• --- spoiler ---
    kendileri, beş yıl aradan sonra nihayet teşrif edebilmişlerdir. lost hakkında teori üretme özürlü olduğumdan direkt durum analizi yaparak bir şeylere ulaşmaya çalışacağım.

    bir kere en başta, jacob efendilerin sen gibi ben gibi etten kemikten yapılma ve gayet de yağız bir delikanlı olduğunu gördük (en azından şimdilik). ve hemen her karakterin hayatına öyle ya da böyle; anlık da olsa girmiş olduğunu fark ettik. şimdi bu hususta duralım derim! kate hariç, hayatlarına girdiği tüm karakterlerin hayatlarının en mühim olaylarında boy göstermiştir jacob. bu, tesadüften daha fazla manalar taşıyor olmalı bence? misal, john lock'un babası tarafından bir binanın bilmem kaçıncı katından aşağıya itildiği gün.. sun ve jin'in düğünleri.. sawyer'ın anne babasının cenaze töreni.. jack'in gerçekleştirdiği ilk operasyon.. sayid'in karısının öldüğü gün.. hugo'nun hapishaneden çıktığı gün..
    bu olaylarda bir parmağı olduğuna dair kalıbımı basarım. yani bir şekilde onların hayatlarnın şekillenmesinde etken olmuş ve kaderin ağlarını bizzat elleriyle dokuyup (!) onları 815'te buluşturmuş(tur muhtemelen). ve bence karakterlerin, kaza öncesi bir şekilde tanışıyor olmalarının da nedeni, jacob'dur.
    birinci sezondan bu yana bas bas bağrılan jacob's list'in nasıl oluşturulduğunu an be an izlemiş olduk bir başka deyişle..

    sezon finali ise, adada iki başlarına yaşadıkları sonucu çkarılabilen iki adamın görüntüleriyle başlıyor. biri jacob, diğeri de esau isimli esmer abi. dikkat çeken nokta ise, renk farkı hariç aynı şile bezinden yapılma gömleği giymiş olmaları. (o zamanlar da kızılay vardı dimek ahaha)
    jacob beyaz, diğeri siyah giymiş.. bu durumda biri iyiliği sembolize ederken diğeri kötülüğün temsilciliğini yapmaktadır. ki bunu, jacob'ın bizimkilerin hayatlarına girdiği anlarda daha net anlayabiliriz. misal john locke, binadan düştüğünde hemen yanına koşup omzuna dokunuyor ve adam hayata dönüyor? küçük bir detay ama başarısız operasyonu sonrası dellenen jack, çikolata makinesinden çikolatasını alamayınca daha da sinirleniyor ve jacob'ın çikoyu alıp doktora verdiğini görüyoruz. kate'in hırsızlığını örtbas; sawyer'ı teselli etmesi, en mutlu günlerinde sun ve jin için yaptığı dokunaklı konuşma, diğer örneklerden birer demet..

    ama dersen sayid'in ne günahı vardı.
    iyilik yapmaktan sıkılmıştır o gün belki adam? her gün yahni yenmez olm, insan arada pırasayı özler. şldşasda
    --- spoiler ---
  • bu herifin bayık gözlü sakinliği gittikçe stv dizilerindeki bilge kişileri andırıyor. popülerliği ve parası azalan oyuncuların stv, flash, tgrt dizilerine kayışını süreç olarak gözlemleyebiliyoruz ama pellegrino o kadar düşmez gibi geliyor bana.
  • öncelikle (bkz: yakup peygamber).

    sanırım en büyük soru bu. kim bu jacob? evi var western filmlerinden fırlamışcasına, bir de tüm gizemli filmlerin fetiş objesi olan bir de sallanan sandalyesi. genelde deliren birisi o sallanan sandalyeye oturur tüm gün o kişiye yemek yedirirler. o kişi de böyle tek bir noktaya bakar da bakar. ancak bu kişi others'ın lideri, benjamin'in akıl hocası, juliet'in kardeşi rachel'ın kanserini bile tedavi edebileceği benjamin tarafından söylenen ve bir görünüp bir kaybolan şahane bir kişilik. lostpedia'da da belirtildiği gibi izleyenler çok iyi bilir, carnival'deki management ile birebir örtüşüyor kendisi. aynen management gibi oturduğu yerden planlarını uyguluyor. management gibi kendisini sadece bellirli bir kişi yada sonradan bir kaç kişi - john locke, hurley- görebiliyor, aynen management gibi üstün güçlere sahip. management gibi bulunduğu mekandan çıkamıyor. hatta management'ın bulunduğu kompartman da jacob'ın evi gibi bazen kaybolabiliyor.

    lost da aslında aynen carnival gibi iyiyle kötünün bir savaşı aslında. taraflar da sonradan feyk üstüne feykten sonra ortaya çıkacak. carnival'de management ve ben hawkins başlarda ''kötü'' gibi dursa da sonradan iyi oldukları ortaya çıkmıştı. ben de aynen buradan hareketle jacob'ın ve benjamin'in gerçekten ''iyi'' olduklarının ortaya çıkacağını düşünüyorum. benjamin aslında yalan söylemiyor; onlar iyi adamlar.

    malumunuz lost tevrattan ve incilden nerdeyse yüzlerce esinlenme içeriyor. ancak biz jacob ile ilgili olanlara bakalım. jacob, yani yakup, babası ishak'ın ilk doğan çocuklarından birisi. aslında jacob'ın bir ikizi bulunuyor; adı esau. bazı yerlerde esav olarak da geçen bu kişi jacob'dan hemen önce doğuyor. o zamanlar ilk oğul hakkı denen bir olay var. bir erkeğin ilk doğan çocuğu, o erkek öldükten sonra ailenin yönetimi hakkını elinde tutuyor. bu durumda esav ilk doğan kişi. saniye farkıyla jacob bu hakkı kaçırıyor. hatta jacob doğarken esavı topuklarından tutuyor. bu nedenle kendisini de ''topuk, ökçe'' anlamında jacob adı veriliyor. bazı kaynaklara göre adı ''hileci'' aynı zamanda. hileci denmesinin nedeni de daha sonradan ilk oğul hakkını esav'dan alması. esav açlıktan ölmek üzereyken jacob esav'a yemin ettiriyor ve ilk oğul hakkını kendisine alıyor. böylece esav hakkı olmasına rağmen ailesinin başına geçemiyor bu önceliği kazanamıyor. ayrıca çok meşhur bir lost cümlesi olan '' god loves you as he loved jacob'' da aslında eski ahit'in kitaplarından biri olan maliachi kitabında geçen bir cümleden doğuyor; '' god loved jacob but hated his brother esau''.

    anlayacağınız jacob efendinin bir kardeşi var. lost'ın ilerleyen bölümlerinde bir esav çıkarsa şaşırmayınız.

    jacob daha sonra evlenmek istiyor ve dayısının yanına harran'a gidiyor. burada rachel'a aşık oluyor. türlü entrika ve oyun neticesinde hem rachel'la hem de baldızı lea ile evleniyor. ancak o da ne!. rachel kısır sevgili lostseverler. çocuğu olmuyor bir türlü. daha sonra tanrının bir mucizesi olarak rachel'ın iki oğlu oluyor, birisi yusuf -hani şu peygamber olan, mısır, firavun, zeliha vs- diğeri de benjamin. alla alla...benjamin. ve ne hikmetse rachel, benjamin'i doğururken ölüyor. aynen dizideki benjamin gibi.

    bir de bu jacob'ın meleklerden biriyle yada bir başka rivayete göre zamanın büyük tanrısı ba'al ile güreş tutması olayı var. koca tanrıyla güreşiyor karşısındakinin tanrı olduğunu bilmeden ve onu yeniyor. bu olay üzerine kendisine ''güreşe doymayan'' manasında isra-el adı veriliyor. bir başka rivayette de tanrının kendisine bizzat israel adını vermesi bu hamzayerlikaya özelliğinden dolayı değil. ve işte tüm israiloğulları, jacob'ın 12 oğlundan doğuyor. her bir israel kolunu jacob'ın oğulları oluşturuyor. bu oğlanlardan birisi de benjamin.

    şimdi, bunlardan hareketle, jacob'ın aslında adanın tom bombadil'i olduğunu söyleyebiliriz. o, bir zamanlar adada yaşayan en eski insanların kalan son üyesi. adaya herkesten önce gelen birisi. oğullarıyla adada bir soyu vareden birisi. adanın yada dharma'nın icat ettiği zımbırtılarla aynen benjamin linus gibi zaman yolculuklarına çıkabiliyor. olaylara müdahale edebiliyor. her şeyi biliyor. ben kendisinin bir kardeşi olacağına, hatta bu kardeşinin john locke olabileceğini düşünüyorum. çünkü esav tevratta ''avcı, atılgan ve terörize '' bir kişilik olarak betimlenirken jacob ise ''evden çıkmayan -aynen böyle studious diyorlar- sakin ve akıllı olarak tarifleniyor. john locke jacob'ın kardeşi çıkarsa şaşırmayalım. çıkmazsa da sağlam salladığımı söyler çıkarım işin içinden.

    bir diğer düşünce de mittelos bioscience'ın sri lanka deneyinde ürettiği tüm dünyaya nalları diktirecek virüs sonucu dünyada küçük bir kıyamet koparsa, jacob bu kıyametten kalanları adada toplayıp yeniden insan soyunu devam ettirecek kişi de olabilir aynen israiloğullarının soyuna kaynaklık etmesi gibi. widmore'un asıl amacı benjamin'i ele geçirmek çünkü jacob'a ulaşabilen tek bilinen adam kendisi. asıl amaç, jacob'a ulaşmak ve adayı tamamen kontrol altına almak. bir diğer ihtimal de charles widmore'un jacob'ın kardeşi çıkma olasılığı. widmore ne kadar ''avcı'' olduğunu zaten gösterdi çoktan.

    bir de dharma ekibinde adı geçen bir jacob vanderfield var. bu kişin dharma yönetim kurulunda adı geçen bir kişi. aynı zamanda alvar hanso'nun kızının adı da rachel. belki de alvar hanso'nun mittelos bioscience ile mücadeleye giren kızı rachel ile jacob vanderfield arasında bi duygusal durum bulunuyor. belki de dharma yöneticisi olan vanderfield daha sonradan adada kalıpi dharma'nın teknolojik imkanlarını da kullanarak mittelos bioscience ile mücadele ediyor rachel ile birlikte. (bkz: rachel blake) (bkz: thomas mittelwerk)

    tüm bunlardan sonra söyleyebilirim ki kate, sawyer, jack falan bunlar hikaye. hatta benjamin, john locke falan da öyle. asıl koca adamlar daha ortaya çıkmadı. hikayenin asıl bel kemiği sona saklanıyor. jacob da onlardan biri sadece.
  • hugo'nun dedigi gibi...

    "he is worse than yoda"
  • gelmiş geçmiş en mükemmel dizi karakterlerinden birisi olan vasat genç. birgün kendisi kadar rahat yaşayabilmek en büyük hayalim. zira bu adamın en büyük derdi "acaba bugün siyah duman ibnesi ne bok yiyecektir"'dir.
  • sanırım en çok rus milyarder roman abramovich'e benzeyen lost karakteri.
  • kendisi ileri seviyede korece bilmektedir.
  • boris becker'in, tenis hayatını sonlandırdıktan satın aldığı adadaki adı. daha sonra adaya düşen bir uçakla huzuru kaçmıştır.
  • şaşı bakınca görünen lost karakteri.. hatta karaktersizin önde gideni lan! delikanlı adam çıkar lan ortaya ibibik!

    şaka lan şaka şimdi gidip kendinizi japona benzetirsiniz gözleri yandan çeke çeke.. allah başka dert vermesin..
  • ----- spoiler ------

    böyle bir gizemli, üzgün karşımı bakışlar. bir bilmişlik. çok şey biliyorum ama anlatmam halleri. kardeşini dumana çeviren sonra da canavar ilan edip kendine adayı ondan korumak gibi bir misyon edinen hıyarın teki aslında. adanın ortasındaki ışığı sahilde balık yiyerek, heykelin içinde halı dokuyarak, şarap eşliğinde getirdiği gemileri izleyip zevk alarak koruyan bir dingil. bu adam korumuşsa bu adayı o kadar zaman, hiç korumaya gerek yokmuş. *

    ----- spoiler -------
hesabın var mı? giriş yap