• milliyetçi ve muhafazakar olupta ben modernim üstelik büyük şehirde yaşıyorum diyenlere "he he" diyen bir zincirleme sıfat kazası.modernliği her nasıl tanımlarsak tanımlayalım ve hatta çağın modası milliyetçilik ve muhafazakarlık olsa da yeniliğe, değişime açık fikirlilikle yaklaşmanın sınırları önceden çizildiği sürece ne modern olunur ne de "adam".zamanın modası globalleşirken glokalleşmek, sebepleri de tamamen duygusal, muhafazakarlık meselesi de ne zaman gelir dağılımında adaletsizliğin boku çıksa, fakiri fukarayı toplayıp, gökten kola şişesi düşünce şaşıran yerli muamelesi yaparak onlara, "aha bakın, din diye bir şey var, burda olmasa da cennette rahat edeceksiniz,verin idareyi bize, biz de sizdeniz" demek suretiyle sözde dejenerasyon ve adaletsizliğe ilaç olmak adına ortalara atlar birileri, bu adamlar da genellikle gelişimin önüne geçen, insanları düşünsel miskinliğe sürükleyen, "asıl yönetici elbet tanrı ama vekaleten biz yardımcı olalım size" diyen insanlardır.milliyetçilik meselesinde ise eğer yurtdışına çıktığınızda aslında gayet hümanist ve eşitlikçi bir insanken biri gelip misal "ben ingilizim sen türksün" deyip ayrımcı davrandığında ve hatta sizi rencide edecek davranışlarda bulunduğunda "eeh be ben de turküm ulen" diye zıvanadan çıkıyorsanız siz milliyetçi filan değil olsa olsa biraz asabisinizdir, çünkü karşınızdaki insan da o ülkenin maalesef zihinsel olgunluğa erişememiş insanlarından biridir, bu tip insanların sayısı ülkeden ülkeye yüzde bazında miktarı değişse de hiç bir zaman sıfır olmamıştır ama bu böyle bir şeyin olmayacağı anlamına gelmez, yeter ki "eeehh be" demeden önce bir durup herkes bir düşünse mesela, bir şansımız olabilir.insanoğlunun hayatta kalmasının en önemli sebeplerinden biri de bulunduğu ortama uyum sağlaması değişen şartlara ayak uydurmasıdır, bu gün türkiyede ve dünyada rüzgarlar pek çoğumuzun istemediği yönde esiyor ama maalesef her koyun kendi bacağından asılır deyip metamorfoza kasanların sayısı "neler oluyor ?, bir şeylere dur demenin zamanı geçiyor nerdeyse" diyenlerin sayısından kat be kat fazla, bunun en önemli sebeplerinden biri olan medyada sonra oturup sipariş üzerine hazırladıkları sahneye bakıp analizler yapıyor, tüm bu olanlara gülsem mi ağlasam mı diyenlerin her geçen gün daha da midesini bulandırarak. (bkz: toplum mühendisliği)
  • (bkz: safsata)
    (bkz: laga luga)
    (bkz: bull shit)
  • ramseyve çetinkaya mağazası müşteri profilidr.
  • vatan eger ugrunda olen varsa vatandır demiş şair, ustunde kan dokulen topraklara sen attırıyorsan, islama sovup katoligi, ortodoksu, museviyi her daim onaylıyorsan, insanların din ozgurlugune karısip sonrada ayrımcılık yapmaya çalışıyorsan, ulku birliğinden yoksun vatan kavramından habersizsen, ben cerkezim, gurcuyum, tatarım, kurtum turk degilim, efenim ben kıbrıslıyım verin toprakları, ingiltereye vizesiz girecegim diyorsan, yuzyıllarca parçala böl politikalarına uğratılmaya çalışılmış türkiyenin bir bireyi olmaktan, ulkedeki tum olumsuzluklara rağmen memnun değilsen, sen her analiz yapana garez, her fikir uretene kıl, her daim istemezukcu deniz baykal san, sen bu modern, milliyetci, muhafazakar metropol insanı diye tanımlanmaya çalışılmış insanlardan değilsin demektir.
  • gazetenin basina geldikten sonra yaptigi transferlere tamamen ters dusen insan tipidir sayin turgutun. gerci bugunku aksamda umit ozdag'i gorerek bunun ayak izlerini fark ettik ama o zaman gelirken getirdiklerini gondermek durumunda kalacak, zira bu tanima uygun insanlar duzdur, oyle modernlikleri demokrasiyi falan kaldiramazlar...
  • modern milliyetçi muhafazakar metropol insanı diye şaşalı kılıf uydurduğunuz kişi, bildiğimiz saray muhallebicisinin sahibidir. serdar turgut da o kadar hercümerçten sonra halkın sinesine dönmeyi uygun bulmuşsa, diyecek bir şey yoktur, kendisine hayırlı cumalar dilerim kadir topbaş'la beraber. gün olur "aykırı olma" rüzgarı soldan eserse o vakit de göreceğiz serdar turgut'un modern demokrat metropol insanı olarak ortaya çıkışını. esasında serdar turgut son 10 yılını hürriyet gazetesine karşı konumlanma çabalarıyla geçirdi. soldan çıkma iddiasında olup muhafazakar oluşa geçerken seçilecek yol kavgası idi onlarınki. ertuğrul özkök güce tam tapınmayı seçerken serdar turgut "böyle olmamalı" noktasında idi. işte özkök gibi olmama kaygısı onun davranışına hakim olunca ortaya böyle bir ucube çıktı. kendini karşıtına göre konumlandıranların düştüğü yer hep böyle bir hilkat garibeliği olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap