• "biz beş er idik çıktık bir demde yola girdik,
    kırk yılda pîre erdik bu sohbete erince" niyazi-i mısri

    muhammed nurül arabi şerh ediyor: "kırk yılda pîr'e erdik'den maksat, tevhid ehlinin buluğ çağıdır, yani kemâle erme çağı kırk yaşındadır. nasıl bir çocuk on beş yaşında buluğa ererse, iman (tevhid) ehli de kırk yaşında buluğa erer. nebiler bile kırk yaşından önce peygamberliklerini bildirmediler."

    buluğa ermek; erginlik, rüşt, reşit olmak. kırkı çıkmak, kırklanmak. ömürleri vefa eden 979'lular 2019'da 40 yaşlarını idrak edecekler. hicri 1440-41'de. 1439'a bu gece veda ediyoruz. inşallah gidenden de gelenden de hoşnut ola, onlar da bizden hoşnut gide, hoşnut gele. vakt-i şerifler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola. amin.
  • aynı zamanda uzun metraj bir filmin adı. 2009 yapımı. yönetmenliğini emre şahin yapmış. vizyona girmesi iki yıl beklemiş bir film olduğundan talihsiz bir film olarak karşılanır.

    başrollerini ali atay, deniz çakır ve ntare mwine oynuyor. filmden ana hatlarıyla bahsetmek gerekirse bir rastlantı hikayesi. gerilim ve dramı bir arada görürsün. 3 ayrı hikayeden oluşuyor.

    --- spoiler ---

    filmin ismi ise tamamen numeroloji ile alakalı. sayıların yaşantılara yüklediği kaderlere inanan sevda'nın (deniz çakır) öngörüsü üç hikayeye de sıçrıyor.
    --- spoiler ---

    tuhaf bir filmdir kendileri. ali atay'ı pek öyle görmediğimizden izleyeni biraz şaşırtabilir. şaşkın mecnun'dan ziyade karşınızda hayatın sillesini yemiş, şehrin karmaşasından ve arka sokaklarından nasibini almış dikbaşlı, bezgin ve öfkeli bir karakter olarak karşımızda.

    kesinlikle zaman kaybıdır diyemem. benim için güzel ve tuhaf bir filmdi. ama "süper filmdi ohaa on numara ya " diyeceğim filmler arasında da değil yani. pişman olmazsınız.
  • ham insanın piştiği yaş dilimi. evvelinde ve ahirinde yananlar olduğu gibi, ham olarak kalanları da vardır. içinde çocuk bulunduran herkes esasen kırk yaşındadır. bu tasavvufi ve felsefi tanımdan sonra kırk'ın ali ayçil şiiri olduğunu söyler, devlet bahçeli denilen zerzevatın da bununla ilgili riyaziye barındıran siyasi bir öyküsü, daha doğrusu hesap kitap öykünmesi vardır.

    her şey bir yana, işte o şiir:

    "diyelim ki yazdan kalma bir günde
    diyelim ki yaşım kırk
    nabzım
    uzak bir akraba gibi bana yatıya gelmiş
    otel defterlerine işlenirken yalnızlık.

    diyelim ki yazdan kalma bir günde
    diyelim ki yaşım kırk
    el kadar bir sabahla dünyadan taşınırken
    susmak da bir şivedir
    güzel ayrılık."
  • gençliğin yaşlılığı, yaşlılığın gençliği dedi bu yaş için bugün bir büyüğüm.

    nübüvvet yaşı.kemalat yaşı. "olma" yaşı.
    çile kelimesi farsça' daki 40 anlamına gelen çihil den .çilesiz olunmadığının kanıtı belki de.
    "...nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. neslimi de salih kimseler yap. şüphesiz ben sana döndüm. muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.” ( ahkaf suresi/15.ayet)

    benim sığınacak hiram mı var, beni titretecek cebrailim kim, benim üstümü örtecek haticem nerede diye sorma; sen ahmed ol, emin ol önce.
  • nazar değmemesi için ulaşılması gereken maşallah miktarı.
    unutmadan, sırma saçlı kırk güzel gelmiş levent boylu kırk yiğide varmış, düğün dernek kırk gece sürmüş kırk deve kırk koyun kurban kesilmiş
    (bkz: nazar eyle)
  • nedense acayip mukaddes bi sayıdır bu... 40 kişi/nesne/neden bi araya gelince güçlü olurlar, acizlikler kalkar ortadan...

    (bkz: kili kirk yarmak), (bkz: kirkayak), (bkz: kirk katir mi kirk satir mi), (bkz: kaptan kirk), (bkz: kirk haremiler), (kirk douglas), (bkz: bakirkoy).
  • derin esmer şarkısı. bir albümünden.

    solgun ışıklara hiç yanaşmadı
    düşük ihtimallerle uğraşmadı
    hiç geri adım atmadı
    hep önüne baktı
    tepetaklak olmadı
    çünkü kalbini kendinden saklardı

    sende kendini sınadı sadece
    kendinden başka bir amacı olmadı,
    olamazdı
    dünyanın merkezinde o vardı sanki
    tıpkı beş yaşında bir çocuk gibi

    kırk yaşında çocuklar dolaşıyor etrafımızda
    şaşırtıyorlar beni
    kırk yaşında çocuklar savaşıyor etrafımızda
    delirtiyorlar seni
    iktidar oyunlarından yılmadı
    her cinsin kendince yolu vardı
    kadındı ağladı, yüreğimi yaktı
    erkekti saldırdı,
    gözümü fena halde patlattı

    biçilmiş rollere riayet ederdi
    piyasayı sormadan hiç karar vermedi,
    veremezdi
    tıkandıkça amaçsız şikayet ederdi
    tıpkı beş yaşında bir çocuk gibi

    kırk yaşında çocuklar dolaşıyor etrafımızda
    şaşırtıyorlar beni
    kırk yaşında çocuklar savaşıyor etrafımızda
    delirtiyorlar seni
  • kırık gönüllerin tamir imkanıdır.
  • (iskoç dili) kilise. ingilizcede de kullanılır. 'kirk'--'church'--'kirche' sözcükleri aynı kökten gelir.
  • faruk duman anlatısı. kenan evren paşa ile günden kalanlardaki uşak ve flaubert'in papağanı aynı evde takılıyorlar falan. bir de bir kadın var ve hayvanlarla konuşan süleyman peygamberden bahsedilen birkaç bölüm giriyor araya. süleyman demirelle bir ilgisi yok.
hesabın var mı? giriş yap