• bugunku yazisinda soyle buyurmus:

    "(bu arada, bağışlayın, ukalalık edemeden duramayacağım, müzedeki bir levha günümü gün ediyor. “it is located 6 km north of the center of şanlıurfa as the crow flies”dan ne anlıyoruz? “karga uçarken şanlıurfa merkezinin 6 km kuzeyinde.” oysa anlatılmak istenen basit kelime kuşbakışı. galiba çevirmenin kuştan tek anladığı karga!)"

    https://www.milliyet.com.tr/…li-parmagi-var-1644236

    simdi ben de ukalalik etmek istemiyorum ama bir zahmet:
    http://en.wikipedia.org/wiki/as_the_crow_flies

    edit: link düzeltildi.

    edith piaf: hayat kısa, linkler ölüyor.

    görsel
  • burada sözlükçülerin düşüncelerini özgürce yazması "mastürbasyon"

    kendisinin fotomodel olmamasına rağmen boy boy yarı-çıplak poz vermesi;

    oyuncu olmamasına rağmen filmlerde oynaması;

    tarihçi olmamasına rağmen tarihle ilgili bir programda yer alması; gayet normal.

    ulan hayat ne güzel ya...
  • en son hadise'ye karşı ayara girişmiş ve "hadise sürekli popo sallıyor sıktı artık" demiş. breh breh... nedir bu kızdaki münazara kızı ikirciklenmesi anlamış değilim. yahu herkes kendi kalibresinde iş yapıyor. hadise'nin olayı bu... popo sallayarak kötü pop şarkısı söylemek. n'apsın yani, oturup "türkiye cumhuriyeti'nde darbeler ve bıraktığı izler" hakkında malumat verecek değil. verse bile bu kez de "az evvel poponu salladın zilli, şimdi ne anlatıyorsun" dersiniz...

    ayrıca dediğinin altyapısında; bu eğlencesel durumları kıymetsiz gösterip kendine ego pompalama durumu var. ulen sizin yarım meme açık uzağa bakmalı foto çok sanatsal, çok entelektüel oluyür de hadise'nin popo sallaması mı darlıyor seni... kafayı şu cihangir cenahından çıkarsanız çok daha sağlıklı bir kafaya sahip olacaksınız ama... olmuyor olamıyor...
  • 2. dünya savaşı yıllarında aşk yaşanılacak kadın. savaştan dönen ya da savaşa giden askerlerin tren garında öptükleri kadınlara da benzemiyor değil. bayılırım 2. dünya savaşı yıllarının koyu kırmızı rujlu, şapkalı asil kadınlarına. kalmadı artık böyle kadınlar.
  • bu kadin yetenekli, kulturlu, egitimli, guzel....
    ancak butun diger sifatlarindan once elit ve entelektuel biri.
    ailesinin kendisine sundugu imkanlar gozonune alinirsa doğustan sansli biri.
    yoksa pelin batu anadolunun ücra bir koyunde dunyaya gelmis olsaydi, koyunde ilkokulu bitirdikten sonra tasimali egitimle ortaokula gider, parasiz yatili lise okur, ordan sinif ogretmenligini kazanip, sekiz kisilik kyk yurdunda kalip-allahtan devlet yurdu cikti yedeklerde fazla beklemedim diye sevincle- sinif ogretmenligi okurdu.
    hatta pelin batu unviversiteyi ankarada okurdu. kendisinde ankara havasi yok mu ?? bence var.
    neyse sonra universitenin son yilinda zar zor dersaneye yazilir -tamamen parasal kaynakli sikintilardan dolayi zar zor yazilirdi- kpss sinavina hazirlanirdi. hatta sinava ilk girisinde de atanirdi. bence pelin batu'nun soyadi batu olmasaydi adi pelin bile olmazdi.

    dipnot;ogretmen degilim, kpss ye girmedim, memur da degilim, liseyi yatili okumadim, tasimali egitimle ortaokula gitmedim.
  • hayatı şekspirden ibaret sanan bir hanım abla.
    ben kendisine baktıkça bir çocuk nasıl yetiştirilmezin cevabını görüyorum.

    bir insan hayattan ne ister? iyi bir üniversitede okumak olabilir. ablamız boğaziçi'nde okumuş bitirmiş master yapmış doktora yapıyor.

    hayattan dünya turu da istenebilir. ablanın özel pasaportunun gidemediği ülke yok. zaten pekçoğuna defalarca gitmiş. sadece gitse iyi, aylar yıllar geçirmiş.

    insan pekçok dil bilmek ister. ablanın hali hazırda türkçe hariç çok iyi bildiği diller mevcut. (türkçe'yi de zamanla öğrenir)

    kimileri ünlü olmak isteyebilir. kendisi zaten yeterince ünlü.

    bazıları saygınlık ister. kendinden bir şey katmasa bile babadan gelme saygınlığı var. sanat, sosyete, siyaset her yerde ilgi ve saygı görüyor.

    bazıları için zenginlik önemlidir. pelin ablanın yoksul ve düşkün olduğunu söylemek çok zor.

    kimisi güç ister. dünyayı yok et butonuna sahip olmasa da pekçok kapının anahtarının sahibi.

    güzellik isteyenler de olabilir. kendisi çirkin değil, pekçok insan için müthiş güzellikte.

    kimisi de bilgiye önem verir. pelin ablanın cahil olduğunu söylemek cahillik olur. gerçekten de her daim kitap okuyan, trt 2 gibi kadındır.

    hobiler, hayvanlar, arkadaş, erkekler vs hep kendisi için bir ayrıntı olmuş. hayatta ne istediyse ulaşmış, ulaşıyor. camdan bir fanusta dışarddaki dünyanın gerçeklerinden uzak, mutlu bir pamuk prenses bence. kimse kendisine zehirli elma vermemiş. hayatındaki en büyük eksiği de bu.

    imza: başkalarının hayatını analiz edip akıl veren yaşam koçu nuri
  • nihat doğan'ın okumuş versiyonudur.
  • tarihin arka odası'nda kendisine yapılan mansplaining durumundan yeni haberim oldu. izlerken çatladım, iyi sabretmiş. madem konuşturmayacaktınız, niye çağırdınız kadını oraya? kameralar açıkken böyle davranan adamlar, özel hayatlarında neler yapıyordur kim bilir.

    sinirim bozulsun isteyenlere link
  • aramızda yaş farkı olsa da aynı yıllar aynı kampüste aynı binada okuduğum okul arkadaşım, kendisini sever sayarım.

    fakat pelin hocam piramitler ile ilgili bir videonuza denk geldim bu sabah, ağzım açık kaldı, ne kadar efsane varsa asistanlar yada yapımcılar size gerçekmiş gibi söyletmişler, çok şaşırdım.

    ilgili youtube videosu

    piramitler için saydığınız efsaneler:

    yapı taşları her biri 20 ton
    taşlar yuzlerce kilometre öteden taşınıyor
    ultrasound, radar, sonar yapı içinde çalışmıyor
    pis su piramit içinde arınıp temizleniyor
    bitkiler piramit içinde daha hızlı büyüyor

    şimdi tek tek başlayalım :

    her bir taş blok 20 değil 2.5 tondur kaynak
    taşlar yüzlerce kilometre öteden değil 10 mil (yaklaşık 16 km ) öteden getirilmiştir kaynak
    ultrasonic ve radar kullanılarak piramidler içinde keşfedilmemiş tüneller bulunabiliyor kaynak
    son 2 iddia su temizlenmesi, bitki büyümesi, yemeklerin çürümemesi vb.. mythbusters tarafından çürütüldü kaynak

    ayrıca pelin hocam asistan size bu uydurma efsaneleri sadece bir blog sayfasından almış ve vermiş, ve exactly oradaki sırasıyla türkçe çevirilerini okutmuş :) sad but true.

    ilgili blog sayfası
hesabın var mı? giriş yap