• acil arkeolojik kazılarının başlatılıp ülkeye kazandırılması gereken sit alanıdır.
    bu kalibrede bir antik kent herhangi bir avrupa ülkesinde olsaydı böylesine yok sayılmasını, üzerine insanların basıp basıp geçmesini ve kazısının yapılmadan talan edilmesine seyirci kalınmasını hayal bile edemezdik.

    bugün gümüşlük olarak anılan myndos, içerisinde helenistik dönem öncesine de tarihlenebilecek dev yapılar, tapınaklar, liman yapıları, muhtemel yerleşim alanları ve kaya ve gömü mezarlar ve daha pek çok buluntu içermekte olan dev alana yayılmış adeta bir açık hava müzesidir.

    sadece leleg ve helenistik dönemle kalmayıp geç dönem roma'sından osmanlı dönemine kadar hayatın sürdüğü bir merkez olmuştur.

    bugün rakı-balık, sosyal medya selfieciliği ve bohem celebrity yumağı ile nam salmış gümüşlüğe gelenlerin araba park ettikleri yer bile toplu kral ve kaya mezarlarının üstüne yapılmıştır.

    hatta 2 sene önce toprak sahiplerinden birisi otopark alanına inşaat yapmak istemiş de toplu kaya mezarlar keşfedilmişti. hem kamping'in arkasındaki park hem de minibüs durağı olan park...
    https://www.trthaber.com/…rlari-bulundu-406795.html
    https://www.haberler.com/…i-bulundu-3209868-haberi/

    özellikle bayrak tepesi, şampanya koyu, filibit koyu vesaire olarak farklı sözlerle adlandırılan arka sit arazilerinde adımınızı attığınız her yer harabe ile dolup taşmakta, kafanızı çevirdiğiniz her noktada yapı elemanlarına, sütunlara vesaire rastlamakta, biraz dikkatli yürürseniz çanak çömlek keramik kalıntılarını bile ayırt edebilmektesinizdir.

    şampanya koyu denilen arka koyun yayıldığı düzlük muhtemelen bir temenos denilen kutsal bölge idi ve myndos'un ana kayaya oyularak inşa edilmiş en dev tapınağı buradaydı.
    görsel - takribi 2-3 metre yer altında kalmış söz konusu tapınağın duvarı. görsel bu dev yapı ve civarı tam kazılsa kim bilir nasıl bir şey çıkacak. ben buradayım diyor ve kimse oralı değil. inanılmaz bir şey.
    görsel - bu ise bayrak tepesine çıkarkenki tapınak olduğu düşünülen yapının ucu. bu bayrak tepedeki ucu görünen, ben buradayım diyen yapıyı bir kazsalar o yükseltide dev bir yapı topluluğu çıkacak. çünkü geniş bir alanda yapılaşma söz konusu.
    görsel su altında kalan liman bölgesindeki bir yapı. fotoğrafta yatmış duran küçük gözüken sütun parçası insan gövdesinden büyük.
    görsel - tapınak olduğuna inandığım dev yapıya limandan itibaren uzanan giriş merdivenleri
    görsel - dev tapınak yapısının altar(sunak) olduğunu düşündüğüm parçası (üç insan gövdesi büyüklüğünde dev bir taş) belki sütun kaidesi de olabilir.
    görsel tüm gümüşlükte görmeye alışkın olduğumuz roma öncesi helenistik veya leleg dönemi taş sütunlarından
    görsel - muhtemelen geç roma döneminden kalma bir mozaik zemin. bugün gittiğimde güzelce örtüsünü düzelttim taşlarla sakladım. tamamen açıktaydı.
    görsel - yüzey araştırmalarından veya kaçak define kazılarından kalma bir açma. bunun gibi onlarca yarma var sağda solda. ve hepsinin içi dolu. defineciler hiç boş durmuyor.görsel görsel
    görsel - kaçak defineci açmasına benzettiğim 3 metrelik bir çukurdaki katmanlarda öylesine gözüme çarpan keramik buluntular. çanak çömlek şekilleri ve kıvrımları belli oluyor.görsel
    görsel denize nazır bir kaya mezarı
    görsel - roma sütun shaftının devşirme malzeme olarak geç dönem ayazma veya hamam yapısında kullanılması
    görselgörselgörsel- tüm gümüşlük boyunca sanki çok normalmiş gibi denizin kenarında öylesine yatan kocaman sütunlar
    görsel - adım bastığınız her yerde yatıp duran toprağı biraz eşeleseniz arkeolog gibi ortaya çıkaracağınız sütunlar, yapı elemanları
    görsel - başka bir ülkede olsa gözlerine inanamayacakları şekilde antik sütun parçalarının günümüzde basamak olarak kullanılışı.

    ve daha niceleri. bir bu kadarı da deniz altında yatmaktadır. dileyenler 2004 yılında yapılan yüzey araştırması pdflerini inceleyebilirler. su altı çekimleri mevcut.

    mesela bayrak tepesine çıkan patika yol tamamiyle tupturuncu kiremit ve tuğla parçaları ile doludur. üstüne basıp basıp yüzlerce insan geçer. bunlar günümüz kalıntısı değil. günümüz tuğlasının orda işi yok. bunlar geç roma dönemine ait olduğunu düşündüğüm tuğla ve kiremit parçalarıdır. arada bir dikkatli gözler işlenmiş keramik parçası da seçebilirler yolda yürürken. binlerce yıllık tarihi parçaları gerçek anlamda ayağımızın altında ezerek geçip gidiyoruz ve kimse bir şey yapmıyor.

    myndos harabeleri beni keşfet diye bağırıyor. kapıdan kovsanız bacadan gözüküyor. gizli saklı değil. köpek eşelese ortaya çıkarır. definecilerin favori destinasyonu olan burayı acilen yok olmaktan veya defineci tehlikelerinden kurtarmak gerekmektedir...

    özel mülklerin aşırı değerli olması ve kamulaştırılamaması yüzünden resmen yok sayılan bir antik yerleşimdir myndos. tüm zenginlerin gözlerini belertip binlerce yıllık tarihi yok ederek ev, işyeri yapmak için an ve yasa açığı kolladığı türkiye'nin en gözde yerlerinden birisidir. myndos ören yeri dilerim tez zamanda insanlığa kazandırılır. dilerim bir insan bile olsa bu yazıyı okuyup bilinçlenir ve burayı başka gözle gezer. dilerim bir insan bile olsa "ay burası nejat işler'in mekanıymış" diye değil de, burası 3000 yıl önceki leleglerin limanıymış diyebilecek kadar bakış açısını değiştirebilir bu yazıyı okuyup...
  • bodrum'a gidip de gümüşlük'te balık yiyip o güzelim tavşan adasına gitememiş insana çok şey kaçırmışsın derim.
  • saçma sapan insanların ziyaret ettiği köydür. yok efendim misyoner varmış, yok efendim ihbar ediyormuş.
    bir dini yaymak suç mu? yaymaya çalışmak suç mu? suç teşkil eden bir hareket varsa o zaten ayrıca cezalandırılır.
    bir de muhtarlığın karşısında yapıyorlarmış bunu, bak bak bak sen...
    ne yapmayı planlıyorsun çomar? kafalarını mı keseceksin? yakacak mısın? allah'ın takdirini mi kazanacaksın?
  • babam emekli olduktan sonra, küçük bir kıyı köyünde restoran açma hayalini gerçekleştirmek için, 1984 yılında, bir arkadaşıyla güneyde yer bakmaya gitmişti. nerelere gitti bilmiyorduk, derken bir gün çıkageldi ve 'harika bir yer buldum, çok güzel bir koyda 'gümüşlük' diye bir köy. koya yukarıdan bakan nefis bir köy evi kiraladık restoran için' dedi. gümüşlük ismini o güne kadar hiç duymamıştık. bugünkü gibi internet falan olmadığı için, evimizdeki lise coğrafya atlasından kabaca yerini bulabilmiştik. acayip bir merak içindeydik, babamın anlattıklarından merakımız daha da artıyordu. çizimi iyi olan babamdan, koyu çizmesini istemiştim. çizdiği manzaraya hayran kalmıştık. daha kıştan çıkmamıştık ama bir an önce o güzel yere gitmek için sabırsızlanıyorduk. nihayet kış, mış demeden gitmeye karar verdik. bütün aile büyük heyecan içinde bodrum'a vardık. vardığımızda akşam olmuştu, gümüşlük dolmuşu hareket ettiğinde ise artık gece çökmüştü. deli gibi merak ettiğim yere hiçbirşey görmeden gece varacak olmak üzmüştü beni. ama bir yandan merakın sürmesi çok güzeldi. epey uzun süre sonra gümüşlük'e vardık. ev yukarıda olduğu için, gümüşlük'ün içine girmeden yukarı çıkan yolun başında indik. yokuşu tırmanırken kapkaranlık koya bakıp, birşeyler görmeye çalışıyordum, ama nafile, sanki karşımda devasa simsiyah bir duvar vardı. eve vardık, koskocaman bahçe içinde, iki odası olan tipik bir bodrum köy eviydi. kokusunu bugün bile hatırlıyorum. kocaman bir şöminesi vardı. yerleştikten sonra, hemen şömineyi yaktık. daha önce hiç şömine önünde ısınmadığımız için hepimize çok güzel gelmişti. bütün gece sohbet ettikten sonra yataklarımıza girdiğimizde, sabah bizi nasıl bir manzaranın bekliyor olabileceğini hayal ederek sabahı zor ettik. sabah olduğunda, hemen verandaya fırladım, ve o güne kadar gördüğüm en güzel manzarayla karşılaştım.
    [http://i.imgur.com/vls7jpf.jpg http://i.imgur.com/vls7jpf.jpg]
    gümüşlük o zaman gerçek bir köydü. bir kaç şehirli dışında yaşayanlar köylüydü. şimdi beton yığınına dönmüş çevresi, uçsuz bucaksız bomboş arazilerdi. o zamanlar tam bir ıssızlık içindeki cennet köşesiydi. orada 4 ayını geçirdiğim 1984 yazı bizim için hiç bir zaman unutulmayacak bir dönem oldu. ne zaman ailecek bir araya gelsek, mutlaka gümüşlük günlerimizden de konuşuruz. o zamanlar bomboş olan çevre koylara yaptığımız uzun yürüyüşleri, susuzluktan kırıldığımız zamanları... gümüşlük bize unutulmaz anılar kazandırdı, ama şu anda maalesef benim için birşey ifade etmiyor, gümüşlük benim için 1984 de kaldı.
  • bodrum'a gitme nedeni olan dünya güzeli yer. huzur ve guven ortami. geri dönme arzusu uyandırmayan nadir yerlerden biri.
  • buraya bodrum diyen komplekslidir. o kadar diyeyim. burayla bodrum arasındaki ilişki, stanley kubrick'le ismail türüt arasındaki ilişki gibidir. bodrum geneli ne kadar gürültülü ise burası o kadar huzurludur. dünyanın en güzel yeridir hatta.

    minibüsten indiniz. dümdüz yürüyün. mini bir çarşının içinden geçeceksiniz. incik boncuk olayını seviyosanız, burada baya bir zaman geçireceğinizi söyleyebilirim. neyse devam edin buradan, gölge ağacı adında bir ağaç göreceksiniz. brezilyalıymış kendisi. halikarnas balıkçısı getirtmiş tohumlarını. çok güzel. burdan sola bakarsanız bir dükkan var. full şile bezi gömlek, elbise falan. kendinizi robert plant zannediyorsanız, mutlaka uğrayın. burdan sağa devam ederseniz, yolun sonundaki dükkan çok tatlı bir dükkan. seramik-toprak vesaireden saksılar vazolar yapan bir dükkan var. tamamen el işi. illa ki ilginizi çeken bir şey bulacaksınız, bulamazsanız da oradaki ablalarla bir muhabbet edin. değer.

    neyse geri gelin ağacın oraya, oradan aşağı vurun. sahile geleceksiniz. sağ ve sol şeklinde iki seçenek var. sola dönün. buraları daha önce bir sözlük yazarının yazdıklarından kopya çekiyorum. affetsin. maksat etkiyi arttırmak. biraz ilerleyin. belediye çay bahçesi var. 40 papeline iddiaya girerim ki, türkiye deki en güzel manzaraya sahip çay bahçesi. çayı her daim taze, adaçayı mükemmel. ama manzara çığlık atıyor öyle diyeyim. oranın içinde ayrıca bir köfteci var. özerk sanırım. bi garip. ama dünyanın en güzel köftesi de orda. çakın bi yarım ekmek. acı biber turşusu getirecek, yiyin ondan da, korkmayın bir şey olmaz. süper. neyse, neticesinde gümüşlüğe gelip, burada oturmadıysanız aslında gümüşlüğe gelmemişsiniz demektir.

    sahil boyunca balıkçılar vardır. pahalıdır. parası olan gidip otursun. itirazım yok. manzara süper neticesinde. ancak kardak helvası diye bir şey uydurmuşlar, prim vermeyin. bildiğin tahinli helvanın fırına atılmışı. orada görünen kardak'ın adından prim yapma çabaları. kardak dediğiniz de azıcık bir kaya bu arada. bir beklentisi olan dev hayal kırıklığına uğrar. neyse, bu sahil şeridini takip edip, sağa doğru yürüyün. mavi çerçeveli bir berber olacak, onu geçin. sağda tek katlı müstakil evler göreceksiniz. işte o evler dünyanın en güzel evleri. malibu taşşağını yesin. seviyeyi de böyle düşürürüm anında o derece. abiler ablalar rakı şarap vs içer genelde güneşi batırırkene. onlar içmesin de ben mi içeyim zaten, delicesine kıskanırım. şu dünyada ben en çok onları kıskanırım.

    gümüşlük ilginç bir yer. manzara olarak dünyanın en güzel yerlerinden biri. insanları ise çok ilginç. iki kesim var. biri ağır entel kesim. ancak o entel kesim bizim bildiğimiz babylon, indigo hipstırları falan değil, bildiğin ressam, heykeltraş zanaatkarlar. oturup uzun uzadıya muhabbet edebilirsiniz. hatta oradaki yaşlı bir ressam, yakın bir arkadaşımın ananesine platonik takılıp resim hediye etmişti, düşünün o kafalar. haa bir yandan da yerlileri var oranın. bir kahveye girin mesela. hele bu aralar euro 2012 var, ondan daha rahat örnek verebiliyorum. maçın olduğu mekana yeni giren biri, kötü orta yapan robben'e, hiç alakasız bir şekilde düpedüz ana avrat gidebilir. maç muhabbetleri inanılmaz sarar. hani şu ecnebilerin hasta olduğu sentez olayı var ya, gümüşlük'te bilinçsiz bir şekilde vardır bu sentez. kedisi, köpeği bile ayrı güzeldir. sezen aksu kalbini bırakmış ya ege'ye, ben beynimi bıraktım gümüşlüğe. o kadar aklım kaldı. homeros stayla, bir gün illa dönücem diyorum her ne kadar 8000 km uzağına gidiyor olsam da. ev falan alıcam hatta. orda yaşasam daha ne isterim hayattan. natalie portman bi de. hayat zor. ama hayal güzel.
  • sergileme amaçlı salon hedesidir, hatta birçok yörede 'vitrin' adıyla da anılır. sergilenen gümüşlerin sahteliği veya gerçekliği pek önemli olmazken (öncelikle hepsi gerçek denir, ama yok kardeş bak bu gümüş değil diyene de almangümüşü o sen bilmezsin denmesi farzdır) içine gümüş dışında her türlü parlayan züccaciye malzemesinin (çay bardağından şarap kadehine kadar), süs eşyasının (biblo vs.) ve içki şişelerinin (amerikan barları yok ama) koyulduğu görülmüştür.
    şimdi "o malzemeleri orda sergilemenin ne anlamı var. kullanmayacağın şeyi ne alıyorsun da tozlandırıp tozlandırıp duruyorsun. hayır, madem paran çok salonda da boş yerin var, al adam gibi bir kitaplık bir cdlik, doldur dur. kitap okumam film izlemem diyorsan da sus önce düşün çocukların olacak ilerde." demek isteyenler olacaktır ama gelin görün ki bu alışkanlığımızı en az onyıllar boyunca değiştiremeyeceklerdir.
  • bu köye gitmek için bir ara bodrumda g.müşlük minibüslerine binerdiniz. bu dahiane kısaltmanın anlamını çözen olmamıştır *.
  • kışını daha çok sevdiğim. ama yazlarını da kaçırmak yazıktır. gümüşlük'te deniz kıstak sayesinde genelde durgun bir göl gibidir. eskiden ali rıza'nın yeri ve yakamoz'dan ibaretti balık lokantaları. artık çok daha kalabalık denize sıfır rakı balık sofraları. masa örtüleri var artık, kabaktan yapılmış romantik aydınlatmalarla kuşatılmış gümüşlüğün zifiri karanlığı. limon bar gümüşlüğün yeni lezzetlerinden. olympos'ta bir yerde de olabilirdi limon ama gümüşlük'te işte. güneş batışına limon'dan başla, margarita iç unutma... portakallı ördekli güneşe eş olsun içkin, kadeh kaldır da bir selam olsun...

    in aşağı ikiyüz metre sonra limana. güneşi oralarda batır işte. daha uzun sürer günbatımı kıyıda. hele bir de günlerden 21 haziransa... dolunayla güneş tam karşı karşıya geldiklerinde bir dilek tutmayı unutma. balik tutan sasi kedi sokaginın orda denize sıfır bir berber var. traş ol istersen. pek güzel, çok keyifli.

    ister ali rıza'ya ister başka bir balıkçıya otur, rakıla. ama ben olsam, koyu yürürüm sol cenaptan ve soğan sarmısak'ta denize sıfır kurulurum sofraya.

    cadı açılmış. cadı takı... hem kafiyeli hem kıpkırmızı olmuş bu yıl. tak takıştır. dalyancı camlarından da al. gerçi esnaf "yalancı dalyancı talancı" diye isim takmış ona ama... küllük aldım ben. domalan'da oturuyorum terasta. sigaramın külleri sevmedi dalyancı küllüğü. domalan'ın üzerine uçuyorlar mütemadiyen kadıkalesi'nden gümüşlük yönüne doğru.
  • hicbir işe yaramadıgı halde dünyanın parasının verildiği yemek takımı parçası.
    sanki evdeki tabak canagi sergilemek bi marifetmis gibi.
hesabın var mı? giriş yap