• "gidersen bana da bi dengini yolla.."
  • ekşi sözlük hakkında

    "artık eski tadında değil, doğal. zaten bu şekilde olmalıydı ve oldu. ancak, bu yüzen sözlüğe yazmayı bırakan yazarlar varsa, artık tepki olarak yazmamalarını değil de tepki olarak yazmalarını istiyorum,"

    diyen, peri.
  • tam halıya sarıp kaçırmalık kadın.
  • geçen 20 sene üzerine, internet sayesinde izini bulduğum ilkokul arkadaşım. büyümüş de neler yapmış, canım...
  • 7 mart'ta bilkent üniversitesinde gerçekleşen söyleşisinde kendisine yöneltilen ''halil sezai ile sizin sesinizi çok yakıştırıyorum, beraber bir proje düşünür müsünüz?'' sorusuna. ''şu an elimde olsa sizi bu salondan çıkartmak isterdim'' diyerek ne kadar doğru bir insana hayran olduğumu anlamamı sağlayan melek sesli kadın.
  • nasıl inceden giydirilir eğitimi aldığını düşündüğüm kadın sanatçı.

    http://odatv.com/…ginizi-s.kebilir-miyim-1505141200
  • polyanna'ya rakı koyup sigara yaktırır şarkıları. güzel sesli, güzel kadın.
  • sesine kapılmaktan ne dediğini bir türlü dinleyemediğim kadın. hayır güzel şeyler de söylüyor gibi. merak ediyorum. hiç zahmete girmeyip serdorella gibi bir mısrası diğerine uymayan sözler yazsa dinlenir, şaka gibi.

    albümü dinlerken ''geceleri içerken çalacak arkada, ne iyi gider lan.'' , ''yok abi yağmurlu sonbahar akşamüstüsü albümü bu, sıcacık çay eşliğinde'', ''esasında böyle sakince bir yerde en sevdiklerinle sessiz huzurlu bir ilkbahar kahvaltısı fonu bu'', '' yok yok düşün bak, sahildesin kuma yatmışsın rüzgar var biraz bir de bu şarkı çalıyor'' tepkilerini henüz şizofreni teşhisi konmamış ben kulunuza aynı anda aynı şarkıyı dinlerken içinden geçirtebilmiş bir muhterem.

    kenarda durmasın, hemencik praymtaym da göndereyim ki bir kişi bir kişidir diyen biri daha var içimde. yarebbim sen koru.
  • yazıyla uğraştığını öğrendiğimden beri, daha bir canım insanım olmuş, duru ve güzel sesli şarkıcı.
    hele finalindeki çok sevdiğim bir yazardan yapılan alıntıyla karşılaşınca "ya bugün sonsa" yazısı içinde, nasıl sevmeyeyim ki onu şimdi?

    yazılarını okudum arka arkaya ve çok sevdim.
    bir kez daha anladım ki insana kalp gerek önce. ordan seslenebilirse şayet, yol ordan başlarsa yani, o insan şarkıcı da olur, yazar da, şair de, insan da.

    utangaç, çekingen ve masum röportajlarını hatırladım yıllar önceki. kitapları çıkmış ya hani, şimdi de bir yazar olarak röportaj falan veriyor. lakin değişen bir şey yok. aynı utangaçlık, aynı masumiyet ve samimiyet yine var. bu ne güzellik böyle? bakın mesela şurda, nasıl bir şirinlik ve samimiyet içinde "yazmak da lazımdı, ne yapayım?" minvalinde konuşmakta? ah beslenir ki bu?

    bir şarkısı vardı dinlen deyu. ben o şarkıyla baya bir haşır neşir olmuş, mesai harcamıştım iyileşmek adına. evet yahu, şifa dağıtan şarkılardan biri de buydu benim için. hatta yazdıydım da bendeki hikayesini; (bkz: dinlen/@gozlerinemlikedi)

    şimdi farkettiğim bir şey daha var ama - yani az önce, yani bir nefes önce işte - o da şudur; bu kadının şarkıları sanki birer mektup!
    bildiğimiz mektup işte, hatta pullusundan hem de. açmayı bilirseniz zarfı, mektup size yazılmış oluyor, sır burda!

    zarf güzel, mazruf güzel, şarkılar güzel, ses güzel. bir de taze ekmek sıcaklığı, buğusu var üstünde hele sesinin, kelimelerinin...
    sizleri bilmem ama a dostlar, ben bu kadını, bu canım insanı nasıl sevmem ki şimdi?

    hani şarkıları mektuba benzer demiştim ya, en güzel mektuplarından birini dinleyelim isterim şimdi.
    açıp okuyalım bakalım, ne yazmış, ne demiş?
    bir dinleyelim, sonra istediğimiz masalda(n) geçeriz zaten.
    http://www.youtube.com/watch?v=ntgdwyumgjs
  • kötü insanlar gibi davranayım istedim. açtım sayfasını, bastım gidersen'in üstüne. ilk anda sevinç, evet, beklediğim gibi, abartılacak bir şey yok. orda burda her şeyi söyleyeceğim hakkında, aslında bi numarası yok diyeceğim. sözlüğe yazacağım seni en büyük sermayem bu benim ve bu da yeter sana. mutluyum. sonra, mamoş'u açtım, en çok dinlenen oymuş. çaldı. ılık bir ses. fakat koyvermemeliyim, asmalıyım suratımı, beğenmemeliyim. ben kötüyüm.

    uzaktan gelen uslu usul su sesi yıkamaz beni. yüreği taşa dönmüş, acımayı acınası bulmuşlar gibiyim. bir yandan surat asıyorum, bir yandansa ağlıyorum. öylesine etkilenmişim. elimden gelen bir şey yok. kimseye göstermiyorum, gizlice siliyorum döktüklerimi. hulusi kentmenler ağlamaz.

    fakat dayanamıyorum. kabul ediyorum ki, bu ses yepyeni bu ses dupduru ve bu seste gecenin elleri saklı. güzelmiş diyorum. dinlemeye devam ediyorum.

    not: öylesine açıp dinlemek, erkan oğur-tori amos karmaşasının insanın ağzına sıçması... ve durduk yerde dert sahibi olmak fakat bir sebebinin olmaması... bu entryde yazar bunu anlatır.
hesabın var mı? giriş yap