• beyler ufak bir şey söyleyip ayrılıyorum;

    google'a giriyoruz, counter strike 1.6 yazıyoruz gelen linklerden 56 mb'lık patchi indirip bilgisayara kuruyoruz. ardından botların eline silah değil de bıçak verip 1-2 el bot_kill çekip para topluyoruz. ardından bixi'yi (b- 5-1) alıp dehşet saçıyoruz. isteğe göre oyuna fazla bot alıp zevki katlayabilirsiniz.

    bununla birlikte savaş çıkacaksa çıksın diyen, israili sike sike öldürürüz diyen arkadaşları akşam saat 21:00 gibi başlayacak pro clan maçına bekliyorum. server adresini ve pass'ı özel mesajla isteyin. arkadaşlar kinlerini oraya kussunlar.

    lan ne yiyip, ne içiyosunuz bilmiyorum da böyle bir şey gerçekleşirse '' gitsin abi savaş da çıkacaksa çıksın'' diyen abileri ''ölmek istemiyom'' diye ağlarken bulabiliriz. savaş denilen şeyi oyuncak zannedip, çığırtkanlığını yapmak ''ben cesur bir türküm'' den ziyade ''ben ahmak gerizekalı bir insanım'' demenin kısa yoludur. bu açıdan böyle bir şeyin olması mantıklı bir hamleden ziyade savaş için geri sayımı başlatmaya benzer.

    benden bu kadar. akıllı olun.
  • diyelim ki benim bir gemim var. israil'i geçin, herhangi bir ülkeye yardım için malzeme ve gönüllüleri doldurup yola çıkacağımı açıkladım. gideceğim ülke yetkilileri ( hükümeti, ordusu) buna izin vermeyeceklerini ve gemiye el koyacaklarını açıkladılar. bende o zaman bizim deniz kuvvetlerinden eskort savaş gemileri istedim. deniz kuvvetleri komutanlığıda ''tamam abi ayıp ediyorsun, icabında savaşırız da. senden kıymetli mi '' diyip, birkaç savaş gemisini bana tahsis etti. beraberce yola çıktık.

    şaka mısınız birader?
  • turkiye cumhuriyeti donanmasi'nin bundan sonra "başka bir devletin askeri gücü müdahale eder, silah kullanir, ateş eder, yaralar, öldürur, esir alir" diye dusunerek akdeniz'in uluslararasi sularindaki butun turk gemilerine eslik etmesi gerektigini anlatan olaydir. goren de 1941 yilinda ikinci dunya savasi'nin ortasindayiz, kuzey atlantik denizi'nde amerikan ticaret gemilerine eslik ediyoruz sanir.

    her zaman baris halinde oldugu gibi simdi de turkiye cumhuriyeti'nin temel beklentisi uluslararasi sularda kendi gemilerine uluslararasi hukugun ongordugu sekilde davranilmasidir. baskasi degil. bunu saglamak icin fiili savas durumunun olmadigi hallerde hicbir zaman donanma sivil gemilere eskortluk etmemistir.

    ikinci konvoya deniz kuvvetlerinin eskort olması konusuyla hic alakali degil, ama burada uluslararasi hukuk dedik bir duralim. bundan bahseden dumbass'ler olmus, kendilerine wise ass'lik yapmak borcumuz olsun:

    acik denizdeki askeri mudaheleleri duzenleyen san remo manual on international law applicable to armed conflicts at sea. madde 67a:

    "merchant vessels flying the flag of neutral states may not be attacked unless they are believed on reasonable grounds to be carrying contraband or breaching a blockade, and after prior warning they intentionally and clearly refuse to stop, or intentionally and clearly resist visit, search or capture"

    nitekim bu bahsettigim san remo referansindan yola cikarak israil'in eylemlerinin yasal oldugunu iddia eden hukuk uzmanlari var mesela:

    "central to the criticism of israel were questions about the legality of its actions. the raid took place on a ship that was apparently unarmed, in international waters. but allen weiner, a former state department lawyer and legal counsel at the u.s. embassy at the hague, said israel was technically operating legally.

    "israel claims to be in a state of armed conflict with a non-state group, with hamas in gaza. under the laws of war, a blockage is legal," said weiner, who teaches at stanford law school. "that includes operating on the high seas. you don't have to wait until you are on territorial waters."

    yani neymis kuzicigim? bir daha anahtar kelime kullanirken anlamini iyi arastiriyormusuz.

    daha ilk konvoya yapilan baskinin hesabi hukuken sorulmamisken,
    hem uluslararasi sularin hem de gazze'nin karasularinin uluslararasi hukuk cercevesinde durumu ve israil'in ve turkiye'nin haklarinin niteligi netlik kazanmamisken
    turkiye cumhuriyeti'nin donanmasi'ni yavuz ve midilli misali bu kadar riskli bir maceraya gondermeye, belki de butun turkiye'yi savasa suruklemeye heveslenecek kadar yarimakillilar varmis aramizda demek.

    cok sukur kendilerini kaale alip dinleyen yok, ama hediye olarak eli bos gondermeyelim, iki anahtar kelime takdim edelim: akil ve fikir.
  • kanaatimce gerizekaliligin daniskasidir.

    butun bu olayda israil'in basini hukuken agritan en buyuk ayrinti, filoya kendi karasulari disinda (20 kilometre kadar), uluslararasi sularda mudahele etmek oldu.

    ote yandan konvoya eslik edecek olan turk donanmasi asla ve kat'a israil kara sularina kadar giremez.

    boyle bir sey yapilirsa konvoy en fazla 20 kilometreye kadar turk donanmasi esliginde yaklasir.
    o noktada hazir bekleyen israil donanmasi bu sefer 20 kilometre acikta gemilere mudahele edip, teslim alir.
    turk donanmasi da akdeniz turu yaptigiyla kalir.

    ha yok "israil'in karasularina da dalalim, hatta astot limani'na kadar donanmamizla girelim, butun dunya arkamizda" diyen salaklar varsa yollari acik olsun, aldiklari bu gazla en onden onlari yollamaya raziyim ben.
  • "devletin sorumluluğu dunyanin dort bir yanindaki butun vatandaslarinin her birinin can ve mal guvenligini korumaktır" diyen arkadaslara soralim: ingiltere'de okuyan bir turk ogrenci'nin can ve mal guvenliginden sorumlu olan kimdir? ingiltere polisi mi? turkiye cumhuriyeti polisi mi?

    bu kadar basit bir mantigi boyle uzun uzadiya anlatmak dahi zul geliyor ama yine de deneyelim:

    bir devlet, yalnizca kendi egemenlik sahasinda bireylerinin guvenliginden sorumludur.
    yurtdisindaki ulkelere giden, orada yasayan, bireylerinin guvenliginden turkiye degil, o ulkeler sorumludur.
    ornegimizde, ingiltere'deki ogrencinin can ve mal guvenliginden ingiltere mi sorumlu turkiye mi? tabii ki ingiltere. turkiye'nin, diger butun medeni devletler gibi, beklentisi de, ingiltere'nin bu guvenligi en az kendi vatandaslarina sagladigi gibi o ogrenciye de sonuna kadar saglamasidir.

    eger turkiye ingiltere'nin bunu saglamadigini dusunurse bu, oncelikle iki ulke arasinda ciddi krize yol acar. tipki uganda ile israil arasinda olmus olan kriz gibi - buradan selam olsun entebbe ornegine.
    o zaman turkiye gerekli onlemleri alip orada bulunan ve guvenligi saglanamayan vatandaslarini, guvende olmadiklari ulkeden alip ulkesine geri getirme karari alabilir. tipki su anda israil'in elindeki vatandaslarimiz sinirdisi edildiklerinde geri getirilmeleri gibi.

    tipki, endonezya'da suharto devrildikten sonra birden ic savas ve sokak catismalari cikmasi uzerine avustralya donanma gemilerinin orada "halihazirda" bulunan avustralyalilardan isteyenleri alip vatana geri getirmesi gibi.

    ote yandan hem o donemde hem de sonrasinda kendi imkanlari ve hur iradeleriyle endonezya'ya gezi veya is amaciyla giden bir suru avustralya vatandasi oldu.
    abd, ingiltere gibi ulkelerin yaptigi gibi, avustralya devleti de bilgi olarak web sitesinde endonezya da dahil her ulke ile ilgili ayrintili bir "travel advisory warning" yayinliyor, tehlikeli gordugu ulkelere "gitmeyin" diye oneriyor.

    butun bunlari bilip de yine de gitmek isteyen olursa, avustralya'nin
    * ya bu insanlarin endonezya'ya gitmesini engellemesi/yasaklamasi
    * ya da onlari korumak icin peslerine resmi ordusunu takmasi
    gerektigini soylemek zirvaligin yepyeni bir boyutu olurdu bence.

    tipki, kendi imkanlari ve hur iradeleriyle, hicbir resmi gorev ve sifatlari olmadan, bir yolculuga katilanlara turkiye cumhuriyeti donanmasinin eslik etmesinin "temel gorev" oldugunu, adeta "mecburi" oldugunu soylemenin son derece zirva oldugu gibi.
  • daha once ticari gemilerimizi somali'deki korsanlardan korumak icin donanma kullanilmasiyla uzaktan yakindan alakasi olmayan hadise
    (bkz: #19241967)

    bakiniz ne demisim bir baska yazida:
    "her zaman baris halinde oldugu gibi simdi de turkiye cumhuriyeti'nin temel beklentisi uluslararasi sularda kendi gemilerine uluslararasi hukugun ongordugu sekilde davranilmasidir."
    (bkz: #19241852)

    uluslararasi hukuk, adi ustunde, uluslarin arasinda olan akitlerin sonucu dogan bir hukuktur.
    ve yine adi ustunde "korsan" bayragi tasiyan, o uluslarin hicbirinin resmi bayragini tasimayan, gemileri baglamaz.
    dogal olarak bu tur "korsan" gemilerin yogun olarak goruldugu uluslararasi sularda, turkiye cumhuriyeti'nin, gemilerine uluslararasi hukuk cercevesinde davranilmamasini beklemesi ve buna karsi gerekli onlemleri almasi son derece dogaldir.

    turkiye cumhuriyeti ile israil devleti arasinda hicbir sekilde aktif "savas" durumu yok. diplomasiyi asan, askeri bir tasarruf yok.
    "baris" halindeyiz, ve ona uygun sekilde davranilmasini beklememiz, ve karsiliginda bizim de ona uygun sekilde davranmamiz en dogalidir.

    bu arada sazan gibi atlayanlar olabilir: evet basinda ve siyasi cevrelerde israil donanmasi'nin eylemini "korsanlik" diye betimleyenler cikti.
    ama bunun basit bir 'metafor' oldugu, hukuken uzerinde yazildigi kagit kadar degeri olmadigi aciktir umarim?
    san remo protokolu haliyle dogrudan resmi ulke donanmalarina uygulaniyor, asla 'korsan'lara degil. ve resmi bir devletin donanmasi olan bir gemi ile, korsan bayragi tasiyan bir gemi arasinda daglar dereler kadar fark var.

    pekistirmek icin bir baska somut ornek vereyim:
    turkiye cumhuriyeti donanmasi'na ait bir gemi, somali aciklarindaki uluslararasi sularda "korsan" bayrakli bir gemiye rastlarsa, otomatik olarak o gemiye saldirmaya ve onu ele gecirmeye, icindekilerin her birini tutsak almaya ve kendi kanunlari cercevesinde gerekirse turkiye'de muebbet hapse mahkum etmeye hakki vardir.

    resmi bir ulkenin gemisine rastlar ise (san remo anlasmasi'nin blokaj vb. turu daha once uzun uzadiya izah ettigim 67a gibi maddeleri sakli kalmak uzere), o ulke ile "savas" halinde degil ise, meraba der selamlasir gecer.

    sonnot: akil tutulmasi pek sik gorulur oldu, onlemimizi alalim. bu yaziyi, israil'in eylemlerinden bagimsiz olarak yazdim. amacim israil devleti'nin herhangi bir politikasini olumlamak degil, zira bu basligin konusu da o degil.
    amacim, turkiye cumhuriyeti'nin askeri politikasini "yollayalim arslanlar gibi donanmamizi, haddini bildirsin su nankorlere. sonuna kadar da hakkimiz var" seviyesine indirmek isteyen yarim akillilarin argumanlarinin ne kadar capsiz ne kadar ipe sapa gelmez oldugunu anlatmak.
  • söylentiden ibaret olması kuvvetle muhtemel iddia. channel 4 denilen kanalda röportaj yapan jon snow kişisi soruyu yöneltirken recep tayyip erdoğan'ın meclis'teki konuşmasında bunu söylediğini iddia ediyor ama bizim de bildiğimiz gibi tayyip'in konuşmasında böyle bir şey yok. yani nereden çıktığını belli olmayan bir söylenti. sakin...
  • bir devletin temel görevi kendi sinirlari, egemenligi altindaki vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak oldugundan kelli yapılması asla şart olmayan bir uygulamadır.
    turkiye cumhuriyeti hicbir vatandasinin yurtdisina cikmasini engellemek sorumlulugunda degildir.
    turkiye cumhuriyeti, yurtdisina, kendi egemenlik alaninin disina cikan vatandaslarinin can ve mal guvenliginden de sorumlu degildir. okey?

    afganistan'da veya irak'ta calismaya veya yardim gonullusu olarak giden butun vatandaslarimiza da havadan helikopter destegi verelim isterseniz?
    hatta devam edelim bu mantikla, eger ic savas halindeki kongo'ya helikopter gondermek mumkun degilse kongo'ya gitmek genelkurmay'in emriyle yasaklansin, kendi imkanlariyla gitmek isteyenlere engel olunsun pasaportlarina el konulsun falan? eger "ya engelleyeceksiniz ya da engellemek istemiyosanız onları koruyacaksınız" mantigiyla dusunursek elimizdeki denklem bu oluyor.

    siz kendi istek ve rizanizla gece vakti soweto'da, guney sikago'da veya rio de janeiro favelalarinda dolasin mesela - caniniza/maliniza bir zarar geldiginde bundan "vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak" gorevinde olan turkiye cumhuriyeti devleti mesul olsun?

    yok artik yani - "birey"in hic ama hicbir sorumlulugu yok mu yahu?
    bilip konusmak her zaman en iyisidir.
  • tsk'nin gorev alanina girmedigi asikar olmakla birlikte, boyle bir nedenle askeri gemini uluslararasi sularda dolastirmak hakliligi golgeler niteliktedir. ayrica; bolgesel guc rolumuzun saglamlastirilmasi adina bir savasa girip karsilikli binlerce insanin hayatina kast mi olunmasi gerekir? benim cocugumun ne gunahi var israil filistin'e insanlik disi mudahalede bulunuyorsa? diplomasi, yardim ya da boykot yaklasimlarini anlarim ama benim ulkemin oradaki bir sorun icin savasa suruklenmesini hic bir sekilde anlayamam.

    ozel not: savas degil baris icin ugrasmak gerek, savasin her turlusu kotudur, insanlar olur.
  • recep beyin yönetimi her ne kadar maço görünse de israil hükümeti gibi köşeye sıkışmış, kaybedecek bir şeyi olmadığı için her türlü çılgınlığa hazır bir güce karşı böyle bir girişimde bulunma lüksümüz yok.
    özellikle bizim için kılını kıpırdatmayacak araplar için.
hesabın var mı? giriş yap