• riskli, çok çok kötü, of of fena bi transfer. bu kadar riske de girilmez ya! bonservisine 14 milyon euro vermeliydik, 3,5 yılllık sözleşmeyi dayamalıydık. sonra fifa cas falan bi şekil kovalardık iyi çıkmazsa.

    yaş olarak da çok genç, daha oturaklı en az 28 yaşında olacak ki kişiliği otursun.

    sonra direkt brezilya'dan almadık, çok riskli. bakınız ligimize direkt brezilya'dan gelenler süper, ve kesin başarılı oluyorlar, risk ise sıfır (0). bu kardeş ingiltere'den gelmiş, bakalım gerçek brezilyalı mı? şüpheli? evet, oldukça. lincoln'ü hatırlayın, hatırladınız mı? yaa...

    ayrıca, en son olarak en önemlisini sakladım: adam türk değil! eğer risk alınacaksa 4 milyon euro falan verip en azından trabzon'da falan tutunamamış bir forvet alabilirdik. bu hiç kimsenin bilmediği manchester, liverpool şehrinde falan tutunamamış. yani bu ne demek: kapalı kutu! türk olmayan bir kapalı kutu! hakan ünsal'ım, en iyisini sen söyleyeceksin eminim. ben burada virgülü koyuyorum ve sözü hakan'a bırakıyorum (,)
  • forvetteki yeri bundan sonra abdul kader keita tarafından doldurulacak olan futbolcu. keita'nın yerini de dos santos. onun yerini de arda. arda'nın yerini de elano.

    saçma gelmesin, tekrar oku bak güzel oldu kadro.
  • bundan sonra galatasaray sağlık ekibi adına ter dökecek futbolcu.

    satın alma opsiyonlu hem de.
  • yok "avropa'da oynamayacak hoja," vay efendim "lincöln olur bu başa bela olur" denmiş jo gibi adam için. varsın bu sezon avrupa'da oynamasın, lincoln olsun, lincoln fena mıydı?
    hepsini geç, peruk masrafı olmadan gs+bonus reklamlarına çıkartabileceksin adamı, daha ne?
  • kendisi yabancılık yaşamasın, rusya günlerine dönüş yapsın diye haldun üstünel balkanlardan gelen soğuk hava dalgasını da memlekete transfer etmiştir. bu kadar kar boşuna mı yağıyor sandınız siz.

    yakında açıklanır resmi sitede.
  • yahu hakkaten sözlükte futboldan zerre anlamayan insanların olduğunu bize gösteren bir transferin başrol oyuncusuymuş bu adam. arkadaş hala avrupa ligi'nde oynayamayacak adam alınır mı, bu kesinlikle yanlış transfer diyorlar ya. yani bu kadar dimi? florya'da bir sürü üst düzey adam bir sikten anlamıyor, siz her şeyi biliyorsunuz. ben söyleyeyim size, jo lig için alındı. peki niye? çünkü baros sakat? kewell'ın da olası sakatlığında, şu an fizik gücü yerlerde sürünen nonda bu takıma yetmiyor. o galatasaray'ın forması çıksa ikinci olur dediğiniz turkcell süper lig'de maalesef o günler geride kaldı. bu ligde mücadele veren bir bursa, kayseri, kasımpaşa, ibb, manisa gibi takımlardan haberiniz yok herhalde. bu takımlara karşı deplasmanda da oynasanız içerde de oynasanız, adamlar 90 dakka boyunca götünüzden kan alıyor. öyle kolay değil bu takımları yenmek artık.

    ha gelelim işin fiyat boyutuna. haydi her şeyi geçtim bu adam gereksiz bir transfer olsun. ulan 800 bin euro'ya jo gibi bir adamı premier lig'den türkiye'ye getiriyorsun ve 6 ay boyunca izleme şansına sahip oluyorsun. bu adam için daha önce 24 milyonlar konuşuluyordu. premier lig gibi bir ligden de 800 bin'e 6 aylık kiralık oyuncu almak kazık yemek değil, bildiğin mantıklı bir icraattır.
  • gerçek türkiye ligi'ni gördü kendisi en sonunda. evet aslanım. gerçek lig havaalanındaki o karşılama değil. tam da bu. futboldan anladıkları tekme olan bir dolu şuursuzun yönettiği bir organizasyon. bu kadar işte. bakma sen digitürk'ün o kadar para verdiğine. burada kurtlu kaşarın bile kilosu 20 lira.

    burası ismail güldüren, yalçın ayhan gibilerinin ligi. senin, gio'nun, alex'in, tello'nun, colman'ın ligi değil. boşver o yüzden.

    geçmiş olsun.
  • geldiğinden beri numaralı tribünde biri kıvırcık diğer ikisi evinin komşularının deyimi ile yamuk kız arkadaşları kulübün üç numaralı biletine mâl oluyor. ertesi gün tüm gazetelerin '' joao'nun grubu yine maçtaydı '' yazma rezilliğini ise görmezden geliyorum. manisa deplasmanında mesir macununu dayarsa o grup bu hafta zorlu olur. ölüm grubu.
  • uefa avrupa liginde oynayamaması konusunda yorum yapmayacağım ama, bence jo gayet iyi transfer. (peşinen bir fenerbahçeli olduğumu, en yakın 3 arkadaşımın galatasaraylı birinin beşiktaşlı olduğunu, birlikte mesut bir hayat sürdürdüğümüzü belirteyim).

    hiç kimse, kötü oyuncuya 24mil € ödemez. alırsın, takımla sinerjisi tutmaz, oynayamaz, psikolojosi bozulur, oynayamaz filan ama .. o değer bence 3-4 seneliğine kalıcıdır...

    ikincisi, ingiltere liginde tutunamamış olması, bence sadece disiplinsizliğinden ötürü değildir. sonuçta 21-22 yaşında o kadar para kazanan her insan evladı, bir şekilde sapıtır... uyanık olanları yakalanmaz, sarsak olanları yakalanır (bkz: colin kazım richards)... yani hepsi kaçamak arayan delikanlılardır bunların... çok zıplamadığı sürece hala canavar gibi oynar bu tip elemanlar.. rusya ligi bizim lige benziyor sanırım biraz. çok yüksek tempo yok, mücadele daha çok fizik gücüne ve teknik oynamaya bağlı..(kendime not: futbol klişesi kullanma).. ekim ve aralık 2007 tarihlerinde oynadığımız iki cska moskova maçından aklımda kalanlar şöyle: ilk maç moskova'da, fenerbahçe fena oynamıyor çünkü rakibi ile aşağı yukarı aynı tarz futbol oynuyor. ve maçta göze çarpan adamlardan biri jo (aslında çok da oynatmamıştık adamı, ama iyi görünüyordu her açıdan) ikinci maçta da sanırım sakatlıktan dolayı oynamamıştı ve biz elemiştik. şimdi niye anlattım bunu; tespitlerime göre bizim cska'yı geçerken zorlanmayışımızın sebebi, kendi ligimizden bir takımla oynuyor gibi davranabilmemizdi. karşıda, pas trafiğini düşüren çok baskıcı, tempolu bir takım yoktu. iki taraf ta yavaş ama teknik bir oyun koymuştu sahaya. dolayısı ile, nasıl bizim brezilyalılar bu tarz oyunu seviyorlarsa, jo'nun da o tarzdan hoşlanıyor olduğunu kabul edebiliriz. rus liginden premier'e giden oyuncularda başlarda bariz afallama oluyor. hatta arshavin'in, arsenal'de tamamladığı ilk 90 dakikasından sonra, "ulan ne biçim ligmiş, ben de kendimi koşuyorum, hızlıyım zannederdim...burada, maçın sonunda kusacak gibi oldum yorgunluktan, tempodan" benzeri bir açıklamasını hatırlayabiliriz. kaldı ki, avrupa liglerinde, en az brezilyalı olan lig de sanırım premier league. futbol farklı şekilde oynanıyor gerçekten. gitmeden önce bizim ligin belki de en süratli adamı tuncay'ı ortalama bir oyuncu gibi göstermiyor mu kameralar? dolayısı ile jo'da bu sorundan mustarip bir futbolcudur. ama bizim ligde iş yapar. orada disiplinsizliği, gece hayatı vardır, ama burada biraz daha kontrol altına girecektir. çünkü avrupa'nın üst liglerinde üst takımlarda oynayan futbolcular için türkiye ligi, affınıza sığınarak söylüyorum, sürgün yeridir ve herkes avrupa'ya geri gitmek ister. nasıl fenerbahçeli veya galatasaraylı bir oyuncu kötü oynadığında kayseri'ye, sivas'a gönderiliyor/kiralanıyor/satılıyor ise, bence ingiltere'den buraya kiralanan oyuncu için de bir göz dağıdır. "git kafanı bir topla, adam ol, bak potansiyelin var ama bizim de sabrımız buraya kadar" demenin bir yoludur. bu tip oyuncuların gittikleri yerlerde patlama ihtimali vardır. bence ör: yabancı için: nicolas anelka, yerli için:gökhan emreciksin. çünkü oyuncu da performansının farkındadır. kendisi iyidir ama çevresi kötüdür. jo da bence burada, geri dönebilmek aşkı ile saldıracaktır... bir de baros yok, nonda'nın da performansı düşmüşken, gayet isabetli olmuştur. uefa'da bazen şansınızla tur atlayabilir, bazen şanssızlığınızla tur yitirebilirsiniz, fakat lig çok daha uzun süreçli bir yarış olduğundan, burada elinizin gerçekten kuvvetli olması gerekiyor. bir de aziz yıldırım'ın 3 senelik şampiyonluk iddiasını her galatasaray'lının daha ilk sezonda bitirmesini can'ı gönülden arzuladığını biliyorum, haklılar da. tevazu, bence futbol geleneğinin bir parçası olmalı..işte jo bu el güçlendirme mevzuu yüzünden de faydalıdır... bizim de canımızı yakabilir ikinci yarıdaki maçta. bu yakın dönemde galatasaray'ın yaptığı iki iyi transferden biridir. ve bence bu iki oyuncu da fenerbahçe'nin yaralarına derman olabilir transferlerdi. simdi sanırım fenerbahçe de dentinho defansı ile jo atağını karşılamaya çalışacak. daha da zevkli bir ikinci yarı seyredeceğiz. erman da hazır yokken ...
  • uzun boylu, top tekniği yüksek, adam geçebilen, süratli, yarım saat topu düzeltmeden önce ceza sahasına düşen her topu tek vuruşla kaleye gönderebilen bir oyuncu olmasının yanında zil gibi bir sol ayağa sahip. ver kaçlara girip pozisyon yaratan, kaleye sırtı dönükken bir anda dönüp şut atabilen, her karambolde topa ayağını sokabilen üstüne üstlük serbest vuruş kullanabilen bir adam. çok da iyi penaltı atıyor. 4,5 sezondur avrupa' da boy göstermekte; cska moskova kariyeri 53 maç 30 gol, premier ligde ise bi düşüş var evet ama orası da premier lig ulan. son dönem galatasaray' ını bi kenara bırakırsak kaç futbolcu getirmişiz ingiltere premier liginden ? bu sezon da everton formasıyla bi toparlanma göstermiş zaten 22 maç 7 golle. ayrıca 1987 doğumlu yani oldukça genç. ligimizde her hangi bir avrupa deneyimi olmamış anadolu takımlarında oynayan akranlarına 8-10 milyon euro bonservis istenmekte. avrupa liginde oynamayacak olması ilk bakışta elbette ki bir handikap olarak görülebilir. ama sevgili fifa pro lisanslı trainer suserler, saygıdeğer diplomalı spor yönetici kardeşlerim jo ile aynı özelliklerde ve sezonun ilk yarısında takımının avrupa maçlarında forma giymemiş bir oyuncu bulmak mümkünmüdür? güney amerika piyasasını örnek gösterirseniz şayet jo cska moskova takımına brezilya liginden 7 milyon euro civarında bir paraya transfer oldu ve şimdi de güney amerika piyasasında avrupa' ya transfer olacak en sıradan oyuncu için 5 milyon euro fiyat biçilmekte. satın alma opsiyonlu olarak kadroya katmak demek sezon sonunda kadronuza katabilirsiniz demektir. bunun ne demek olduğunu bilmeyenlerin olduğunu gördüm çünkü bariz şekilde.

    bir de galatasaraylı olup da tuttuğu takımın sistemini ve gereksinimlerini bilmeyen kardeşler var ne yazık ki. total futbol, 4-6-0 veya 4-3-3 sistemlerinde mühim olan kaliteli orta saha oyuncularına sahip olmaktır. an itibariyle elano blumer, arda turan, harry kewell, abdulkader keita ve son dönemde forma şansı bulup kendini göstermeye başlayan caner erkin gibi hücum gücü türkiye süper ligi' nin en üst noktasında olan futbolculara sahip galatasaray takımı da. bu durumda orta alandaki oyuncuların formda olduğu sürece en uç pozisyona himmet ağabey' in (isim temsilidir ) tarlasından korkuluk getirip sırtına gs forması geçirsen farkeden bir şey olmaz. kaldı ki shabani nonda bi korkuluktan fazlasını rahatlıkla verebilir. onların kötü olduğu ihtimalini göz önüne alırsak da tek başına maç koparabilecek sergio kun agüero, robinho gibi adamların da değeri minimum 50 milyon eurodan başlıyo ve bizim o kadar paramız yok. zaten getirsen de bu dönemde onları da oynatamazsın avrupa liginde. bilmem farkındamısınız?

    tüm bunların yanında kiralık bir oyuncuyla türkiye ligi şampiyonu olmak şampiyonlar ligine doğrudan katılıp 1e 20 civarında bir gelir elde etmektir ki 6 ay içerisinde bu oranda bir getiri sağlamak azımsanacak bir şey değildir.

    sonuç olarak joao alves de assis silva ya da bilinen adıyla jo, fazlasıyla kaliteli, ilerisi için umut veren ve üstüne basa basa söylüyorum son yıllarda yapılmış en önemli transferlerden biridir. daha iyisini yapabilecek olan varsa buyursun yapsın, türk futbolu kazanır biz de mutlu oluruz.
hesabın var mı? giriş yap