• içimden bildiğim ve edebildiğim en ağır küfürleri ediyorum bu insanlara. yazıklar olsun, bu ülkede her zaman yanlış şeyler vardı fakat bu kadar açık açık keriz yerine konmamıştık, bir de 3-5 kişi diye bahsediliyor. şaka mı yoksa cidden artık (kaba tabirle) taşak mı geçiliyor anlamadım. sanırım 2.si daha ağır basıyor. aylarca çalışan insanlar, yarınlarını buna bağlayanlar, atanamadığı için intihar edenler. hepsinin günahı bunların boyunlarına olsun, o aldıkları puanlar da fitil fitil girsin.
  • şebeke ortaya çıkarılmadan, aynı şebekenin diğer ösym sınavlarında neler yaptığı araştırılmadan kapanmaması gereken büyük bir olay.
  • bana dokunmayan yılan bin yaşasın fikri zikriyle yaşayıp misler gibi geçinmenin makbul olduğu canım ülkemde iyilerin mağdur olduğu bu ve bunun gibi binlerce olay yaşanıyor, yaşanmaya da devam edicek. iyiler, akıl, fikir, ahlak sahibi adamlar mahallellerde, kahvelerde, liselerde, universitelerde, şirketlerde örgütlenip dik durmadıkça; ne 1 mayıs'ı sevgilim kafamıza bişey gelir otur sıcak sıcak rahatımız iyi, ne örgütü, ne derneği adımız lekelenir, hakkımızda öyle böyle derler dedikçe ne yazıkki bir bok olmayacak. bugün sizin hakkınız yarın benim hakkım yenecek. çalan çaldığıyla, hak yiyen yediğiyle kalacak, kendi götünü kurtaranlar ne kadar yapmıyorum desede aba altından kazandığı parayla hava atıp, bir sınıf daha atlama çabasına devam edecektir.
  • ne yazık ki ülkenin belki de ite kaka yürüyen, çökmeyen tek organizasyonunun çöktüğü haberidir. fakat eleştrilecek o kadar nokta var ki inanın hangi birinden başlasam bilemiyorum.

    başlangıç olarak gün be gün ortada olsa bile olup olmadığını bilmediğimizi varsayarak bakalım olaylara. binlerce kişinin, tekrar ediyorum bir iki kişinin ''bana tekrar sınav yapın muayyen günümdeydim ühühüüü!'' şeklinde ağlaması değil binlerce kişinin aynı fikirde görüş bildirdiği, belki de ösym tarihinin en büyük skandal iddiasıyla karşı karşıyayız. bir şekilde insanlar örgütlenmişler, (her ne kadar facebook, ekşisözlük, memurlar.net vs. gibi garip ortamlarda da olsa, gerçi başka ne bekleyebiliriz bu insanlardan onu da bilmiyorum ya) ve karşınıza hiçte yabana atılmayacak delillerle geliyorlar, sizden bir açıklama bekliyorlar. üstelik çok yakın bir tarihte polislik sınavı gibi bir tecrübeyi de yaşamış olan bir ülkeden bahsediyoruz sizin kurumunuzun yaptığını düşündüğü bir hatayı telafi etmenizi istiyorlar, fakat siz çıkıp ne yapıyorsunuz; ''sınav soruları çok kolaydı canım, öyle şey mi olur eki! eki! eki! '' kıvamında açıklamalar yapıyorsunuz. dediğim gibi bu savlar, teoriler istedikleri kadar yanlış olsunlar, her şeyden önemlisi bir yönetici olarak kurumunuza gelen bu iddiaları, karşınızdakiler düşmanınızmışçasına ''ne alaka lan!?!'' tavırlarıyla değil, ''bunlar ciddi iddialar, böyle bir şey var mı diye araştıracağız? herkes rahat olsun, gereken yapılacaktır'' tarzı bir açıklamalarla cevaplamalı, yeterince gergin ve meraklı bu topluluğu yatıştırmaya çalışmalısınız. zaten yeterince gergin olan ortamı, dünyanın en mantıksız yönetici açıklamalarıyla daha da gerginleştirmenin manası nedir? herşeyden önemlisi bu insanlar sizin ananıza bacınıza sövmüyor, sizden bir açıklama bekliyor, haklarını korumak için adımlar atıyorlar ve bu çok doğal. kim halk kim yöneten hakikaten anlamak mümkün değil! halk bir şeyler ortaya çıkarıyor, yöneten insan sanki bu tip bir ortamda küfür sayılabilecek açıklamalar yapıyor, hakikaten çok komik ve düşündürücü.

    şimdi gelelim ikinci olaya, işin en garip yanı da burası aslında. bu ülkenin bir çok aydın diye geçinen insanı var, gazetecisi var, profosörü var, eğitimcisi var eleştirmeni var, sendika yöneticisi var fakat bu tip bir haber hiç bir yerde gazete başlığı olmaktan öte geçmiyor, bir adam çıkıpta köşesinde şu anda benim yazdığım bu paragraflara benzer bir şeyler yazmıyor! garip değil mi?bu insanların benden daha mı az kafası çalışıyor veya ben mi şu anda saçmalıyorum bilmiyorum ama yarın bir gün tvde çıktığında spiker sorsa siz ne işle meşgulsünüz diye, ''bu ülkenin aydınıyım efendim hahayt! daha ne olayım'' diyecek bunu biliyorum. nelerden korkuyor, nasıl sindirilmiş bir toplum tabakası olmuşuz biz böyle gördükçe insanın midesi bulanıyor. en alt tabakadan en üst bölgeye kadar hepsi başıma bir şey gelmesin diye ''padişahım çok yaşa'' sloganından başka bir ses çıkarmıyor.

    üçüncü tabaka ise en üst tabaka; bu ülkenin bir başbakanı var, bir milli eğitim bakanı var, bir içişleri bakanı var, bu çapta bir olay tüm bu insanların tüm programlarını iptal edip halkı sakinleştirecek bir açıklama yapılması gereken bir vaka olmasına karşın bir allahın kulu da çıkıp ''efendim şöyle bir çalışma yürütüyoruz, düğmeye bastık, müsterih olunuz'' demiyor, bir adım atmıyor. baştan aşağı hepsinin istifasına neden olabilecek olan bu çapta bir olay için herkes üç maymunu oynuyor. bir milli eğitim bakanı çıkıpta sınavı yapan kuruma ''kardeşim bir saniye, burada seçtiğin insanlar benim emrim altında çalışacak, benim insanlarımı okutacak, neler oluyor?'' diye sormuyor. sanki olan oldu bu sene de böyle oluversin ne olacak ki gibi bir tavır takınmışçasına herkes halinden memnun gibi davranıyor.

    şimdi gelelim bunu yapanlara. eğer bahsedildiği gibi bir cemaat is too busy şenliği varsa ortamda durum vehametini daha da arttırıyor. az çok dini bilgimle bunu kendilerince haklı olarak ancak darül-harb uygulamasıyla bağdaştıracaklarını düşünüyorum. aslında düşünmek istemiyorum fakat aklıma başka bir şey gelmiyor. eğer böyle bir düşünce varsa bun insanlarda hakikaten cahilliğinize doymayın diyip suratlarına tükürmek istiyorum. dinin bu denli yanlış ve isteğe bağlı yorumlanabildiği bir düzeni düşünmek bile ürkütücü. zira söz konusu olayı 5 yaşındaki bir çocuğa anlatsanız bile, ‘’peki benim yüzümden aç kalan insanların çocuklarının durumu ne olacak? çoğu insan bu olaya bel bağlayıp, ailelerini geçindirmek için bu işe emek etmişler onların hakkı kul hakkı değil midir ?’’ açıklamasını yapacağına eminim. hiç oturup bilmem kaç senedir bu iş için dirsek çürüten, bu sınavı kazanamadığı için bunalımlardan bunalımlara koşan, intiharın eşiğine gelmiş insanlarla karşılıklı oturup sohbet ettin mi diye sormak isterim…

    herşey oldu bitti, bu olay çözülecek veya çözülmeyecek, bu devletin organlarının ne kadar nasıl işlediğine bağlı tabi ki. fakat bundan sonra bu insanların güvenini nasıl sağlayacaklar merak ediyorum. bu insanlar demeyecekler mi ki ben bu seçimde bir oy verdim ama aslında kimse oyları sallamıyor, oylar değiştirilebilir , ben vergi veriyorum ama bu vergi birisinin cebine gidiyor, ben kime vergi veriyorum? bu tip düşüncelerin altında ezilmeyecekler mi?bu ülkenin insanları kime güvenecek bundan sonra? kime inanacak?

    doğruluğunu tartışmak gererkirse de bu olayın tam anlamıyla doğru bir sonuca varabiliriz aslında. hepimiz az çok bilim gördük, matematik gördük, istatistik gördük. bunca yıldır tamamen doğru yapılamamış bir sınavda, bir seferde 500’e yakın (uzmanların deyimiyle bir kaç yüz kişi, işte buna gülüyorum hala) insan full doğru yapamaz. bu istatistiğe aykırıdır, matematiğe aykırıdır, dolayısıyla bilime aykırıdır. ortamda hiçbir iddia olmasa bile bu tip bir sonuçtan kıllanılması gerekir ve neler oluyor diye araştırılması gerekir. bu da bahsedilen kurumun başındaki insanın kendi yaptığı sınavdan ne kadar haberi olduğunun göstergesidir…

    olabildiğince her yönüne bir şeyler yazmaya çalıştım bu konunun, umarım kimsenin hakkı yenmez, umarım her şey hak ve adalet çerçevesinde olur.
  • sadece meraktan; biri çıkıpta sınavdaki soruları birazcık değiştirse, atiyorum rakamlarla oynasa, artıları eksi, çarpımları bölüm yapsa, hangisidir? leri hangisi değildir? yapsa, ilk 1500-2000 e bu soruları tekrar çözdürse ortaya ne çıkar acaba?
  • o değilde gerçekten çalışıp full yapan varsa arada kaynamıştır.
    bir de türkiye yapılalar insanların yanına kalır sözlerine katılmıyorum. türkiye de bile daha yapılanların yana kar kaldığını görmedim. olayı geniş bir zaman periyodunda düşünmek lazım.
  • gerçektir. ancak bu 350 kişinin akli sorunları olduğu da şüphe kaldırır değil.

    hadi, hepimiz biliyoruz ösym'nin mükemmel adalet sağlayamayacağını, çünkü işin içine çok fazla insanın girdiğini. human error rate'in yüksekliğini, biliyoruz.

    daha önce de oluyordu.

    bu gerizekalılar 120/120 yaparak göze battılar.

    bunu bir fırsat bilip ösym'nin üzerine gidilmesi gerekiyor. hem de ağır adımlarla, iyi ezerek.

    ama bu gereklilik yerine getirilebilecek mi? umutlu değilim.
  • siyasi iktidar-kamu yönetimi arasındaki feodal ilişki demetinin artık saklamaya gerek duyulmayacak bir aşamasında bu tip haberlerin, bundan sonra kanıksanacağı bir döneme giriyoruz.daha önce bu feodal ilişkiler yokmuydu,ifşa edilmiyormuydu bu derece değildi.bu vakıa sadece eğitim bilimleri sorularını cevaplayanları ilgilendirecek basitlikte değil,kpss a grubu adını verdiğimiz uzmanlık,müfettişilik gibi üst düzey memuriyetleri hedefleyen çoğunluğu iktisadi ve idari bilimler ve hukuk fakültesi mezunlarını da aynı ciddiyetle ilgilendirmektedir.

    hayatınız, bir filmin kısa bir enstantanesi olsa,en sevdiğiniz veya sizi özetleyen replikler ne olur diye sorsalar;bir kamu yönetimi mezunu olarak şöyle cevap veririm.kamu yönetiminin bayraktarlığını yapan mesleklerden olan kaymakam olmak için sınavlara giriyorsun, başarılı oluyorsun, mülakat aşamasına geçiliyor,komisyon geleceğin taşra yöneticilerini seçiyor tek tek sen diyor; ben, ben diyorum onlar sen diyor ben hala ben diyorum en sonunda sen gelme ulan ayı diyorlar,niye gelemiyorum çünkü,cemaat denen kollektiviteyi sadece sosyoloji dersindeki ferdinand tönnies'in cemaat-cemiyet farklılığından tanıyorsun,cemaat-cemiyet farkını çok iyi anlatıyor tönnies abimiz ama ileride kaymakamlığa girişte bu ayrımın ne kadar önemli olacağını söylemiyor kitabında.daha sonra avrupa birliği uzman yardımcılığı mülakatına çağrılıyorum yine aynı replikler ne olur ben de geleyim diyorum ama yine farklı komisyondan aynı replikler sen gelme ulan ayı.kalkınma ajansı diye türk kamu yönetiminin organizasyon şemasına yeni bir kurum ekleniyor umutlanıyorsun kurum yeni belki zihniyeti de yenidir diye, fakat ayılığım tescillenmiş galiba orayada almıyorlar.

    elden ne gelir, yapacak bişey yok altta kalmamak adına bu patrimonyal kamu yönetimi zihniyetini devam ettiren yetkililere tek bir şey söyleyebilirim.
    -ayı babaydır itoğluit.
  • ya belli ki böyle bir şey gerçekten var. hakkaten yazılanlara baktım, kanıtları inceledim bariz bir şekilde sorular dağıtılmış. kimin dağıttığı kimlere dağıttığı çok açık.
    cemaatin alt yapı oluşturma çalışmasına süper bir örnek olmuş. devletin her kademesine cemaatin öğrencilerini yerleştirerek süper stratejik bir iş yapmışlar kim düşünmüşse ayrıca tebrik ederim ama bunların dışında az müslüman olan kimselerin sakinliğine anlam veremiyorum. bu olay hindistanda bile olsa millet sokağa dökülür ösymnin binasını yakardı bence.
    şahsen benim kpss ile uzaktan yakından bir alakam olmamasına rağmen kafayı sıyıracak gibi oluyorum yazılanları gördükçe. ama sonunda benim hesabıma düşeni yapıp sayfayı kapatıyorum.
    düz adam yorumuyla siz sevgili okurlarıma selam ediyorum

    3-5 kişi soruları çalmış olabilir ama bence büyük bir olay değil. haydi geç olmadan yataklara bakayım marş marş
hesabın var mı? giriş yap