• insanın ırkçılıkla imtihanı bir nevi. bu adamlardan nefret etmemeyi, onları kabullenmeyi başarabilirsen bir daha da hiçbir milletten nefret etmezsin, tüm ırkıçılık duygularından arınırsın. pırıl pırıl bir insan oluverirsin.
  • cignedigi sakizini su icmek, yemek yemek vs. gibi nedenlerden oturu agzindan cikardiginda, tekrar cignemek uzere kulaginin icindeki kivrimda muhafaza eden insanlara hintli denir.

    isaret parmagini, burnunu karistirmak sureti ile goz pinarinda cikarabilen, akabinde tokalasmak icin parmak ucunda damacana buyuklugunde tatagi oldugu halde size o guzide elini uzatan insanlara da hintli denir.
    kulakici pisligini, kendi kendine dusmek uzere olmadigi surece kesmedigi veya sumugunun tadi superken yanlislikla o sumuk topuyla beraber yemedigi tirnagi ile yuklucene miktarda disari cikarip koklayan, koklayan ve koklayan ustelik bunu kendisini izleyen bir grup insan varken gamsizca yapan insanlara super hintli denir.

    butun bu el becerilerini sergiledigi gunler boyunca elini yikadigi gorulmeyen, duyulmayan hatta rivayet dahi edilmeyen, uzerine de acikbufeden salatalik olsun, salam olsun, domtez olsun, kornfleyks olsun (bari onu elleme gt) mincik mincik alan insanlara uber hintli denir.

    ancak ve ancak en krizmatik kriz anlarinda dahi sinirlenmez, bagirip cagirmaz, en bi genel mudur de olsa isciye insan gibi davranir, hor gormez, hakaret etmez, taktir eder, tesekkur eder, artik blumik bir insan olmaniza sebep de olsalar kendilerine cani gonulden tesekkur etmenizi saglarlar.

    edik:ayrica bu entari neden kotulendigi anlasilamayan entarilerin en guzel orneklerinden biridir. kendimi tebrik ediyorum. cozemedim hintli sevmeyenler mi cok, sevenler mi?
  • uzun süren gözlemlerim sonucunda; pis değil, temizlik anlayışlarının ve önceliklerinin çok farklı olduğuna kanaat getirdiğim ırk'ın evladı.
    aşağıdaki maddeler kesinlikle genelleme olmayıp; şahsi gözlemlerim sonucunda öğrendiklerim, bizzat gördüklerimdir. abartı içermemektedir. kesinlikle aşağılama veya benzeri bir amacı yoktur:

    - ellerini hiç bir şekilde yıkamazlar. şans eseri elleri ıslanırsa hemen saçlarını düzeltirler, bıyıklarını burarlar.*
    - vücutlarını asgari seviyede yıkar, mümkün olduğunca suya girmek isterler temizlik maksadıyla. ama dikkat! yıkanmazlar!. suya girer, biraz su dökünür çıkarlar.*
    - su olduktan sonra kaynağı ve yeri gerçekten önemli değildir. eğer lavabo dolu ise bandanasını klozet içinde bir sifon darbesi ile ıslatabilir, taharet musluğunu açıp yüzünü serinletebilir hintli.
    - sabun isterler, iyi sabun. "ulan bak yola geldi pis herif, temizlenecek" dersiniz, hemen verirsiniz. 15 saniye sonra sabunu kaybettiğini söyler, bir tane daha ister. adamı temizleme ihtimalinin şevkiyle arada kalırsınız. verirseniz, "kaybettim" tekrarlanacaktır. çünkü iyi sabun satılır, kötü sabun zaten kullanılmaz. para cepte.*
    - o kadar çok duvar dibi, tenha yer, kuytu köşe varken tabi ki umumi helaya gerek yoktur. geceleri ise bir kelebek kadar özgürdür hintli. onun için sıçarken görünmek değil, sıçtığının görünmesi önemlidir**. tuvalet sonrası temizlik diye bir şey mevcut değildir. önce pantalon çekilir, sonra yerdeki kumlarla el şöyle bir teyemmüm edilir. sonra sofraya koşulur, diğer 6 kişiyle**** beraber pilava avuç sallanır. bağışıklık sistemi güçlenir, güçlendirilir.**
    - çöp kutusuna ihtiyaç yoktur. içini yere döker, eşyalarını kutuya yerleştirir hintli. ya da dışarı çıkmaya üşenir, gemicilerden kaptanlardan da dayak yemekten korkar; umumi tuvalet yapar çöpü hintli.*

    ne kadar tiksinç gelse de; bu bir yaşam biçimidir, kültüldür. zaten 1 ay gibi bir sürede bunlar göze batmaz hale gelir yabancı insana. ama aradan 1 yıl geçse bile benim gözüme batan ve bence bu entry'nin en önemli noktası olan bir şey var hintlilerin temizlik anlayışı konusunda:
    - her hintli günde 3 kere dişlerini fırçalar!!!
    hem de son teknoloji bir diş fırçası ve en baba diş macunu ile ve gerçekten en az ikişer dakika. (yanlış olmasın her hintlinin kendi diş fırçası ve macunu vardır) herhangi bir olay için 1-2 dakika sabredemeyen hint insanı, diş fırçalama kuyruğu oluşturur. kuzu gibi sırasını bekler, macununu diş fırçasına özenle ve hijyenle yerleştirir.
    bu kesinlike bir prestij göstergesi ya da şov değil, bilakis bir alışkanlıktır. sonradan kazan(dır)ılmış bir alışkanlık. ama diğer faydalı alışkanlıklar duruken; sadece bu biraz stratejik, biraz ticari gözüktü gözüme he hintli?
    konuyla ilgili olarak:
    (bkz: britanya)
    (bkz: sömürgecilik)

    bak: 9 sene geçmiş ekleme yapıyorum. aha ispat, 1:24'e dikkat:
    https://www.youtube.com/watch?v=ixjgy2vsct0
  • adamların renkleri bir garip. böyle aslında beyazmışlar ama kömürle filan boyanmışlar gibi. ne zaman görsem aklıma kemal sunal'ın bi filmi geliyor. hani yüzüne kömür tozu sürüp yabancı basketbolcu ayağı mı ne yapıyodu ya... şu an var bi tane karşımda, çalışıyo bilgisayarla. aynı kömür tozu lan. yanaktan kesme alsam elime geçecek gibi. bi dakka geliyorum..

    edit: yillar sonra bakinca agir irkci bir entry olmus ama kotu bir niyetim yoktu.
  • acaip.. bu adamlar için söyleyebileceğim tek şey acaip.

    aynı evde kaldım.. aynı iş yerini paylaştım. türkiye'ye döndükten sonra bile çalıştığım yerlerde en çok kendileriyle muhattap oldum.

    acaip..

    şimdi, kendi aralarındaki kast sistemi yüzünden birbirleriyle bile konuşmazlarken benim hepsiyle iyi bir diyaloğum vardı. "kötü"dürler diyemem, çok yakın arkadaşlarım da oldu. hani erkeklerin el ele yürümesi falan bunların hepsine alışıyorsun bir süre sonra (en azından görmeye, fesatlaşma).

    ama arkadaş, beş milyon küsür dolarlık anlaşmanın yapılacağı toplantıda.. jilet gibi takım elbiseli hintli ayakkabısını çıkarıp, dizini de çekip yırtık çorabı arasından parmağını karıştırabiliyor ya. ve sonra o eli toplantı çıkışında sana uzatmaya kalkıyor ya hani. elini bir tarafına monte edip ayakkabıyı da yediresin geliyor.
  • hint yerine yanlis olarak kullanilan kelime. mesela turkiyede yasayan insanlar turklerse, hindistanda yasayanlarda hintlerdir. veya herhangi bir seye turk mali dedigimiz gibi, hint mali diyebiliriz. hintli mali demeyiz. niye? cunku turklu demedigimiz icin, hintli de demeyiz. di mi?
  • hintliler; bize 0'i armagan eden bariscil halk. karsiliginda atalarimiz da * * bu insanlara medeniyeti, yani erkek gibi savasmasini ogretmislerdir -ki havai fisekli ok atmak gibi ileri teknikler var bunun icinde. oyleyse acaba bugun ne haldeler, hangi stereotiplerle bu 1 milyar insani taniyabiliriz, konumuz bu.

    amerikadaki beyaz yakalidan, ingilteredeki somurge intikam tugayina, ortadogudaki alamancidan hindistantaki garibana kadar hicbir hintli bati tarzi giyim kusamdan anlamiyor. is toplantisina hawai sortu ve kazakla giden biri olarak (arktik pornoculuk isim), bu adamlarin kumas pantalon ceket altina 5 dolarlik cart beyaz spor ayakkabisi giymelerine yillardir sasmaktayim. italyada hintli olmamasinin nedeni bu herhalde, hepsini linc etmislerdir. ayakkabinin disindakilerde de bir renk uyumu olmuyor. zaten kara derilerine pek uymayan koyu yesil, koyu gri gibi normalde dahi silah zoruyla giyilmesi gereken renkleri giyiyorlar, sonra corap icin mor, kemer icin kahverengiyi secip, spor ayakkabilarinin vahsetinin bir tesaduf olmadigini kanitliyorlar. taj mahalin topragindan yetismis, renk festivalleriyle buyumus bu insanlarin estetik duygulari ve yaraticiliklari, neredeyse bizim ulkenin armasini kayinvaldenin yemegine gec kalmamak icin alelacele tasarlayan memurumuzunki kadar (bakmayiniz: coat of arms)

    simdi tabii diyeceksiniz, kac tane hintli tanidin da konusuyorsun? cok. tv'de gordugun kadar hintliye korili tavuk pisirmesini ogrettim, bir o kadar da pakistanliyi hintli yaptim (sizler plato hintlisisiniz), ve tabii ki bol bol kiz alip kiz verdim (evrensel kardeslik kistasimiz)

    ve bu kadar tanidigim hintlilerin de hepsi cimri. zamaninda beraber yasadigim 3 yahut 5 hintli (ayakkabilari gozlerimi kamastirdigindan emin degilim) bana hic yemek ismarlamadi. birbirine de ismarlamadilar. isin acikcasi ben baskasina tatli alan hintli gormedim, duyani da gormedim. sirf elimde dag gibi anektodal kanit olussun diye garsonluk yaptim. hasbelkader bir is arkadasina kurabiye almissak adamlar gunler sonra gelip 25 sent vermeye calisiyorlar. cimrilik ve denk butceci muhasebeci anlayis, cagimizin vebasi. ayda 7-8 bin dolar kazanip tasarruf edecegiz diye 4-5 kisi ahir gibi birarada yasayan hintlilerin sayisini dusundukce bunaliyorum. reenkarnasyona inandiklarindan olsa gerek bu hayattan rahatca maddi zevk almaya kasmiyorlar. veyahut oyle bir travma gecirmisler ki geldikleri yerde, ne buyuk bir bok cukuruysa bu hindistan artik, her an tum hayatlari yikilacak ve oraya geri doneceklermis gibi yasayip geleceklerini guvenceye aliyorlar. bir daha dogacaksan bu hayattaki geleceginden ne endise ediyorsun?

    cogu kotu kokmuyorlar. yani bu genellemenin, igrenc spor ayakkabilari genellemesinin onune gectigine, onun kariyerini tikadigina inanamiyorum. ev mutfagi veya pentagon gibi kapali ortamlari tamamen saran yogun kori kokusu (yogun derken havayi gorebilecek, dokunabilecek, yutabilecek hatta dikkat etmezseniz yururken ona kafanizi carpabilecek derecede) bunlarin da ustune siniyor olabilir ama steril bir ortamda beklemis bir hintlinin icinden koku gelmez, oyle ozellikleri yok. yani kendisi iyi de cevresi kotuydu. agzi baharat kokuyor olabilir ama agzini da koklamayin zaten (kiz alip kiz vermekte ismi gecen kizlardan biri degilseniz). yalniz bazilarinin vejetaryenlikleri adami bunaltiyor. ayni mikrodalgada yemek isitamiyorsun mesela, oyle hassasiyetleri var. yakinda 500 metre menzilde mangal da yapilamaz dumani sinmesin diye, yanlarindan etle gecemeyiz. ben etim, sen etsin, hepimiz kardesiz ve etiz. yapacak birsey yok. yapacak birsey olmadigindan da yapilacak tek seyi yapiyorum, mikrodalganin ic kisimlarina kanli cig et suruyorum ortalik bosken. farketmiyorlar, hayatta hersey placebo.
  • kendimi sorgulamama ve ulan ırkçı mıyım acaba dememe neden olan ve burada yazılanları okuduktan sonra normal olduğumu düşünüp sevinmemi sağlayan garip millet.

    - ingilizceleri, kendi dillerinin etkisiyle bir gariptir. size öğrendiğiniz ingilizce'yi sorgulatabilir. özellikle o dilin ağzın içinde dönmesi, sizde ırkçı öfkeler yaratabilir*.

    - üçkağıtçılıkta bunların eline su dökebilecek kimseyi görmedim. tatlısu kurnazı tabir ettiğimiz her tür işi yaparlar, burada detayına girmek istemiyorum, ama en zevklisi üçağıtları ortaya çıktığı zaman bunu yüzlemek ve kendileriyle bir daha alışveriş yapmayacağınızı bildirmektir*. adamı evire çevire dövme isteğini ise normal şartların dışında olduğu için yazmıyorum*.

    - pisler, gerçekten pisler. yahu milyon dolarlık iş için geliyorsun, o elini uzatınca karşındakine pis bir koku geldiğinin hiç mi farkında olmazsın? illa aşağıdaki araba temizleyicisine soğuk suyla yıkatalım mı seni güzel kardeşim?

    - yamulmuyorsam, bunların birkaç dili var. birbirleriyle anlaşamadıklarından meclislerinde de ingilizce konuşuyorlar. bu yüzden ingilizce epey bir revaçta hindistan'da. hepsi de ana dilleri(!!) gibi ingilizce(!!!!) konuşuyorlar.

    - konuşmayı biraz fazla seviyorlar. özellikle bir bankada çalışıp da size bir ürün satmak için arayanlarıyla ilgili id'inizin en içlerinde kalmış ölüm fantezilerini ayyuka çıkarabilirsiniz*.

    - üçkağıtçılıklarının yanında işbilmezler. bunların birkaçının yapabileceği işi, bir tane doğru düzgün çalışan biri yapabilir. yani bunu size anlatmam için yaşamanız gerekir, bulunduğum yerde* bankalarda ucuz maliyetleri için bunlar çalıştırılır. hayatımda böyle işbilmez, böyle dayaklık, böyle boş adam görmedim. hani türk bankalarında genelde bir sorun olursa bir şekilde anlatır çözdürürsün, bu adamlara sorunun ne olduğunu dahi anlatamıyorsun. önceden ellerine verdikleri check list teki cevapları aynen tekrarlıyorlar. ulan 3000 dolarlık transferin masrafı 2990 dolar olur mu laynnn?? benim durumumda olup da çıldıran varlıklı bir türk* ise ilgili birime bir dahaki telefon açışında telefona çıkanın milliyetini sorarak ana avrat düz gitmiştir, böyle böyle değişik kişileri telefona aldıktan sonra en sonunda ilgili birimde bir türk'e ulaşarak işlemini gerçekleştirmiştir.

    - hazır faşizmin ve genellemenin kralını yaparken biraz daha dibe vuralım o vakit. bunların gelişmiş batı ülkelerine önceden göç eden ebeveynlere sahip olup da iyi eğitim almış olanları ise potansiyellerinde bulunan risk alma güdüsü ile iyi işler yapabilmektedir. etrafta ingilizce'yi ingiliz gibi konuşan, ingiltere'de okumuş ve risk algısı yüksek bir hintli görürseniz bilin ki patrondur. özellikle danışmanlık işlerini iyi yaptıklarını söyleyebilirim, esasen bizdekine benzer bir kafa var. short cut anlayışı hayli yüksek. bir de bu tipler en azından yıkanıyorlar**.

    - bir önceki maddede sayılanın dışında bir de check list adamları var. kesinlikle insiyatif kullanmazlar, patronları ellerine bir check list vermiştir, "ya bunu yap ya da kovarım" demiştir. adamı kesseniz o check list'in dışında çıkmazlar.

    - bunlara iş yaptırmak için belgelerle çalışmak ve tehdit etmek gerekir. "bunu yapmazsan şikayet ederim" sözü mekanizmayı tetiklemektedir.

    sözün özü, insana uzun uzun entari yazdıracak türde adamlardır.

    (bkz: çok dertliyim be sözlük)
  • turk olmaktan dolayi sukrettirten toplum. o kadar yani.
  • dikkat:
    bu entiri genelleme icerir ama benim gibi 'hey dostum hepimiz kardesiz' bir insana bile bu genellemeyi yaptiriyorsa demekki istisnalar kaideyi bozamamis.

    -hintliler kotu kokarlar (o kadar baharatli yerse kokar tabi)
    -konusmalari sinir bozar (panjabi denilen dil igrenc bir dildir)
    -gurultucudurler.

    cok sevdigim hintli arkadaslarim da olsa da onlar da bu talihsiz ozellikleri tasirlar.

    simdi, buyrun kotuleyecek bir entiri daha.
hesabın var mı? giriş yap