• bir hollywood filminin aktrislerin rujları için harcadığı para kadar bir bütçeyle kısa filmler yapmış ve amerikan deneysel sinemasının yönünü belirlemiştir. ayrıca sinema dünyasının en güzel kadınlarından birisidir.
  • 1960 yilinda yayinlanan 'cinematography: the creative use of reality' isimli bir makalesi de mevcuttur ki fikri ile zikrinin bir oldugunun kanitidir. maya deren'e gore sinema gercekligi yansitmakla, falanca sanattan daha gercekci olmakla mukellef degildir. aksine, sundugu imkanlar kendi gercekligini olusturmasi icin kullanilabilmelidir.
  • o zamanlar rusya'ya dahil olan kiev'de doğmuş bir rus yahudisidir. maya deren'den söz edip haiti ve vudu'dan bahsetmemek olmaz. oraya yaptığı seyahatler hayata bakış açısını epey değiştirmiştir. hatta ölüm sebebini burada deneyimlediği vudu ayinlerine bağlayanlar olsa da esasında sebep son zamanlarda yaşadığı maddi sıkıntıların yol açtığı yetersiz beslenme ve bunun tetiklediği beyin kanamasıdır. 1961 senesinde 44 yaşındayken hayata veda etmiş.

    (bkz: in the mirror of maya deren)
    (bkz: divine horsemen the living gods of haiti)
  • eski danscidir. filmlerini yazip yonetmekle kalmaz, bazilarinda oynar da. en klasik ornegi icin (bkz: meshes of the afternoon).
  • deneysel sinemanın, amerika'da ki en önemli yönetmenlerinden.

    filmlerinin beni en çok şaşırtan kısmı, biçim ve içeriğinden ziyade kostüm ve sahne tasarımının anakronikliği.

    maya deren filmlerinde, 40'lı yılların amerikan ve avrupa sinemasında görmeye alışık olduğumuz kostümler karşımıza çıkmıyor. özellikle ritual in transfigured time, at land ve meshes of the afternoon filmlerinde, kadınların giydiği kıyafetler günümüzde kullanılan kıyafetlere çok benziyor. kostümler sanki 2000'li yıllardan fırlamış gibi.

    aynı şeyi sanat yönetmenliği için de söyleyebiliriz. özellikle evlerde, iç mekanlarda gördüğümüz gündelik eşya ve yaratılan ev ortamı günümüze çok yakınmış gibi. iç mekanlardaki gördüğümüz estetik anlayışını daha önce izlediğim 1940'lı yıllarda çekilmiş herhangi bir filmde gördüğümü sanmıyorum. bu duruma oyuncuların saç tasarımını da ekleyebilirim.

    bu filmlerin yapım yıllarını bilmeyen birinin, filmleri izledikten sonra 40'lı yıllarda yapılmış olmasına inanması çok güç.
  • 1944 yapımı at land filminin bir sahnesinde okyanus kıyısında satranç oynayan kadınlar vardır. bu, doğal olarak aklımıza bergman'ı ve o ikonik sahneyi getirir.

    at land (bulabildiğim en kaliteli hâli youtube'da var)
    det sjunde inseglet

    bergman'ın bazı filmlerinde agnes varda'nın la pointe-courte filminden esintiler olduğunu da yazmıştım:
    (bkz: #154941332)

    bergman kadın yönetmenlerden epey esinlenmiş görünüyor. az sayıdaki kadın yönetmenden bu kadar öncü fikir çıkmış olması da ayrıca dikkat çekici.
  • sürrealist-patriarkal bunuel'i böylesine taklit etmeye çalışıp da sonunda cocteau'nun feminen kucağına düşebilen tek kadın.
  • (ruh)eşi ve çalışma arkadaşı olan macar asıllı sinemacı alexander hamid ona hint felsefesinde sanrı, gerçeği örten tül gibi bir karşılığı olan maya ismini vermiştir. maya deren kızımız da bir avant-garde sinemacıya çok yakışan ismini hakkıyla taşıyan işlere imza olarak koymuştur.
  • camiada "mother of the trance film" olarak taninir..
  • zamanının ötesinde bi kadın. david lynch'in en büyük esin kaynağı olduğu söylenir.
hesabın var mı? giriş yap