• (bkz: king), (bkz: batak), (bkz: football manager)
  • üniversitedeki 5. yılında hala 3. sınıfa geçememiş birisi olarak en temel nedenini her şeye sebep aramak olarak açıkayabileceğim durum. hocayı sevmezsiniz kalırsınız, ders sıkıcıdır devamsızlıktan kalırsınız, ne kadar sığır varsa ilk vizede sizden yüksek not almıştır, şevkiniz kırılır yine devamsızlıktan kalırsınız. 9'daki derslere sadece ilk sene yetişmişsinizdir, ya devamsızlıktan ya da dersi kaçırdığınız için kalırsınız. hoca nasıl olsa her sene aynı şeyleri soruyomuş deyip sadece kopyayla sınava girersiniz, ters köşe olur, hiç sekmez. tam yükseltecekken aşık olursunuz mutluluktan dersleri unutursunuz, tam yükseltecekken sevgiliden ayrılırsınız, mala bağlayıp her şeyi unutursunuz yine yükselmez o notlar. ama günü gününe çalışınca yükseliyormuş bir de bunu deneyelim bu dönem, 3 ay sonra editlerim bu entryi.

    edit: kopyadan dolayı 1 dönem uzaklaştırma aldım, demek ki neymiş? insan neyse o. zorlamican dünür.
  • yurtta yıllar boyu aynı masada, bilgisayar başında tam anlamıyla mal gibi zaman öldürmektir; hem de oyun oynamadan, pek fazla film izlemeden. sürekli planlar yapıp sebepsiz yere gerçekleştirmemek, buna rağmen uyulacağına inanarak planlar yapmaya devam etmek. sonuçta ne okul zamanında bitirilmiş, ne düzgün bir ortalama getirilmiş, ne doğru düzgün sosyalleşilmiş, ne de önemli bir vasıf kazanılmıştır. geriye kalan internetten öğrenilen genel kültür bilgileri, her konudan biraz biraz...

    (bkz: atalet)
  • yanlış üniversite/bölüm tercihi yapmış olmak.
  • zamanında gökmen özdenak'ın dediği gibi, ortaya alıyor kanat yok; kanat alıyor orta yok. neyse sayayım birkaç tane neden kendimce. 4 senenin tecrübesini yeni nesillere aktarayım:

    1) test sistemine fazlaca adapte olmak. klasik sınav mantığından bihaber olmak. bir problemi düzgün ve düzenli bir şekilde çözmekten aciz olmak.
    2) üniversitedeki sınavları sikindirik lise sınavları kadar basit sanmak
    3) madde 2'deki yanlışa kapılıp, sınavlara son 1-2 gün çalışmak
    4) konuların mantığını anlamamak. bundan dolayı sınavda biraz değişik, biraz kafa çalıştırmanız gereken bir soru geldiğinde kalem oynatamamak,
    5) verilen ödevleri yapmak için çaba sarf etmemek.
    6) başarısızlık arttıkça, özgüvenin yitirilmesi. yitirilen özgüvenle beraber en kolay şeyleri bile yapamaz hale gelmek
    7) benim gibi ağır bir bölümde okuyorsanız, "çalış çalış nereye kadar amına koyayım" moduna girip herkesden ve her şeyden soğumak
    8)yeterince sabırlı olmamak. başarısızlıktan dolayı her dersi, her sınavı gözde büyütmek.
    9) hayatın ders çalışmaktan ibaret olmadığını, hayatta başka güzellikler olduğunu fark etmek.
    10) madde 9'daki güzelliklere ulaşamamak, hiçbir şeyin gönlünüze göre olmaması akabinde bir kez daha hayata küsmek
    11) yeterince geniş bir çevrenizin olmaması. millet 5-10 kişiyle bir ödevi yaparken, sizin cama ekmek banarcasına çaresizce; "bir ödev olsa da çeksem" demeniz. köprüyü geçene kadar ,bir dayı olarak, ayılara ihtiyacınız vardır. ayısız hayat herkese başka sunar garip oyunlarını.
    12) üzüm üzüme baka baka kararır misali, geniş olmayan çevrenizin hep sizin gibi hayattan bezmiş, vasatın altındaki öğrencilerle dolu olması. tencere dibim kara seninki benden kara durumları.

    maddeler çoğaltılabilir zamanla. bir çırpıda bunlar çıktı.
  • 'istesem einstein'ı fizikten bırakırım' - (kendine çok güvenen hoca)

    'dd veriyim finale girme' - (kağıt okumaya üşenen hoca)

    'kimseye 100 vermem, 100 alacak olsanız özel okulda olmazdınız' - (kompleksli hoca)

    'ortalamanın 25 çıkması beni ilgilendirmez, ben katalog yaparım' - (hayali dünyasında mutlu hoca)

    'ne demek biz derste sınavdaki gibi sorular çözmedik' - (sürprizli hoca)

    'aabii ne dersi ya, gel batak atalım' - (annelerin kötü bahsettiği 'o çocuk')

    'notumu istiyorsun ama ben de kitaptan çalışıcam bence sen de öyle yap' - (not vermeyen p.ç)

    ama bir tanesi en süperi; hergün aynada görüyosun anasını satayım.
  • ezberci eğitim sisteminin sonuçlarıdır.
  • (bkz: erasmus)
  • şahsım adına birinci sınıfta yapılan tembelliktir.
    sonra ne kadar kastıysam da o ortalama iç güveysinden hallicenin ötesine geçemedi.
  • kopya çekmemek.

    makina mühendisliğindeki ilk dönemimde bizim section çoğunlukla benim gibi kazmalardan oluşuyordu, derslere girip çıkıyorduk falan ama genelde kimse bi şey anlamıyordu. ama vize zamanı geldiğinde direkt organizasyon kurulup çatır çatır kopyalar çekilip 80-90 gibi notları alıyordu ekip. bense ilkokuldan beri süregelen "ben kopya çekmem olm" tribim sayesinde hak ettiğim gibi 30 ve aşağısı civarlarında takılıyordum. ne oldu sonra, bu ekip o kopya düzeni sayesinde ortalama kasıp çatır çutur sınıfları atlarken ben ilk dönemimde 1.00'ın altında bir ortalama tutturup benzer şekilde sürünerek devam ettim. esasında çok da umurumda değil, neticede düşük not almayı hak ediyordum da, işte bu kopya ekibinden bri bi gün "yau işleri sıkı tut, artık bi kendine çeki düzen ver, ne bu?!" diye bana akıl vermeye çalışınca baya bi küfür ettiydim o var.
hesabın var mı? giriş yap