• şimdi baştan anlaşalım, bir grup düşünün ki "street spirit" gibi ağlatan ve ağır bir şarkının altına imzasını atmış, "life in a glasshouse" adlı bir nevi b-side(!) yapmış -ki bahsi geçen şarkı günümüz abidik gubidik rock gruplarına direkt hit olabilecek kapasitededir- ve daha niceleri. peki ne olmuş, sağlam bir kitleniz, hatta amiyane tabirle osursanız dinleyip zevk alacak benim gibi insanlar yaratmışsınız. ama radiohead'i ne bileyim bir kasimir malevich'den ayıran nokta tam burada ortaya çıkıyor. birisi "resmin sonu" deyip 2 tane kara dikdörtgen çizip sergisine koyup büyülüyor, diğeri sadece belirsiz müzikler, robotik bir sesle bizi büyülüyor. sonuç itibariyle yine de büyüleyici bir şarkıdır bu yapılan, belki de gelecekten bir müzik yansımasıdır ve dünyada "never washing spiders down the plughole" cümlesini duyup da irkilen insanlar olduğu sürece-evet benim gibi- büyüsünü aynen koruyacaktır.
  • tam da monotonlaştığını düşündüğüm hayatımın bu bölümünde, nedense yüzüme tokat gibi çarpmış bir şarkıdır bu, özellikle de kaç zamandan sonra yeniden dinleyince. içinde bulunduğum cam fanusun bana yaptığı bütün dayatmaları barındırıyor sözlerinde. kırılgan olmaktan, robot olmamaktan mutluyum. bütün dünya bunu böyle bilsin.
  • daha uyumlu, daha mutlu

    daha üretken
    rahat
    içkiyi fazla kaçırmıyor
    spor salonunda düzenli egzersizler (haftada 3 gün)
    şu anki iş arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştiriyor
    huzurlu
    iyi besleniyor (mikrodalga yemeklerine ve doymuş yağlara son)
    daha iyi ve sakin bir sürücü
    daha güvenli bir araba (arka koltukta gülümseyen bir bebek)
    iyi uyuyor (kabuslara son)
    paranoyalara son
    tüm hayvanlara karşı dikkatli (artık örümcekleri ıslatıp küvet deliğinde boğmuyor)
    eski dostlarıyla bağını koruyor (sıklıkla birlikte içmeye gidiyor)
    (dürüst) bankasındaki kredisini sıkça kontrol edecek (duvardaki delik)
    kendisini kayıranı kayırıyor
    hoşlanıyor ama aşık değil
    yardım kuruluşlarına düzenli yardım yapıyor
    pazarları çevre yolundan doğru süpermarkete
    (güveleri öldürmeye ve karıncaların üzerine su dökmeye son)
    (yine pazarları) arabasını yıkıyor
    karanlıktan korkmuyor artık
    artık aptal bir yeniyetme değil umutsuz değil
    asla o kadar çocuksu değil
    yere daha sağlam basıyor
    yavaşça ve daha hesaplı
    kaçma şansı yok
    artık kendi işine sahip
    kaygılı (ancak güçsüz)
    toplumun yetkin & bilgili bir üyesi (idealizm değil pragmatizm)
    topluluk içinde ağlamayacak
    hasta olma olasılığı daha az
    buluttan nem kapıyor (arka koltukta kemeri bagli bir bebek -goruntusu- var)
    iyi bir hafızası var
    güzel bir filmde ağlayabiliyor hala
    hala salya sümük öpüşebiliyor
    boş kafalı ve esrik değil artık
    lanet olası kışın o dondurucu soğuğunda
    sopaya bağlanmış
    bir kedi gibi (zaaflarına gülebilme yeteneği)
    sakin
    daha uyumlu, daha sağlıklı ve daha üretken
    antibiyotik verilip
    kafese kapatılmış
    bir domuz gibi

    burda da şarkının official olmayan güzel bi klibi var. afiyetle.

    http://www.youtube.com/…8eoukrwq-ec&feature=related
  • yine okul-ev arası gidilip gelinecek öylesine ve karanlık bir ankara sabahında henüz ne televizyon ne radyo duyulmadığı halde kahvaltı masasına otururken kafada kayan yazı şeklinde geçiyorsa ruhsal check up yaptırma gereği doğmuş olabilir. sonra modern sabahlar dinlersin geçersin gerçi.
  • aslında böyle yaşayan bir insanın robota ne de çok benzemekte olduğunu çağrıştırmakta bana..
    paranoya yok, korku yok, her hangi bir his, duygu..hiç bir şey yok..
    yarın ne olacağı belli, güvendesin hep..
    spor yap, pazarları araba yıka, alkollüyken araba kullanma..
    adrenalin yok, yaşadığını hissetmiyorsun..
    zaten aslında yaşamıyosun, yapılacak işlere kurulmuş saati olan bir robotsun..

    o zaman hepimize gelsin bu şarkı:

    'fitter, healthier and more productive
    a pig
    in a cage
    on antibiotics'
  • amy winehouse'un ölümü ve ölümünden sonra konuşulanlarla aklıma gelen şarkı.

    "fitter, healthier and more productive
    a pig
    in a cage
    on antibiotics."
  • korku filmlerini sıkıcı bulan ben, bu şarkıyı dinlerken resmen tırsıyorum. içim sıkışıyor.
  • acıklı macıklı bence. robot sesi hüzünlü, sözleri dövücü.

    herkesle fena dalga geçiyor.

    a pig.
    in a cage.
    on antibiotics.
  • arkadaki loopa alınmış ses; "this is the panic office, section nine-seventeen may have been hit. activate the following procedure." diyip durur.
hesabın var mı? giriş yap