• 4 pic vardir. bunlardan sadece hakan olani, piclige ihanet ederek hayatta kalabilir. ve sonra utancindan, kalkip bu kitabi yazar.
    tum kitap boyunca soyadi vs.gibi nufus bilgilerinin hicbirini bilmedigimiz bu piclerden hakan olaninin soyadinin, kitabin sonunda gunday oldugunu anlariz..
  • iyi bakimli gorunumlu, agzi laf yapan, cevresindekileri gulduren, dikkatleri uzerine cekmeyi basaran, fiziksel olarak hos, ama duygusal anlamda bos, kalp hirsizi, vefasiz, gunubirlik iliskilerin adamlarina verilen ad... nedense genelde kizlarin hoslandigi erkek tipi
    (bkz: picceker)
  • "hayat seni oyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savasirken ve nefret ettiklerinle sevisirken bulursun. uzulursun. pisman olursun. sonra biraz zaman gecer ve tersinin bu dunyada islemedigini anlarsin."

    paragrafini iceren kitap. yazari hakan gunday'in saglamindan bir 27 yas bunalimi'ni gormus olduguna inandiran eser.
  • filmi yapılırsa kitabı piç olur. filmi çekildikten sora etrafta "ben piçim" diye dolaşan birçok zerzevat olacağı kesindir.
  • sayısı hatırlanmayacak kadar okunduktan sonra, her kelımesı ve cumlesınde farklı anlamlar yakalanan günday klasiği

    --- spoiler ---
    afgan'ın doğallık üzerine aynı gece içerisinde farklı ve tezat yorumlar getirmesi

    barbaros'un birleşmiş milletler genel sekreterliğine zihninde soyunmuşken, yatırıldığı tedavi merkezinin birleşmiş milletler binasına 40 km uzaklıkta olması

    hakan'ın kitap genelinde aile ve aidiyet duygusuna en çok karşı çıkan karakter olmasına rağmen, bir telefon kulubesınden annesını arayıp "lütfen beni kurtarın" demesi

    cenk'in, grupla beraber geçirdiği sondan üçüncü akşamda, içlerinde barındırdıkları nefretı kusmalarının yolunun ancak birilerini öldürerek geçeceğini düşünmesi ve bir kasap dükkanına girip 3 kişiyi satır ile doğraması

    --- spoiler ---
  • yüzmek için fotoraf makinalarını emanet eden alman turistlerin 4 makinasındaki 36 sar poz u pantolonunu indirip çükünün deişik açılardan resimleriyle dolduran genç insan
  • hakan gündayın "bak öyle serseri serseri yaşarsın hayat güzel gelir ama sonunda yarra yersin" içerikli kitabı.
  • hakan günday "herkesin tek amacı kaldı. o da şaşırtmak. en gözde sektör bu artık." dediği ve amacına ulaştığı kitabı.

    "dünya üzerindeki yaşıtlarının yarısı gibi "tanrı var mı yok mu?" sorusunu hiçbirzaman sormamış olan piçler tanrının varolduğunu bilir ancak ona inanmaz. tanrıtanımazların aksine tanrıyı bilir ama tanımazlar. tanrının yarattıklarını hatalı bulurlar. tanrının çalışma tarzını beğenmezler.dolayısıyla o'nunla hiçbir ilişkilerinin olmasını istemezler. tanrının varlığını bilen ancak ona isyan etmiş şeytanla da hiçbir benzerlik ve ilgileri yoktur. çünki piçler güvenmedikleri tanrıya karşı savaşmazlar. piçler ve tanrı birçok konuda farklı düşünür. ancak piçler bu görüş ayrılığını kine dönüştürecek kadar konuyu önemsemezler. oysa tanrının bu olgunlukta olduğunu düşünmezler ve kendilerinden nefret ettiğini bilirler. ancak tanrının adlarına biçtiği hiçbir cezanın vereceği acının kendilerine ısmarladıklarından daha kayu olamayacağını da bilirler. ayrıca, sadece islam dininde bile doksandokuz adı olan bir varlığın çok kalabalık olduğunu düşünür ve layık oldukları mutlak yalnızlığın tanrının evrenini reddetmekten geçtiğine inanırlar."

    "kim bilir kaç bin yıldır insanın sadece çocuğundan umudu vardı? sırf boyu bir metrenin altında diye dünyayı cennete çevireceğine inanılan kaç çocuğun başı "sizler herşeyi değiştireceksiniz" diyerek okşanmıştı."

    "piçler hiçbir serveti yeterli bulmaz. milyar dolarların en hızlı biçimde nasıl tükenebileceğini bildiklerinden hiçbir miktardaki para onlara hayat boyu garanti duygusu vermez. dolayısıyla ceplerindeki paranın miktarını asla önemsemezler. çünki hiçbir zaman yeterli değildir. az yetersizle çok yetersiz arasındaki fark ise siyah etiketli johnnie walker la ucuz fıçı birası arasındaki tat farkı kadardır. ilk kadehlerde ayırtedilebilen ancak sonrasında gelen sarhoşlukla buharlaşan tat farkı kadar."

    " taksim ne demek? paylaştırmak dağıtmak demek. işte burası, istanbul da yaşayan insanların taksim edildiği yerdir. insanlar bu meydandan sokaklara, semtlere dağılırlar. burada sürekli bir pay alma durumu da sözkonusudur. istanbul dan payına düşeni taksim de alırsın. çünki burada zevk, insan, uyuşturucu, kan, aşk, acı, akla gelen herşey taksim edilir. hakedilen payların alındığı yerdir burası. tabii yapılan taksim bazen adaletli olmayabilir. ama zaten meydanın adı sadece taksim dir. adil taksim meydanı değil."

    "seks, bir takım işi değildir. seks bir gösteridir: biri performansını sunar, diğeri de alkışlar."

    "hakan yasalar huzurunda yetişkinliğe geçiş yaşının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyordu. hayat şartlarının geçen yüzyıllara oranla rahatlamış olması ve hayat süresinin uzaması nedeniyle çocukluğun bitiş yaşının 23 olması gerektiğini savunuyordu. çocuklar geçmiş kuşaklara göre daha çok bilgiye sahipti ancak bu bilgiyle ne yapacaklarını belirleyecek onları zorlayacak bir hayat yaşamıyorlardı. bilgili ancak bilinçsiz çocuklar 18 yaşından sonra da çocuk olmaya devam ediyor ve kendileri başta olmak üzere çevrelerine de zarar veriyorlardı. ortaöğretim süresi uzatılarak çocuklar hayata alıştırılmalı ancak 23 yaşından sonra yetişkin olarak kabul edilmeliydiler."

    "kadınlar piçlerle tanışırlar. sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar. geçmişin, geleceğin, hatıraların ve ideallerin konuşulmadığı masalarda uzun uzun tarif edilerek hazırlatılan kokteyller içerler. bir sonraki iş gününde erişilmesi gereken verimlilik kotaları olmadığı için uzun uzun sevişilen yataklarda uyurlar. ve sabah, kadınlar piçlere aşık uyanırlar. doğru kişi tarafından çaldırılmasını bekledikleri telefonun yakınlarında sinirlenirler. aile ve dostlarıyla ayarladıkları tanışma randevularına tek taraflı iştiraklerinden ötürü özür dilerler. sorumsuzluğun her türlü içten duyguya karşı duyarsızlığı da içerdiğini düşündükleri gecelerde ağlayarak uyurlar. ve sabah kadınlar piçlerden nefret ederek uyanırlar."

    "piçlerin hayatla savaşmaktan, kendileriyle savaşmaya güçleri kalmamıştır. kendileriyle savaşacak iradeye sahip olmadıkları için de bütün güdülerine boyun eğmişlerdir. bunun nedeni boyunlarının ince olması değil, kafalarının ağır olmasıdır."

    "piçler hakkında konuşmak, insanlara filmler ve haber bültenlerindeki felaket sahnelerini izlerken hissettiklerine benzeyen garip bi zevk verir. sözünü edebilecekleri konular tükendiğinde tanıdıkları piçlerin ne hale geldiklerini ve o hale nerden geldiklerini konuşurlar. çünki sıfırdan hayatlarını yaratmış insanların hikayeleri kadar hayatlarından bir sıfır yaratmış olanlarınki de gösterişlidir."

    kitabın tamamını da yazabilirdim amaa burda yazılmışı var..
    okuduktan sonra ölün
    ölmeden önce okuyun
    okuyun ölün
  • eğer filmi çekilecekse piçleri oynaması gereken adamlar;

    ufuk bayraktar, nejat işler, mete horozoğlu, yiğit özşener.

    artık hangisi hangisini oynar onu da siz şeyyapıverin. efsane olur. o kadar diyeyim. cast ekibine sevgilerimle.
hesabın var mı? giriş yap