• aslında dünya tarihi için inanılmaz önemli bir adamdır. nikola tesla nasıl tüm dünyaya elektriği hediye ettiyse bu arkadaş da büyük ve çok titiz bir çalışmayla dünyaya gerçek tarihini hediye etmiştir.
    günümüz popüler tarihi der ki: insanlığın uygarlaşması yazının sümerler tarafından bulunuşu ile mö. 5000'de başlar.

    j. churchward tam 50 yıl boyunca tüm dünyayı gezerek araştırmasını yürütmüştür ve ulaştığı sonuç yukarıdaki önermenin tamamiyle dışındadır.
    der ki insanlık tarihi bundan daha eskidir. 75-100 bin yıl civarındadır. tüm günümüz insanları mu kıtasından çıkan göçlerle dünyaya yayılmıştır.
    mu ve atlantis birer efsane değil gerçektir ve tufan felaketiyle her ikisi de sulara gömülmüştür.
    tüm dinlerin ve dillerin kökeni mu dinidir ve günümüze kadar büyük dönüşümlere uğrasa da bağlantılar çok açık şekilde görülebilir.
    j. church bu söylediklerinin tamamını topladığı yazıt, belge, mit, efsane mezar taşı, çanak çömlek gibi parçaları birleştirerek elde etmiştir. mesela kitabında günümüzden tam 20.000 yıl öncesinin dünya haritasında çok detaylı olarak atlantis kıtasının göç yolları gösterilmektedir.
    daha pek çok saptaması bulunmaktadır. gerçekten aslında devrim niteliğinde olmasına rağmen günümüz inanç, siyaset, ekonomi tutumlarına çok ama çok zıt bir yönde durduğu için hakettiği önem gösterilmemiştir. eğer gerçek bir indiana jones varsa bu adamdır diyebiliriz.

    kitaplarını okuyacak olursanız aklınızı başınızdan alacak gerçeklerle karşılaşabilirsiniz.

    edit: koca bi cumleyi çıkarttım. döneminin saygın bilimadamlarından değilmiş.
  • kayıp kıta mu ve atlantis'in peşinde koşarak bir ömür geçirmiş olan, kıymeti bilinmemiş bir adam. zaman yolculuğu mümkün olsa gidip tanışmak isteyeceğim tarihi kişiliklerdendir. bir insan düşünün ki aslında iki efsaneden ibaret olduğu düşünülen iki geçmiş medeniyeti araştırmak adına orta amerika, hindistan, mısır, sibirya, orta asya vs. demeden tüm dünyayı dolaşıp bilgi, kaynak ve tarihi materyal toplasın. bilim dünyasının malesef çeşitli talihsizlikler sebebiyle dikkatini yeterince çekememiş de olsa çok başarılı tespitleri vardır kendisinin. böyle şeyler ilgisini çeken birisiyseniz, churchward sırf sizin içinizdeki o araştırma ve okuma merakını dışarı çıkarttığı için sevilir. yerli rehberlerle eski tapınaklara girmiş, yolun sonrasına katırlarla devam falan etmiş, sırf bulduğu eski yazı tabletlerini okumak için dilbilimi eğitimi almış çılgın bir adam ve hatta döneminin indiana jones'udur.
  • o harita hindistan'daki bir tapınaktan kopyalanmıştır. gerçektir yani. yazdığı kitapları atatürk bir araya getirdiği bir grup çevirmene çevirtmiştir.
    3 ciltlik orijinalleri ve çevirileri halen anıtkabir'de sergilenmektedir. bu kitapları hobi olsun diye değil türk'lerin gerçek kökenini araştırmak için çevirtmiştir. atatürk tahsin mayatepek adında bir kişiyi türk kökenlerini araştırsın diye meksika ataşesi olarak atamıştır. kitabın etkilerini anlayasınız diye yazıyorum. tahsin mayatepek gerçekten inanılmaz kanıtlar bulmuştur. atatürkle tahsin m. arasında geçen yazışmalar, churchward'un eski basım kitaplarının .pdf dosyaları, bu olaylar üzerine gerçekleştirilen güneş dil kurultayı'nda alınan kararlar türk dil kurumu arşivlerinde halen mevcuttur. hatta tdk.gov.tradresinden hepsini indirebilirsiniz.

    daha ne diyim gerisi özgür iradenize, dimağınıza kalıyor.
  • bak yeni bir haber daha. bu savı ben ortaya atmadım sadece karsıma çıktıkça yazıyorum. türkiye'nin ve dünyanın en önemli sümerologlarından biri muazzez ilmiye çığ. 90larını yaşıyor ama hala bilimsel yayın çıkartıyor. yani hayatını sümerolojiye adamış. kimdi sümerler? yazıyı bulan uygarlık di mi? sümerlilerde tufan - tufan'da türkler", 2008, "kaynak yayınları" isimli kitabında diyor ki bu sümerlerin efsaneleri var, o efsaneler 250 bin yıl öncesindeki olaylardan bahsediyor diyor. şimdi dünyada en eski atalarını koruduğunu iddia eden milletler bile 3-5 bin yıl geriye gidiyor. bu çerçeveden bakınca yazıyı keşfetme güzelliğini yapmış bi uygarlık nasıl olur da 250.000 yıl (insan ömrü o zamanlar 35 yıl. kaç kuşak eder sen hesapla) öncesindeki tarihini hatırlayabilir? (kişisel yorum:bu yazının keşfi olayı muğlak bence'
    neyse bundan daha önemlisi ilmiye çığ'ın kitabında diyor, sümerlilerin efsanelerine, sanat eserlerine, mücevher işleme yetilerine ve başka özelliklerine baktığımızda oraya sonradan yerleştiklerini görüyoruz diyor. peki bu sümerler oraya nereden gelmis? uygur'dan. o bölgedeki çizimler vs ne gösteriyor? öyle göçebe falan değilmiş bizim türkler. dev bir devletmiş. yerlesikmis. sümerler de oradan kopan bi parça. kitap benden daha iyi anlatacaktır. oradan bakınız.

    demem o ki. bildigin tarih tarih değil. git otur arastır öğren.
  • james churcward ve o dönemde aynı teorem üzerinde çalışan auguste le plongeon iddialarını ispatlayamıyorlar. çünkü plongeon'un bulduğu 2300 tablet bir gemi ile yolculuk yaparken geminin batması nedeniyle kayboluyor. kanıt olmadığı için bilim dünyası iddiaya inanmıyor. ama tabi günümüz teknolojisi ilerledikçe dünyanın herhangi bir yerine gitmek kolaylaşıyor, bilgiye ulaşmak kolaylaşıyor, fikirler daha kolay paylaşılır hale geliyor, internet üzerinden araştırma yapmak kolaylaşıyor. bununla birlikte karşılaştırmalı bilimler de gelişiyor tabi. aşağıdaki linkte bir bilim adamının iddialarını dinleyeceksiniz.

    haa bu arada şöyle bi dedikodu vereyim. zamanında dünya yine günümüzdeki gibi büyük bir bilgi birikimi elde ediyor. yine büyük imparatorluklar var, yine savaşlar var. din daha farklı yaşanıyor ama yine bugün olduğu gibi her şeyde etkili. neyse; kullanılan ileri teknolojiler nedeniyle büyük bir yıkımın geleceğini öngören keşişler ve bilimadamları dünyanın tüm bilgisini toplayıp belli bölgelere göç etmeye başlıyorlar. buralar yıkımdan en az etkilenmesi beklenen bölgeler. büyük düzlüklere, dağlık yüksek bölgelere (mısır, yucatan, katmandu, ekvador, ararat vb.) giden bu insanlar yanlarında götürdükleri bilgileri dağa taşa yazarak ebedileştirmeye çalışıyorlar ki gelecek nesiller bu bilgilerden faydalanabilsin. bi de neyse ki piramitler var. dünyanın her yerinde piramitler var. bunlar sayesinde aslında elimizde net bir kanıt oluyor. eskiden ne kadar yetkin bir uygarlık olduğuna dair yani. neyse konuya dönersek, bu saklanan bilgiler günümüzde teker teker ortaya çıkmaya başladı. arkeolojik kazılar sayesinde her şey açıkta. tek problem bilgilerin ön kabulünün yapılıp gerçekten araştırılması. henüz bu aşamaya gelinmedi. aşağıdakini de bi izleyin bakalım.

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=xmmwo1xzgus)
  • insanın soy kökeni arketip bir bilmecedir.

    aydınlanma çağından sonra, bilim insanlarının en çılgın fikirlerini ateşleyebilecek, günümüzde bilim kurgu yazarlığı olarak kabul edilen ve daha çok düş gereksinimlerini karşılamak için uydurulmuş, bilimselliğin fevkalade dışında eserler vermiş kötü yazar.

    ülkemizde tanınmasının temel nedeni gazi mustafa kemal atatürk'ün kitaplarının çevirilerini şahsi olarak yaptırmasından kaynaklıdır. mustafa kemal dehasına bir kez daha tanık olmamızı sağlayan esas mesele ise, gazi paşanın kitapları okuduktan sonra yazılanları zırva olarak değerlendirmesi ve eserin telif hakkının alınıp basılması talebini reddetmesidir.

    yazılan şaşaalı yorumların aksine, dönem modası olan okült bakış açısı çerçevesinde eser vermiş isimlerin neredeyse tamamının madrabaz ve dolandırıcı olması bir yana, madam blavatsky ve james churchward gibi sahtekarların kazanmış olduğu haksız ün ve paradır.

    james churchward emrindeki birliği derin bir vadiden korunmasız bir şekilde geçirmek istemiş, saldırıya uğrayan birliğinin neredeyse tamamı katledilerek, kendisi de bu saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulmuş bir subaydır. yapılan tahkikat sonucunda suçlu bulunan ve ordudan uzaklaştırılan churchward, uzun bir süre gözlerden ırak kalmış, sonrasında nacal tabletleri, batarak tabletlerin kaybolması ile sonuçlanan gemi kazası gibi absürt öykülerle ortaya çıkmıştır. kitaplarında ise hangi tapınakta kaldığı, kendisine nacal dilini öğretip tabletleri veren rahiplere dair tek bir isim dahi zikredilmemektedir. ilginç değil mi?

    basit bir anlatımla mu kıtasının neden mümkün olmadığına gelecek olursak; kıtaların ayrışması gerçekliği ve bu kıtaya dair, en azından söylendiği yerde olamayacağı net olarak görülebilir. 300 milyon yıl önce ayrışan kıtalar, günümüzde gelişmiş bilgisayar simülasyonları eşliğinde tekrar yerlerine oturtulunca, adeta bir yap bozun parçaları gibi bir biri ile uyum sergileyecek şekilde oturmaktadır. deniz oşinografisi dahil, koskoca kıtanın bu simülasyonun dışında buharlaşması ise akla zarar bir iddiadır.

    işte bu nedenle, gerek churchward gerekse de günümüz şarlatanları erich von daniken, zecharia sitchin gibilerinin hayal dünyasından fışkıran ve elbette nakde dönüşen yalanlarına para veya zaman ayırmak büyük kayıptır.
  • yığınla başarılı girişimde bulunupta mu kıtasının varlığını kanıtlayamayan bilim insanı. şahsen kendisini çok takdir etmekle birlikte, bu adam mu kıtasını bulamadıysa daha da kimse bulamaz diye düşünüyorum.

    aslında izlediği yollar, deşifre ettiği tabletler ve ulaştığı bilgiler kimi zaman hikaye, kurmaca gibi dursa da, insanların aklına "mu diye bir kıta vardır" inancını sokmuş, eşşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmüştür. zira şu an ben düşünmekteyim, bu adamın buldukları mu' dan kalan kalıntılar değilse, kesin başka bir milletin kalıntılardır. yani sonuçta birisinden kalmış bu yazıtlar, tabletler. ha eğer olayların başlama yeri olan o hindu tapınağında ki baş rahip "dur lan şu macerasever gezginlere bi oyun oyniyim de bombastik tabletler hazırlayıp adına da nakadca denilen ölü bir dil imajı koyayım aklını alayım hepsinin" şeklinde düşünmediyse bu adamın buldukları baya mantıklı şeyler.

    gel gör, deşifre etme olayını nasıl ve hangi mantıkla yapmış onu gerçekten bilemiyorum. mesela okuduğum kitabında bir resim göstermiş. açıklamasına "mu'nun yıkılışı" yazmış. e ben bakınca orda hareket çeken bir adam sureti görüyorum, bakış açısı farkı tabiki. yinede güzel işler yapmış vesselam, sayesinde okumaya ve araştırmaya daha meraklı bir insan oluyorum.
  • 1851 - 1936 yılları arasında yaşamış kayıp kıta mu'yu bulmaya ömrünü adamış ingiliz araştırmacıdır. araştırmalarını konu aldığı; kayıp kıta mu, mu'nun çocukları, mu'nun gizli sembolleri, mu'nun kozmik güçleri 1-2 adlı eserleri mevcuttur.
  • muazzam araştırmalar yapmış eski asker.
    kitaplarını çok uzun zaman önce okumuştum fakat hatırladığım kadarıyla atlantis ve mu haritaları tahmini olarak çizdiği haritalardı. tibet tapınağında bulduğu harita ise bir güney amerika haritasıydı amazon havzası bir iç deniz olarak görünmekteydi. meksika'nın yukatan bölgesinde uxmal tapınağında 12.000 yıllık tabletler bulmuştur. topladığı bilginin gezdiği coğrafyanın hesabı, sınırı yok.

    bu adamın sıkıntısı bulduklarını yorumlarken fazla sabit fikirli olması. her bulduğu şeyde mu ve atlantis kıtasını ispatlamaya çalışmış. bunun için farklı teoriler ortaya atmış. 1960lı yıllarda ortaya çıkan ya da ispatlanabilen veya kabul edilen diyelim, levha tektoniği hakkında 50 öncesinden düşüncelerini ortaya koymuş. mesela dağların oluşumunu yer altındaki gazların patlaması şeklinde açıklar. bu yüzden fazla itibar görmemiştir. kıta hareketlerinin bile deniz altındaki işaretlerle 60larda kabul edildiğini düşünecek olursak bu konuda kendisini kenara atmaya da gerek yok zamanında daha profesyonel kişilerce değerlendirilmesi gerekirmiş buldukları olmamış.

    colomb'un istila ettiği dönemde yerlilerden bir rahiple/din adamı ile konuşmasında, colombun siz nerden geldiniz sorusuna rahibin; "güneşin battığı yerden geldik" demesi de churchward'ı mu kıtasına ikna eden donelerden biri.

    eski güney/orta amerika uygarlıkları hakkında bir sürü kitap var. bunların çoğu araştırmalarında british museum'u kullanıyor. çünkü çoğu değerli eşya oraya getirilmiş veya satılmış.

    ayrıca iki ingilizin yazdığı bir başka kitapta ispanyolların istila sırasında yazılı eserleri tamamen tahrif ettiğ, yakıp yıktığı, yok ettiği yazıyordu. yine aynı kitapta truva hazinelerini kaçıran alman heinrich schliemann ın bulduklarının içinde atlantis uygarlığına ilişkin bilgi geçtiği yazıyordu. yani bir atlantis uygarlığı olduğu kesin.

    fakat churchward'ın ısrarlı kabul ettirmeye çalıştığı atlantik okyanusundaki atlantis kıtası değil bu. atlantisle ilgili bir başka kitapta bu uygarlığın ege denizindeki santorini adasının olduğu yerde kurulmuş olan eski ve gelişmiş bir medeniyet olduğundan bahsediyor.

    *santorini adasına bakılırsa ortası yuvarlak bir boşluk çok büyük bir volkanik patlama geçirmiş ve uygarlık yok olmuş/ bazılarına göre helak edilmiş. o çok konuşulan marduk gezegeni mayacılara göre en son geçişinde patlatmış thera veya santoriniyi.

    sonuç olarak churchward tamamıyla kabul edilebilecek veya tamamıyla çöpe atılacak biri değildir. bildiklerini/bulduklarını yanlış yorumlamıştır sadece. hiçbirşey yaptıklarına duyulan saygıyı öldüremez.

    edit: schliemann
  • kayip kita mu hakkindaki ilk arastirmalari yapan kisi.
hesabın var mı? giriş yap