• hala soruların verilmemiş cevaplarını bekleyenlere 6x15'ten tokat gibi cevap geliyor:

    --- spoiler ---

    "verdiğim her cevap yeni bir soru sormana yol açacak"

    --- spoiler ---

    şimdi dağılın.

    --- spoiler ---

    nasıl yani, şimdi bizim siyahlı adamımız sırf jacob biraz saf diye, sırf annesi onu sevdiği için gitmesini istemiyor diye mi adada mahsur bırakılıyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    son bölüm aslında jacob'ın, benjamin linus tarafından öldürülürken neden tepkisiz kaldığını açıklamaktadır bir nevi.
    jacob da tutsaktır, bir şekilde onu öldürebilen kişiler tarafından ölümsüzlüğüne son verilebilir -yerine bir varis atamak şartı ile-

    jacob'ın annesi de bir şekilde tutsaktır. black smoke'un kendisi vs. olduğunu düşünmüyorum. ölümsüzlüğe hapsedilmiştir, yerine bir varis geçene kadar.

    işte bu yüzden jacob, benjamin tarafından öldürülmeden önce onu kışkırtmakta, annesi ise isimsiz siyahlı adam tarafından öldürüldüğünde «teşekkür ederim» demektedir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    flashback'in alasını gorduk ama gene de kurtaramadı sıcmalarını.
    imza adem.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    ben de çok düşündüm.. ama çok fazla sonuç çıkarmaya çalışmak anlamsız gibi geliyor artık.. jacob'un annesi demedi mi zaten "ben anlattıkça daha çok soru işareti olacak" diye?

    adadaki insanların kimi jacob gibi kendinden daha önemli gördüğü bir şeye inandı, herşeye rağmen adayı sahiplendi, tutunmak istedi..

    kimisi esau gibi sürekli kaçış içindeydi, fırsatını bulduğu an terketmek istedi adayı..

    isyanlarına rağmen, aşkı bulunca, dönem dönem vaziyeti kabullenenler oldu, sawyer gibi..

    rousseau gibi, alpert gibi, sayid gibi kaybettiğini geri almak için katlananlar, kandırılanlar oldu..

    sistemin "dakik" adamıyken birden "aydınlanan" desmond da bu adanın parçasıydı; etliye sütlüye karışmayan yancı hostes ve yanındaki iki velet de..

    jack gibi karamsarlar, locke gibi inançlılar gördü bu ada.. kimi imana geldi.. kimisi ruhunu şeytana sattı.. iyinin ve kötünün dengesi sabit kalmadı..

    bunlardan önce ne olmuştu? bilinmiyor.. bundan sonra ne olacak? bilinmiyor.. tüm bu yaşadıklarının anlamı neydi? yoktu ki hiç..

    zaten sıralı bir anlam oluşabilmesi için gerekli neden sonuç ilişkisi, zaman yolculuklarıyla ortadan kalkmıştı.. zira zaman yolculukları sonucu oluşabilecek paralel evrenler olasılığı da sonsuza yakınsadığında, herşeyin anlamı tamamen ortadan kalkmış olmalıydı zaten..

    daha neyin kavgasını veriyoruz?? bu adada anlatılan hayatın ta kendisi.. metaforlara boğulmuş, bazen masalsı, bazen rasyonel, ama hep sebepsiz, hep sonuçsuz; tamamen anlamsız.. başı ve sonu yok..

    hayatın anlamını hiç bir soruya yer bırakmayacak şekilde çözen oldu mu?? deterministik ya da kaotik.. net bir açıklama getiren var mı?? douglas adams hayatın anlamını 42 bulduğunda çok mu absürttü acaba?

    hayata hakim olan tek şey belki de memetics.. bilgi sürekli aktarılıyor, virüs gibi yayılıyor, evrimleşiyor, başka türleri siliyor, kendi hakimiyetini kuruyor, form değiştiriyor.. ama onun da günü sayılı.. sürekli farklılaşıyor, kaybediyor, başkası oluyor.. bireysel bilinci kollektifleşiyor.. herşeyi kapsamaya yeltenen bir organizma gibi.. ama kendinin farkında değil gibi.. başı var gibi.. ama bilinmiyor.. ancak sonu yok gibi.. hiç bilinmeyecekmiş gibi, sürekli genişliyor, bulanıklaşıyor, anlamsızlaşıyor..

    böyle işte.. bu bir döngü bile değil.. sonu başı belli bir hikaye hiç değil..

    sadece "varoluş"..

    kasmayın..

    --- spoiler ---
  • 6x15 bölümü 45 dakikanın en çabuk geçtiği bölüm olmuştur. buradan da bu bölüm vasıtasıyla izafiyet teorisine bir gönderme yapıldığı sonucuna ulaştım *.

    (ara: lost teori*)
  • teorisini, sorusu, cevabını, saçmalamasını, metafiziğini, anlamsızlığını bilmem de,

    bana 6x15 bölümüyle neden bu diziyi izlediğimi bir kez daha hatırlatmıştır yapımcılar.

    bu öyle bir şey ki, ben o adadayım arkadaş. ben o duygunun içine giriyorum deli gibi 40 dakika boyunca.

    istersen sikimsonik hollywood kurgusu ve duygusu de. ama ben acayip kapılıyorum işte. ardı ardına "hassiktir"ler çekiyor, ekrandan başka en ufak bir şeye aklım, gözüm gitmiyor..

    ayrıca bu bölümdeki efsane flashback'ten sonra sinema sektöründe bir daha flashback çekmeye yeltenilmesin mümkünse.

    adamlar resmen sunay akın modeli, bağlamacılık teknikleri ile, neredeyse isa'dan önce bilmemkaç yılını 2004'e lost'un ilk bölümlerine bağladılar. yuh diyorum, oha diyorum,

    (bkz: hassiktir diyorum)
  • son bölümlerine kıl olmadım, izliyorum ve sonuna kadar devam edeceğim. hatta sıkılmadan bıkmadan devam edeceğim. ama acayip içerlediğim bi konu var. şimdi birisi gelip lost ne ya diye sorsa, konusu ne diye ısrar etse, eee devam etsene dese nasıl anlatacağız biz bu diziyi artık. izlemeye başladığın ilk günden beri soruyorlar eyvallah. cevap olarak bi uçak var işte adaya düşüyor, kimse bunları kurtarmaya gelmiyor, garip olaylar oluyor diyordun. açıklanan olaylar da olmadığı için yarıda kesiliyordu.

    şimdi sorsalar yarrağı yemişizdir o kadar diyorum. bi uçak var adaya düşüyor, kimse bunları kurtarmaya gelmiyor, dharma diye şirket var deney yapıyor, duman var, o duman insanmış meğer, onun kardeşi var kavga ediyorlar, birisi ayrılmak istiyor, diğer ayrılmıyor, adanın korunması lazımmış, biri koruyor diğeri sikerim adasını diyor vs.vs.vs. adama arka sokaklar'ın yeni bölümünü izledin mi lan derler, adama hani yolcu uçağı düşüyordu derler, adama hani bunları kimse kurtarmaya gelmiyordu derler lan.
  • son bölümüyle; senelerdir izlediğim bölümlerin ve sözlükte okuduğum 540 sayfanın beyhude bir çaba olduğunu söylemek ister gibiydi...
  • lider biçiminde gösterilen karakterlerin bir bok bilmediğinin iddia edildiği dizi. artık dizideki amacın bir lider göstermek olmadığnı anlasaydık bir de?

    --- spoiler ---

    adada bir loop var yani sürekli birileri geliyor ışığı bulup ondan yararlanmaya çalışıyor, birileri de bu ışığı korumakla ve ona dokunmamakla mükellef. bu zamanın başından beri böyle. hatta "zamanın başı" anlamına gelen "ab aeterno"da da böyle gösterildi, "across the sea" bölümünde de bunun altı çizildi. black smoke da adadaki ışığın kötü tarafını temsil etmektedir, ışık da hayattır hayatın ta kendisidir. adanın kendi üzerinde çelişki vardır ve bu çelişki jacob ve esau tarafından insan vücudunda sunulmaktadır. dizinin artık en önemli sorusu da şudur: ışık mı duman mı kazanacak? yani insanoğlu gerçekten yakıp yıkmayı bırakıp elinde olanı koruyabilecek mi, yoksa her şeyin daha fazlasını mı istiycek?

    bunu da, ilk 3 sezonunu izleyip anlayan lost izleyicileri nasıl anlayamadı hayret! o 3 sezonda çerçevedeki duvardaki ordaki burdaki rakamları sembolleri görüp "aha burda şu sembol var ne atıf yapmışlar bee!" diyen sen değil miydin, anlayamadın mı adadaki sükuneti korumakla korumamak arasında olduğunu? adanın amacı belli bir tarafın galip gelmesidir, galip gelince de ada sulara gömülecek oldu bitti.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap