• -sabah yatakta, alarm çalıyor-

    lan yine çalıyor. ecel gibi pezevenk, kaçamıyorsun. bir gün de geç çal şerefsiz evladı şerefsiz, bi sabah da rahat ver. yarın çocukların da sana yapınca görürüm ben seni. skynet'in adamı mısın nesin bilmiyorum ki? piç ya. ıınnnaaaaaaaahhh*, yine uyandım avradını sikeyim. off, sırtım tutulmuş lan galiba. şimdi keşke hasta olsaymışım da işe gidemeseymişim. öyle deli hastaymışım, öyle çok hastaymışım ki en az 4 gün işe gidemiyomuşum fakat yataktan da çıkabiliyomuşum. üff, çok süper olur lan. ama geçen hafta yaptım, bu hafta da yaparsam olmaz. olmadı bi siktirolup gideyim de etin suyunu sıkayım. hem ayılırım.

    -banyo, yüz yıkanacak-

    soğuk suyla yıkayayım lan yüzümü. hem uykum açılır. sıcakla yıkarsam yüzünü yıkarken boğulan ilk insan olabilirim. ışşş, amına koyim su da çok soğuk. eskiden bu su bana hiç soğuk gelmezdi, ne oldu acaba lan? yaşlanıyo muyum ki? sabah da yataktan kalkarken belim, götüm filan ağrıdı. yaşlandım herhalde lan. kesin yaşlanmışımdır. dur bi aynaya bakiym. hmm. yok lan daha yaşlanmamışım. yalnız süt gibiyim lan, üff. hey yavrum be, koç koç! dur bi gülümseyeyim de aklımı alayım. yok, çok oldu bu. meğersem at hırsızı gibi gülümsemiyomuşum da tek yanaktan çekmeli brucu willis gülümsemesi yapıyomuşum. hah, bu iyi. öbür türlü teksas'a yolum düşse 3 güne vuru.. aa, gözümün yanındaki kırışık 3 mikron filan uzamış. yaşlanmışım lan. yalnız böyle de çok iyi olmuşum ha, adeta feleğin çemberinden geçmişim. adeta bir kanun adamına çevirmiş acımasız yıllar beni. bond, james bond.*

    -otobüs, işe gidiliyor-

    işe yakın bi yere taşınayım da yürüyerek gideyim lan işe. hem daha çok uyurum. ya işi değiştirirsem? taşınırsam değiştirmiyecem demek ki. anaa, herifin favorilere bak. ahaha, volverin gibi lan. volverin akbil basıyo. ne oldu logan, bütçe kesintisi mi var, motoru sattın beyaz eşya taksidine mi girdin? yoksa profesör motoru mu aldı el.. ne bakıyorsun lan? hala bakıyo ya, ne yapıcan lan orosupu çocuğu? hassiktir, küfrettiğimi anladı galiba lan. they knows, they knows my precious. oğlum bu beni kesin döver lan. dur diğer tarafa bakayım da bi şey unutmuş gibi yapayım. volverin mi döver örümcek adam mı döver acaba? volverin örümcek adamı yakalayamaz ki. yakalasa kesin siker de işte örümcek adam kaçar. ha örümcek adamın ağı mağı biterse bilmem. gerçi ikisini de hulk döver. hulk çok süper lan. keşke ben de hulk olsam. amına koyim adama gama ışıması oluyor, adam hulk oluyor. bana olsa kesin kanser olurdum, vazgeçtim. aha, otobüsün yakışıklısı da şu piç galiba. bence kızlar bunlara bakmıyordur. haydaa. bu pezevenk neden yanımda durdu lan? siktir git lan yakışıklı, öte tarafta dur. oğlum git diyorum bak. neyin pe.. üff, manitadaki götü kes.

    -akşam, işten dönülmüş-

    ya sikicem, çok yoruldum yine. dünyayı ele geçireyim, çalışanı siksinler. dünyayı da ele geçireyim lan artık. benden çok güzel vilın, karanlık lord filan olur. millete eza ederim ne güzel, sevenleri ayırırım. ev de buz gibiymiş. acıktım da. ya harbiden amına koyucam ha! akşam ne yesem diye düşünmekten vilınlığa, itliğe serseriliğe vakit kalmıyor ki. lanet olsun böyle karanlık lordluğa. acaba portakallı ördek mi yapsam? ya yapamam ki, çok zordur. ya da neden zor olsun ya, uzman tv'den bakarım. yalnız şimdi o yemekte de kesin portakal vardır, yoksa neden portakallı ördek desinler. çok saçma olur. siktiret, çünkü evde portakal yok. gerçi ördek de yok. amaaan! derdim tükenmiş! o zaman ya hazır pizza, ya makarna. ikisinden de nefret ediyorum. yemesem mi? yemiym lan. bahaneyle diyete başlarım, pazartesi de salona yazılırım. benim vücut çok müsait ha. 2 ay çalışsam bired pit'in fight club'daki hali gibi olurum. o zaman sabahki volverin'in de amını dizine indiririm. amınırzınısiktiğim volverin'i seni, dua et otobüste kadınlar çocuklar filan vardı. yoksa senin feriştahını sikerdim orda da, işte benim anamın bacımın yanında birini dövseler hiç hoşuma gitmediğinden dolayı. hadi yine büyüklük bende kalsın.

    -gece, yatakta-

    acaba haftas.. ya sabahtan beri ne konuştum arkadaş, ne kafa sikesim varmış! hayret bi şey. olmadı uyuyayım. uykum da yok. uyumasam mı lan? uyumayıp ne yapıcam? porno izlesem? yok ya, kaç yaşıma geldim ne pornosu? erotik takılayım. tabii. yaşıma öylesi daha uygun. lambayı da kapatmak lazım şimdi. e kalkasım yok. cüzdanımla vuabilir miyim lan acaba? oğlum vururum lan. en azından denerim. ya ne denemesi lan! do or do not. there is no try. seni yüz üstü bırakanı siksinler usta. ustam benim be! aommm!* hassiktir be, az kalsın vuruyordum. helaya kalkınca kaparım artık. cüzdanı da sabah alırım, şimdi lazım değil zaten. hayır yatakta çok lazım sanki. hayret bi şey.

    -sabah yatakta, alarm çalıyor-

    of lan, meme bile göremeden uyumuşum. yine kavuşamadık emanuelle! alarm da her zamanki gibi vaktinde çalmış. bi bozulmadı anasını siktiğim. tövbe tövbe.
  • bencilliğin fon müziği.
  • şizofren dialoğu..
  • taninmadiginiz bir ortamda kimse sizi sallamiyorsa kendi kendinize konusma hali. en cok irc de taninmadiginiz yerlere girdiginizde basiniza gelir
  • diyaloglar tutkunu, hayranıyken, ebediyyen içinde kısılı kaldığım "karar zından" hissini veren devinim; yıllarca konuştuklarını sadece kendinin anladığını ve kendine konuştuğunu görmek, bitmeyecek bir monoloğun müdavimi olduğunu farketmek işkencesini bana yaşatan nosyon.
  • kimseye ihtiyac duymadan gayet zevkli bir sekilde gerceklestirilen guzel eylem .

    bugun ne yesem acaba
    dolma
    ne kadar guzel bir gun bugun boyle
    evet evet
  • sizi anlamayan biriyle karşılıklı konuşmaktır da aynı zamanda.
  • ınsan ilkgenclik yillarinda biraz daha ugrassa dunyadaki butun sistemi degistirebilecegini, tam da istedigi hale getirebilecegini sadece birazcik daha ugras vermesi gerektigini dusunur. bunun boyle olmadigini da denemeye basladigi zaman farkeder. gercekten ugras verdiginde de aslinda cok zor oldugunu gorecektir. fakat eger hic denemeye kalkmadiysa hala bir gun dunyayi degistirebilecegini sanir. belki de insan boyle mutludur.

    cesur insan kimdir diye sormuslardi bana bir gun, uzerine bircok sey dedigimi hatirliyorum. hatta bir aralar is arkadaslarima yemek sonrasi cay kahve icerken nutuk cekerken demistim “hayat cesurlari odullendirir” diye, daha sonra bu lafi ogut olarak cok duyacaktim baskalarindan buyuk bir sey soyluyormus pozlari keserek. cesur olmanin o anda onlari orada bozmamak diyebilirdim belki. baska bir zaman bu sefer yine benzer sekilde oturdugumuz bir gun, “konfor alanini bozmayanlar daima mutsuz kalirlar” demistim. bunu da sonra cok kere ogut olarak dinleyecektim. o gun anladim ki insanlara bir sey soylerken borc verir gibi davranmak gerekiyordu. cunku onlara soylediginiz seyleri daha sonra tamamen kendilerinin dusunceleriymis gibi tekrardan rahatlikla size satmalari isten bile degildi. bugun sorsalar bana cesur insan kimdir diye bugun sunu derdim, ayni yukaridaki iki ornekte oldugu gibi bir gun kesinlikle bana ogut olarak soylenecegini kabul ederek bu sefer: “cesur insan bir kagidin ortasina bir cizgi cekip bir tarafa kazandigini dusunduklerini oteki tarafina da kaybettiklerini durust sekilde yazabilen insandir.” bakalim bunu ne zaman ogut olarak duyacagim.

    en buyuk aci nedir diye sorsalar ne cevap verirdim diye dusundum. sanirim bence yani benim icin anlamli olan bir cevap bulabildim buna. dusunmesi bile gercekten cok aci. eger gercekten ne dusundugunu ve soyleyecegini merak ettiginiz bir insani kaybetmisseniz bu cok aci olmali. bir sey yasiyorsunuz ve dusunun ona ulasmanizin imkani yok cunku artik hayatinizda degil bir sekilde. bu birini ozlemekten cok daha agir bir his. aslinda bu his o kisinin hayaleti ile yasamaya devam ettiginiz anlamina gelir. o bir zamanlarin etten kemikten beden bir gun bir sekilde olmusturve artik hayalet olmustur. gecmisin hayaletleri olmadik zamanlarda hortlar. gelirler. hem de cok basit, cok siradan anlarda gelirler. “acaba bunu gorse ne derdi?” diye dusunuken bulursunuz kendinizi. “buna kesin gulerdi” de diyebilirsiniz. bunlari cogu kisi yasar bunlar siradan seylerdir. fakat onun bir durum hakkinda gercekten nasil dusundugunu merak ettiginiz an cok zordur. daha dogrusu zor olsa gerek. cunku ben boyle bir sey yasamadim ama yasamis olsaydim muhtemelen kulagina sinek kacmis inek gibi kudururdum yerimde duramazdim. peki bunu nasil farkettim o zaman diye merak edebilir merakli okuyucu. bunu tersten yasadim. ne diyecegimin merak edildigi olmus bir yerlerde. ogrendigim zaman buruk bir gurur hissettim. burukluk o kisinin kaybettikleri icindi, gurur ise en azindan bu merakini giderme cesaretini gosterebilmis olmasi ve benim de onu geri cevirmemis olmamdan kaynaklaniyordu. fakat tumden bakinca olay gercekten aci. bunun bir de hicbir sekilde gerceklesmesinin imkani olmayan bir versiyonunu dusundugunuz zaman durum gercekten aci demekten baska bir sey gelmiyor aklima. fakat sunu demek mumkun: ya ne diyecegini ne dusundugunbu merak edeceginiz insanlari kaybetmeyin ya da damak tadinizi o dereceye kadar gelistirmeyin. bunun ne yazik ki bir cozumu su an icin yok. yerine baskasini koymanin mumkun olmadigi bir durumdan bahsettigimizi de unutmamak gerekiyor burada. kisacasi civinin civiyi sokemedigi bir durum bu.

    eger bana adaletsizlik nedir diye sorsalardi ilk once adamakilli bir sasirirdim. “neden adalet nedir diye sormadin da adaletsizlik nedir diye sordun” diye sorardim. muhtemelen de “senin isini kolaylastirmak icin” diye bir cevap alirdim. ben de muhtemelen buna katilirdim cunku adalet kavramini adaletsizlik uzerinden anlatmak gercekten daha kolay olurdu. sira gercekten buna cevap vermeye gelince de sanirim dunyada insanlarin esit dogmamalari derdim. ılk duyusta super bir laf, sonra biraz vakit gecince aslinda siradan bir laf biraz daha vakit gecince de populist bir zirva gibi bir his uyandiriyor insanda, dogru! fakat soyle dusunmeye basladiginda insan belki biraz bir cikar yeri olacak sanki: hayatiniza bir bakin, sahip olduklariniza bir bakin kesinlikle ya kendinizi cok sansli biri olarak atfedeceksiniz ya da bu onermeye katilip dunyayi ve bahtinizi belki lanetleyeceksiniz. bunun disinda kalan tek bir nokta olacak ve bu noktaya da artik kac tane insan denk gelir pek bir fikrim yok acicasi. o nokta da ne o yana ne de bu yana dusemememis insanlarin uzerinde durdugu olacak. ıste bu noktada biraz cesur olup muhasebe yapmaya oturabilmek gerekiyor. cesur insani yukarida anlatmistik, ne yapar cesur insan… democles'in kilici gibi tepemde sallanacagina gider indirmeye calisirim, ne bileyim, benimkisi sadece kucuk bir oneri.

    hata nedir diye sorsalardi buna da sanirim denememek derdim. ne yapacagina dair bir fikrin olup da ozellikle denememek bir insanin yapabilecegi en buyuk hatadir bence. aslinda yukaridaki tanimlarin hepsini hata nedir anlatabilmek icin yaptim siz de dolayisiyla okudunuz. amacimiz hata yapmamak olmamali, hataya dusmemek olmali. yoksa hata yapilir bunda bir beis yok. hataya dusmek ise bir yol. hata yapmak ise bir sonuc. sonucla ancak barisabilir insan. daha dogrusu akilli bir insan her sonucla ancak barisabilir sadece. baskasi mumkun degildir. yoksa hataya duser. sonucta hata yapar. eger sonucla barismazsa hataya duser, sonucta hata yapar.

    eger sonucla barism...
  • "hey ben! sana diyorum." şeklinde başlayan konuşma.
  • tek basina konusma, yalnizligin etkilerinden biridir ya da sevdicegine acilmaya karar veren kisinin ayna karsisinda antreman yapmasidir.
hesabın var mı? giriş yap