• çok acayip kurumsallaşmış bir firma ve inanılmaz savsaklanmış bir kariyer planı sahibi arasında da geçebilen...

    t: başvurucu
    s1: süzücü1; s2:..

    ...
    s1: biraz kendiniz ve kariyer planlarınızdan bahsedebilir misiniz?
    t-bık bık... ...alternatiflerim olmasına dikkat ederim. değişik planların kesişim noktalarını hesap etmeye çalışırım.
    s1: mesela alternatifleriniz neler şu an?
    t- 4 büyük denetim firmasında birinde kariyer yapmak olduğu kadar, yurtdışında master programlarına katılmak ve ayrıca çok alakasız gibi görünecek ama tiyatro ile de ilgileniyorum.
    s2- oyunculuk deneyiminiz var mı peki? pek fazla staj yapmamışsınız. belki zamanınızı tiyatroya ayırmışsınızdır diye düşündüm.
    t- fikir aşamasında destek bekleyen projelerim olduğu gibi lise-universite tiyatrolarına katıldım.
    s1- peki tiyatro ve denetim ne zaman nasıl kesişecek planlarınıza göre?
    t- ımmm (hemen bir şeyler saçmalamam lazım) aslında kesişti bile, part time- evrak takibi pozisyonu için görüşme yaparken bunlardan bahsediyorum.
    s1-2: ehe ehe ehe.. neyse tankut bey hep böyle sakin misinizdir?
    t- sakin olarak stressizi kast ediyorsanız çoğunlukla.
    s1- ben sizi ofis ortamında acil bir işi bitirmeye çalışrken hayal edemiyorum. yoğun bir zamanda da sakin sakin çalışmaya devam edebilir misiniz?
    t-(bir yerinde tuzak var galiba, neyse belki de yoktur) acil işin bitmesine yardımı olacaksa koşarak evrakları kontrol edebilirim.
    s1-2 ehe mehe ... o zaman şu testleri yapabilir misiniz? bir saat sonra tekrar geleceğim.

    testler yapılır. "dıştan iyi günler, içten eheh sıçtım galiba zaten bu herifler beni alıp napsın?" denir. eve dönülür. 3 gün geçer telefon ile randevulaşılır. final hazırlıkları içinde olunduğundan dağınık çalışma ortamı içinde kaybolması muhtemel kağıtlara görüşülecek kişiler yazılmaz. mail olarak bilgilendirilmek istendiği belirtilir. zaman akar gider, sınavlara girilir, çıkılır. ne mail ne telefon gelir. görüşme günü kim ile görüşüleceği hatırlanmaya çalışılır. bir anda bir isim akla gelince heh buydu denilerek danışmaya doğru takım elbiseli adımlar atılır.

    t- ben y bey ile görüşecektim.
    danışma- ne için görüşecektiniz?
    t- iş görüşmesi...
    d- buyrun siz şurada bekleyin ben arayıp teyit ettiriyim.
    - aradan 15 dakika geçer ama danışman kızın tüm çabaları birbir suya düşmektedir. bütün telefon görüşmeleri uzaktan izlenir.-
    d- tankut bey y bey sizinle görüşme ayarladığından emin değil acaba başka bir departman olabilir mi?
    t- hayır beni 10 gün önce sekreteri aradı bugun için görüşmeye gelmemi şey etti?(bu firmada nasıl böyle bir şey olur diye geçiriyorum o sıra içimden- bir yandan şeyler havada uçuşuyor)
    d- ben biraz daha bekleticem sizi.
    -5 dakika geçer-
    d- s1 hanım sizinle konuşmak istiyor tankut bey..
    s1- tankutcum sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş, y bey ile görüşmemen lazım. sen geçen sefer konuştuğumuz yere gidebilir misin acaba? x bey görüşmesi lazım seninle.
    t-(y beyi ismini bir haber sitesinde okuduğumu ve haberin içeriğinin "y ve taşakları" olduğunu hatırlarım).... tabi s1 hanım.....

    neyse sonuç olarak görüşelecek kişiye kavuşurum. önce yanlış odaya girmeye çalışırım akabinde dışarıda yağan kara takılır gözüm. müdürün üniversite-kız-futbol üçgeninde espriler yaparak ortamı yumuşatma çabalarından uzaklaşırım. en sonunda da mum dikmeden gitmiyim diye;
    t- ben alternatifli çalışmayı severim. planlarımın kesişmesini istemem, istemediğim durumlar olunca(ne diyorum lan ben, kesişmesi lazımdı o planların) planlarıma ve o planların içeriklerini sorgulamak en doğal hakkımdır.
    x bey- tam anlayamadım.
    t- ben de anlamlandırmak için çok uğraştım ama olmadı. planlar kesişmeliydi en baştan.
    x- hı hı evet. 3. ve son görüşme için biz sizi arayacağız.

    aradan iki hafta geçtikten sonra planlarımızın kesişmediğini söyleyen bir mail gelir.
  • zamanın birinde hatrı sayılır bir üniversite için iş görüşmesine gidilmiştir. görüşmede adayları prof.dr. x y hanım karşılar ve adaylarla çok güzel konuşur. kadından adeta kültür akıyodur. neyse sınavlar vs çok iyi geçer. hatta kendim bile şaşırmıştım sınavda yazdığım yazılara. 1-2 hafta sonra prof.dr. x y bir maille pozisyon açılmadığından dolayı personel alamayacaklarını fakat ihtiyaç olursa döneceklerini belirtir(olllllldu canım).

    neyse bunun üstünden 2-3 yıl geçer maili kutusunda prof.dr x yden bir mail görüşür. lan harbi doğru söylemiş galiba diye sevinilir.ama keşke o mail konusunu görmez olaydım.

    prof dr x y size bir hi5 arkadaşlık daveti gönderdi prof dr x y hi5'te arkadaşınız olmak istiyor!

    ağız dolusu hassiktir oradan demek var ya, işte böyle anlar için varmış.
  • bir iftira sonucu işten kovulmuştum. tazminatımı da alıp gittikten sonra yalan ortaya çıkmış fakat patronum beni geri çağırmaya çekinip sadece "beni her istediğin yere referans verebilirsin" demekle yetinmiştir.

    güvenlik paranoyası olan bir havalimanı şirketi ile iş görüşmesi esnasında şöyle bi diyalog yaşamıştım.

    -peki neden önceki işinizden çıkarıldınız?
    --belli bi sebebi yok. ama patron beni çok sever.
    -sizi çok seviyorsa neden işten çıkarıyor ki?
    --buyrun kartı burda. arayın kendisine sorun. benim de fikrim yok.

    şirketin insan kaynakları müdürü ve çalışacağım departmanın müdürü aval aval suratıma bakmaktadır.

    -iyi biz kendisiyle bir görüşelim size bildiririz.

    2 gün sonra telefon gelir.

    -patronunuzla görüştük. açıkcası bize çok iyi yorumlar verdi hakkınızda. gelin işe alım işlemlerinizi başlatalım.
    --biliyorum söyledi bugün zaten. demiştim size di mi eheh

    ve işi kapmıştım hali vaktiyle
  • bir arkadaşımın iş görüşmesinden

    -zirveye çıkmak için ne yaparsınız?

    -koşarak tırmanırım.

    işe kabul edilmişti ama kendisi sonradan vazgeçti.
  • -demek üniversite mezunusunuz.
    -evet
    -biz de sizin gibi okumuş iyi eğitimli elemanlar almayı düşünüyoruz firmamıza.
    -sağolun.
    -bizim sizin için düşündüğümüz birimde vereceğimiz maaş 510ytl + 170 yemek fişi.
    -(iç ses) çüş (dış ses) hmm şöyle söyleyeyim, ben öğrenciyken sadece haftasonu çalışarak da kazanıyordum o parayı. teşekür ederim iyi günler.
    -haklısınzı tabi para az geldi sanırım.
    -siz de haklısınız bu memlekette fazla bile kıymet veriyorsunuz okuyana.

    nasıl bir memleket birader burası, adam okumuş iyi eğitim almış genç insanlar istiyor firmasına, düşündüğü maaşa bak. hala sinirim tepemde. tüm bu yaşadıklarımızın iyi organize edilmiş bir kamera şakası olmasından şüpheleniyorum. dirsek çürütmüş, kafa patlatmış gençlerini böylesine aç gözlü yamyam firmaların kucaklarına oturtan sosyal devletin bakanlarına vereceksin o 510 ytlyi bak o zaman enflasyonu vidayla, civatayla, saunayla hesaplıyorlar mı.
  • yer : gayet meşhur bir özel tiyatro
    kişiler : b - betty
    m - çok meşhur tiyatro sahibi/oyuncu adam.

    "xxx tiyatrosu oyuncu alacaktır." duyumu üzerine betty randevu almış ve görüşmeye gitmiştir.
    cv verilir, form doldulur.
    nihayeten bire bir görüşmeye geçilir.
    genellikle bu kısım oyuncular için en kolay geçen kısımdır, dolayısıyla betty gayet rahattır.( zavallı!)
    odaya girilir. meşhur zatın yanında bir de yardımcısı vardır. meşhur zat cv ve form u inceler. arada zahmet olmasın diye "hımm", "a haaa" gibi profesyonelce olmayan nidalar çıkarır. haliyle betty merak eder.

    m- betty hanım?
    b_ efendim
    m- cvniz gayet güzel ama (ama ?!) özel durumlar kısmına şeker hastası olduğunuzu yazmışsınız...
    b- evet diyabetim var?
    m- valla hiç kusura bakmayın ama ben tiyatromda hasta adam çalıştırmam, hiç uğraşamam.

    buraya bir es vermek istiyorum. bu adam bu kelimeyi dakikanın dörtte biri sürede ve hiç düşünmeden sarfetti, sarfedebildi. şimdi diyorum ki kendime düşününce, "helal olsun kızım , çelik gibi sinirlerin varmış."
    filmlerde olur ya hani, yutkundum. gerçekten ses çıkaran cinstendi. ömrümü yutkundum.
    evet, bas bas bağırmak istedim.
    ağlamamak için büyük mücadele verdim allah da biliyor ya...
    ağlamadım.

    b- siz bilirsiniz xxx bey.
    m- n'apıyorsunuz peki, ilaç milaç mı alıyorsunuz?
    b- diyabetle ilgili bir sorun yaşamıyorum xxx bey. öğün aralarında 2 saatte bir kan şekeri düşmesin diye birşeyler yemem gerekiyor o kadar.
    m- e biz şimdi turneye murneye gidicez, sen şimdi sızlanırsın, yemek memek taşırsın yanında, yumurta falan mı alıyorsun yanına, otobüs kokar ıyyyy!

    orada o an kalkıp gitmek ve adamın suratının ortasına kafayı koymak arasında çok gidip geldim. işler böyle yürümüyor lakin. sakin olmak zorundasınız. özellikle karsınızdaki bu "halk" ın bayıldığı süper selebriti bir insansa. çünkü ne yapar biliyor musunuz? üç telefonuyla sizi sahneden siler.
    "hadi canım!" demeyiniz.
    yapanları biliyorum çünkü...
    burası türkiye çünkü...
    işler böyle yürüyor çünkü...

    b- diyabet hakkında fazla bilgi sahibi olmadığınızı düşünüyorum, aralarda bisküvi, ekmek, meyve vs yeniyor aslında. bir bardak süt bile iş görüyor :) (güldüm burada evet)
    m- neyse kalk bakalım biraz da sahneni görelim. (betty kalkar ortaya geçer) farzedelim bir balıkçısın. mimle bunu bana. (vücut diliyle sessizce oyna).

    betty yapar. herseye rağmen yapar. aklında hala adamın cümleleri, içi alı al, moru mor yapar. bir insanın ne kadar kötü, kalpten kötü olabileceğine inanamayarak yapar. cahilliğin de ötesinde kötülüktür bu çünkü. sağlıklı olduğu için hava atabilir mi bir insan? yaratılmış hangi canlıya yakışır?

    m- tamam biz sana geri dönücez.

    geri döceklermiş bana. ben kendime nasıl döneceğim peki?
    senin yaptığın densizliğin izini nasıl sileceğim xxx bey?

    [burada adını vermedim çünkü götüme girebilirsin. buraya yazdığım bir laftan bir de pişkince bana dava açabilirsin ama bu senin cahil ve insanliktan nasibini almamiş bir pislik olduğun gerçeğini değiştirmez...]

    aradan dört gün geçer. telefon çalar...

    meşhur beyefendinin yardımcısı aramaktadır.

    y- betty hanım şartlarınızı gözden geçirdik, işe kabul edildiniz. cuma günü 16:00'da prova var.

    b- ahh çok teşekkür ederim, xxx bey de eksik olmasın hasta hasta beni işe aldınız lakin doktorumla görüştüm, sizinle çalışmanın sağlığımı olumsuz etkileyeceği konusunda beni uyardı. sağlık gibisi yok biliyorsunuz, doktorumun sözünü dinlemek zorundayım.

    y- anlayamadım?!

    b- biraz gözden geçirin anlarsınız , xxx bey e de aynen iletirseniz sevinirim. dilerim ne kendisi ne de bir yakını hastalanmaz, tahammülü olduğunu sanmıyorum...iyi günler.

    y- size de...

    bir hafta sonra bir haber gelir.
    meşhur amcamız abisini hastaneye yatırmıştır.
    şeker koması....
    ben de bu sırada yeni bir tiyatroya başlamıştım. patronu insan olan bir tiyatroya...para toplayıp tiyatro adına bir çiçek yaptırdık.
    geçmiş olsun yazdık üzerindeki karta,

    geçmiş olsun...
  • girilmek istenen şirketle ardı ardına gelen iş görüşmelerinden sonra, sezostris söz konusu şirketin en üst düzey yöneticilerinden biriyle görüşmeye davet edilir. görüşme ilk başlarda klasik iş görüşmesi havasında geçer, ansızın üst düzey yönetici bomba soruyu sorar ve gerçek görüşme başlar...

    y: yönetici
    s: sezostris

    y- yalan söyleyebilir misin ?
    s- bu iş sanattır herkes beceremez ama sorunuzu yanıtlamam gerekirse evet söyleyebilirim.
    y- yalan söyler misin ?
    s- bu piyasada işi idare etme amaçlı yalan söylemeyen insan varsa, farklı bir dünyaya ait olsa gerek...
    y- hımmm...
    s- herkes yalan söyler, ben şimdi size "ben, hiç yalan söylemem, söyleyeni de sevmem" gibi cümleler kurabilirdim ama yalan söylemiş olurdum. gerçi bu da biraz paradoks oluşturdu ama en azından dürüst davrandım.
    y- haklısın hehehehe
    s- heheheh

    akabinde tam bir hafta sonra söz konusu şirkette işe başlanır....
  • - buradaki herkes çok iyidir, çok iyi insanlardır. kötü birini almayız biz işe.
    * hmm, peki bunu nasıl ölçüyorsunuz yani nasıl bir günah defteri ya da terazi var?
    (iç ses: sanırsın cennete düştük, herkes melaike, hepsi huri, ne bu lan?)
    - anlıyoruz artık, zaten kötü olan biri bize uyum sağlayamıyor, aramızda barınamıyor.
    * sırtım kaşındı benim!
    (iç ses: dayak istediğimden değil, kanat yerleri baskı yapıyor alttan)
    [bir süre sonra zebaniler ve iblislerle dolu bir bok çukuru olduğu anlaşılır, kaçılacak yer aranır eminim]
  • + eğer sizin yöneticiniz konumundaki kişi sürekli agresif tavırlar sergiliyorsa ne yaparsınız?
    - şöyle bir bakarım, gözüm keserse dalarım.
    + ahaha, şaka değil mi?
    - hayır.
  • -biraz kendinizden bahsedin, ornegin sevdiginiz filmler...
    -fight club
    -ne guzeldi dimi yumruklar felan (bkz: filmi gotuyle izlemek)
hesabın var mı? giriş yap