• çok ilginç bir anakronizma/hata yapılıyor "oku" meselesinde. okumak kelimesinin "yazılı bir şeyleri okumak" anlamı, kuran daha inmemişken, söz konusu değil haliyle. hatta günümüz anlamıyla, burjuvazinin d&r'dan aldığı romanı okuması gibi bir anlam kesinlikle söz konusu değil.

    daha önce belirtilmiş, buradaki oku, "kitap oku" gibisinden, "bir yazıyı satır satır oku" anlamında değil. "ezberinde olan bir şeyi ezberden oku" da değil. "naklet", ya da "davet et", ya da (insanlara mesajımızı ilet gibisinden) "söyle" gibi bir çeviri daha doğru olurdu. (ki en azından ingilizce'de çeviriler bu yönde. bu durumun bizim dilimizin 1930'larda geçirdiği ağır travma ile de ilgisi olabilir, olmayabilir de.)

    "okumak" kelimesinin türkçe etimolojisinden de bir şeyler görebiliriz. kelimenin orijinali "sesli olarak bir şeyleri karşısındakine iletmek". bu yüzden düğünlere davet etmek anlamında yerel olarak hala "okumak" kullanılıyor.

    kuran'da "ikra" diyor, bu türkçe'ye, belki o zamana göre daha makul çeviri olan "oku" olarak çeviriliyor. sonradan bu "okumak" burjuva bilincinde değerli (eğitimle ya da burjuvazi kültürüyle ilintili olarak olumlu) bir anlam kazanıyor. sonra yeni nesiller (ve sadece türkiye'de) bunu "a bak kuran'da okumanın önemi nasıl dile getirilmiş, hepimiz kitap okumalıyız, hatta kuran okumalıyız, gazete okumalıyız, kültürlenmeliyiz, bilgilenmeliyiz" şeklinde algılıyor. din denen totolojik canlı, rastgele bir mutasyonla bir mem daha kazanıyor (dinin evrimi, haha).

    hamiş: (bkz: kuran okumak)
  • anlamlandır! yaradan rabbinin adıyla anlamlandır!

    hayatı anlamlı kılmaya dair ilk emrin son tekrarı.
  • eskiden tek satır ekranı olan ericsson ga628 model telefonlara mesaj geldiğinde ekranda "oku?" şeklinde çıkan kelime. biz de her defasında vahiy geldi sanıp heyecanlanırdık. ne güzel günlerdi.
  • ikranın türkçeye çevrilişi bu şekilde olunca anlam olarak tam yerine oturmaz. karşısındakine "oku!" diyen kişinin okunacak bir şeyleri de bir şekilde vermesi gerekir. cebrail'in yazıcıdan a4 boyutunda çıkış alıp gelmediğini genel olarak kabul ettiğimize göre mantık açısından bir şeyler eksik kalıyor. o eksik kısım "ikra"nın "oku" yerine "naklet, aktar" olarak da yorumlanabileceğini bilince tamamlanır. ama nereye kadar? peygamber çıkıp da "ben okuma bilmem" yani "ben nakletmeyi bilmem" diyene kadar.
  • ilk cep telefonum ericsson 628'de mesaj gelince yazardi "oku": aşkin köşe taşları kısa mesajlarla döşeniyordu o yıllardı (üff, ne laf ettim ama. bi de yalan. sanki şimdi olsa mesajlaşmazmişim gibi. mesajlaşmaz mıyım, mesajlaşırım valla. yoksa siz mesajlaşamayanlardan mısınız?)

    allahin ilk emri gibi gelirdi, telefonun ekranında kocaman yazan "oku?"

    heyecanla açardim mesaji. sms'lik cümleler diye kitap yazsam çok satanlara girerdi. hatta mesajlarım roman olurdu. ki ben duymuştum, bir romanin ilk cümlesi çok önemlidir. kur cumleyi, yaz romanı. olmadı ama, bi elimden tutan, destek olan. sadık bir okurum vardı. o da sonra başkasını buldu. sanmıyorum başkası benim gibi yazsın, okurum okumayı birakmış olmalıydı. (diye teselli ettim kendimi)

    o zamanlar "oku?" emrindeki soru işaretini sorgulamıyorum tabi. heyecanlıyım. aşığım. gözüme perde inmiş. görmüyorum bile soru işaretini. görseydim sormaz mıydım, sorgulamaz mıydım hiç. sorgulardım tabi. kaptırmazdım kendimi. "okusam mı lan" derdim. yalan söylüyorum, ne sorucam, direkt okurdum. şimdi bi mesaj gelmiş, oku demiş tanrı ericssoon. okuycam tabi. ben soruları hep vaktinde sordum. ohh sefam olsun.
  • ali şeriati yorumu şöyledir:

    "okuyun diyor..okuyun..çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.."
  • cebrail in muhammed e ettigi ilk kelam
  • kuran'ın yanlış anlaşılan ve aktarılan ilk ayeti. üstelik bu, islam'ın ilme bilime önem vermesini gösteren bir detaymış gibi lanse ediliyor.

    latincede okumak anlamına gelen iki fiil var:

    1) legere: içten okumak. şu an bu entry'ye yaptığınız.
    2) recitare: yüksek sesle okumak. etraftakilere okumak.

    ikra ikincisiyle aynı anlamda. bazı ingilizce çevirilerde aynen böyle kullanılır: recite

    eskiden insanlar okumayı bizim gibi anlamazdı. zaten okunacak metinlere herkes ulaşamazdı bu yüzden içten okuma eylemi fazla yapılmazdı. kuran'ın ilk emri de oku/öğren demek değil, oku/bildir demek. bu semantik hatayı düzeltelim.
  • okunan kaç defa okunmuş olursa olsun sende oku.
    kutlu muradımı senden duyayım, senden bakayım.
    uyanlardan olma nefsine, sen beni tenzih et, ben seni şahid kılayım.
  • görsel

    oku, anlamasan da oku, önemli olan cevap değildir belki de, yolda tutan sorulardır.

    oku bakalım, belki okumaz halinden daha iyidir, yorgun ama okumuş halin.
hesabın var mı? giriş yap