mahmud derviş
-
" arabım
yerim etini
beni aç bırakanın"
dizelerinin sahibi.. -
sözlerim buğdayken
topraktım.
sözlerim öfkeyken
fırtınaydım.
sözlerim kayayken
ırmaktım
sözlerim bir ballanınca
sinekler üşüştü ağzıma. -
1941 dogumlu filistinli sair. 1948'de, israil devleti kuruldugunda, yasadigi koy yerle bir edilmis ve on binlerce filistinli gibi kendini lubnan'da bir multeci kampinda bulmustur. cocuklugundan baslamak uzere, memleketinden surulmus olmanin acisini anlattigi siirler yazmistir. siirlerinde solculugunun ve filistin davasinin izleri gorulur. filistin kurtulus orgutunde aktif olarak calismistir. en onemli siirlerinden biri olan kimlik kartini okumak icin asagidaki linkten yararlanabilirsiniz.
http://www.barghouti.com/poets/darwish/bitaqa.asp -
bana göre yazdığı en delici, en sinir bozucu şiir(israilli ve israil-siyonizm tapıcıları için) ''kimlik kartı''dır. aslında ''seccel'' der arabça orijinalinde. yâni; kaydet.
kimlik kartı
kaydet!
arabım
kartımın numarası ellibin
çocuklarımın sayısı sekiz
dokuzuncusu da yolda
yaz sonunda burda!
kızıyor musun?
kaydet!
arabım
taş ocağında çalışıyorum emekçi yoldaşlarımla
çocuklarımın sayısı sekiz
ekmeklerini
taştan çıkarıyorum
giysilerini ve defterlerini!
sadaka dilenecek değilim kapında
konağının girişi önünde
küçük düşürecek değilim kendimi!
kızıyor musun?
kaydet!
arabım
adım var yalnız, yoktur soyadım
öfkeden köpürerek yaşayan
en sabırlı insanıyım bu diyarın
zamanın doğuşundan
yılların başlamasından
selvilerden, zeytinlerden
otların yeşermesinden
daha eskiye uzanır köklerim!
karasaban süren bir ailedendir babam
soylu efendilerden değil
ve dedem bir çiftçiydi
ne nesebi vardı ne de şeceresi!
kitap okumaktan evvel
güneşin yükselişiydi bana öğrettiği
evim bir korucu kulübesi
dallardan ve kamışlardan
rahatlatıyor mu seni bu durumum?
adım var yalnız, yoktur soyadım
kaydet!
arabım
saç rengi: kömürkarası
gözler: kahverengi
ayırıcı niteliklerim:
başımda kefiye üstünde bir siyah çember
ayalarım adeta sert bir kaya
tırmalar kim dokunsa
adresim:
sokakları adsız
unutulmuş bir köydenim, silahsız
taş ocağındadır, tarladadır tüm erkekleri
kızıyor musun?
kaydet!
arabım
sen yağmaladın bağlarını atalarımın
benim ve tüm çocuklarımın
sürdüğü toprağı sen yağmaladın
bana ve torunlarıma
hiç bir şey bırakmadın
şu kayalıklardan başka!
söylendiğine göre hükümetiniz
bunları da alacakmış, öyle mi?
madem öyle!
kaydet!
kaydet ilk sayfanın ta en başına
nefret etmem insanlardan
hiç kimseye saldırmam!
ama aç kalınca
toprağımı gaspedeni çiğ çiğ yerim!
kolla kendini, kork benim açlığımdan
kork benim öfkemden!
kolla kendini! -
çok iyi bir şairdi, severdim şiirlerini, sesi yakındı, acıları tanıdıktı.
gecede ayak sesleri
her zaman
ayak seslerini duyarız gecede yaklaşan,
ve kapı sırra kadem basar odamızdan,
her zaman,
bulutlar gibi süzülüp giden.
her gece yatağından
senin mavi gölgen mi onu uzaklara götüren?
senin gözlerin ülkelerdir ve ayak sesleri geliyor,
sardı bedenimi kolların
ayak sesleri, ayak sesleri
ah şahrazad
gölgeler niçin kurtuluşumu resmeder?
gelir ayak sesleri girmez içeri.
bir ağaç ol,
görebileyim gölgeni.
bir ay ol,
görebileyim gölgeni.
bir hançer ol,
görebileyim gölgeni gölgemde,
küller içinde bir gül.
her zaman,
ayak seslerini duyarım gecede yaklaşan,
ve sen yerim olursun sürgündeki,
zindanım olursun.
öldürmeye çalış beni
ilk ve son olsun
yaklaşan ayak seslerinle
öldürme beni.
mahmud derviş
çeviren : tâvus hüsâmeddin -
edward said'in filistin'in en görkemli ve zeki şairi diye tariflediği, vatanını önce dilde inşâ etmeye çalışan, acıları, kelimeleri bize tanıdık bir şair.
“başkalarını düşün: kahvaltını hazırlarken düşün başkalarını. güvercinlere yem vermeyi unutma. başkalarını düşün savaşırken, barış isteyen ötekileri. su faturanı öderken, düşün sadece bulutlardan su içenleri. eve giderken, kendi evine, çadırda yaşayanları düşün. uyurken ve gezegenleri sayarken baş koyacak bir yastığı olmayanları… imgelerle özgürleşirken sen, konuşma hakkı gasp edilenleri düşün. ve uzaktaki ötekini düşünürken kendini düşün ve de ki: keşke bir mum olabilsem şu karanlıkta”. -
"kalbimi taşıyabilmek için ellerini istiyorum." diyerek muhtaç yazgımıza dokunmuştur.
-
"bir filistin vardı, bir filistin gene var!" mısrası son günlerde dilimize pelesenk olmuş şair.
israil askerlerinin filistinli bir delikanlının kemiklerini taşlarla kırdığını görüntüleyen kareler ekranlara yansıdığı sırada, derviş; paris'te "yürüyenler eğreti sözler arasında" adlı şiirini yazmıştır. bu şiir, israil parlamentosunda hararetli tartışmalara neden olmuştur. "bir filistin vardı, bir filistin gene var" mısrası da bu şiirin son mısrasıdır.
kuşlar bana bıraktı şarkılarını
ve ben koştum
yürek atışına tarlaların.
kanımın derinliklerine in
derinliklerine in
derinliklerine ekmeğin
yalın bir yurdumuz olsun
yasemin bir düşün beklediği.
her günkü ahmed
saf ve basit ahmed
nasıl kaldırdın ayrılıkları
meyveyle taş arasında
kurşunla geyik?
arap ahmed, diren!
kuşatma altında gezeceğiz
ulaşıncaya dek kıyısına
ekmeğin ve dalgaların.
öleceğiz düşü uğruna
bir yurdun
ve bekleyen yaseminlerin.
***
ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
"bir filistin vardı,
bir filistin gene var!" -
kendisini yedi güzel adam dizisiyle tanıdım, utandım, ama hiç tanımamaktan iyidir. bu diziyi bu yüzden seviyorum. [http://www.youtube.com/watch?v=scrb6j-vny8 http://www.youtube.com/watch?v=scrb6j-vny8]
-
hapishane hücresi
mümkün…
en azından bazen
bilhassa şimdi,
hapishane hücresinde
bir ata binip
kaçmak
mümkün.
hücre
sınırsız ve ırak bir ülke hâline geldiği için
hapishane duvarları yok olup gidebilir
bu mümkün.
ne yaptın o duvarlara?
un ufak ettim.
tavana ne yaptın?
eyer yaptım kendime.
peki ya zinciri?
elimdeki kalem şimdi.
gardiyanın tepesi attı
sohbeti sonlandırdı.
dönüp
“bana ne senin şiirinden” dedi
sonra hücremin kapısını sürgüledi.
sabah
beni görmeye geldiğinde
“nereden geliyor bu su?”
diye bağırdı.
“nil'den getirdim” dedim ona.
peki ya ağaçları?
şam bahçelerinden.
o müzik nereden geliyor?
yüreğimin atışından.
gardiyanın tepesi attı
sohbeti sonlandırdı.
dönüp
“bana ne senin şiirinden” dedi
sonra hücremin kapısını sürgüledi.
ama akşam gene geldi.
“bu ay nereden geldi?” diye sordu
ben de
“bağdat gecelerinden” dedim.
peki ya şarap?
cezayir bağlarından.
bu özgürlük nereden geliyor?
geçen akşam bana taktığın zincirden.
gardiyan hüzünlendi.
sonra
özgürlüğünü kendisine vermem için
bana yalvardı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap