• yil yanilmiyorsam 2000 filandi. abimi ziyaret etmek icin boston'dan new york'a gitmistim. abimin manhattan'daki 10 m2'lik evinde got gote otururken, abim dedi ki: "internetten bi kizla chatlesiyordum bir suredir, new york'a ziyarete gelmis onunla bulusacagim, benle gelmek ister misin?" e dedim, gidelim bakalim. gerci daha yuzunu bile gormedigi kizla ilk bulusmasina kardesini goturen abime soyleyecek soz bulamiyorum ama bir taraftan da helal olsun, beni manhattan'da bir basima birakmayarak buyuk bir de kiyak gecmistir. neyse, gittik village'da bir cafe'ye. hava buz gibi. girdik iceri, cevreye bakinmaya basladik, derken ben bar tarafinda tanidik bir yuz gorur gibi oldum ama yine de bize dogru gelecek birisi icin etrafa bakinmaya devam ettim (abim resmini yollamisti galiba). tam o sirada o tanidik yuz abimin ismini soyleyerek ustumuze gelmeye basladi. "merhaba ben lucifer (abimin chatlestigi kizin nick'i)" bi baktim, oha gonul yazar. abimin de yuzunun rengi dondu. ikimizin de cenesi yerle yeksan oldu. merhaba, hebele, hubele derken, bir takim gulusmeler geldi. megersem bu lucifer denen kiz gonul yazar'un new york'da yasayan kizinin arkadasiymis ve onu ziyartete gelmismis. gonul hanim da kizini ziyaret icin o sirada orada bulunuyormus, boyle bir oyun oynayalim demisler. neyse, gittik bir masaya oturduk. baska arkadaslari da var, kalabalik bir grup. millet gruplasti konusmaya filan basladi, abim de mustakbel lucifer ile konusmaya basladi. bir an bir baktim, herkes grupcuklar olusturmus konusuyor, ortada ben sebelek gibi ortaliga bakiyorum, yanimda da gonul yazar oturuyor, o da pek bir muhabbete istirak etmiyor. e dedim "nasilsiniz? ne yapar, ne edersiniz?" basladi o da anlatmaya; kizini ziyarete geldigi, amerika'da daha once yasadigi, onceki evlilikleri ile ilgili bir takim hikayeler anlatti. enteresan bir gun gecirdik oylece. sonra bi bok olmadi tabi. hadi bye dedik gittik.
    daha sonra annemlerden ogrendigime gore kendisinin 1960lar da babamin dayisi ile bir muhabbeti olmus. 1970lerde de benim amcamla yine baska bir ortamda muhabbetleri olmus. allah uzun omur versin, hic bir uzun sureli tanisikligimiz olmamasina ragmen bir celebrity olarak ailenin uc kusagini etkilemis kadin.
  • son albümünden "kibir" ve "ağlayayım mı" şarkılarını henüz dinledim de kendisini gani gani tebrik etmek istiyorum.. bravo taş bebek, bravo gönül yazar.. herkes zombi filmi yapar, mühim olan zombi kaseti/albümü yapmak.. bravo..
  • rivayet ederler ki bir zamanlar gönül yazar, gönül ilişkisi içinde olduğu manken eskisi bir oyuncuyla arası bozulmuş ve sonunda ayrılmışlar. neyse efendim, bu genç arkadaşımız kendisiyle hasbıhal eden magazin avcısına “artık eline erkek eli değmemiş biriyle beraber olmak istiyorum” demiş. magazin avcısı durur mu yerinde. koşup gönül yazar’a durumu yetiştirmiş ve “usta ne düşünüyorsun bu hususta” diye sormuş. bizimki ne dese beğenirsiniz? “ben de eline erkek eli değmemiş biriyle olacağım bundan sonra”
    iyi mi?

    tevatür işte. öyle bile olsa, hatta laf olup beri gelse bile diyorum ki:
    çok yaşa sen gönül.
  • zamanında kendisini dinlemeye gelen aziz nesin'i gazinodakilere tanıtırken şöyle demiştir: "o da yazar ben de yazarım. aramızdaki fark, o ekmeğini kalemiyle, ben hokkamla kazanıyorum".

    çok yaşa sen gönül.
  • programın birisinde kendisine yapılan iltifatlara ''benim cildim sütlaç olmuş, sen hala konuşuyorsun" mealinde cevap vermişliği bulunan, gerçeklerin farkında bir şarkıcı...
  • dün itibari ile kendisini gonul yazar yapan, ilk kocasi necdet yazar'i kaybetmiş insandir.. izmir'in en güzel, en delikanli en güzel kadinlarindan biridir yaşina ragmen.. babasinin evi ve büyüdügü ev de alsancak'ta, alsancak camii'nin hemen karsisindaki, altinda simdi sayisal bayii ve doner salonu olan apartmandir.. reel yasamda bu bilgileri nereme şey edecegimi bilmiyorum tabii ki.
  • evlilik maceraları, soyunması ve acayip kişiliği bir tarafa bırakılırsa; vaktiyle okuduğu şarkıların hakkını veren nadide yorumculardan biridir bu kadın.. makamı tutturmak için yırtınmaz, sesini göstermek için bağrınmaz da, sadece okur.. bu özelliği; ebru gündeş, bülent ersoy ve muazzezlerle vs. beraber arka arkaya dinlendiğinde çok daha ön plana çıkıyor. amma velakin teyzemiz, son senelerde bariz bir çene problemi yaşamakta. dokoru porselen dişleri kadının ağzına öyle bir oturtmuş ki, hiçbir kelime doğru düzgün çıkmıyor. ayık dahi olsa sarhoş izlenimini veriyor. içtiği zaman kendini belli ediyor zaten..
  • yaşlandıkça sapıtanlardan olduğuna zorla inandırtan ablamız. efendim ya şundadır ya bunda programıan konuk olmuştur bu ablamız ~1 ay evvel kadar önce. neyse mehmet ali bey telefondaki kişiyle yarışmaktadır ve zannedersem gönül ablayla telefondaki şahıs arasında ufak bi laf atışması olmuştur. neyse yarışmanın sonunda mehmet ali bey 2 seçenek arasında kalan yarışmacıya soruyor işte açayımmı falan; adamı da o toptaki hediyenin araba olduğuna inandırmıştır, gönül yazar da araba olduğunu zannetmiştir hatta. ve neticede mehmet ali bey hediyenin yazılı oldugu kartı toptan çıkarır bir de ne görelim arkadaşımız buzdolabı kazanmış. (zannedersem) telefondaki kişiye uyuz olan gönül yazr önce bi kahkaha atar, sonra da mehmet ali bey kameraya bişeyler söylerken gönül ablamız eliyle mikrofononu kapattığını sanarak mehmet ali bey'in kulağına "alsın da götüne soksun" der. mehmet ali bey anlamaz "ne?" der eğilir gönül yazara, gönül abla tekrar der "alsın da buzdolabını götünse soksun götüne". o arada program kapanır olay unutulur gider.
  • adolf hitler'in ss ordusu polonya'yı işgal ettiği sene ilkokul 1'e giden sanatçımız.
  • bağırarak şarkı söylediğindek çok güzel söylediğini zanneden ve bu şekilde bir iki şarkısını dinledikten sonra bıkkınlık yaratan yorumcuların aksine, sakin sakin, tane tane söyler şarkılarını. tok, hafif hüzünlü, dinledikçe dinlenesi bir sesi vardır. birazda deli bir tarafı vardır. ne diyecekse de canlı yayın bilmem ne fark etmez pat pat söyler. artık dobra mı desem yoksa biraz patavatsız mı bilemiyorum fakat anılarla yüklü bir kadın aynı zamanda.
hesabın var mı? giriş yap