• pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi gibi bir şeydir bu da. tabi ki eskilerden. şimdilerde pek yoktur sanırım. memur ya da emekli baba pazar akşama doğru gazeteyi yere serer. boyanacak tüm ayakkabıları çifter çifter sıraya koyar. sonra başlar boyama işine. boyanan ayakkabılar gazetenin ayrı bir köşesine konulur. evin annesinin ayakkabısını boyamak kolaydır. hele de mevsim yazsa. çünkü o ayakkabıların yüzey alanı küçük olur.

    bazı gamsız babalar olur. bunlar oturma odasında boyar ayakkabıyı. pazar 89'u seyrederken. anne çok kızar buna haliyle. haklı tabi. hiç oturma odasında ayakkabı boyanır mı?

    zamanla bu iş babadan evin oğullarına geçer.
  • - don carleone.. ısrar ediyorum.. yapmayın.. size yakışmıyor bu tavırlar..
    - sen sus antonio.. biz de babamızdan böyle gördük herhalde..
    - ama baba..
    - sus dedim.. bu arada yeni adamlar mı aldık? 24 çift yeni ayakkabı tespit ettim..
    - bahar şeysi.. alışverişi..
    - sus dedim..
  • babamın değişik bir versiyonudur bu tür babalar. bizimki bütün ayakkabıları boyacıya boyatırdı, boyacı bulamazsa bana boyatırdı. deprem olurken "git asansörü çağır da inelim" diyen adamdan ne beklenir ki...
  • annenin tv karşısında ütü yapmasıyla aynı ana denk gelir.
  • küçükken değerini bilmezsiniz halbuki o sizin bir tek gülen gözlerle "aaa boyamışsın" demenizi bekler, ergenlikte "ya niye boyadın,öle mat mat tozlu seviyorum ben" olur kızarsınız, üniversitede spor ayakkabıları süetleri fln zaten boyayamaz baba, işe girersiniz o zaman da artık boyamaz ayakkabılarınızı babanız, yüreğiniz cız eder...
  • memur çocuğu olmanın getirisi.bizim evde yıllardır değişmeyen olay.
  • eğer tek başınaysa fazla uzun sürmez işi, çocukları uzaktadır, onların kalan ayakkabılarını da siler belki, gözleri buğulanır hafiften....*
  • haftanin diger gunleri de kullandigi boyalarin parasini cikarmak icin cali$ir.
  • bu babanin evinde pazar aksami cocuklar bir yandan butun haftasonu yattiklari icin yapmadiklari odevleri yapmaya calisirlar bir yandan da "tirnaklarimi kesicem, tirnaklarimi kesmem lazim" derler. anneler ise pazar aksami dizisi (dallas, bizimkiler vs.) karsisinda mendilleri, onlukleri ve yakalari utuler. nedir? pazartesi sabahi eller o mendillerin ustune konacaktir, tirnak kontrolu olacaktir. boyali ayakkabilar ve temiz-utulu yakalar da bu sirada gozucuyla kontrol edilecektir ortmen tarafindan.
  • bu sabah itibariye (bkz: efsane geri döndü)

    sabahın 7sinde başladı ayakkabılık civarındaki tıkırtı. dün akşamüstü çıkarken, ayakkabılarından birinin bağcının koptuğunu fark etmişti. herhalde hem yeni bağcık takacak, hem de ayakkabılarını boyayacak diye ses etmedim. döndüm kıçımı uykuya devam ettim. 9 gibi kalkıp kapıyı açtığımda, anacığımın mutfaktaki üst raflara yetişmek için kullandığı minicik taburenin üzerine oturmuş elinde boya kutusu, kardeşimin spor ayakkabılarını boyuyordu. "günaydın" bile demeden, "onları boyamasaydın baba" diye bir cümleye başladım ki, arkasındaki rafa dizdiği pırıl prıl çizmelerimi ve botlarımı gördüm. daha ayık olsaydım küçük bir çığlık bile atabilirdim sanırım.

    bütün kış boyunca, muhtelif mağazalarda denediğim ve her seferinde "neyse sezon sonu indirime girerse alırım" diye vedalaştığım, sezon sonu indiriminde de cuk diye numaramı bulup aldığım gri-lame, zımbalı botlarım simsiyah olmuş bana göz kırpıyorlar! yeni görüntü pazardaki taklitlerinden bile kötü.

    yine sezon sonu indirimine denk getirip, aşık olarak aldığım kahverengi nubuk çizmelerim (kahverengi ayakkabı boyasını nereden bulduysa artık) özenle boyanmış ışıldıyor, topukları ve tabanlarındaki ahşap detaylar artık yok... aynı şekilde tahta topuklu bootielerin de topukları (örnek) artık kömür siyahı.

    hayır babacım, deli mi dürttü? kendi ayakkabılarını boya geç salona. yok, bütün ayakkabı dolabını indirmiş. "neyse canın sağolsun, kutularlardakiler kalmıştır en azından" diyecek oldum, "yok yok onları da boyadım, küçük hanım, hepsini temizledim" dedi pişkin pişkin. yeni sezon için aldığım süetlerin kutusuna ya da converselerin olduğu rafa elim varmadı hala.

    yahu kızsam kızamıyorum, kızmasam içime oturdu.

    herkesin 1 çift ayakkabısı olup, boyayla bütün kırışıklarını yırtıklarını kapattığımız günler çok şükür geçti be babam. sen trt 1 açıp kendine bir kovboy filmi bulsan ya...
hesabın var mı? giriş yap