• o kara delik tüm anonim şirket hüviyetindeki iştirakleriyle birlikte kapatılması gerekiyor. başında valilerin olduğu il özel idarelerine bütçe tayin edilip işler merkezden gönderilen paralarla yapılmalı artık bu ülkede.

    adayların konuşmalarına bakıyorum; şu indirimli olacak, bu bedava olacak, şuna bedava kreş, buna beleş yurt, ona bilmem ne desteği, şuna bilmem ne yardımı... cülûs bahşişi dağıtıyor hepsi.

    vallahi bıktım. usandım hepinizden. ibb dediğin organizasyon, hazineden para gelmezse maaşları dahi ödeyemez. kendi personellerine yaptıkları yüzde 100'e veren abuk subuk maaş artışları, bunların hepimizin cebinden çıkması da cabası. merkezî hükûmette çalışan müfettişler, uzmanlar 50.000 alıyor almıyor, burada metro aş'deki temizlik işçisi daha fazla kazanıyor, bir de arada grev yapıp "yüzde 100'e varan zamlarla" yeni toplu sözleşme imzalıyor, sonra da bunun parasını, o müfettişin bordrosundan kesilen vergi gelirinden hazine veriyor.

    şu talan düzenine bak aq. bir gün elime bir yetki yahut güç geçerse hepinizi kapatacağım. mahallî yönetim, yerellik diye diye ülkenin tüm parasını üç beş çakala, taşralı işçiye, parazit öğrencilere, 40 yaşında emekli olan "moruk"lara, annelere şunlara bunlara peşkeş çektiniz.

    lakin fakire istediğin kadar para ver, yine fakir kalır, bunu halen göremiyorsunuz.
  • ekrem imamoğlu ve ekibiyle çağ atlamıştır. altyapı işleri hem ilgimi çekmediği hem de çok anlamadığım için yorum yapmayacağım o konuda ama ibb'nin kültür ve sanata muazzam katkıları oldu imamoğlu döneminde. birçok alan yenilendi ya da sıfırdan topluma kazandırıldı. ve ellerini attıkları her şeyde estetik ve kalite var. ben buna bakarım daha çok.

    şu an artistanbul feshane'deyim. mekan kütüphanesiyle, kafesiyle tam bir kültür merkezi olmasının yanı sıra çok şık. duvarlardaki karolara, mobilyalara kadar çok hoş. sanat merkezi olması gerektiği gibi döşenmiş. kurutulmuş kabak cipsi bile yapmışlar ya. modern zamana ve modern insana hizmet eden, ülkeyi ileriye götürecek önemli detaylar bunlar. bu detayların hepsi bir araya gelince bir yaşam kültürü yaratıyor. akp'nin bambaşka bir yöne çekiştirmeye çalıştığı kaliteli bir yaşam kültüründen söz ediyorum. ve bu ülkenin köklerinde bu var arkadaşlar. belki 20 yılda çok şey değişti ama değişmeyen insanlar ve bu değişime direnç de aşikar.
    medeniyet iyidir ve korunmalıdır. benim oyum çağdaş medeniyete her zaman.
  • acarkent'i değil de beykoz’da, paşabahçe ilköğretim okulu bahçesindeki öğrenciler ıslanmasın diye yapılan tenteyi yıkan belediyedir..üstelik yıkım sırasında belediye ekiplerinin, yıkıma karşı çıkan öğretmenlere saldırması hadisesi var..işte bu olay bu ülkedeki gücü belli eder..bir yanda girilemeyen,özel korumalı siteler,bir yanda sadece öğrencilerini ıslanmaktan kollamaya çalışıp dövülen öğretmenler.
  • sene 2012.

    üsküdar'da kız kulesi'nin karşısı (salacak sahili) her zamanki gibi sevgililerden apaçilere, çocuğundan ihtiyarına kadar birçok istanbullu ve turistin en çok ziyaret ettiği birkaç mekandan biri.

    salacak sahili yıllardır kirli minderlerlerle hakimiyet süren saygısız büfecilerin zaptı altında. örneğin bulaşık suyu gibi soğuk bir bardak çay 2,5 tl'ye satıyorlar burda. hadi, lanet olsun, topkapı sarayı'na, kız kulesi'ne karşı oturuyoruz sonuçta. siktiret parayı pulu diyoruz.

    bilenler bilir, o tarafa güneş karşıdan vurur. öğlen itibariyle güneş, batıncaya kadar salacak sahilinin gözünü oyar. güneş battıktan, kız kulesi'nin, topkapı'nın, sultanahmet'in kandilleri yandıktan sonra gece görüntüsü bir başka güzel olur bu sahillerin.

    ama oturduğunuz yerde gönül rahatlığıyla yapamayacağınız iki şey vardır bu huzur dolu olması gereken ortamda.

    birincisi iki kelâm sohbet etmek, ikincisi ise doya doya kız kulesi ve tarihi yarımadayı seyretmek.

    gül satan çingene kadınlar, bu çingenelerin çekirdek satan çocukları, simit satan kocaları, şipşakçı kayınları sizi sürekli taciz eder ve tadınızı kaçırır. çekirdek yemediğiniz, gül satın almadığınız için hor görürler sizi. başınıza gelir kulağınızı sikerler ellerindeki ürünü satmaya ikna edebilmek için. bir şekilde atlatabilirseniz bunları, şanslısınız demektir.

    denize 50 cm mesafede oturmuşken kulaklarınızı ve algılarınızı bu gürültülere tıkayıp boğaza daldığınız anda bir de bakarsınız ki 1 metre önünüzden 20 öküz büyüklüğünde, içinde aklınıza gelebilecek her çeşit şarkının bozuk hoparlörlerle çalındığı bir tekne geçiyor. saatte 1 km hızla ilerleyen bu kiralık teknelerin mavi led lambalarla çevrilmiş ışıkları gözünüzü oyar. hem manzaranızı mahvederler hem de rahatsız ederler. biri gider bu teknelerin, diğeri gelir. bazıları 10 dakika kadar dururlar önünüzde. bırak manzarayı, keyfinizin içine ederler. düşünsenize, kız kulesi, marmara denizi, tarihi yarımada, galata kulesi filan arkadaşlarınıza anlatırken bir kayık gelip önünüzde durup ışıklarını yakıp ebru gündeş, ferhat göçer filan çalıyor.

    işin ilginci, bütün bu karmaşanın başında ve sonunda zabıta arabaları bekliyor. anlamadığım şey niye bekliyorlar orda. görev tanımları nedir orda o anda? çingenesinden tut da saat ve parfüm satan zencisine kadar 7 milletten adamın seyyar satıcılık yaptığı yerde zabıta ne iş yapar anlamıyorum.

    özetle; istanbul anakent ve ilçe belediyeleri istanbul'un anına koydu. hem oturduğunuz yerin hem de baktığınız yerin taciz edilmesine engel olamıyorlar. yazıklar olsun. bu turist mevsiminde istanbul'un düştüğü bu hale yazıklar olsun.

    bu belediyecilik işi kültürümüzde yok bizim arkadaş. beceremiyoruz işte. bu kadar geliyor elimizden.
  • (bkz: 6 şubat 2023 kahramanmaraş depremi)'nde en büyük yıkımı yaşayan (bkz: hatay)'a maddi ve manevi inanılmaz yardımları olan belediye.

    bu süreçte hatay için türkiye cumhuriyeti'nden çoook daha fazla katkıları oldu, olmaya da devam ediyor. gerçekten inanılmaz ötesi ilgililer. emeği geçen her bir çalışanı için teşekkür ederim.
  • şu güzelim kurumu yönetenleri vatandaş seçiyor ya...
    hah bu kurumu yönetenlerin aldığı kararlar, yaptıkları icraatler kendi içinde çeliştiğinde çok gülüyorum olm...
    bak bunlardan bir tanesine örnek;
    eski galata köprüsünü balat-sütlüce arasında bir dünya para verip yeniden aktive ettiler trafiğe çözüm diye, ama senelerdir yatan ve bakım görmeyen köprü bugün açılışından 1hafta olmadan yeniden kapatılıyor.
    niye?
    araç trafiği köprüde tehdit oluşturuyor da ondan...
    ulan bazende seviniyorum ha adamlar ağır sıçmadan bazen yaptıkları yanlışı kotarabiliyorlar.
    misal bunu fark etmeseler ve bu halde devam ederken köprü kopsa, çökse bi bok olsa vatandaş zarar görse ölse daha büyük hadise olacak.
    ha nedir bu yöneticileri sevenler yine gıkını çıkarmayacaktır, "kader" diyip geçecektir.

    neyse ne diyordum, ben çok gülüyorum olm şu istanbul halkına yapılan muameleye, çünkü vatandaş kendini kerkindirmeyi seviyor, ondan bunları seçiyor, ee hal böyle olunca bende maruz kalıyorum ama tecavüz kaçınılmaz olduğu için zevkli kısımlarıyla ilgileniyorum.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20978722.asp
  • dun ve bugun itibariyle istanbul'da yagmur sebebiyle insanlar can verirken adini gazetelerde, haberlerde bir turlu duyamadigim belediye. hayir bir senlik olunca, istanbul 2010 olunca, ne bileyim mevzu lale olunca adim basi sizi duyariz da metrobuste ramazan ayinda istanbullularin deyim yerindeyse ebesi sikilirken, meteoroloji denen kurumdan cani isteyince super istihbaratlar alip boylesine bir yagmuru onceden tahmin edemeyip onlem almazken, dunyanin en buyuk metropollerinden birinde insanlar yagmur-sel nedeniyle can verirken nerdedir bu buyuksehir belediyesi? sandikta misiniz hala ey ahali, istanbul error veriyor!!!
  • kadir topbaş'ın yönetiminde ve belediye otobüsüne şoför olamayacak adamların üst düzey yöneticiliğinde bir ilke daha imza atmış ve hamidiye su tesisi'nin yanına atık tesisi kurmayı başarmıştır. daha önce mühürlenip kapatılmasına rağmen halkın içme suyuna sondaj çamuru, katı atık ve kimyasal katmayı düstur edinenlerce inatla çalıştırılan bu tesis sayesinde istanbul'un tepkisiz koyun sürüsü modundaki halkı vücutlarının ihtiyaç duyduğu kanserojeni, zehirli atıkları, kimyasal maddeleri, sondaj çamurunu ve zehiri doyasıya tüketebilecek. iyi ki böylesine vizyoner ve çağın gereklerine uygun kişilerce yönetiliyoruz, hem kadir topbaş uclg başkanı da oldu, daha ne olsun yani değil mi? işte vizyon, işte büyük düşünce budur. gururlanalım belediyemizle.
    http://haber.gazetevatan.com/…ruldu/343157/1/manset
  • selamı almayacak kurumdur.

    zira seçimlerden önce toplu taşıma ücretlerine son zam yapıldığında takvimler 2 temmuz 2017'yi göstermektedir ve tek basım otobüs bileti 2.60 tl'dir. (dolar bazında 0.74 usd)

    bundan sonraki ilk zam yeni yönetim döneminde gelmiştir ve tek basım otobüs bileti ücreti 3.50 tl olmuştur. (dolar bazında 0,58 usd)

    bugün 4.03 tl olan tek basım otobüs bileti ücretinin dolar karşılığı ise 0,48 usd'dır.

    göreceğiniz üzere yakıt ve yedek parça gibi dövize bağlı giderleri olan toplu ulaşım ücretleri, döviz bazında artmamış, bilakis azalmıştır.

    aynı şekilde, resmi enflasyon oranlarına bakıldığında, 2018 (%20,3), 2019 (%12), 2020 (%14,6) ve 2021 ağustos (%12) düşünüldüğünde de tutarın 4,50 tl olması gerektiğinden hareketle, onun bile altında kaldığı görülecektir ki, resmi enflasyon oranlarının ne denli gerçekçi olduğunu da siz düşünün.

    yani otobüs zam yemedi, siz fakirleştiniz. o yüzden selamınızı ibb'ye değil, sizi fakirleştirenlere iletiniz.

    edit: adama yapilan zamlarin sebeplerini anlatiyoruz, kalkmis sosyolojik acilim yapiyor. valla mi ya? peki ne yapsin sevgili klasik? gelir gider dengesi gozetmesin mi? zararina mi hizmet versin mesela? sosyal belediyecilik ile kamu kurumunu kasitli zarara ugratma arasinda hayvan gibi kalin bir cizgi var, sen biliyor musun bunu? bilmiyorsun. ama cene masallah.
  • devasa bütçeli ama aynı ölçüde devasa sorunlara batmış kuruluş.
    yılların getirdiği sorunların tekbaşına şuanki yönetime yıkılmasını açıkçası hiç adil bulmuyorum, ama sizce de mevcut büyükşehir belediyesi yönetiminin ulaşım sorunlarına yaklaşımı fazlasıyla hantal değil mi?

    kalkıp da okulların açılmasıyla beraber istanbulun dört bir yanında başlatmış oldukları kazıların açıklaması neydi? efendim ihale kanunu sebebiyle kazıların başlama tarihlerini belirleyemiyorlarmış. afedersiniz ama, vatandaş olarak sizin bürokratik sebepleriniz beni hiç ilgilendirmiyor; sizce gelecek seçimde sandığa gittiğimde aklımda sizin mazeretleriniz mi olur yoksa çektiğim çile mi? iktidar partisindensiniz, maşallah mecliste öyle bir çoğunluğunuz da var ki herbişeyi de değiştirmeye muktedirsiniz, e o zaman başbakanınıza da sorunu iletip kanun sorununu hallettirmek de sizin sorumluluğunuz değil mi?

    şimdilerde trafik için 116 çözüm diye bir reklam kampanyası başlattı büyükşehir, yaptıkları çalışmaları anlatıyorlar. halkı bilgilendirmek çok iyi fikir bence.
    ama sizin de dikkatinizi çekti mi, nedense x kavşağını y kavşağını duyurmaktan herhangi bir deniz yolu ulaşımı iyileştirmesinden bahsetmemişler?
    allahaşkına soruyorum, bilmemkaçyanı denizlerle çevirili istanbulumuzun deniz ulaşımı sizce yeterli mi? hemen cevap verim hayır değil, çünkü büyükşehir belediye başkanının kendisi bile söylüyor; istanbulda deniz ulaşımın toplam ulaşımdaki payı sadece %5. 116 tane projelerinin anlatıldığı 40 sayfalık broşürlerinin sadece 2 sayfasında deniz yolu projeleri var, ki şehir içi terminallerinin yenilenmesi burada önemli bir yer tutuyor-en önemli derdimiz buydu ya zaten!

    kendileri deniz ulaşımında atılıma geçmiş;e peki neden ben halen bir kadıköylü olarak beşiktaşa geçmek için 30 dakikada bir kalkan vapura mahkum olmak zorundayım? siz hayatınızı hiç yarım saatlere endekslediniz mi? emin olun anadolu yakasında oturan onbinlerce insan hergün bunu yapıyor, kilit ilçe beşiktaştan maslak a ,levent e, bilmemnereye gitmek için herkes çeyrek kalayı, çeyrek geçeyi bekliyor;15 saniye önce kalkan vapur yüzünden 29 dakika iskelede zaman öldürüyor-türkün zamanı değerli diil nede olsa!
    büyükşehir belediyesi –ne de olsa artık vapurlarda idonun- neden aralardaki 15 dakkalarda sadece sabah ve akşam saatlerinde olsa da motor kaldırmıyor; hayır bu belediyeciler hayatlarında hiç mi 8.15 , 7.45 vapuruna binip vapurda kan ter içinde ayakta dikilen yolcuları görmemiş de olayın rayında gittiğini zannediyor? büyükşehir bilmemkaç milyar ytl lik bütçesiyle motor vs.. mi satın alamıyor, yoksa o araçların dolmamasından mı endişe ediyor? hertürlü öff diyorum.

    peki acaba hangimiz verilen otobüs hizmetinden memnunuz? 20 dakikada ancak gelen, geldiğinde ayakta yer bulunamayan bir otobüse hangi otomobil sahibi biner? peki ondan sonra sizin insanlara “herkes arabaya binerse sorunlar çözülmez işte kardeşim” deme hakkınız kalır mı?
    halk otobüsü olayının mantığını da zaten çözemedim. adamlar minibüslerin devlet destekli hali; nasıl bir iş bu? adam durak bilmez istediği yerde yolcu alır istediği yerde indirir asıl rezaleti bunların hepsini senin belediyenin himayesinde yapar?
    aylık akbil alırsın, aktarma yapmak istersin halk otobüsleri engeldir, hadee o zaman halk otobüsleri bomboş geçerken dar gelirli halk, öğrenci vs. 20 dakka daha bekleyip kırmızı veya yeşil otobüslerde konserve olur; sırf üç kuruştan tasarruf etsinler diye. yahu ben daha halkı elindeki otobüslere homojen olarak dağıtmayı bile beceremeyen bir belediyeden trafik sorununu çözmesini nasıl beklerim?

    bi tutturtmuşlar bu otobüs sizin için yenilendi.
    bize bi iyilik yapıp o hurda iğrenç beş para etmez kırmızı ikarus marka otobüsleri bizim için yenilemek yerine bizim için çöpe atar mısınız? sayın büyükşehir yöneticileri; siz hiç sizin için yenilenmiş bir ikarus otobüsle yolda kaldınız mı? o otobüs size bir mesaj veriyor, "kardeşim sen beni yenilesen de ben bittim artık bak halen yolda kalıyorum diyor"; duymuyor musunuz?

    neden halen yeni otobüsler almamakta ısrar ediyorsunuz; nedir sebep? bütçe mi yetersiz; o zaman bi zahmet bağdat caddesine baştan kaldırım döşeme-yolu 3 şeride indirme çabalarınızı erteleyin; veya istiklal caddesindeki ağaçları sökme-caddeyle alakasız granit kaldırım döşeme projenizi unutun; bakın bak kaç otobüslük para cebinizde kalıyor. hem milletin de ruh sağlını korumuş olursunuz değil mi;
    mesela ben anlayamıyorum hem bağdat caddesinin altyapısı yenileniyor diyip baştan aşağı kaldırım döşeyip yolu cehennem gibi kazıyorsunuz; hem de sonra ilk yağan yağmurda daha o altyapısı henüz yenilenmiş şaşkınbakkal çarşının önü göl haline geliyor?! nasıl iş bu ben kafayı yedim anlayamadım?

    o yüzden bu sayın büyükşehir yöneticileri ruh sağlımızla oynamayı bıraksa iyi olacak. bana lütfen artık belediye “senin vergilerini birileriyle kaldırım parası olarak yemiyoruz” mesajı versin.
    bakın kalkıp da neden 200 duraklık metro inşa etmiyorsunuz demiyorum; farkındayım bazı şeyler zamanla olur kolay değil; senelerdir biriken bu trafiğin suçu da tamamen onların değil.
    ama siz gidip de kaldırım boyamak gibi ekiplerinizin bir günde hallettği bir işi kalkıp geceler çuvala girmiş gibi pazartesi sabahı 9 da yapmaya çalışıp sabah trafiğinde 3 şeritli beşiktaş ortaköy yolunu 2 şeride indirirseniz
    bi dahaki seçimlerde o makamları ancak rüyanızda görürsünüz.

    edit:bu entry yazıldıktan tam 29 gün sonra iett 25 ocak 2006 tarihinde 239 tane mercedes citaro otobüsü hizmete soktu,261 tanesini de hizmete sokacaklar.ancak şuan istanbul'da halen 1000 civarı ikarus marka hurda otobüsün belediye tarafından kullanımda olduğunu bildiğimizden istanbul'da ikarus'ların tamamı seferden kalkmadığı sürece iett'nin otobüs filosuna olan eleştirimde ısrar edeceğim.

    edit 2:haziran sonu itibariyle mavi akbil ve aktarma olanağı halk otobüsleri, deniz motorları ve banliyö trenleri dahil gayet geniş kapsamlı bir alanda geçerli hale getirildi; çözüm adına güzel bir gelişme.

    edit 3: kasım ayı itibariyle artık kadıköy-beşiktaş vapurları sabahleyin 7.30 ve 8.30 da ek sefer yapıyor. yetersiz de olsa, iyi niyetli bir hareket, umarım arkası gelir.
hesabın var mı? giriş yap