• fransız devriminde adı sıkça geçen ve bir çok kişiyi katletmiş* kişi. hayatı tuhaf çelişkilerle doludur. hukuk okumuştur ve hakimlik yaparken bir daha ölüm cezası vermemek üzere görevinden istifa eder. bunun ardından jacobenlere katılır ve kısa zamanda da jacobenlerin başı haline gelir. monarşi'nin çöküşü ardından ulusal kongre'nin ilk milletvekili seçilir ve kral louis'in* idam edilmesi için çalışıp amacına ulaşır. daha sonra güvenlik konseyine üye olarak seçilip fransız hükümetinin kontrolünü buradan ele geçirir. fransız devrimine karşı gelebilecek herkesden kurtulma kararı alır. bu kurtulma isteği bir çok insanın ölümüyle sonuçlanır. hatta buna tarihte terörün saltanatı denir. (reign of terror) bir çok devrim karşıtını öldürmesi bir yana, işin tuhaf yanı 2 tane devrim liderini de giyotine göndermiştir. (hebert ve danton) daha sonra da ulusal kongre'den atılıp tutuklanır ve yandaşlarıyla beraber giyotinin yolunu bu sefer kendisi tutar. *
  • "gökyüzünden bahsetmeleri, yeryüzünü sömürmek içindir" diyen abimiz..

    bizde bolca mevcut o yavş'ak'lardan abicim.
  • her ne kadar bir elitist, klasik tepeden inmeci bir jakoben olsa da, asıl gücünü yoksul kitlelerin desteğinden almıştır. yaptığı en büyük hata, devrimi ve kitleleri yönlendirebildiğinie kendini fazlasıyla inandırmış olması(hatta kendini yüce insan olarak ilan etmeye gitmiştir bu), bütün yaşananların kendi başarıları sonucu olduğuna inanmasıdır. gerek mecliste, gerekse de, sokaklarda kendisine tepkiler büyüdüğünde, büyük terör hareketleri(1794) başladığında sadece izlemekle yetinmiştir. meclis trafından tutuklanıp, hapse gönderildiğinde, hapishane müdürü onu hapseteyi reddetmiştir. bundan sonra, paris'te, belediye binasında, onu bekleyen ve çoğu silahlı olan yandaşlarının yanına gitmiş, ancak bir ayaklanma başlatmayı ısrarla reddetmiştir. bu kararı vermesinde, kendini dokunulmaz hissetmesi kadar, halkın büyük bir çoğunluğunun arkasında olduğuna ve zamanla tekrar iktidarı ele geçireceğine inanmış olmasıdır. oysaki, yarattığı terör ortamı ve yaptığı idamlar kendisine keskin, düşman bir muhalefet oluşturmuş, yoksul kitleler de onun radikalliğinden artık korkar hale gelip, saflarını belirsizleştirmiştir. robespierre'in tepkisizliği üzerine, yandaşları dağılmaya başlamış, konvansiyon güçleri de belediye binasını basıp, robespierre'i(kendini silahla vurarak intihar etmiş ancak ölmemiştir) ele geçirmiş, bir gün sonra da idam etmişlerdir.

    mustafa kemal atatürk ve robespierre arasındaki ilişki, daha çok ikisinin de siyasi görüşlerinin rousseau'dan fazlasıyla etkilenmiş olmasıyla ilgilidir. ikisinin de mücadelesi eskiye karşı, yeninin, yani kısaca modernleşmenin mücadelesi olarak tanımlanabilir. robespierre'in kendine göre bir vizyonu olduğu ve daha devrim öncesinde, inandığı değerler için mücadele ettiği, devrim sırasında da jakobenlerin liderliğini yaparak tutkulu biçimde bu uğurda mücadele ettiği bilinmektedir. ikisi arasındaki asıl temel fark, mustafa kemal'in modernleşmeyi siyasi bir proje olarak bilinçli biçimde uygulamasıyken, robespierre'in, moderneleşmeyi daha tarihsel bir gerçeklik olarak yaşanırken(yani daha siyasal bir proje haline gelmemişken), toplumsal koşulların ve dinamiklerin sonucu olarak bunun mücadelesini vermiş olmasıdır.
  • devrimden sonraki dönemde egosu tavan yapmis, kafayi yeme noktasina gelmis devrim lideridir.
    öyle ki, hristiyanliktan arindirma politikasi altinda takvimi degstirmis, halk hangi günün pazar oldugunu anlamasin diye bir haftayi 10 gün yapmis ve baslangiç yili olarak 1789'u 0 olarak kabul etmistir.
    ancak halkin bir inanci olmasi gerektiginden yola çikarak toplumsal erdem adi altinda neredeyse kendinin icat ettigi bir çesit dini empoze etmeye çalismistir. karsi devrimci olduklari gerekçesiyle kilise yandaslari ve rahipleri gemilere doldurup nehirde batirmis yada tarlalara toplayip top atesiyle öldürmüstür.
    son dönemleri olan büyük terör döneminde pariste günlük giyotin'e giden insan sayisi 800'e ulasmisti. "ekmek te ne kadar pahali oldu" demek yada devrim konusulurken yeterince heyecanla desteklememek giyotine gitmeniz için yeterli sebebti.
    yaptigi son hata "cebimde halk düsmanlarinin listesi var" deyip meclise gelmek oldu. çünkü yakin çevresindeki herkes kendi kellesinin de yakin zamanda gidecegini anlamisti.
    ve 1794 yilinda halkin biçaginin altina kendisi yatti.
    gariptir, kendisinden sonra gelen çogu halk devrimcisi de bir süre sonra karsi devrimcileri yok etme adina kanli bir diktatör olmuslardir. bu da halk devrimlerinin yan etkisi herhalde.
  • tam adıyla maximilien françois marie isidore de robespierre, 6 mayıs 1758 tarihinde arras'ta doğmuş ve 28 temmuz 1794, paris'te ölmüştür. radikal jakoben lideri ve fransız ihtilali'nin başlıca figürlerindendir. 1793'ün son aylarında devrim hükümeti'nin yol açtığı terör rejimi'nin* ana yürütme organı olan kamu güvenliği komitesi'nin* başına geldi ancak 9 thermidor darbesi ile 1794'te devrildi ve giyotin ile idam edildi.

    erken yaşamı
    robespierre, arras'ta avukatlık yapan bir adamın oğlu olarak dünyaya geldi. annesinin ölümünden sonra babası evi terk etti ve maximilien, erkek kardeşi ve kız kardeşleriyle birlikte annesinin ailesi tarafından büyütüldü. 1765'ten itibaren arras'taki oratoryan* cemaat kolejinde eğitim gördü ve 1769'da paris'teki ünlü louis le grand kolejine burs kazandı. burada eğitim alırken özellikle felsefe ve hukukta kendini gösterdi. 1781'de hukuk diploması aldı ve kız kardeşi charlotte ile birlikte ev tuttuğu arras'ta avukat oldu. kısa süre içinde "adil, inatçı ve etkili" olarak ünlendi ve piskoposluğun provokasyonuna karşı yargılama yetkisine sahip bir mahkeme olan salle épiscopale'ye yargıç olarak atandı.

    1783'te arras akademisi'ne kabul edildi ve kısa süre sonra rektörü ve daha sonra başkanı oldu. robespierre'in insanlardan izole bir yaşam sürdüğü inancının aksine, bu dönemde sık sık yerel seçkinleri ziyaret ederdi ve bölgedeki gençlerle diyalog kurardı. hukuk konusunda yavaş yavaş ülkenin en iyisi konumuna ilerliyordu. rektörlüğü süresince akademik yarışmalara katıldı ve mémoire sur les peines infamantes* ile metz akademisi'nde birincilik ödülü kazandı. 1788'de robespierre iyice ünlenmişti ve üstlendiği davalarda her zaman sıradan halkı temsil eden bir avukat olarak, özgeciliği* ile tanınıyordu. bununla da yetinmeyen robespierre, kraliyet mutlakiyetine ve keyfi adalete karşı yazdığı mémoire pour le sieur dupond* bildirisi ve protestolarıyla ayrıcalıklı sınıfı iyice telaşlandırdı. eşitlik ve adalet ateşiyle yanıp tutuşan robespierre, bir devrimcinin nasıl olması gerektiğinin ayaklı kanıtıydı.

    1614'ten beri toplanması için hiç çağırılmamış bir ulusal meclis olan estates general'in toplanması istendiğinde, "à la nation artésienne sur la nécessité de réformer les etats d'artois" (artois halkına, artois mülklerini reform etmenin gerekliliği) adı ile bir bildiri yayımladı. mart 1789'da arras vatandaşları onu temsilcilerinden biri olarak gösterdi ve artois'dan gelen sekiz milletvekilinin beşincisi olarak seçildi. böylece robespierre, siyasi kariyerine 30 yaşında başlamış oldu.

    jakoben liderliği
    robespierre tutumlu yaşam tarzını, dikkatli kıyafet seçimleri ve davranışları ile hem versay'da hem de paris'te sürdürdü. bazı seçkin isimlerin de yer aldığı bu mecliste hızla dikkatleri üzerine çekti. kayıtlara göre 18 mayıs 1789'da ilk konuşmasını yaptı ve meclis hayatı boyunca 500'den fazla kez daha konuşacaktı. sesinin zayıf tonuna ve karşısında uyandırdığı muhalefete rağmen kendisini duyurabilmiş ve konuşmaları genellikle alkışlanmıştır. giderek artan popülaritesinin kanıtı, “bu adam, kendi söylediği her şeye inanan ve evvela konuşamayan demosthenes gibi” ve "honore mirabeau maymunu" başlıkları ile sürekli kraliyetçi basın tarafından yapılan şiddetli baskılardır.

    robespierre, karşısındaki kişiler tarafından daima komitelerden ve ulusal meclis başkanlığından uzak tutuldu. sadece bir kez, haziran 1790'da ulusal meclis sekreteri seçilebildi. nisan ayında fransız ihtilali'nin fikirlerini destekleyen bir siyasi birlik olan jakobenlere başkanlık etti ve ekim ayında versailles mahkemesinin yargıçlığına atandı.

    bütün bunlara rağmen, robespierre yine de kendisini anayasanın hazırlandığı ulusal meclis'teki çalışmalarına adamaya karar verdi. antik çağdaki yunan filozofların fikirlerine ve aydınlanma dönemi fransız filozoflarının eserlerine dayanarak, 3 eylül 1791 fransız anayasasının girişini oluşturan insan ve vatandaş hakları beyannamesini memnuniyetle karşıladı ve tüm yasaların bu beyana uygun olarak hazırlanmasını sağlamaya çalıştı. evrensel oy hakkı, kamu güvenliği için milli kolluk kuvvetleri, kamu kuruluşları, herkesin askerliğe kabul edilmesi ile milli bir ordunun kurulması ve dilekçe hakkı için hem mecliste hem de mahkemlerde savaştı. bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de kraliyet vetosuna, bakanlık gücünün kötüye kullanılmasına, dini ve ırksal ayrımcılığa karşı çıktı. sanatçıları, yahudileri ve siyahi köleleri savundu ve eylül 1791'de fransa ile eski bir papalık devleti mülkiyeti olan avignon'un yeniden birleşmesini destekledi. mayıs ayında, tüm milletvekillerinin yeni yasama organı için yeniden seçime katılmasını önerdi çünkü yeni yasama halkın iradesini daha iyi ifade etmekteydi ve herkes yeniliğe hazır olmalıydı.

    özgürlük için giriştiği tutkulu savaşı kendisine, kendisini "tehlikeli bir kişi" diye niteleyen bir sürü düşman kazandırdı. otoriteyi tehdit eden kararlar alan robespierre, 20 haziran 1791'de kral xvi. louis tarafından yargılanmak istendi ve bu dönemde devrimci milletvekiline karşı atılan iftiralar iki kat daha şiddetli hale geldi. ortam gerilmekteydi ve robespierre'in bunu dindirmek için harekete geçmekten başka çaresi yoktu. adresse aux français'ye güçlerini birleştirmek için vatanseverleri davet ederek anayasadaki oylamayı, mümkün olduğunca çok demokratik partiyi çekecek şekilde hızlandırdı. hemen ardından sıkıyönetim ilan edildi ve champ de mars'ta, monarşiyi kurtarmak isteyen ılımlı politikacı ve asker marquis de la fayette'in komutasındaki ulusal muhafızlar, kralın tahttan çekilmesini talep eden bir gruba ateş açtı. terör tekrar fransa sokaklarına inmişti ve hayatı tehdit altında olan robespierre, marangoz maurice duplay'in ailesiyle birlikte yaşamaya başladı ve biraz da olsa meclisten uzaklaştı. bu esnada tüm ılımlı üyeleri rakip bir kulübe katıldıktan sonra jakoben kulübünü canlı tutmayı başardı ve kalan kişilerin liderliğini sürdürdü. ulusal meclis kargaşa sonrasında kendisini feshettiğinde, paris halkı robespierre için bir zafer alayı düzenledi ve bir lider gibi başkente girdi.

    robespierre, kendisini ve meslektaşlarını yeni yasama meclisi'nden hariç tutmuş olsa da, 1791 haziran ayında seçildiği kazançlı paris cumhuriyet savcılığı görevinden vazgeçerek siyasette aktif olmaya devam etti. yaklaşık 100 kez, ağustos 1792'ye kadar sadece jakoben kulübü adına konuşma yaptı. mecliste, jirondenlerin lideri jacques-pierre brissot'nun devrim'i tüm dünyaya yaymak için bir araç olarak savunduğu avrupa savaşına karşı çıktı.

    mahkemenin gizli entrikalarını, avusturya ile olan gizli anlaşmalarını, ordunun hazırlıksızlığını ve 1792 şubatında görevden alınmasını talep ettiği aristokrat memurların ihanetini kınadı. ayrıca, nancy'de isyan ettikten sonra hapsedilen châteauvieux alayınınkiler gibi vatansever askerleri savundu. brissot’nun destekçileri ona karşı söylemlerini körüklediklerinde de, elini güçlendiren le défenseur de la constitution* adlı bir gazete kurdu. gazete ve söylemleri ile, bir türlü görevden alınmasını ve tutuklanmasını sağlayamadığı fransız ordusunun komutanı olan ve askeri bir diktatörlük kurmak istediğinden şüphelendiği lafayette'e saldırdı.

    fransa, avusturya ve prusya'ya savaş ilan ettikten sonra fransız ordusunun yaptığı geri çekilmeler robespierre tarafından öngörülmüştü ve fransa için işgal tehdidi baş gösterdiğinde, halk ona doğru yöneldi ve robespierre'in etrafında toplandı. halk krala karşı iyice öfkelenmişti ve bir ayaklanma daha başladı. robespierre, bu ayaklanmanın amaçlarını tanımlamış olmasına rağmen onu savunmaktan çekinmiştir. halka, “ortak düşmanla savaşın ve bunu sadece hukuk kılıcıyla yapın" diyerek aşırılığa karşı durmaya çalıştı. ayaklanma 10 ağustos 1792'de patlak verdiğinde, robespierre tuileries sarayı'na yapılan saldırıda yer almadı ancak aynı gün öğleden sonra, paris alt idare bölümü les piques, robespierre'i ayaklanma komünü'ne aday gösterdi. paris seçim meclisinin bir üyesi olarak, eylül ayında parisli kalabalıklar tarafından ele geçirilen soylu ve din adamlarının katliamlarına* şahit oldu ve isyancı çeteleri temize çıkardı. 5 eylül'de paris halkı, robespierre'i ulusal konvansiyonun baş delegesi seçti.

    ulusal konvansiyon süreci
    sosyal demokrasiden uzak olup hükümet ile kamu hizmetinin kontrolünü elinde tutan jirondenler, robespierre'i ulusal konvansiyon'un ilk oturumlarında diktatörlükle suçladı. giderek güçlenen robespierre, kendi gücüyle birlikte büyüyen bir muhalefete de sahipti. ele geçirilen kralın, aralık 1792'de başlayan duruşmasında robespierre tam 11 kez konuştu ve hepsinde de kral için ölüm çağrısı yaptı:

    "maalesef kaçınılmaz gerçeği dile getirmeliyim; ülkemizin yaşaması için louis'nin ölmesi gerek."

    3 aralık'ta yaptığı konuşmada kararsızlık iyice artmıştı. yeni dergisi les lettres à ses commettants* aracılığı ile bütün bölgeleri ve şehirleri süreç hakkında bilgilendirdi. beklentisi, kralın idamı ile halkı bütünleştirmek yönündeydi.

    ancak kralın infazı, aşırı solun milletvekilleri olan jirondenler ve montanyarlar arasındaki mücadeleyi çözmedi ve aynı zamanda, gıda kıtlığı ve artan fiyatlar halkta gergin bir ruh hali yarattı. avusturyalılara giden general charles dumouriez'in ihaneti de krizi hızlandırdı. bütün bu etkenler ile, parisli sansculotteler*, fakirler, aşırı solcu cumhuriyetçiler ve montanyarlar arasında bir tür halk cephesi kuruldu. 26 mayıs 1793'te robespierre, halkın tamamını bu isyana davet etti. beş gün sonra jironden liderlerini ve dumouriez’in suç ortaklarını yargılayan ulusal sözleşme'nin çıkardığı bir kararnameyi destekledi ve 2 haziran'da 29 suçlama ile ilgili hüküm verdi. yakalananların hepsi giyotin ile idam edildi.

    kamu güvenliği komitesi ve terör rejimi
    jirondenlerin hükümetten düşmesinden sonra, montanyarlar ülkenin umutsuz pozisyonuyla yüz yüze kaldı. içeriden federalizm hareketi ve vendée'deki iç savaş tarafından ve dışarıdan fransız karşıtı koalisyon tarafından sınırlarda tehdit edilen devrim, kaynaklarını zafer için seferber etti. günlüğünde robespierre, fransa'da ihtiyaç duyulan şeyin, une volonté une* olduğunu ve bu diktatörvari gücün, devrimci hükümeti karakterize ettiğini belirtti. belirttiği bu iradenin temel organları yaratılmıştı ve artık bu organlar sayesinde bu mutlakiyeti yürürlüğe koymaya hazırladı.

    27 temmuz 1793'te robespierre, ilk olarak nisan ayında kurulan kamu güvenliği komitesi'nde yerini aldı. bazı meslektaşları görevlerden uzaktayken, diğerleri özel görevlerle meşgulken, jakoben üyelerine ve ihtiyat komitelerine güvenerek devrimciler arasındaki bölünmeyi önlemek için çabaladı. bundan böyle, robespierre'in eylemleri bir bütün olarak hükümetin eylemlerinden ayrılmaz olacaktı. jakoben kulübü'nün ve daha sonra ulusal konvansiyon'un başkanı olarak, paris'in alt tabaka mahallelerini karıştırmak için yiyecek kıtlığını kullanan enragés olarak bilinen paris radikallerinin planlarına karşı durdu ve idam kararları verdirdi. robespierre, 5 eylül'de göstericilere, karşı devrimcilere ve tahıl istifçilerine karşı, tüm gıda maddelerinin yurtta kullanılmak üzere maksimum fiyatlarla alınacağını vaat ederek devrimci bir milis sözü verdi.

    robepsierre bu karışık ortamda birliği sağlamak için terör rejimini sürdürmeyi planladı. dış düşmanlar için kitlesel bir askeri seferberliğe, ekonomik diktatörlüğe ve topyekün savaşa ortam hazırlamak için terör rejimini pekiştirmek istiyordu ancak jirondenlerin ve kralın kız kardeşinin tutuklanmasını protesto eden milletvekillerinin anlamsız infazlarına da itiraz etmişti. içeride olan büyük bölünmeyi bitirip bütün fransız halkını birleştirmek istiyordu. représentants en mission (şehirlerdeki muhalefeti kırmak için gönderilen ulusal konvansiyon üyeleri) tarafından yapılan katliamlardan ve infazlardan robespierre'in midesi bulanmıştı ve onları, "devrimi lekeleyenler" olarak andı. kendisi de en az diğer üyeler kadar idam kararı vermiş olsa da, hukuksuz eylemlere karşı durmak onun karakterinde vardı ve yozlaşılamaz* bir devrim savaşçısı olarak nam salmıştı.

    robespierre, 5 nivôse raporunu 25 aralık 1793 tarihinde tamamladı ve raporunu, ulusal konvansiyon'un kolektif diktatörlüğünü, idari merkezileşmesini ve yerel yönetimlerin tasfiyesini haklı göstermeye adadı. hükümeti tehdit eden çeşitli gruplara karşı protesto düzenledi ve konuşmalar yaptı. hébertistler, cordelierciler ve halkçı militanlar ise daha radikal önlemler talep ediyorlardı ve hristiyanlığın kaldırılması ile birlikte gıda istifçilerinin kovuşturulmasını teşvik ettiler. bu talepler sonrasında, şüpheli istifçilerin mülklerinin ellerinden alınıp yoksullar arasında dağıtılmasını sağlayan 8 ve 13 ventôse* kararları, fakir ama üretim yapan köylüleri de korkuttu.

    ani bir hastalık yüzünden elini ayağını bir süre politikadan çeken robespierre, 1 ay sonra jakoben kulübünde tekrar ortaya çıktı. mart ayında bazı yabancı ajanlarla birlikte idam edilen radikal devrimci jacques-rené hébert ve yandaşlarını kınadı. georges danton gibi terör rejimini ve savaşı durdurmak isteyenler, kamu güvenliği komitesi'nin politikalarına artan şiddetle saldırıyordu. robespierre bu ortamda danton'a ve takipçilerine karşı suçlamalarda bulunsa da, danton birçok şirket tarafından korunuyordu ama fransız doğu hindistan şirketi'nin tasfiyesi ile bir anda tehlikeye düşmüş olan dantonist liderler ve milletvekilleri, 16 germinal'de* giyotin ile idam edildi.

    jean-jacques rousseau tarzında bir deist olan robespierre, hristiyan karşıtı hareketleri tam manasıyla onaylamıyordu. ona göre herkesin kendi inancı elbet olacaktı ama devlet, bu inançlara aynı düzeyde koruma sağlamalıydı. mayıs ayında ulusal konvansiyona verdiği bir raporda, tanrı'nın varlığını ve ruhun ölümsüzlüğünü teyid etti ve devrimcileri bir sivil din ile yüce varlık* kültü etrafında toplamaya çalıştı. robespierre'in popülerliğini hala koruduğu, henri admirat’nın 3 prairial (22 mayıs) tarihinde başarısız bir suikast girişiminden sonra yakalanmasını açıklarken halktan gelen alkışlar göstermektedir. ayni dönemde ulusal konvansiyon'a, 16 prairial (4 haziran) tarihinde 220 oyun 216 oyunu alarak başkan seçildi. başkanlık sıfatı ile 20 prairial'de (haziran) tuileries bahçeleri'nde düzenlediği yüce varlık festivalini yönetti. amacı; her dine inanca saygı göstermekle birlikte, devletin kendi hoşgörüsünü halka sunmaktı.

    azalan etkisi ve otoritesi
    22 prairial yasası ile (10 haziran), rejimin tüm düşmanlarını yargılamak için mart 1793'te kurulan devrim mahkemesi'nin yeniden düzenlenmesi sonrasında robespierre'e karşı muhalefet bir anda büyümeye başladı. işin kötü yanı, bu mahkeme tehdit ettiği görevliler tarafından yönetiliyordu. kamu güvenliği komitesi'nde bile kendisine meydan okundu ve birçok jakoben üyesi ve sempatizani idam edildi. robespierre, elinden kısmen alınan bu güç ile takipçilerinin idamını engelleyemese de, birçok haini de giyotine gönderdi. azalan gücü ile robespierre, georges couthon ve louis de saint-just tarafından yönetilen ve gözden düşmekte olan genel polis bürosuna karşı komite düşmanca bir tavır almaya başladı. halk arasında da devrime karşı ılımlı olmakla suçlanan robespierre'e en büyük darbelerden birisi, maliye bakanı joseph cambon'dan geldi. birçok asılsız iftira ile suçlandı ama hiç kimse ona rüşvet yediği suçunu atamadı çünkü yozlaştırılamaz lakabını sonuna kadar hak ediyordu.

    yasama meclisi'nde ve jakoben kulübünde aralıksız süren çalışmalar ve sık konuşmalar (oturumun başlangıcından bu yana yaklaşık 450 defa) robespierre'in sağlığını zayıflattı ve sinirli, izole biri haline geldi. iftiracılar ve hem kraliyetçiler hem de meslektaşları tarafından diktatörlük suçlamaları ile lekelenmek istenen robespierre, ulusal konvansiyon'dan bu entrikalar sonucunda uzaklaştı ve daha sonra 10 messidor (28 haziran) tarihinde kamu güvenliği komitesindeki yetkileri sınırlandırıldı. aynı zamanda, alınan son fransız zaferlerine rağmen yaşadıkları zorluklar devam eden halkın desteğini kaybetmeye başladı ki onu asıl yükselten sıradan halktı. kısmi emeklilik dönemindeyken robespierre, 1794 yazında büyük terör'ün serbestleşmesini ve muhalefetin ilerlemesini uzaktan izledi.

    kamuoyu üzerindeki tutumunu geri kazanmaya çalışan robespierre, 5 thermidor'da kamu güvenliği komitesi'nde (23 temmuz) ve daha sonra 8 thermidor'da (26 temmuz), hakim olarak döndüğü ulusal konvansiyon'da yeniden ortaya çıktı. son konuşması önce alkış aldı, sonra huzursuzluk yarattı ve nihayetinde meclisin çoğunluğu tarafından tepki aldı. o akşam jakoben kulübündeki başarılı resepsiyonuna rağmen, robespierre’in düşmanları ertesi gün, kardeşi augustin ve üç takipçisi ile birlikte robespierre'in konvansiyonda yapacağı konuşmasını engellemeyi başardılar ve hepsini tutukladılar. robespierre, lüksemburg hapishanesine alındı ancak hapishane müdürü onu hapse atmayı reddetti.

    daha sonra, şehrin bazı bölgelerinden silahlı birliklerin paris komünü tarafından çağrıldığı ve robespierre'in emirlerini beklediği yer olan, hala mücadeleye devam edebileceği belediye binası hôtel de ville'ye gitti. ancak robespierre bir isyana öncülük etmeyi reddetti ve sonrasında kendisine sadık birlikler dağılmaya başladı. ulusal konvansiyon tarafından bir kanun kaçağı ilan edilen robespierre, hôtel de ville'de bir tabanca ile çenesine ateş ederek kendisini ciddi şekilde yaraladı ve arkadaşlarını şaşkına çevirdi. ulusal konvansiyonun askerleri hôtel de ville'ye saldırdılar ve robespierre ile takipçilerini kolayca ele geçirdiler. 10 thermidor (28 temmuz) akşamı, robespierre dahil olmak üzere mahkum olanların ilk 22'si place de la révolution'da* tezahürat eden küçük bir kalabalık önünde giyotin ile idam edildi. toplamda ise 108 kişi robespierre'in davasına bağlı kaldıkları için giyotin ile idam edildi. tıpkı idama yolladığı binlerce insan, kral xvi. louis ve kraliçe marie antoinette gibi kendisi de bir giyotin huzurunda can verdi.

    mirası
    robespierre’in düşmanları, hem jakoben kulübünde hem de kamu güvenliği komitesinde kurduğu diktatörlük gücüne aslında hiç sahip olmadığını düşünüyorlardı. devrimciler ve zenginler robespierre'in eşitlikçi fikirlerini kınarken, halkçı militanlar onu cesaretten yoksun biri olmakla suçlarlar. ölümünden sonra mirası acımasızca saldırıya uğradı ve gazetelerinin birçoğu yok edildi. tarih onu ya kana susamış bir yaratık ya da çekingen bir burjuva olarak tasvir etti.

    eli kanlı bir diktatör diye suçlanan robespierre, 19. yüzyılda, hem fransa'da hem de yurt dışında işçi sınıfı hareketlerinin* ortaya çıkmasının ardından, “zulüm gören vatansever” olarak anılmaya başlandı. sıradan halkın, köylünün ve işçinin haklarını aramaya başladığı bu dönemden yıllar önce bu insanlar için savaşmış bir kişi olarak kendisine sonsuz bir saygı duyuldu ve en ünlü konuşmaları yeniden basıldı. sosyal ideali, servetin aşırı eşitsizliklerini azaltmak, küçük mülk sahiplerinin sayısını arttırmak ve herkes için iş ve eğitim sağlamaktı. zamanından ötede bir adam, aydınlanmacı, bir vatansever, görevi ve fedakarlığı olan, etkisi önemli olan bir adamdı. halka rağmen halk için savaşan robespierre, "tepeden inme" kanunların halkı düzelteceğine inanıyordu. ona göre cumhuriyet ve demokrasi, halkçılığın ve eşitliğin en büyük mimarıydı ama halk kendisi için doğru olana karar veremeyecek durumda ise iş başa düşüyordu ve eşitlik için birilerinin gözü kara olması gerekiyordu.

    ulu önder mustafa kemal atatürk'ün de hayatını ve yaptıklarını okuyup kendisinin yaptığı doğru ve yanlışları öğrenerek kendi devrimine en iyi şekilde entegre ettiği bir liderdir robespierre. yapmaya çalıştığı şey, fransa'yı bir düzene ve eşitliğe oturtmaktı ama bunu yapamadan öldü. bunları sağlamak ve devrimi bütün dünyaya yaymak için demokrasi ve cumhuriyet yerine bir imparatorluğu en uygun gören napoleon bonaparte ise kısa süre sonra robespierre'in kurduğu düzenli karmaşayı fırsat bilerek başa geçti ve avrupa'yı kasıp kavurdu. bütün dünya tarihindeki en büyük devrimciler listesinde en tepelerde olan robespierre, halka rağmen halk için çalışmaktan hiç vazgeçmedi ve gerekirse tepeden inme şeklinde kurulacak olan eşitlik ile adalet için ömrünü tüketti. l'incorruptible unvanını sonsuza dek gururla taşıyacak.
  • ihtilal zamanı ingilizlerden rüşvet almayan tek kişidir. devrimin tüm önde gidenlerinin ingilizlerden para aldığı ispatlanmıştır.
  • anıtkabir'de atatürk'ün okuduğu kitaplara bakmıştım ziyaret ettiğimde. çokça fransızca kitap vardı. orjinal dili olduğundan ne hakkında olduğuna dair pek bir şey anlamamıştım. tanıdığım bir isim olarak sadece rousseau'yu biliyorum.

    eminim ki o kitapların bir kısmı fransız ihtilalini ya da o yılları anlatıyordu. ve eminim ki orada robespierre'in adı da çokça geçiyordu.

    robespierre daha iyi bir topluma nasıl ulaşılacağını biliyordu. hedefi biliyordu. ancak yöntem konusunda yanılmıştı.

    kendisi kadar idealist olan insanlar azınlıktı. yanındaki insanların geneli robespierre kadar entelektüel, idealist, zeki, korkusuz, ya da çılgın değillerdi.

    o ise yanındakileri kendi gibi bildi. bu yüzden yanıldı. onları manipule etmeye, ikna etmeye, devrimi kademeli ve daha barışçıl bir şekilde yapmaya çalışmadı. destekçilerini korkutmaması gerektiğinin farkında değildi.

    arkasında yeterli destek olduğuna zaten inanıyordu ve daha fazla destek aramadı.

    hatası bu oldu. yanında saydıkları bir gün sırtını döndüler robespierre'e.

    kim bilir, belki atatürk bunları bilmese, o kütüphanede bir kaç kitap eksik olsa çok daha kanlı bir devrim yapmaya çalışacak, bunun sonucunda halk desteğini kaybedecek, ve bir karşı devrime uğrayacaktı.

    bunu bilmenin bir yolu yok. ama atatürk gibi fransız tarihine ve rönesans yazarlarına meraklı bir insanın robespierre'in hikayesinden çok etkilendiğine inanıyorum.

    türkiye cumhuriyeti hala varsa ve hala bir karşı devrime uğramadıysa, belki de atatürk robespierre'in hikayesinden ders aldığı içindir.

    atatürk'ün etrafındakileri bir şekilde ikna etmiş olması, devrimini kademeli gerçekleştirmiş olması, haddinden fazla kan akıtmamış olması... bu adamın bu kadar mükemmel olması...

    adam robespierre'in yaptığı hatayı yapmadı. ve bence bu bir tesadüf değil.

    bonus: robespierre dine saldırmaktan hiç çekinmemişti ve bu da halk desteği konusunda bir sorun oluşturmuştu. atatürk dini inancına dair bir açıklamada hiç bulunmadı. dini bir nebze reforma uğrattı. ama onu yıkmaya çalışmadı. gerekli olduğunu biliyor gibiydi, ya da dine yapacağı reformun belli bir sınırda kalması gerektiğini.

    adam resmen robespierre'in kritik hatalar yapmamış versiyonu değil mi?
  • "maalesef kaçınılmaz gerçeği dile getirmeliyim; ülkenin yaşaması için louis'in ölmesi gerek."

    - robespierre, kral'ın duruşması hakkında...
  • 1789'daki devrim sonrasinda danton ile ciddi fikir ayriliklarina du$meye ba$lami$tir. robespierre ile danton'un* anla$amadiklari temel nokta devrimden sonra yapilan idamlar ve verilen cezalardir. danton daha fazla idamin ve terorun daha buyuk bir guc getirmeyecegini savunarak, robespierre'in insanlari teker teker giyotine yollamasina tepki duymu$ ve sonunda insaflilar grubuna dahil olmu$tur. o zaman robespierre'e uyguladiklari infazlarin ve cezalarin insan haklarina aykiri oldugunu soylediginde robespierre'den $una benzer bir cevap almi$ ;

    "aristokratlar ve katolikler insan haklarindan yararlanamaz.
    cunku halkina bunlari yapanlar insan olamaz."

    ancak burda aristokratlar olarak belirtilen grup kral ve onun yalakalari iken katoliklerden kasti da baskici kilise olsa gerek. bu kadar. bitti.
  • özellikle özgürlüğün düşmanları için sızlanan duyarlılık beni kuşkulandırır.

    maximilien robespierre, 5 kasım 1792.
hesabın var mı? giriş yap