• kabartma tozu.
    hamuru dökülen insanın, yaşam fırınında samimiyet ile pişerken 2 boyuttan 3 boyuta geçmesini sağlayan, kıvamını bulurken içine göre biçimini aldıran nefes. nefis. enfes.

    üşümeden titreme nedeni.
    ruhun dolaşım sistemi, duygu kanı. içinizdeki ırmağın akıntısı.
    girdap.
  • aldous huxley'e göre, heyecan demek henüz tatmin olmamışlık demektir.
  • benim hatun heyecanlıdır çok; annem. çabuk çığrınır, çevresindekilerin aklını başından alır. güzel bir kış günü çıtır çıtır yanan sobanın başında çay içiyoruz yengemlerde. yeğenlerden biri küçük o zaman. ona da tepsi ile çay getirip yere koyuyorlar, altına sofra bezi serip. yanında da pötibör bisküvi. bisküvileri ortadan ikiye kıracak, çayına dolduracak, bebek maması olarak yiyecek. canım çekti. neyse herkesin çayları elinde. küçük çocuk, paşa çayını (açık ve gayet sulu) karıştırmaya başlıyor. çlink, çlink, çlink, çlink. çocuk ya, çocuk olduğu belli olsun iyice diye karıştırma eylemini oyun haline getiriyor ve giderek çlink'lerin sıklığı ve şiddeti artıyor. herkes bir ağızdan çan çan konuştuğundan -ki egeliler birbirinin ağzından lafı kapmaya bayılır biliyorsan- annem ve amca kızım (hani şu menekşelere işeyen) dışında kimse çocuğa dikkat etmiyor. çocuk çlink, çlink, çlink, çlink karıştıradursun annemle kız geriliyor geriliyor geriliyor. çocuk nihayet bardağı çlink'lerken deviriyor. annem yaradana bile sığınmıyor, tingildek düşüyor olduğu yerde, basıyor çığlığı; "dööööktüüüüü"

    aynı anda, çocuğa bakmakta ve annemle koşut "ha döktü ha dökecek" diye keman yayı gibi gerilmekte olan amcamın kızı öyle korkuyor ve o da tingidek düşüyıor ki, bardağındaki çayı tüm odaya serpiveriyor. sonuçta çocuğun çayı tepsiye dökülüyor, bizim kızın çayı her yere.

    "çok kurdum kendimi çocuğa bakarken." diyor fatma hanım. heyecanlanıveriyor böyle olunca. yirim.
  • amaçsız, hesapsız, kitapsız.

    kural tanımaz.
    ezber bozan.
    duygunun en hızlısı.
    soğuksuz üşütücü.

    narin çita. gücü kalın derisinde değil çokluğunda ve hızında.

    heart runner.
    hard runner.
  • vucudun adrenalin salgisi arttiginda ki$inin hissettigi duygular butunu..
  • "insanın asabına bağlı olarak ya da zekasının zirvesini zorlayarak yaşaması" tom robbins
  • insanin hayatina yeni bi insan girince, veya girme ipuclari verince, yalnizligin catirdamasiyla olusan titresimlere verilen ad.
  • bulamam dedim bulamadım..!

    yıllar önce rastladım aşka
    muhtelif yerlerden yürütüp
    canım çekti gördüğüm anda
    o da tesadüf

    bilir miydim ayrılacağımı
    hüzün kadar sarsılacağımı
    daldan dala savrulacağımı
    o da tesadüf

    deliler gibi yanıyorum
    yuvadan uçup gidiyorum
    yaşım özneden büyük ama
    seni adım adım sayıp seviyorum

    heyecandan ismini bile
    kazıdım bitik yüreğime
    senin aşk diyen o diline bile
    doyamadım telaşlanıyorum

    heyecandan her gece hayalini unutursam
    ağlama unut beni
    bebeğim hayatta yok senin gibi
    bulamam dedim bulamadım

    aradım seni çıkıp sokaklara
    isyanım sana değil tüm aşklara
    geceden içip içip sabahlara
    çıkamam dedim çıkamadım

    bulamam dedim bulamadım..!

    şeklinde sözlere sahip serdar ortaç şarkısı, nefes albümünden
  • serdar ortaç'ın son yıllarda yaptığı en iyi şarkı. özellikle son yıllarda serdar ortaç'tan nefret etmeye başlayan biri olarak söyleyebilirim ki, bu şarkıya ön yargıyla yaklaşmayın, dinleyin, dinlettirin...
  • mutlu anlarda hissedileni insanın yaşam sevincini çoğaltıyor. inanılmaz güç, sevinç ve başarma isteği yüklüyor insana. başarma isteğini körüklüyor insanın.
hesabın var mı? giriş yap