
    ...
    anadolu'da ırkçılıkla, etnikçilikle, milliyetçilikle hiçbir şey çözülemez...
    peki, ne yapmalı?..
    ortada hazır bir türkiye cumhuriyeti var...
    herkes yurttaş!..
    atatürk ne demiş:
    ‘- ne mutlu türk'üm diyene...’
    ne diyebilirdi:
    - ne mutlu türk olana...
    gazi böyle dememiş...
    bu bakımdan hepimiz ermeni, yahudi, çerkes, kürt, rum, laz, abaza vb. olabiliriz; bu yolda hiçbir sakınca yok...

    ancak hep birlikte mutlu olmak istiyorsak, gelin şu türk yurttaşlığında birleşelim...
    birleşelim de şu "çılgın türkler" i yeniden çılgınlaştırmayalım..."

    cumhuriyet savcılığı’na suç duyurusunda bulunuyorum. ilhan selçuk beni hedef göstermektedir. ben “türk’üm” demiyorum. ve türk değilim. olsam da mutlu olmazdım, olmadığım için de mutlu değilim. türk olup olmamak umurumda bile değil. türkiye vatandaşıyım. mutluluğu etnik kökenlerinde bulanların da ırkçı, kafatasçı mürteciler olduğuna inanıyorum. dahası, gazi’nin ne demiş ve ne dememiş olduğu umurumda bile değil. beni ikinci sınıf vatandaş olarak, cemil çiçek’in bir önceki adalet bakanlığı döneminde geçirdiği yasadaki ifadeyle “yerli yabancı” olarak gören türkiye cumhuriyeti de umurumda değil. “hepimiz ermeni’yiz” diye bağırarak yürüyen 200 bin kişiyle birlikte yürüdüğüm için mutluluk duyuyorum; ilhan selçuk ile aynı gezegende bulunduğum için mutsuzum. ve bunları düşündüğüm için “çılgın türkleri yeniden çılgınlaştırma” diye beni tehdit eden, türkiye çapında yüz binlerce kişiyi “bizi çılgınlaştırmayın” diye tehdit eden ve faşist katillere hedef gösteren ilhan selçuk hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.

    savcılığın dikkatini bir de şu konuyu çekmek isterim. ben doğduğum günden sonra çok uzun süre, 20 yıla yakın, azınlık olduğumun farkında bile değildim. çok dilli, çok dinli, çok renkli bir istanbul’da yaşayıp gidiyordum; kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunu düşünmek aklıma bile gelmiyordu. sonra da zaten sosyalist oldum; dinimle, ırkımla, cemaatimle bir daha hiç ilgilenmediğim gibi, başkasınınkilerle de ilgilenmedim. yahudiymiş, ermeniymiş; türkmüş, türkiyeliymiş; alt kimlikmiş, üst kimlikmiş; bana ne? ille de kimlik gerekiyorsa, “insan” ve “sosyalist” bana bol bol yetti.

    yahudilikle ilişkim tesadüfi bir doğum özelliğinden ibaret olmasına rağmen, “yahudi” denildiğinde itiraz etmedim. türklükle ilişkim sıfır olmasına rağmen, “türk” denilmesine itiraz etmedim. ilgimi çekmiyordu çünkü bunlar. ama artık itiraz ediyorum. bana “türk” denilemez; ben türk mürk değilim. niye mi itiraz ediyorum? yahudiliğim mi tuttu? hayır, ama huyum kurusun, eskiden beri adetimdir, bana bir şey zorla dayatıldığında, direneceğim tutar. üstelik, savcılığı temin ederim, bana özgü bir şey değil bu. toplumsal gruplara dayatılan hemen her şey geri teper. dolayısıyla, ilhan selçuk “türk’üm” deyip mutlu olmayı herkese dayattıkça, olmazlarsa “çılgınlaşacağı” tehdidini savurdukça, hiçbir azınlığın “türk’üm” lafını hiçbir zaman etmemesini garantiliyor, mutsuz olmalarını sağlıyor, türkiye devletine düşman olmalarına yol açıyor. bölücülük yapıyor yani. avukat değilim, ama yanılmıyorsam türkiye’de önemlice bir suç bu. bir de, hatırlatmakta yarar olabilir, azınlıkların hepsi ilhan selçuk’un babaları ve dedeleri tarafından bu toprakları terketmeye zorlanmış ve artık azıcık kalmış değil. bir tanesi var ki, milyonlarla ifade ediliyor. ilhan selçuk’un işlediği bölücülük suçunun faturası çok pahalıya çıkabilir. hedef göstermiş olmayayım ama, bir an evvel susturulmasında fayda vardır.
    roni margulies
  • görüldüğü kadarıyla şimdi de trt'ye sabah şekeri olmuştur. ama masalları güzel.
  • kayda geçsin.

    "ahmet şık’ın birgün’de yazmasından daha doğal bir şey olamaz. birlikte cemaat ve dindar insan avına çıkarlar."

    https://twitter.com/…lies/status/273196179506999296
  • saçma sapanlığın dehlizlerinde bokumuzda inci aramaya kalkmışız yine. başlık başlık toparlayayım.

    1- roni margulies'i kafamızda patlayan copları, panzerleri, robocopları meşrulaştırdığı, akp yandaşlığı yaparak sözde demokrasi havarisliğine soyunduğu için tırnağım kadar sevmem. üstelik akp'nin öğrencilere, kürtlere, eşcinsellere, antimilitarsitlere vb. ezilenlere karşı devam eden anti-demokratik onlarca yeni saldırısına rağmen, soyunduğu akpsever demokrasi havarisliğinden vazgeçmediği, yani bilinçli olarak anti-demokratik bir söylemi yeniden ürettiği için de kendisine yapılan herhangi bir protestoyu, koşulları akla-mantığa uyuyorsa zerre yargılamam, helal olsun derim. kendisini protesto eden öğrencilerin gerekçesi neymiş;

    "burada barıştan söz edemezsiniz. demokrasi maskesi altında, her fırsatta savunuculuğunu yaptığınız akp'nin demokrasi anlayışını biz gayet iyi biliyoruz. geçen hafta, istanbul'da arkadaşlarımızın yediği dayaktır. arkadaşlarımızın kafasına inen coptur."

    yani gerekçe yeterli mi? sapına kadar yeterli.

    2- roni margulies'in yahudi olduğu üzerinden yapılan saçma-sapan ırkçı göndermeleri kurgulayan akıl, düşünceli değil kötü niyetlidir. roni'ye yapılan yumurtalı saldırı, 2 hafta önce bdp ile çalıştay düzenleyen, gazze'ye giden gemilerdeki eylemcilere "hedef yahudiler olmamalı" diyen ödp'nin öğrenci kolları tarafından, aynı zamanda onlarca anadilde eğitim eylemi yapmış bir kollektifin, hrant dink'i onun katillerini koruyan "süper demokratlara" rağmen her defasında hatırlatan bir çalışma grubunun protestosudur. açık söylüyorum, roni margulies'i kullanarak ödp, x, y, z üzerinden ırkçılık göndermesi yapanlar, kendilerine yapılan bir saldırı tarafından nemalanmak isteyen üçkağıtçı riyakar irrezillerdir. bir insanı yahudi, ermeni, kürt olduğu için eleştirmemek, işçilerin götünden kan alan bir ermeni'yi, israil başbakanı olan bir yahudi'yi, faşist bir rum'u eleştirmememi gerektiriyirosa, siz siyasetten de, sınıf mücadelesinden de, ekonomi-politikten de zerre haberdar değilsiniz demektir. bugün ülkenin faşist yapılanması solcuların birebir yıllarca mücadele ettiği ve bu mücade uğrunda binlerce yoldaşını kaybettiği bir farika iken, sosyalistlere faşist demek, en kaba tabirle şerefsizliktir.

    3- yumurtalı saldırı üzerinden yapılan "ühühüh" bu demokratik değil ağlaklıklarına söyleyebileceğim tek şey, sınıf mücadelesinin ancak ve ancak kavgayla verilebileceğidir. bugün demokrasi diye önümüzü sürülen 4 aylık bir bebek cenini ise, sıçmışım sizin demokrasinize de, adaletinize de, eşitliğinize de. hadi ordan. kafanızı kaldırıp yumurtalı saldırıyı demokratik bulmayanların ya da işine geldiğinde uygun bulanların suretlerine şöyle bir göz gezdirin, bir çoğunun sınıf kavgasından fersah fersah uzaklaşmakta olduğunu göreceksiniz. hayır bu kesinlikle bir tesadüf değil.

    4- roni margulies kim ya? roni kim? roni margulies'e yapılan eylem, haksızdır, et'tir but'turunda değilim, roni margulies bu eylemi hak etti mi? (yumurtalarınıza yazık değil mi?) burhan kuzu'ya yapılan bir eylemin aynı şekilde marguiles'e yapılması orantılı mıdır? (eriğin eniği kendini şeftali çekirdeği sanmadı mı?) şu sorulardan devam edince, insan hakları derneği'nin düzenlediği bir konferansı sabote etme manasına gelecek, zaten ağlamak için yer arayan bir dsip başkanı'na saçma sapan bir argüman yaratacak bir eylemin, haklılığını değil de, yerindeliğini tartışmak durumundayız. evet bu eylem haklıydı, ama yerinde değildi. bu mevzuda ged'in yazmış olduğu entry'i daha da açmama gerek olmadan ekliyorum, aynen katılıyorum: (bkz: #21130108) peki neden böyle bir eleştiri getirilmedi de ödp birden faşist oldu? böyle olması kimlerin işine geldi? akp'ye/onun destekçilerine karşı yapılan bir eylemin kimin yararına olduğunu söylememe gerek var mı?

    her neyse, suyu bulandıranlara selam olsun diyorum kısaca. sizlerin kim olduğunu biz biliyoruz da, sizler bizi tanımamışsınız ona yanıyorum ben. meydanı boş bırakan sizler gibi olsun.

    edit: eylemin akılcı ve mantıklı olmadığını güzelce anlatmış olan ged'in entry'sini referans ekledim. roni margulies'i sevmemek, eleştirmek, protesto etmek bir haktır, ama ihd'nin konferansında yapılan eylem yerinde değildir.
  • burjuva retoriğinden gelen harika bir suni saflaştırma yeteneği var.
    dünyayı çabuk ve akla yatkın bir biçimde ikiye bölebiliyor:

    demokrasiden taraf olanlar. yani emperyalizm, akp, onun kuyruğundaki küçük burjuva yapılanmalar.
    devletten bezmemiş olanlar. yani akp'nin oligarşi içindeki rakipleri, tsk, chp ve oligarşi dışındaki düşmanları, ve akp'ye kuyruk olmayan sosyal demokrat yapılar.

    e devrimciler? onlar tabii yok hacı. cıs onlar.
    somut bir alıntıyla gösterelim:

    <<ne dersek diyelim, yarılmanın özü bu. bir yanda “kemalist devlete dokunan haindir” diyenler, diğer yanda “ben bu devletten bezdim artık” diyenler.

    ve halkın büyük çoğunluğunun “devletten bezenler” saflarında olduğunu bildiğim için, referandumdan evet oyu çıkacağını biliyorum.

    şu ana kadar görüş beyan eden ve benim değil ama halkın çoğunluğunun “sol” olarak düşündüğü partiler, chp, tkp ve ödp, “devletten bezenler” saflarında olmadıklarını ilan etmiş bulunuyor.>>

    margulies'e göre tkp ve ödp de "kemalist devlete dokunan haindir" safında. öte yandan abd, akp ve "anti-kemalizm" retoriğini benimsemiş olan genç siviller, dsip filan, bunlar "devletten bezenler". sınıfsal çelişkilerin nasıl hasır altı edildi farketmişsinizdir. nasıl bir devletten bezmeyse bu, 8 yıldır devlet iktidarının başında bulunan ve ülkedeki sınıf mücadelesini en keskin bir biçimde sürdürerek yoksulluğumuzun baş sorumlusu olan bir iktidar destekleniyor. ülkedeki emperyalist sermayeyi 1.1 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkararak yeni-sömürgeliği pekiştiren bir iktidar, "devletten bezenler" olarak sınıflandırılıp, yapay bir ikilik yaratılıyor.

    ve vicdan rahatlatma hamlesi, sanki uzaydan türkiye'yi izliyor margulies:

    <<bana ne akp’nin amacından? tayyip erdoğan’ın kafasındaki gizli emelleri bilemem, umurumda da değil. hatice’ye değil, neticeye bakarım ben. berbat bir anayasa azıcık daha az berbat olacak mı? olacak. niye itiraz edeyim o halde?>>

    sen itiraz etme margulies, fakat f-tiplerinde işkencede ölenler ya da senin bakanının deyişiyle "500-600 tl'ye çalışmaya hazır olanlar"ın bir itirazı olabilir. belki.
    ve en sevdiğim kısım:

    <<halkın örgütlü gücüne benim de güvenim sonsuz. ama önümüzdeki bir iki hafta içinde bu gücün sahneye çıkıp sosyalist bir anayasa dayatacağını sanmıyorum. bir gün dayatacağına inanıyor olmak, bugün devleti savunanların saflarında yer almamı niye gerektiriyor, anlamak mümkün değil.>>

    yine yapay ayrıma dikkat. akp'ye karşı çıkmak = devleti savunanların saflarında yer almak. devlet kim? tarihte bu kadar büyük çarpıtma azdır.
    margulies kusura bakma ya, ben iktidar partisine destek vererek devrimci bir muhalefeti örgütlenmenin bilim-kurgu olduğunu düşünüyorum.
    ama sana da yazık. tarihin çöplüğü egemenlere destek veren herkesi yuttuğu gibi, seni de yutacak.
  • islamcılar tarafından ülkenin anası sikildi hala islamofobi islamofobi diye ağlıyor. bu herifi atıcan islamcıların arasına, yahudi olduğunu da yayacan, görecek islamofobinin ne kadar normal bir tepki olduğunu.
  • 10 kasım öncesinde bir yazı yazmış. geneldeki atatürk tapınmacılığını değil, kadınlar özelindeki atatürk tapınmacılığını eleştirmiş, anlamadığını söylemiş.

    http://marksist.org/…-margulies-ataturkun-kadinlari

    "kadınların kurtuluşu bir erkeğin kurduğu diktatörlüğe nasıl bağlı olabiliyor?" sorusunu sormuş ... ben de kendisine sorayım: recep tayyip erdoğan gibi bir diktatöre tek bir laf edemeden; türkiye'de az buçuk da olsa kadınların sosyal hayata katılmasını sağlamış, kadınları ilk defa nüfus sayımlarında saydırmış, yine ilk defa kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış, "kadınların toplumsal hayatta ilerlemesinin" yollarını açmış bir adama saydırmak nasıl bir tutarlılık oluyor?

    o çok sevdiği muhafazakar-liberal tipler iktidara geldiler; yargıyı ele geçirdikleri anda yüksek yargıdaki kadın oranları düştü. kadınların iş gücüne katılım oranları düştü. kadına yönelik şiddet katlanarak arttı, 14 katına çıktı. "kadın" meselesinde, akp'ye tek bir laf etmeden, atatürk'e sallamak nasıl bir tutarlılıktır? sıkıyorsa tayyip'in huzuruna çıksın, 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan ve akp devleti tarafından "kendi isteğiyle birlikte oldu!" denilerek kriminalize edilen çocuğu sorsun. akp tarafından hsyk üyesi yapılan (kazanan liste bakanlık listesiydi) ve kadınlara "tecavüzcüleriyle evlenmelerini" salık veren hukuk kumkumalarını sorsun. kadın cinayetlerindeki artışı sorsun. cinsel suçlardaki artışı sorsun.

    roni kendine sosyalist diyor; ama biz ona başka bir şey diyoruz. neyse söylemeyeyim şimdi.
hesabın var mı? giriş yap