• tek bir sınav sitemini kontrol etmek, zilyon tanesini kontrol etmekten daha kolaydır. burda hem fikir miyiz?

    öss yada yeni ismiyle lys'nin alternatifi bu olamaz. sen daha bir tane sınavı kontrol etmekten acizsin, bir sürü sınavdan bahsediyorsun. bu sistemde milletin yeğeninden, torunundan size sıra gelmez boşuna heveslenmeyin.
  • annemle babamin universiteye girdigi zamanlarda uygulanan sistem. sonrasinda torpil ve saibenin onune gecmek icin merkezi sisteme gecilmis…
  • olursa haksızlığın, adam kayırmanın, siyasi torpilin, kadrolaşmanın ve bunun gibi bir çok şeyin amına koyacak uygulama.
  • hemen ardından eğitim kurumlarınca torpil kavramı baştan yaratılacak, genişletilecektir.
  • üniversitelerin kendi iç özgürlükleri sağlanmadan, üniversiteler arasındaki "maddi manevi" dengesizliler giderilmeden, öğrenciler donanımları göz önünde bulundurularak ve fakat eşit mesafede yaklaşarak değerlendirilmeden, kişi başına düşen gelir yükseltilmeden olamayacak; olursa da ciddi sakatlıklar doğuracak sistemdir. öyle ki siz sınav giriş ücretininin yanı sıra ulaşım gibi kalemleri ödemenin hesabını yaparken, birileri bir yerde "yüksek yerlerdeki tanıdıklarını" devreye sokmak suretiyle zaten istediği yere yerleşebilecek; siz de yüksek ihtimalle gönülsüzce başka üniversitelere, illere, yönlere savrulacaksınız ve hatta belki adını bile duymadığınız bir üniversitedeki açık kontenjanı doldurmaya yeltenmeyeceksiniz bile. yök'ü, ösym'yi ve mütemadiyen değiştirilen sınav sistemini kesinlikle savunmuyorum ancak türkiye'deki üniversitelerin bu eşitsiz ve özgürlükten yoksun dağılımı göz önünde bulundurulduğunda her üniversitenin giriş sınavını kendisinin yapmasının da oldukça sağlıksız olduğunu düşünüyorum.

    özet geçilmiş hali için (bkz: her kuşu siktik bir leylek kaldı)
  • bunun yapılabilmesinin tek ön koşulu, bu memlekette herkesin üniversite mezunu olması gerekmediğinin anlaşılmasıdır.

    tüm liseleri anadolu lisesi statüsüne çevirmek ve/ya tüm yüksek okulları üniversite statüsüne geçirmek yerine, liseleri imkanlar elverdiğince meslek okullarına çevirip, insanları lise bitirdiğinde meslek sahibi yapmak sorunu büyük ölçüde çözer. insanlar para kazanmak için değil, akademik olarak gelişmek için üniversite okumak durumuna gelirlerse, torpile falan gerek kalmadan, adam gibi ölçütlerle üniversite başvuruları yapılabilir. bu arada kuaförde saç boyatırken saçımızı elimize alıp çıkmak ya da evimizin su tesisatını yaptırıp 3 gün sonra salonda yüzmek gibi sorunlardan da adam gibi yetişmiş, meslek lisesi mezunu elemanlarla çalışarak kurtulabiliriz. meslek lisesi mezunu, yetişmiş eleman da karnını adam gibi doyurur, insan gibi yaşar, sadece canı isterse üniversite derdine düşer.

    üniversite, kendi giriş sınavını yapmak yerine, öğrencinin geçmiş notlarına, hedeflerini ve üniversite okumak için sebeplerini anlattığı, belirli bir zaman içinde hazırlanmış portfolyosuna, o zamana kadarki çalışmalarına bakarak öğrenci seçimi yapabilir, üniversite sınavındaki alan sınırlamasının getirdiği, kazandığı bölüme zerre kadar uygun olmayan öğrenci sendromundan da kurtulmuş oluruz. doğudaki öğrenci girmek istediği her üniversiteye gidip tek tek sınava girmek yerine, başvurusunu bu şekilde gönderebilir, maddi sınırlamalar da engel olmaz. torpil mekanizması da özel üniversitelerle sınırlı kalır.

    torpili ortadan kaldırmanın en basit yolu, zaten mevcut üniversite işleyişinde de sorun olan akademisyen yönetici sistemini kaldırıp, profesyonel yönetim firmalarını devreye sokmaktır. zaten akademisyenlerin yönetiminden kaynaklanan milyon sorun yaşıyor üniversiteler. bu arada yan ürün olarak bu sorunlar da ortadan kalkar, hayat bayram olur.
  • yapılmışı var: lisansüstü eğitimde her üniversite kendi seçiyor öğrencilerini. merkezi les-ales'in belli bir etkisi oluyor tabi, ama almak istemedikleri adamı almamalarını sağlayan bir sisteme sahip oluyorlar. almak istememe gerekçeleri de onun yerine falan hocanın yeğeninin girecek olması, mezun olunan üniversite hatta lise, siyasi düşünce, mezhep, mensup olunan cemaat vs. şeklinde türkiye'nin genelinde başka tercih kriterlerinde de görülebilecek şeyler. şimdi bu sistem lisans düzeyinde öğrenci seçimine de uygulanırsa vay türkiye'nin haline diyoruz.
  • bir bilim adamının romanı isimli kitabında oğuz atay hocası olan değerli insan mustafa inan'ın hayat hikayesini anlatırken eskiden uygulanan bu uygulmaya yaptığı bir göndermeyi hatırlamak lazım. itü'nün sınavına girmek için adana'dan kalkar gelir mustafa inan. sınav için kaydını yaptırır, konuşması, şivesi görünümü ile alışılanın dışındadır (yani büyük üniversitelere, şehrin zengin tabakasından, iyi okullarda eğitim görmüş, iyi imkanlara sahip bilindik simalar girermiş genelde). görevli kayıtta ismini adanalı mustafa şeklinde yazar ve sınav sonuçları açıklandığında tepedeki isimdir. kendi de dahil olmak üzere kim bu adanalı mustafa isimli kişi diye merakla incelemektedir listeyi. sonra sensin o diyen görevli yardımıyla sınavı birinci sıradan kazandığını öğrenir.

    sosyal eşitliğin söylem olduğu bir ülkede, yüksek lisans ve doktora mülakatlarında akademisyen ve siyasi çevrelerin dostluklarının ağır bastığı bir yüksek öğretim sisteminde, büyük bir kitlenin önüne daha yüksek engeller koymak, bir diğer kitlenin ekmeğine yağ sürmek olacaktır bu fikrin sonucu. hele ki cemaat, dernek ve vakıf bağlantılarına yenik düşecek kayırmacılığın önüne hiç geçilemeyecektir. olurasa da fena olmaz diğer yandan. her üniversite direkt bir ideoloji ve siyasi düşünce ile hareket edecektir. marjinal arkadaşlar bu doğrultuda rahatça seçim yapabilir!
  • yök'ün kapatılması, üniversitelerin kendi rektörlerini cumhurbaşkanı parmaklamadan seçebilmesi ve gerçek anlamda özerk olmaları şartıyla olabilecek durum. torpil olayına gelince; zaten torpili olmayan adam hiç boşuna girmesin o okula nasılsa çıkınca iş bulamayacak...

    edit:
    1. referandumda hayır oyu verdim,
    2. param yok zengin falan değilim,
    3. elimde kaybetmek istemeyeceğim ne gibi bir rant olduğunu merak ediyorum,
    4. bu ülkede torpilin kralını kimin yaptığını anlayabilecek yaş olan 12'yi bir o kadardan daha fazla yıl önce doldurdum,
    5. paranın dibini bulmuş bir siyasi fikre destek verdiği halde hala fakir edebiyatı yapanları anlayamıyorum,
    6. halk diye sadece kendi yandaşlarını görenlerin -senelerdir bir emaresi gözükmemekle birlikte- nasıl bir fırsat eşitliği yaratacağını sabırsızlıkla bekliyorum,
    7. ve insanları gruplayan, siz ve biz diye ayırıp içinde milyonların bulunduğu bir kesimi suçlu gibi göstermeye çalışan dallamaları taksimin ortasında yatırıp sikmeyi düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap