• en degerli bitkisel boyarmaddelerden biridir ve elde edildigi çivit agaci, hindistande yetistigi icin indigo adini almistir.
  • bir daha kapısından içeri adımımı dahi atmayacağım, işletme ciddiyetinden ve sikindirik bir vestiyer hizmeti sağlamaktan bile yoksun mekan.

    cyberpunkers'ı dinleyip, eğlenmek istemiştik oysa ki sadece. giriş için 30 lira, vestiyer için 5 lira ve içilen içkiler için ortalama 50 liralık bir masraf yaptıktan sonra, mekanı terk ederken "yaa vestiyerde bir karışıklık çıktı ve ceketinizi bulamıyoruz" gibi aptal ötesi bir mazeretle karşılaşmak, türkiye'de yaşadığımı tekrar hatırlattı bana. gördüğüm manzara ise gerçekten iliklerimi dondurdu. turistlerin ve bilhassa kadın müşterilerin, içinde pasaportları olan çantaları, cüzdanları, cep telefonları, her şeyleri kaybolmuştu. herkes vestiyer bölümünde yerlere çömelmiş, eşyalarını arıyordu. alkollü turist kızların göt loblarının arasında gördüğüm ellerden, köşeye kıstırıp atılan parmaklardan bahsetmiyorum bile.

    tüm bunlar olurken, ortada tek bir mekan işletmecisi ya da sorumlusu olmaması da ayrı bir teraneydi zaten. deri ceketim, hırkam ve atkımı bilinmezliğe uğurladım. net zararım, eğlendiğimden ve içtiğimden hiçbir bok anlamadığımı da hesaba katarsak hemen hemen 500 lira. ellerinde binlerce liralık canlı para olmasına rağmen 30-40 kişinin mağduriyetini karşılayamayacak kadar aciz bir mekan işletmesi olduğunu da düşünmek bile istemiyorum ama düşündürüyorlar çünkü ortada, kaybolan eşyaların sahiplerinin isimleri ve eşyaların listesini tutan yaşlıca bir amcadan başka bir allahın kulu yoktu.

    ve bunun üzerine bir bardak soğuk su içebileceğiniz yegane mekanlardan biridir indigo artık benim için. ilk cümlemde de yazdığım gibi; kapısından içeri bir daha adım atarsam siksinler. insanların da atmaması için elimden geleni de ardıma koymayacağım.
  • basf tarafından 1878de ilk kez sentetik olarak üretilmiş ve kaşifi adolf von baeyer'e nobel ödülü kazandırmış kimyasal boyarmadde. anilinin klorasetik asitle siklize edilmesi (ehehe) ve ortaya çıkan indoksilin havadaki oksijen tarafından oksitlenmeye bırakılmasıyla elde edilir.
  • gönüllü ordusu isimli yeni şarkısını yayınlamış izmirli rapçi. çok kaliteli sözlere sahip insan.
  • rapçi olan indigo kendini aşıyor sanırım gittikçe. tek bir şarkıya bakarak bütün albüm hakkında bir genelleme yapmak istemem, lakin "mutsuz" albümünde yer alan endüstri isimli şarkısının klibini çok sevdim. müziği ise konuşmaya bile gerek yok. kafadan on numara. şuradan izlemenizi tavsiye ederim.

    lirics verelim bir de;

    --- spoiler ---

    -nakarat-
    müzik endüstrisi müziğimi yönetemez
    yapmazsam içimden geleni beceremem
    emir aldığım tek kişi keyfim
    o da kafasına göre değişiyo

    müzik mekanda sokakta devam eder
    müzik araçta uçakta devam eder
    müzik evinde dışarda devam eder
    her şey durur ama müzik devam eder
    -nakarat-

    bunun için var bi kulaklık
    takar yürürsün baktın bunaldın
    onu bile çıkart yanlış bu mantık
    diyo kimi zaman kendini üniforma sanan

    kopya bile çekiyom sanan hocam oluyo
    yok ya dedim ama işe yaramadı
    az daha uzasaydı mevzu
    düşün etmicekti beni mezun

    korkmayın bu kadar müzikten
    sizce sessizlik daha mı güzel (ha?)
    tabi ki hayır bilmiyom doğrusu nasıl ama
    lütfen müzik haram olmasın

    moral verir bozar seç seçen
    bi an sevinç yaşar yada
    hüzün bi yaş bile gelir takılma nedenine
    ulaştı o müzik hedefine

    -nakarat-
    müzik endüstrisi müziğimi yönetemez
    yapmazsam içimden geleni beceremem
    emir aldığım tek kişi keyfim
    o da kafasına göre değişiyo

    müzik mekanda sokakta devam eder
    müzik araçta uçakta devam eder
    müzik evinde dışarda devam eder
    her şey durur ama müzik devam eder
    -nakarat-

    içine girince anlıyosun işin
    müzikle ilgisi yok başka bişey
    var arkasında, peşinde bu kadar kişi
    kes kutupları çeten hangisi

    belli et, yap düet, öv az
    diss dediğinde patronun söv lan
    komutla çalışan bi göt bak bu rapçi
    ona sövüp onla çalışanların hepsi

    sonra "piyasa niye bok" ne saçma bi soru!
    önce bi bize bak cevapla
    dandik bi parodi dizisi gibiyiz
    en aptal adam bile izlemez 5 hafta

    bitirin hadi, şişirilmiş kiminin adı
    kimi gircek şimdi tribe nasıl?
    unutamam abilerim, biggie ve pac'ı!
    evim karşıyaka, derim bunu çıkana kadar;

    dilimde nasır, dilimde nasır..

    -nakarat-
    müzik endüstrisi müziğimi yönetemez
    yapmazsam içimden geleni beceremem
    emir aldığım tek kişi keyfim
    o da kafasına göre değişiyo

    müzik mekanda sokakta devam eder
    müzik araçta uçakta devam eder
    müzik evinde dışarda devam eder
    her şey durur ama müzik devam eder
    -nakarat-

    yo, endüstriye karşı tavrımın tam olarak ne olduğunu anladık dimi? ferhat bunu gerçeğe dönüştürmemi sağladığın için teşekkür ederim, ferhat kılıç. ve funky stüdyo. istanbuldayız. ben indigo, o konuda 1 sıkıntımız da yok dimi?

    ha?

    ayrıca bana endüstrinin istediği müziği yapıp içine girip cebine parayı koyduktan sonra inandığı müziği yapmaya başlamaktan bahseden arkadaşlara söyleyecek 1 çift lafım var; size bol şans, ben başka 1 yoldan gitçem.

    görüşürüz.
    --- spoiler ---
  • rap dünyasında 'indigo' sayabileceğimiz bir duruşu olan başarılı rapçi. akıllı biri olduğunu düşünüyorum, tanışmak isterdim. durumları zekasıyla tahlil edip şarkılarında anlatıyor, özgülüğü de burdan geliyor. storytelling konusunda da oldukça başarılı, ama biraz daha eğlenceli şeyler yazabilir bence. yine de pozitif olmaya çalışan bir yaklaşımı var, bunu belirtmeliyim.
  • şaka maka adam tembellikten rap müzik camiasını terk etti gitti. bu işi mükemmel yapan bir adamdı. türkçe rap'in sergeni resmen. bu yeteneğin 5 albümle sınırlı kalması kötü bir şey lakin benim nazarımda türkçe rapin efsaneleri arasında. piyasadaki rapçilerden çok farklıydı ve bence gerçek manada en hiphop olanıydı.
  • maviydin,
    bazen coşkun, bazen buruk,
    antik mısır'da bereket.
    ama hep mavi...

    yalnız bir ağaç,
    kıyıda, habersiz beslendiği suyun varlığından.
    gizliden sundu sevgisini su.
    ağaç; yalnız ve mağrur,
    su; mahur ve mağdur.
    besledi özünü kana kana,
    farkında olmadan kattı sevgisini öz kana.

    ağaç dik,
    ağaç güçlü,
    kopmak istedi köklerinden
    ve mavilikten,
    saldı kendini daha kuzeye,
    sevgisini yitirdiği yere.

    dayanamadı mavi,
    bu duruma daha fazla.
    aşkla taştı,
    dayanamadı mavi.

    izin veremezdi yitip gitmesine,
    beslediği köklerin;
    ne de olsa, emekti sevgi.

    savurdu dallarını maviyi bastırmak umuduyla,
    yılmadı mavi, çağladı ağacın zirvesine kadar.

    sonra,
    dizginledi ruhunu mavi,
    sonra,
    ağaç da döndü geri.
    duruldu ortalık, bir yaz günü,
    ağaç vermişti bir aşk sürgünü,
    mavi görmek, inanmak, yalnızca sevmek istedi,
    ve dokunmak,
    gizledi ağaç kendinden bile sır günü.

    -her şeyini verdi mavi,
    bir çiçek bile açmadı ağaç,
    bir mesajı vardı: buradan kaç!
    anlayamazdı onu, ne yazık ki...

    çekti kendini mavi,
    terk etti yalnızlığına ağacı,
    kuşlar yuvalarını,
    yapraklar dallarını...
    yalnızlığın da ötesinde artık çıplaktı,
    gerçekliğin çıplaklığı gizleyemedi zayıflığını.

    ilk kez çevresine baktı,
    göğe kaldırdı başını,
    bir ışık fark etti, oldukça güçlü,
    ulaşmak istedi, yetişemedi...

    son gücüyle mavi tekrar beslemek istedi,
    "hayır" dedi ağaç;
    "kuruturum seni de,
    ver sevgini diğer topraklara da,
    sonra yarat sevginden bir orman.

    köküm her zaman sana bağlı kalacak zaten, unutma,
    ne kadar gövdem kurusa da,
    şimdi gücünü verirsen bana,
    çöl olacak senin aktığın yatak da.
    diyorsun ki sevme beni,
    bir ağaç nasıl sevmesin onu yeşerteni.
    biliyorum,
    vermedim bir an bile sevgimi,
    hâkir gördüm sunmayı doğamın güzelliğini.

    şimdi,
    bir insan kadar ruhsuz,
    duygusuz,
    ve mutsuz...
    dalımda asılı o bilgin kadar,
    umutsuz kaldım."

    maviydi,
    akmaya devam etti umarsızca,
    habersizce,
    bir ağaç kurudu sonsuz mavilikte,
    dalında bir ip...

    28 ekim 2013, gaziantep
  • o malum freestyle olayı olmasa gerek da poet ile gerek 90bpm'in içindeki diğer elemanlarla harika şarkılar verebilirdi piyasaya.

    çünkü aslında birbirlerine gayet paralel bir tarzları var, düşünüyorum kötülük bizim işimiz albümünde bir indigo verse'ü bulunsa ya da bir indigo şarkısında kayra, sorgu, da poet üçlüsünden birinin verse'ü bulunsa inanılmaz bir sinerji ortaya çıkmaz mıydı.

    belli olmaz ileride zor ama görebiliriz belki böyle bir çalışma, birkaç sene önce indigo twitter'da da poet'in doğadan ses topladığı bir videoyu paylaşarak bir zeytin dalı uzatmıştı ama etkili olmadı sanırım.
  • piyasadaki diğer hiçbirine benzemeyen, sözlerini hayatınızın herhangi bir anında hatırlayabileceğiniz şarkılara sahip olan rap müzisyeni, düşünce insanıdır. coca cola değil, ıhlamurdur. gidip de şöyle bir ıhlamur koyayım keyfim yerine gelsin demezsiniz, ama öyle bir anda yardımıza koşar ki diğer hiçbir şeyin yerini tutmaz.

    son zamanlarda hayatın hepimize getirebileceği zorluklar silsilesinden geçip yeniden doğuşunu ilan etmiştir. yaşadıklarına sitem etmek yerine bu önemli deneyimleri işlevsel hale getirip bunlardan beslendiğini bizlere gösterip anlatmaktadır. en çok takdir edilesi yönü de tüm bu değişim ve kendini tanıma sürecini asla ve asla geçmişini göz ardı etmeden yapmasıdır. yeni bir defter açmamıştır. var olan defterde yeni bir sayfa çevirmiştir. bunu da tüm eski albümlerini spotify’a yükleme kararını alarak bizlere göstermiştir. üstüne yenilerini koyacaktır.

    indigo’nun şarkıları öyle kankana “abi bi şarkı buldum uff süper” tadında gösterebileceğiniz şarkılar değildir. o şarkıları tavsiye edersiniz ve eklersiniz: “yalnız bir zamanında, sözlerine odaklanarak dinle” diye. düşündürür, fark ettirir. sohbetler esnasında “şair ne demiş” değil, “bir rap şarkısında şöyle bir söz dinledim” diye söze başlayarak alıntılar yaparken bulursunuz kendinizi.

    güvenirsiniz. indigo’ya güvenirsiniz. çünkü bu zamana kadar hissetmediği hiçbir duyguyu size anlatmadığından bir şekilde emin gibisinizdir. zamanında popülerliği gittikçe yükselen ancak ticari amaçlara yönelmeye başlayan grubundan “size söz veriyorum. yarın bir gün sadece çok para aldım diye inanmadığım şeyler söylemeyeceğim. tadını beğenmediğim bir greyfurt suyu reklamında beni onu överken görmeyeceksiniz.” diyerek büyük bir prensip örneği göstererek ayrılmıştır.

    milyonlarca dinleyicisi yoktur ama hayatının muhakkak bir yerine dokunduğu sağlam dinleyicileri vardır. bazen sosyal medyada kendisi hakkında söylenenlere şaşırıyor olabileceğini düşünüyorum. şaşırma indigo, zihnine tohum bıraktığın o kadar çok insan var ki, bunun farkında olmanı isterim.

    kendisine saygılarımı sunarım.

    “oraya beni götürdükten sonra gitmenin ne anlamı var ki, ha?”
hesabın var mı? giriş yap